Havacılık endüstrisindeki konumunu iyi bildiğim Honeywell’in Türkiye, İsrail ve Orta Asya Başkanı Uygar Doyuran ile Türkiye’deki 30 yıllık serüvenlerini ve 4 ana iş kolundaki gelecek hedeflerini konuştum. Şirketin kökleri 1885’e kadar gidiyor. Genel merkezi ABD’de Charlotte bulunan Honeywell’in dünya genelinde 100 binden fazla çalışanı ve 23 binden fazla mühendisi bulunuyor. Havacılık, bina teknolojileri, performans materyalleri ile güvenlik ve üretkenlik çözümleri üzerine çalışan çok yönlü Honeywell, sahip olduğu 35 binden fazla patent ile de bir mucit şirket…
Uzay, havacılık ve savunma alanında öne çıkan şirket, uçak tahrik ve kokpit sistemleri, aviyonikler, yardımcı güç üniteleri, uydu iletişimleri, elektronik sistemler gibi burundan, kuyruğa hemen hemen tüm bileşenleri kapsayan ürünleri, dünya genelinde neredeyse her ticari ve savunma uçağı platformunda kullanılıyor. Uçakların kara kutusu gibi teknolojileri de Honeywell sağlıyor. Hava radarı sistemlerinde de Honeywell imzası var. Türk Hava Yollarının en önemli iştirak şirket Turkish Technic ve savunma sanayimizin öncü şirketi Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TUSAŞ) ve Aselsan ile de ortaklıkları var. Kızılelma ile Türkiye’nin göğsünü bir kez daha kabartan Baykar Teknoloji ile ise direkt bir işbirlikleri söz konusu değilmiş. Ancak Aselsan ve Roketsan üzerinden dolaylı bir iş ilişkisi olabileceğini Uygar Doyuran’dan öğrendim.
Ar-Ge bütçesinin %60’ı sürdürülebilirlik için
Havacılık dışında ısıtma/soğutma ve yangın sistemlerinde de söz sahibi bir şirket. Petrokimya sektörünün de önemli bir oyuncusu olduğu gibi depolama ve robotik otomasyon sistemleriyle de Türkiye ekonomisine katkı sunuyor. Ayrıca sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeyi sürekli gündeminde tutuyor, böylece daha verimli ve daha güvenli bir hayat için ürünler geliştiriyor. Ürün ve çözüm geliştirme sürecine ayrılan Ar-Ge bütçesinin ise yüzde 60’ı tamamen sürdürülebilirlik ile ilgili teknolojilere ayrılıyor
Türkiye’den 11 ülke yönetiliyor
Honeywell için Türkiye 11 ülkenin merkezi. 250 kişilik bir ekiple çalışmalar yapıyor. Türkiye’de havacılık, savunma sanayi ve petrokimya tarafı oldukça etkin. Türkiye’nin atılımlarına binaen savunma sanayi platformlarında daha fazla rol üstlenmek istiyor. Petrol sektöründe ise Tüpraş ve Socar’ın önemli teknoloji sağlayıcısı. Ayrıca dünyaya hava aracı motor ekipmanları sağlayan Eskişehir merkezli Alp Havacılık ile teknoloji geliştiriyor. Türkiye’de doğalgaz sayaçları üreten fabrikası olan Honeywell, dünyaya da ihracat yapıyor.
Plastiği %90 dönüştüren süper teknoloji!
Honeywell Başkanı Uygar Doyuran, dünyada atık plastiğin sadece yüzde 15’inin dönüştürülebildiğini, plastiğin atık olarak ciddi sorun olduğunu vurgulayarak, yeni bir teknoloji geliştirdiklerin söyledi; “UpCycle Process Teknolojisi.” Plastiği yüzde 90’a kadar dönüştüren bu teknoloji ile plastik birden fazla kez dönüştürülüp, döngüsel ekonomiye tam olarak destek sağlıyor. İspanya ve Amerika’da bu teknoloji kullanılıyor. Türkiye’de de en iyi plastik toplayıcısı ve değerlendiricisi konumundaki Biotrend şirketi ile atık geri dönüşüm tesisi kurmak için adım atılmış. Mevcut teknolojiyle şimdiye kadar dönüştürülen plastik her alanda kullanılmazken, yeni teknoloji ile plastiği polimerlere geri dönüştürülerek, her alanda kullanılacak ve defalarca da plastik dönüşümü yapılabilecek yeni bir dönem başlatılacak. İlk tesis 2025 yılında hizmete geçecek şekilde Ege Bölgesi’nde kurulacak. Bu teknoloji dünyadaki sayılı ülkelerden sonra ilk defa Türkiye’de kullanılacak.
SAF yakıtlarda ödüllü
Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları (SAF), hidrojen ve bugünün kullanabilecek yakıtlarından. Honeywell, SAF konusunda en önemli sürdürülebilir kalkınma projesine imza atan şirket olarak ödül almış. SAF yakıtlar, bitkisel yağlar ve atık hayvansal yağların atık olanları toplanıp, belirli işlemler ile ayrılıyor. İşte bu aşamada Honeywell teknolojisi kullanılıyor. Uçaklar, mevcut motorları değişmeden, iki yakıt karıştırılarak bu yakıtla uçabilecek. Bu tip yakıtlar, normal yakıtlara göre yüzde 80’lik karbon salınımında azalma sağlıyor. Bina otomasyon sistemi alanında çalışan şirket, yeşil binalar çalışmasıyla da biliniyor. Karbon salınımının 3’te 1’ini binaların oluşturduğu dikkat alınırsa, enerji verimliliği için akıllı algoritmalar geliştiriyor.
Enerji depolama teknolojileri alanında da çalışan şirket, bataryaların daha uzun ömürlü, daha güvenli, şebeke dengesini daha iyi gözetebilecek sistemler olması için gerekli yazılımları sağlıyor. Enerji depolamada lityum bataryaların bazıları uzun ömürlü olmadığı için yeni nesil depolama geliştirmek için çalışıyor. Projelerinde birisi “Flow Battery.” Başarılı olunması halinde çığır açacak bir teknoloji olacağı belirtiliyor.
Honeywell’in havacılık geçmişinden de bir iki örnek vereyim.
Mesela uçakların havada çarpışmalarını önleyen sistemi 1960 yıllarda geliştirmiş. Günümüzde de kullanılmaya devam eden “Yere Yakınlık Uyarı Sistemi” (GPWS), pilotları uçuş rotasındaki dağlar ve yükseltiler gibi engellere karşı uyarıyor. GPWS, hava yolculuğunu daha güvenli hale getirerek, pilotların sis gibi hava koşullarına rağmen engellerin varlığını bilmelerine yardımcı oluyor.
Aya ilk ayak basan insan olan Neil Armstrong’u 1969’da aya taşıyan Apollo 11’deki stabilizasyon ve kontrol sistemlerini oluşturan cihazlarda da Honeywell imzası vardı. Şu anda ise Mars’ta nefes almayı mümkün kılacak yaşam destek sistemleri geliştiriyor.
Türkiye’de 30’ncu yılını kutlayan Honeywell’e başarılar…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.