Yaklaşık 17 yıl önce Türkiye’de havacılık sektörü serbestleşmeye başladığında ortaya çıkan pilot ihtiyacı sebebiyle kapılar yabancı pilotlar için mecburiyetten açılmıştı. Önce yabancı kaptan pilotlara izin verildi. Akabinde ikinci pilot (FO) ihtiyacı da olunca tüm pilotların Türkiye’de çalışmasına ışık yakıldı. O günden bu bugüne de Türkiye’de yabancı pilotlar görev yapıyor. Bizim pilotlarımız da yurtdışında daha iyi imkanlar buldukları an yurtdışına açılmaya devam ettiler. Şimdi dünyada havacılık sektörü krizde, pilotların iş ve gelir kaygısı var. Türkiye’de de yerli / yabancı pilot tartışması başlatılmak isteniyor.
Pilotlar adına hareket eden sendika, bir çok yere gönderdiği “Yabancı pilotlara hayır” mesajıyla ilgi çekmeye çalışıyor. Bu dönemde işsiz kalan Türk pilotlarını yanına çekip, üye sayısını çoğaltmak ve etkinliğini artırmak istiyor. Haber Aero’da da sendikanın bu haberine yer verdik. Ancak bu şekilde popülist davranmanın sorunların çözümüne, işsiz Türk pilotların istihdamına ne kadar katkı sağlayacağı ise tartışmalı bir husus.
Yabancı pilot istihdamının belli seviyede ve belli standartlarda olabilmesi için Ulaştırma Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) nezdinde girişimlerde bulunmak yerine sloganla hareket etmek ne sonuç verebilir?
Amaç bir netice almaksa elbette sendikanın anlayışının tartışılması gerekir. Türk pilotlar, Türkiye’den aldıkları lisanslarla Amerika’da FAA, Avrupa Birliği’nde EASA ve Kanada’da CAA sertifikasına geçemedikten sonra çalışmakta yaşadıkları sorunlarla, yabancı pilotların Türkiye’de çalışma durumları maalesef aynı şey değil. Karşılaştırmak da hatalı olur.
Şüphesiz ICAO standartlarında lisans sahibi olan yabancı pilotlar Türkiye’de istihdam edilirken kurallar çerçevesinde daha hassas davranılması için adımlar atılabilir. Yabancı pilotların kalitesi gibi detaylar söz konusu olduğunda elbette Türk pilotların durumu da ele alınacaktır. Kısacası Türk pilot – yabancı pilot tartışması, kıyaslaması biraz zorlama bir mesele olarak karşımıza çıkarılıyor.
Ayrıca sendikanın yaklaşımında başka tuhaflıklarda var. Zira Türk pilotları nasıl Qatar Airways, Emirates veya Çin’de çeşitli havayollarında uçabiliyorsa, yabancı pilotlarda elbette gelip Türkiye’de uçabilirler.
İkinci daha önemli husus ise bir kısım Türk pilotunun her şey iyi giderken, Türk tescilli havayollarını terkedip daha fazla para veren, daha iyi imkanlar sağlayan yabancı havayollarını tercih ettikleri atmosferlerin unutulmasıdır. Bu sebeple Türkiye’de başta THY olmak üzere diğer havayolları da sıkıntılar yaşadılar. Pilot maaşlarına yüksek zamlar yapmak zorunda kaldılar. Havacılık piyasası daralmış, pilotlar için iş imkanları azalmışken “Yabancı pilotlara hayır” kampanyası başlatmak bu sebeple pek anlamlı olmuyor, karşılık bulmuyor. Türk pilotları daha fazla kazanmak için yurtdışını, yabancı şirketleri tercih ettiği gibi benzer durum şimdi Türk şirketleri için de geçerli. Dolayısıyla Türk havayolu şirketleri de daha uygun rakamlarda yabancı pilot istihdamı için kapılarını açık tutuyor.
