Ülkemizi de yakından ilgilendiren Kızıldeniz’de Husi sorunu büyüyor. İran’daki son terör olayı sebebiyle de bölgenin daha hareketleneceğine dair endişeler var. Bu güzergâhın problemli hale gelmesinden en fazla etkilenen ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. Hem maliyet hem de zaman açısından ülkemizin dış ticaretinin ciddi etkileneceğini daha önce burada not etmiştim.
Ancak her krizin, sorunun fırsat sunduğu taraflar da olabiliyor. Şu an Kızıldeniz meselesini fırsata çevirin iki ülke var: Çin ve İngiltere. Dünya deniz taşımacılığının yüzde 50’sinden fazlasına imza atan Batılı dünya devi deniz taşımacılık kuruluşları; MSC, Hapag-Lloyd, CMA, CGM ve Maersk şirketleri Husilerin hedefinde. Husiler, bu şirketlere İsrail ve ABD ile bağlantılı gördükleri için saldırıyorlar. Böylece bu hat riskli hale geldiği için sigorta primleri de 7-8 kat artmış durumda. İngiliz sigorta şirketleri bu durumdan kazançlı çıkan bir taraf olurken, diğer tarafta ise Çin var.
Kızıldeniz güzergâhını kullanan, ama Husilerin hedefinde olmayan Çin’in en büyük, dünyanın sayılı konteyner taşımacılık firması olan China Ocean Shipping Company’nin (COSCO) de bu hattaki taşıma kapasitesini artırdığı belirtiliyor. Ülkemizin önde gelen bazı şirketleriyle görüştüğümde Çin’in devlet konteyner firması COSCO’yu müşterilerine önerdiklerini söylediler. Çünkü COSCO henüz rota değiştirme kararı vermemiş. Şu ana kadar bir sorun da yaşamamış.
Özellikle Çin’den gerçekleşen ithalat ve ihraç ürünlerimizin gönderilmesinde COSCO’nun payının artmaya devam edeceğine dikkat çekiliyor. Bazı şirketlerimiz de diğer 5 firmanın yaşadığı sorunlar sebebiyle COSCO’dan navlun ücreti talep edip, görüşmelere başlamış.
COSCO, Pire Limanı’nı Akdeniz’in en büyüğü yapmak hedefiyle operasyonlarını yoğunlaştırmaya başlamıştı. Bu süreç de girişimlerine katkı sunacak gibi görünüyor.
Öte yandan ABD, İngiltere ve diğer on ülke, Yemen’deki Husileri, Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırmaya devam etmeleri halinde bunun sonuçlarına katlanacakları konusunda bir kez daha uyardı. Beyaz Saray da bu konuda özel açıklama yaptı. Tam bunlar olurken Lübnan’da Hamas lideri İHA saldırısıyla yaşamını kaybetti. İran’da terör hadisesi gerçekleşti.
Çoğunluğu Batılı ülkelerden oluşan Kızıldeniz’i savunma grubu, ortak bildiriyle saldırıların derhal durdurulması çağrısı yaptı, ama bu ortamda hadiseler iyice artacak gibi görünüyor. Çünkü İran destekli Husiler, Ekim ayında İsrail’e karşı Hamas’a destek verdiğini açıklayarak eylemlere başlamış, Kızıldeniz’de 20’den fazla saldırı gerçekleştirmişti.
Şu ana kadar bölgedeki ABD ve İngiliz savaş gemileri sadece saldırıları engellemek için çaba gösterdiler, Yemen’deki hedeflere saldırmadılar. Bu aşamada tablo değişebilir.
Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 15’i Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor. Türkiye’nin özellikle ihraç ürünlerde kullandığı ithal hammaddenin yarıdan fazlası bu hattan geliyor. Yani mevzu ülkemiz için çok daha kritik. Üretimde tedarik zincirleri bozulmak üzere. Ayrıca fiyatların da katlanmaya başladığını sektör yetkilileri ifade ediyor.
Hâlihazırda dünyadaki konteyner gemilerinin yüzde 20’si Kızıldeniz yerine Güney Afrika güzergâhını tercih etmeye başlamış. Kızıldeniz’i kullananlar ise hem yüksek sigorta bedeline hem de tedbirli geçiş sebebiyle zaman kaybına katlanıyorlar. Husiler, Kızıldeniz’e geçişte yer alan 32 km genişliğindeki Bab el-Mendeb Boğazı’nda gemileri hedef alıyorlar.
Türkiye bu yıl ihracatta yeni rekorlara imza atmak için hazırlanıyor, ama yeni yıla maalesef dış ticaretimizi etkileyecek birden fazla olayla girmiş bulunuyoruz. Acilen en fazla ihracat yaptığımız Avrupa Birliği ile temasları artırıp, ihraç ürünlerde kullandığımız ithal hammadde tedariki için çözüm üretmemiz gerekiyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.