Otomotiv sektörünün kalkınmasının önemli lokomotiflerinden görüldüğü yıllarda dönemin Devlet ve Hükümet Başkanı Cemal Gürsel, Devrim otomobiliyle atılım yapmak için bir çaba gösteriyor. Ancak bu çabası maalesef önce kabinedeki ilgili bakanlardan gerekli desteği görmüyor. Özellikle Sanayi Bakanı mesafeli yaklaşıyor.
Üstelik, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonrasında asker idare işbaşında olmasına rağmen kabinede, iş dünyasında ve medyada Türkiye’nin otomobil üretmesine çeşitli bahanelerle karşı çıkanlar oluyor. Askeri yönetime rağmen de “Türkiye otomobil yapamaz” diyenler gazetelerde özgürce fikirlerin ifade ediyorlar. Ve bu konu ciddi anlamda tartışılıyor.
Dönemin aydınlarından yazar Çetin Altan da karşı gelenler arasında yer alıyor. “Otomobil yapacağız, ha gayret…” başlıklı yazısında “Rivayetlere göre, biz de Türkiye’de otomobil yapabilirmişiz” Sözleriyle Devrim otomobilini eleştirenler arasında öne çıkıyor.
İş dünyasından Devrim’e karışı gelen isimler ise ağırlıkla otomotiv sektörüyle yakın ilişkisi olanlar. Sektörün zor, rekabetçi olduğunu ileri sürüp Türkiye’nin henüz otomobil üretecek seviyede olmadığı gerekçesiyle karşı çıkmışlar.
Devrim otomobilinin arkasındaki iradeye bakıldığında Devlet Başkanı Cemal Gürsel ve Ulaştırma Bakanı heyecanla çaba gösterirken, Sanayi Bakanı türlü bahanelerle bu işin olmasını istemiyor. Neticede istifa etmek zorunda kalıyor. Bugün de TOGG, şayet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakinen takibinde olmayıp, bir bakanlığın uhdesinde geliştiriliyor olsaydı, kesinlikle başarıya ulaşmazdı. Şu an yaşanan yerli ve milli ürün hikayelerini bildiğimden bu kadar net ifade ediyorum.
Bundan 60 yıl önce de devletin zirvesinin iradesiyle birlikte üniversitelerden bir kısım akademisyenler, bazı sivil toplum kuruluşlarının manevi desteği söz konusu. Ancak Eskişehir’de TCDD’nin bir avuç Türk mühendisinin bilgisi ve gece-gündüz yoğun emeğiyle kısa sürede ortaya çıkan başarısının takdire şayan olduğu ortadadır. 1960’larda demiryolu atölyesinde yüzde 75 yerlilik oranıyla prototip otomotiv yapmak aklın alabileceği bir iş değil. Adeta mucizeye imza atmışlar. Ama kıymetleri bilinmemiş. O insanlarımızı, mühendislik kabiliyetimizi ortaya koydukları için ne kadar şükranla ansak azdır.
Yıllar önce onlar böylesine başarıyı ortaya koymasına rağmen, Devrim’in seri üretime geçememesi bugün TOGG’a çok güçlü destek verilmesini, arkasında durulması gerektiğini ortaya koymuştur. Mühendislerimizin yıllar önceki emekleri ve alın terleriyle TOGG bu konuma geldi. Ancak o zamandan bu zamana değişen çok fazla bir şey oldu mu, emin değilim. Şu an kamunun kullandığı araçların tamamı ithal, yerli üretim değil. TOGG törenine gittiğimde devlet adamlarının kullandıkları araçlar bu gözle baktım. Bu tablo bile yeterince fikir veriyor olmalı.
Devrim’den kısa sürede prototipleri yapılıp, ikisinin de Ankara’da halkın karşısına çıkarılmasına rağmen devamı gelmemiş, seri üretimine geçilebilmesi için adım atılamamış. Çünkü bu konuya kafa yoran insanların, Devlet Başkanı da olsa ‘yapamayız’ cephesi tarafından çok fazla moralleri bozulmuş, enerjisiz bırakılmışlardır. Devrim’de tam alkışlanıp, endüstriyel boyuta gelmişken, ticarileştirilip, seri üretimine geçilmesi sağlanamamıştır. Camı, tekeri, şurası, burası ithal diye eleştirilmiştir.
Daha önce de bu köşede yazdım. Türkiye’de bazı yabancı otomobillerin yerlilik oranı yüzde 75, ama sahibi yabancı. Kaymağı onlara gidiyor, sütünden bir miktarı da biz kalıyor. Çünkü fikri mülkiyet hakları başka ülkelerin şirketlerine ait. TOGG’un ise fikri mülkiyet hakkı bize ait. İsterse yüzde 10 yerli olsun bir Türk markası ve tüm kazanımları bize ait bir ürün. TOGG’un bir dünya markası olabilmesi, gelişip, yaygınlaşması için saçma sapan anlayışla yerlilik tuzağına düşmemesi lazım. Alman Mercedes’in tüm bileşenleri de Almanya’da yapılmıyor!
Netice itibariyle TOGG Türkiye’yi otomotiv sektöründe platform kara aracı üreticisi yaptı. Bir entegratör konuma getirdi. Üzerine istediğimiz ürünü koyabiliriz. Yerli ürün ile milli ürünün farkı bu. Toyota, Renault, Honda, Hyundai ve diğer araçların yüzde 90’ını ülkemizde yapılsa dahi yerlidir. TOGG’un yüzde 90’ını yurtdışından gelse o da millidir. Yerli değerlidir, ama milli ürün çok daha kıymetlidir.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.