Havacılık sektörümüz garip bir durum yaşıyor. Bir yanda yolcu rekorları kıran, Avrupa’nın en iyisi olan Türk Hava Yolları (Skytrax) ve İstanbul Havalimanı (ACI) varken, diğer tarafta rötar rekoru kıran THY iştiraki AJet ile pist ve terminal sıkıntısı yüzünden her türlü sorunun yaşandığı Sabiha Gökçen Havalimanı yer alıyor. Tuhaf bir ikilem. Daha da ilginç olan ise yetkililerin bu sorunlara odaklanmak yerine sürekli pirim yapacağını düşündükleri konuları dillendiriyor olmaları…
İstanbul Havalimanı’nı 4 yılda yapan ilgili kamu otoriteleri, neden Sabiha Gökçen’in pistini 12 yılda yapamadı? Tam olarak bitirilmeden, alelacele hizmete sokulan pist şu an sorunlarla boğuşuyor. Pistin gece aydınlatması çalışmıyor. Işıklandırma yapılmış, fakat kumanda sistemi kurulmamış. Uçakların kısa sürede piste ulaşmalarını ve terk etmelerini sağlayan, böylece limanda uçak trafiğini rahatlatan taksi yolları da halen daha bitirilmemiş. Bir de mania sorunu var. Piste gündüz iniş yapılamıyor. Gece de ışıklandırma olmadığı için tamamen kapalı kalıyor.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) pisti yaparken karşı mahallede imece usulü cami inşaatına başlamış ve onlardan önce bitirmiş. Dualar uçuşa geçmiş, camide ibadet başlamış. DHMİ yetkilileri ve onların kontrolündeki HEAŞ yönetiminin, bu cami ve iki yüksek minaresinin pistin çalışmasını engelleyeceği hiç akıllarına bile gelmemiş. Pisti hizmete açma hazırlığı yapılırken bir de ne görsünler caminin iki minaresi ve kubbesi yeni pistin operasyonlarına engel oluyor! Tam “El elin eşeğini türkü çağırarak arar” durumu. Meydan başka kuruma ait, işi yapan başka kamu kurumu, işleten bambaşka kurum…
Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki alanın uzman kuruluşu DHMİ kontrolünde yapılan pist bu durumda olduğuna göre, “Açılış hazırlıkları yapılan Çukurova Havalimanı ne durumda acaba? Ne kadar açılışa hazır?” soruları da akılları kurcalamıyor değil… Çünkü pistin hizmete girişi için sürekli tarih verildi, ertelendi. Çukurova Havalimanı da aynı şekilde bir türlü açılamıyor. Bürokratlar da açılış tarihi konusunda bakanları yanılttıkları için sürekli erteleme yaşanıyor. Önceden bu tarz projeler “Kabul Heyetleri” onayı ile hizmete açılırdı. Galiba böyle bir uygulama da kalmadı.
Netice itibariyle Sabiha Gökçen Havalimanı’nın sahibi Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) mülküne bir an önce sahip çıkmalı ve buradaki çok başlılığa son vermeli. Zira havalimanının başta terminal olmak üzere kamudan kaynaklı çok sayıda problemi var.
Çukurova Havalimanı’na gelince…
Geçen hafta cumartesi günü için Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’ndan Çukurova Havalimanı’nı birlikte gezip, incelemek için davet aldım. Amerika’da Boeing’in merkezi Seattle’dayken Bakanın Basın Müşaviri Osman Bekar arayıp, daveti iletti. “Yetişme durumum zor.” dedim, ama “Bakan Bey sizinle gitmek istiyor.” dediği için mecburen “evet” dedim. Cuma günü akşam 5’te Seattle’dan döndüm. Evde 10 saat geçirip, cumartesi sabah 5’te Ankara’ya uçmak üzere evden çıktım. Ankara’ya indiğimde Bakan Uraloğlu’nun gıda zehirlenmesi sebebiyle rahatsızlandığı ve programın iptal edildiği söylendi. Yorgun, argın İstanbul’a döndüm. Dolayısıyla Bakanla birlikte Çukurova Havalimanı’nı gezip, inceleyemedim. Bu konuda bilgi sahibi olamadım.
Umarım Çukurova da Sabiha Gökçen’in ikinci pisti gibi birçok eksiği ile açılışa hazır hale getirilmemiştir. İstanbul Havalimanı’na 3 uçağın aynı anda bağımsız üçlü iniş ve kalkış yapabilmesi için çalışmalar yapan kamu otoriteleri, “Avrupa’da ilk olacak, dünyada ABD’den sonra ikinci” şeklinde övünmelerinde haklılar, ama Sabiha Gökçen’in 12 yıldır bitmeyen pisti de ortada. O da bir rekor sahibi. Sürekli övünecek bir şey arayan ilgililer ve yetkililer, havacılığın bu sorunlarına kim eğilecek, kim üzülecek? Kim çözecek?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.