Sivil havacılık sektöründe örgütlü Havayolu Çalışanları Sendikası’nın (Hava-Sen), Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) başta olmak üzere bir çok kuruma başvurarak yaşanılan korona virüs salgın sürecinde, yabancı pilotlarla ilgili önlem alınmasını istemiş olmasına daha geniş açıdan bakınca ortaya çok farklı tablolar çıkıyor. Tepeden inme bir önlem olmayacağına göre sendikanın biraz daha bu konu üzerinde çalışması, kafa yorması gerekir.
Hava-Sen, Türk pilotlarının özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki havayollarına başvurduğunda SHGM tarafından verilen lisanslarının kabul edilmediğini ve çok sayıda sınava tabi tutularak EASA lisansı almaya zorlandıklarına dikkat çekiyor. Sadece AB ülkeleri değil, tüm ülkelerin lisanslarının ise Türk Sivil Havacılılık otoritesince kabul edilerek Türk havayolu şirketlerinde işe başlamaları için her türlü kolaylığın gösterildiği ifade ediliyor.
Bu durumda sağlanan bu kolaylıkların sebep olduğu problemler ve Türkiye için nasıl bir sertifikasyon sürecinin mantıklı olacağı hususuna daha fazla eğilmek gerekiyor. Aksi halde “Yabancı pilotlara hayır” şeklindeki popülist yaklaşım ve kolaycılık sorunun çözümüne katkı sunmaz. Türk pilotlarının istihdamı için de fayda sağlamaz.
Sendika diyor ki; “Uluslararası ilişkilerdeki “karşılıklılık” ilkesinin pilotların istihdamında uygulanmaması doğru değildir.” Kısaca yabancıları gönderin, Türk pilotlarını her ahval ve şartta çalıştırın deniyor.
Küresel ölçekte havacılık sektöründe kriz var. Pilotların önemli bir kısmı işsizlik sorunu yaşıyor. İş bulanlar ise daha az ücretleri kabul etmek durumunda. Havayollarının sırtındaki yük sadece pilot maaşları da değil. Aynı zamanda gelirleri de eridi. Ciddi yolcu kaybı var. Doluluk oranları uzun süre düşük kalacak. Daha önceki uçulan bir çok hatta şimdi uçulmayacak. Dolayısıyla mevcut uçak filosunun kullanımı ve doğal olarak utilizasyonlarda kayıplar olacak.
Bu dönemde tüm dünyada olduğu üzere Türkiye’de de havayolu şirketleri de en iyi pilotları, kendileri için en iyi rakamlardan istihdam etmek için yarışacaklar. Yerli ve yabancı ayrımına böyle bir atmosferde ikinci planda kalacak,
“Pahalı olsun, yerli pilot olsun” diye elbette bir yaklaşım olmayacak.
Geçen hafta THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı Habertürk Yazarı ve Airport programı yapımcısı Güntay Şimşek ile yaptığı röportajda pilotlarla ilgili şu açıklamayı yapmıştı;
“Yerli yabancı pilot ayrımı yapmıyoruz. Filomuzdaki tüm çalışanlarımız bizim için kıymetliler. Sadece pilot, kabin görevlisi, yer hizmetleri görevlisi, teknisyen, ofis çalışanı gibi ayrımlarda yapmıyoruz. Pilotlarımız göz bebeği çalışanlarımız ama takdir edersiniz ki yaşanan bu süreçler, uçakların yerde kalmasının süresinin uzaması yeni dönemde talebin ve gelirlerin eskisi gibi olmayacağıyla karşı karşıyayız.”
Havacılık sektöründe en fazla kazancı olan pilotlar, maalesef bu dönemde de en fazla gelir kaybı yaşayacak ve iş bulmakta zorlanacak meslek gurubu olarak dikkat çekiyor. Halbuki havacılık sektöründe benzer sorun yaşayan diğer çalışanlar da var. Ama pilotlar sadece kendileri varmış gibi davranıyor. Bu süreçte tüm şirketler gelir-gider tablosuna odaklanmış, en az hasarla ayakta kalma mücadelesi veriyor. Elbette Türk pilotlarına öncelik verilmesi, Türk vatandaşlarının istihdamlarının korunması önemli, fakat Türk havayolu şirketleri çok daha önemli…
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.