Orman yangını sezonu başladı. Orman Genel Müdürlüğü bilgileri epeydir aktarıyor. Sadece mayısın son günlerinde Antalya’da 3 gün içinde 22 orman yangını çıkmış ve 80 dekar alan kül olmuş. Orman Bakanlığı ise geçtiğimiz yıllar yaşanan yanlışlara rağmen bu sene de uçak ve helikopter temini için hem doğru modeli ortaya koyamadı hem de ihalede yaşanan sorunlar sebebiyle işler sarpa sardı. Hem hâlen daha istenen sayıda uçak ve helikopter bulunamadı hem de özellikle Rusya’dan gelecek uçakların gecikmesi önemli bir risk içeriyor.
İşleri son dakikaya bırakmak genel kusurumuz. Her yıl tekrarlanan orman yangınlarıyla mücadele işi için neden sıkıntılı sürece girmeden vakitlice ihaleye çıkılmaz anlamak mümkün değil. Üstelik son yıllarda sürekli olarak ihaleler çeşitli sebeplerden iptal oluyor, erteleniyor. Bazen orman yangınlarına müdahale edecek uçak ve helikopter de bulunamıyor. Temin edilenler ise çok yüksek rakamlarla kiralanıyor. Yıllardır bu yanlış tekrarlanıyor. Günübirlik ihalelerle ülke kaybederken, birileri kazanıyor. Halbuki iki yılda harcanan paralarla Türkiye’nin 15 yıl işini görecek filo kurmak mümkün.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi son yıllarda Orman Bakanlığı ile Türk Hava Kurumu (THK) arasında ortaya çıkan tartışma sebebiyle sahip olduğumuz yangın söndürme uçaklarını da kullanamaz olduk. Orman Bakanlığı, öyle bir ihale şartnamesi hazırlıyor ki THK elindeki Kanada yapımı Bombardier CL-215 model uçaklarıyla kenarda kalıyor. THK uçakları 4,9 ton su kapasiteli olduğundan bakanlık şartnameye 5 ton kriteri koyarak kendi uçaklarımızı eliyor, yurtdışından yüksek maliyetle uçak kiralama yoluna gidiyor.
Halbuki THK yıllardır orman yangınlarına müdahale eden ve bu alanda önemli bir tecrübesi olan kurumumuz. Geçmiş dönemdeki yolsuzlukları, sıkıntıları da AK Parti döneminde eski bakanlardan Cenap Aşçı’nın kayyum olarak atanmasıyla geride kaldı ama bakanlığın THK’ye tavrı değişmedi.
Bu sene de öyle oldu. Peki neden kendi uçaklarımızı hangarda bekletip, yurtdışından milyonlarca dolar ödeyerek uçak kiralıyoruz? Üstelik planlanan kadar ne uçak ne de helikopter de bulunmuş değil. Çünkü son dakikada çıkılan ihalelerle bu kadar oluyor. Plansız, programsız orman yangınlarıyla mücadele anlayışımız neticesi bu.
Türkiye’nin artık her yıl ihaleye çıkıp, yüksek bedellerle uçak ve helikopter arama işinden vazgeçmesi lazım. Bu yöntem birilerinin işine gelebilir, ancak maddi ve manevi olarak ciddi zararları olduğunu izah etmeye dahi gerek yok.
THK, 2009 yılında bünyesine kattığı 9 adet CL-215 Bombardier yangın söndürme uçağıyla ülkemizde ve yurt dışında önemli tecrübeler kazandı. Ancak bir dönem THK ciddi yolsuzluklarla da çalkalandı. Fakat problemli yönetim dönemi aşıldı. Ayrıca kurumda yolsuzluk olması başka bir şey Orman Bakanlığı’nın ihaleyle, kendi şartlarında bu imkanlardan faydalanması ayrı bir durum.
Öte yandan Orman Bakanlığı’nın son yıllarda orman yangınlarıyla mücadele için çıktığı ihaleler de ciddi argümanlarla eleştiriliyor. Ama buna rağmen Türkiye’ye pahalıya mal olan yöntemlerle iş yapmaya devam ediliyor. Mesela 2019’da resmen orman yangınlarıyla mücadele için uçak temin edilememişti. THK’nın uçakları da saçma sapan şekilde eleştirilerek kullanılmamıştı. Neticede bizim ormanlarımız kül oldu.
