Gerçek anlamda değerini henüz kavrayamadığımız önemli, hatta tarihi bir serüvenin içinden geçtiğimizi yıllar sonra anlayabileceğiz. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı karmaşık hadiseler içinde hak ettiği değeri görmediği bir teknoloji hamlesi yaptık ve dünyanın önünde gitmeye başladık. Ancak son dönemlerde yaşadığımız bir sürü olay, bu teknoloji hamlesini görmemizi engellediği gibi aslında daha kötü durumlara düşmemizi de yine bu gelişmeler sayesinde atlattık. Onun da farkında olduğumuzu sanmıyorum.
Rahmetli Özdemir Abi’nin önderliğinde ve onun attığı tohumlarla Baykar Makine, küçük bir atölyede Türkiye’nin yerli, milli ve özgün Bayraktar insansız hava araçlarını (İHA) geliştirerek, alanında ülkemizi dünyanın ilk üçü arasına soktu. Art niyetli yorumlar ve yaklaşımlar sebebiyle bu işlerin siyasetle, hamasetle olmayacağını anlatma derdine düşmeyeceğim. Önemli bir süreci bizatihi yaşadım. Özdemir Abi’nin, Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar’ın ve Genel Müdür Haluk Bayraktar’ın projeleri nereden, nereye taşıdığını çok iyi biliyorum.
Baykar’ı ziyarette ettiğimde dünyanın önde gelen ülkelerinin milli savunma bakanlarının ve genelkurmay başkanlarının Baykar’da saatler geçirirken, bizimkilerin 5-10 dakika görüntü verip, çekip gittiğini de biliyorum. Dolayısıyla ülke olarak yerli, milli ve özgün ürün geliştirme konusundaki sıkıntılarımız kadar, başarılı projeleri geliştirip, büyütme ve istikrarlı hale getirmede de maalesef sorunlarımız var.
Ülkemiz tarihinde önemli iz bıraktığını gelecek nesillerin daha iyi kavrayacağı, Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağı olan Bayraktar Kızılelma’nın geliştirilme aşamaları eşliğinde Baykar’ın yolculuğunu anlatan Hedef Kızılelma belgeselinin ilk bölümü için düzenlenen galada birçok şey film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti durdu. Belgesele odaklanmakta bile zorluk yaşadım.
Aslında biz sermayesi derdi olan bir adamın, Özdemir Bayraktar’ın belgeselini değil, hayatını ve hayallerini izliyorduk. İnsansız savaş uçağı Kızılelma’yı yapmadan daha sorunun içimizde, devletin her kademesine yerleşmiş, dışarıyla irtibatlıları aşmak olduğunu da defalarca ondan somut örnekleriyle dinlemiştim. Selçuk ve Haluk Bayraktar’ın babalarının vefatından sonra bir hayali gerçekleştirerek Kızılelma’yı gökyüzüyle buluşturması sıradan bir olay değildir. Belgesele sığmayacak bir arka planı olduğunun da unutulmaması lazım.
Benim de ikinci bölümünde dilimin döndüğü kadarıyla yer aldığım Bayraktar Kızılelma’nın geliştirilme serüvenini anlatan belgeselin yönetmenliğini Altuğ Gültan ve Burak Aksoy yaptı. İstanbul Kongre Merkezi’ndeki ilk bölüm galasına ilgi yoğundu. Ancak ülkemizin halen daha yerli, milli ve özgün projeler geliştirmede sağlıklı bir modele, yol haritasına sahip olduğu söylenemez. Belgesele bir de bu açıdan bakılması lazım. Neden kendi evlatlarımızla, kendi projelerimizi geliştirmemiz gerektiği hususunun iyi irdelenmesi icap ediyor. Yerli ve milli projeleri en fazla yazan gazeteci / yazar olarak net bir şekilde ifade edebilirim ki bu hususta en büyük vebal liyakatsiz kamunun…
Kızılelma projesi Baykar’ın 20 yıllık hayaliydi ama öylesine bir hayal değildi. Ondan önceki tüm projeler ve programlarda asıl hedefe varmak için tüm Baykar çalışanlarını, ülke sevdalılarını motive eden birer kademe oldu. Tüm yüksek teknoloji özellikleriyle ülkemizin ilk robot uçağı Kızılelma, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını gerçek anlamda taçlandıran yerli, milli ve özgün çok değerli bir eser olarak da tarihteki yerini alacaktır.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.