Zagreb Hırvatistan’ın başkenti ve en kalabalık şehri, kalabalık olmasına rağmen çok sessiz ve tertemiz. Avrupa’nın en yeşil şehirleri arasında yer alır. Yukarı şehir (Gornji Grad) ve aşağı şehir (Donji Grad) olarak iki kısma ayrılıyor. Yukarı şehir tarihi yapıları ve mimarisi ile ön plana çıkarken aşağı şehir ise yenilikleriyle günümüze hitap edecek şekilde konuşlanmış. Türkiye’den yaklaşık 2 saatlik bir uçak yolculuğu mesafesinde. Türk Hava Yolları (THY) Zagreb’e günde iki sefer yapıyor. Uçuşlar Hırvat bayrak taşıyıcı Croatia Airlines ile ortak (code share) düzenliyor. Doluluk oranları da an itibarıyla yüzde 90’ın üzerinde. Ancak benim uçuşumda yüzde yüzdü. TK 1053 sefer sayılı uçuşumda stand-by olarak bekleyen yaklaşık 6-7 yolcunun olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Geçtiğimiz hafta pazartesi sabahı ekibimden Emre Nar ile çok erken saatlerde yola koyuldum. Saat 07:00’de olan uçağım için 04:00’de İstanbul Havalimanı’nın yolunu tuttum. Havalimanında bize eşlik edecek olan TAV Havalimanları Holding Kurumsal İletişim Direktörü Erhan Üstündağ ile buluştuk. Havalimanına gelip Türk Hava Yolları’nın Business Lounge’unda biraz soluklanıp Turkish Do&Co’nun ikramlarıyla kahvaltımızı yaparak uçağa geçtik. Kusursuz bir uçuştan yaklaşık 2 saat sonra Hırvatistan yerel saati 08:00’de ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Franjo Tuđman’ın adını taşıyan ve TAV tarafından işletilen Zagreb Havalimanı’na teker koyduk.
Şehir merkezindeki otele çantaları bırakarak hiç dinlenmeden şehri keşfe başladım. Sert bir program bizi bekliyordu. Uykusuz gecenin sabahında güzel bir şehirde geziye devam ettim. Zagreb turumuza en önemli merkez olan Jelacic Meydanı’yla başladık. Zagreb’te gezebileceğim 5 noktanın programını yaptık. Ve memnun kaldık. Zagreb’te bana göre görülmesi gereken 5 yer şöyle;
- 1) Ban Josip Jelacic Meydanı
Jelacic Meydanı için Zagreb’in kalbinin attığı yer denebilir. Neredeyse her sokak buraya çıkıyor. Zaten bu şekilde de isimlendiriliyor. Biz meydana girdiğimizde bir bando takımının dinletisiyle karşılaştık. Meydan ismini Avusturyalı heykeltıraş Anton Dominik Fernkorn’un yaptığı Josip Jelacic’in at üstündeki heykelinden alıyor. Jelacic Macar saldırılarını ülkesinden koruyarak kahraman ilan edilmiştir. 2. Dünya Savaşı sırasında kaldırılan heykel 1990’da ülke Yugoslavya’dan ayrıldıktan sonra tekrar yerine koyulmuş. Araç trafiğine kapalı meydanda birçok güzel kafe bulunuyor. Biz de biraz soluklanmak için onlardan birini seçtik. Hem kafelerde hem de restoranlarda servis biraz geç geliyor. Zamanınızı ona göre ayarlamanızda fayda var. Bunun yanı sıra meydan aynı zamanda tramvay hatlarının birleşme noktası. Dolayısıyla halkın buluşma yeri olarak Jelacic Meydanı günün her saati hareketli oluyor.
- 2) Tkalciceva Street
Sevimli ve renkli evlerle çevrelenmiş olan Tkalciceva Caddesine, araç giriş olmadığı için sessiz ve sakin bir atmosfere sahip. Yılın her dönemi turist çekmeyi başaran modern caddenin sağ ve sol tarafında, atölye, kafe, bar, restoran gibi çeşitli mekanlar sıralanıyor. Zagreb’in tadını çıkarabileceğiniz büyük meydanda ister akşam yemeği yiyebilir isterseniz de sokak müzisyenlerin sergilediği muazzam performanslara şahit olabilirsiniz.