Orman Bakanlığı geçen yıl da aynı hataları tekrarladı. Yangın sezonu için 4 uçaklık ihale düzenlendi. Rus Beriev Be-200 uçaklarının kiralanması beklendi ama teklif veren olmadı. Sonra yüksek rakamlardan sadece iki uçak temin edildi. THK uçakları ise hangarda Türk pilotlarla birlikte yatmaya devam etti. Alelacele yapılan helikopter ihalesiyle pahalı bir sezon geçirildi. Ormanlarımız yanmaya devam etti.
Bu sene de Orman Bakanlığı aynı hataları ısrarla tekrarlamaya devam ediyor. 4 drone,10 ton kapasiteli 3 uçak, 5 ton kapasiteli 2 uçak ve 30 helikopter için ihaleye çıkıldı. THK filosundaki 4 ton 900 kg su kapasiteli uçaklarıyla ihale girmesi engellendi. Nasıl olsa 100 kg’lık bir fark elemeye yeterli oluyor. Kimse de bakanlık neden böyle ihale yapıyor demiyor. THK’nın uçaklarını engellemek için gayret gösterilirken, zamanlama ve planlama hatası sebebiyle yine istenilen uçak ve helikopter bulunmasında zorluk yaşanıyor. Halen daha yangın uçakları ülkemize gelmiş değil.
Bu sene de ihale tekrarı olmasına rağmen istenilen netice alınamadı. Son durum olarak Bordo Mimarlık 14 helikopter ve THK da 13 helikopter ile görev üstlendi. Ancak her ikisi de Rusya ve Kazakistan gibi ülkelerden henüz helikopterlerin bir kısmını temin edebilmişler. Rusya’dan temin edilen uçakların da bu ay gelmesi bekleniyor. Ancak 5 adet değil yüksek fiyattan 3 adet bulunabilmiş.
Kovid-19 döneminde uçak ve helikopter bakımlarında yaşanan sorunların bu gelişmelere etkisi var, ama bunu öngörecek vizyon ihale zamanlaması yapılamadığı için bu sene orman yangınlarında yine sorunlar yaşayacağız. Ayrıca başka ülkelerin de talepleri var ve fiyatlar uçmuş durumda. Ucuz ya da pahalı o detaylara girmiyorum. Çünkü öngörü, beceri, plan ve program olmayınca son dakikada önlerine çıkan her şeye “ormanlarımız yanmasın” sloganıyla “evet” deme yaklaşımı var. Asıl bu durumun önüne geçip, en az 10-15 yıllık orman yangınlarıyla mücadele programı yapmak ve şirketlere de buna göre görev vermek gerekir. Fakat her yıl ihale yapmak varken böyle bir şey kim “evet” der bilemiyorum.
Bir detay vereyim. THK’nın elindeki Bombardier CL-215 model 9 uçağın 6’sının her şeyi ile göreve hazır olduğunu 2019’da yazmıştım. Geçen yıl da hazırlardı, bu sene de lakin kullanmamak için yalan yanlış kırk türlü gerekçe üretildi. Üstelik bunların yedek parça temini içinde 7-8 yıllık anlaşmaları, garantileri de var. Yani bu süre zarfında bile Türkiye’nin yangın söndürme uçağına ihtiyacı söz konusu değil. Ama birileri illa yurtdışından temin etmek için ihaleye çıkıyor.
Artık bu gidişatın yeni gelişmeler ışığında değişmesi şart. Önümüzdeki yılarda TUSAŞ’ın Gökbey helikopteri orman yangınlarında göreve hazır olacak. TUSAŞ’ın Aksungur İHA’sı da bu sene orman yangınlarıyla mücadele için göreve başladı. Böylesine güzel gelişmeler ışığında acilen orman yangınlarına müdahalede edecek doğru bir modeli bulmalıyız. Yoksa her yıl “Bu sene ne kadar ormanımız yanacak?” endişeyle bekleyip duracağız.
Eğer elimizdeki imkanları kullanıp doğru modeli kurgulayabilirsek her sene orman yangını stresinden kurtulabiliriz. Bu alanda geliştireceğimiz ürünlerimizi, tecrübemizi başka coğrafyalara, ülkelere de pazarlayabiliriz. Aksi halde Orman Bakanlığı’nın mevcut yaklaşımlarıyla bir yere varmamız mümkün görünmüyor. Yaşanan bu kadar olaydan bir ders çıkarıp, TUSAŞ ve diğer şirketlerimizin kabiliyetleriyle birlikte tartışmaya mahal vermeyecek şekilde uzun vadeli, stressiz, tartışmasız orman yangınlarına müdahale modeli ortaya koyabiliriz.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.