Biz de bir akşam bu sokakta dolaştık. Bir mekânda oturup akşam yemeği yedik. Bulunduğumuz restoranın birinci katında ise kadın bir müzisyen pencereye oturmuş şarkı söylüyordu. Caddeden geçenler yolun ortasında durup müzisyene eşlik ediyorlar, müzik bitince de sokaktaki yürüyüşlerine devam ediyorlardı. Netice itibariyle eğlenceli bir sokak…
- 3) Dolac Market
Dolac market şehrin göbeğinde katedral ve barlar sokağının bulunduğu bölgenin arasında sıkışmış bir yer. Jelacic meydanın yukarısında bulunuyor. Market Zagreb’in değil aynı zamanda Hırvatistan’ın en büyük açık pazarı…Geçmişi 1926 yılına dayanan pazara şehir dışından gelip ürünlerini satan pazarcılar da yer alıyor. Pazara ilk girişte hediyelik eşya satan pazarcılar, biraz daha içlere gittikçe çevre şehirlerden gelenlerin meyve-sebze sattığı ürünler yer alıyor. Bir de balık reyonu var. Ancak bizim gittiğimiz saatlerde bu bölüm daha açılmamıştı. Pazarın etrafında ise çok güzel kafeler bulunuyor.
- 4) Bitmiş İlişkiler Müzesi / Museum of Broken Relationships
Hırvatistan’ın Zagreb kentinde bulunan Bitmiş İlişkiler Müzesi, sanatçı Drazen Grubisic ve film yapımcısı Olinka Vistica’nın, 2003 yılında dört yıllık bir ilişkiyi sonlandırma konuşması yaptıkları sırada ortaya çıkıyor. Çift, ayrılık travmasıyla başa çıkmanın ve iyileşmenin yolunu bir müze açmakta bulmuş. Müze her saat kalabalık, dikkat çeken bir yer. Yerli ve yabancı turistler oldukça ilgi gösteriyor. İçeri girdiğimde çok ilginç objelerle karşılaştım.
Hikayesi dikkatimi çeken İstanbul’dan gönderilen bir gelinlik oldu. 2014 yılında tanışan çift, 2016 yazında düğün yapmak üzere hazırlıklara başlıyor. Maalesef, damat düğüne bir hafta kala, Atatürk Havalimanı’ndaki terör saldırısında hayatını kaybediyor. “Ölmeden bir hafta önce düğün öncesi fotoğraf çekimlerimizi yaptık… Gelinliğim onu hatırlamak istediğim günün en iyi temsili” diyor gelinliği gönderen kişi notunda.
Ancak bütün hikayeler romantik değil. Kimi ayrıldıktan sonra sevgilisi için saçını kesip bir hikâyeye dönüştürmüş, kimi bisikletini bırakmış, kimi ise onunla en son konuştuğu cep telefonunu…
- 5) Trakoscan Kalesi
Trakoscan Kalesi Zagreb şehir merkezine yaklaşık 1 saat mesafede yer alıyor. 1334 yılında yazılı kayıtlarda geçen kale 1566’da ise nesli tükenen bir aileden mülkiyet devlete geçiyor. Kral Maximilian, verdiği hizmetler karşılığında Juraj Draskovic’e kaleyi veriyor. (1525-1587) Böylece 1584 yılında Drašković ailesi sonunda Trakoscan’a sahip oluyor. O dönemin Osmanlı Ordusu’na karşı iyi bir savunma yapan Draskovic ailesi 1944 yılına kadar burada yaşamış. Şatonun içinde ailenin soy kütüğünün olduğu bir duvar tablosu bulunuyor. Üç katlı Şato’da her nokta meşe ağacından yapılmış. O dönemde günlük yaşamda kullanılan tüm araç gereç şu an müzede sergileniyor. En alt kattaki mutfak sobası kanalıyla üretilen buharla tüm kale odalarının ısıtılması dikkatimi çekti. Ayrıca tarih sıralamasıyla kullanılan silahlarda ilginçti. Motifli iki tüfeğe “Türk Tüfeği” ismi verilmiş, ama sebebini rehberimden öğrenemedim. Kale veya şatoda tuvalet ve banyoya rastlamadım. Rehberimiz halka açık olmayan bölümlerde olabilir diyerek geçiştirdi. Fakat burada sergilenen başta resimler olmak üzere tüm eserler dikkate şayan. Ayrıca şatonun bulunduğu yer de çok güzel. Sakin ve dingin. Değerli koleksiyonlara sahip müze 1953’te kurulmuş ve kale bugün Hırvatistan Cumhuriyeti kontrolü altında hizmet veriyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.