Pandemi sonrası havacılık sektöründe işler nasıl gidiyor?

Fotoğraf: Haber Aero

Corona virüsü ilk defa Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde görülmüştü sonrasında da hemen hemen dünyanın bütün ülkelerine yayılmıştı. Şu günlerde tamamen bitmese bile virüsün mutasyona uğramasıyla birlikte etkisi büyük ölçüde azaldı ve hayatımız normal seyrine dönmeye başladı. Pandemi, ardından milyonlarca can kaybı, bilinmeyen hastalıklar, ekonomik krizler ve gözyaşı bıraktı. Özellikle bu dönemde farklı birçok sektörde büyük sıkıntılar yaşandı, ekonomi neredeyse durma noktasına geldi. En çok zarar gören sektörlerden biri şüphesiz havacılık sektörü oldu. Salgının en yoğun yaşandığı dönemde hava trafiği %90 oranında azaldı ve bu süreçte kargo taşımacılığı hariç tüm uçuşlar durmuş, uçaklar yerde kalmıştı. Uçakların yerde kalan her saniyesi zarar olarak yazılırken insanlar seyahat edemediği için havacılık sektörüne bağlı birçok hizmet sektörü de ciddi manada olumsuz etkilendi. Bozulan ekonomik dengelerin etkisiyle pandemi sonrası dünyanın hemen hemen her ülkesinde enflasyon oranları ciddi artış gösterdi ve hayat pahalılığı önemli bir problem haline geldi.

Pandemi sonrasında kısıtlamaların kademeli olarak kalkması ile birlikte birçok sektör yavaş yavaş eski günlerine dönmeye başladı. Havacılık sektöründe uçuşlar arttı ve havalimanları tekrar dolmaya başladı. Fakat pandemi kaynaklı işten çıkartmalar ve ekonomik krizler birçok aksaklığı da beraberinde getirdi. Aksaklıklar genel olarak havalimanlarındaki personel eksiklikleri, tecrübesiz personel ve yeterli sayıda uçak olmamasından kaynaklanmaktadır. Üretim ve tedarik zinciri açısından baktığımızda “Her şey normale döndü mü?” sorusuna cevabımız “hayır” olacaktır. Salgın ilk etapta küresel tedarik zincirlerini etkiledi ve sürece adapte olamayan birçok şirket kapanmak zorunda kaldı. Çin’in üretim kapasitesinin düşmesi ise başlı başına yeni birçok problemi beraberinde getirdi. Yeniden toparlanma sürecinin yaşandığı günümüzde farklı sektörlerden birçok şirket coğrafi çeşitliliği de gözeterek yeni tedarik zincirleri tasarlamaya başladı. Pandemi döneminin en önemli konularından birisi de çip krizi idi. Etkisi havacılığa da yansıdı. Bu dönemde evde kalınınca elektronik iletişim araçlarına ilgi daha çok arttı. Bu yüzden arz talep dengesi bozuldu. Bu dengenin yerine gelmesi, piyasanın yeterli çip üreticisine sahip olabilmesi zaman alacaktır.

Havacılıkta son yıllarda ekonomiklik ve işletim masrafları açısından tek koridor dar gövdeli uçaklara ilgi çok arttı. Dünyanın yakından izlediği Boeing 737 Max krizi de ortaya çıkınca piyasanın ihtiyaçlarına bu alandaki diğer büyük uçak üreticisi Airbus cevap vermeye başladı ve en çok sipariş alan üretici konumuna yükseldi. Havacılıktaki toparlanma eğilimiyle birlikte artan sipariş miktarları nedeniyle, üreticiler üretim hızını artırmaya yönelik çalışmalara hız verdiler. Bugün bir uçak siparişi verecek olsak en erken uçağın teslim tarihinin 8 yıl olacağı konuşuluyor. Pandemi döneminde çok azalan üretim adetleri nedeniyle birçok sektörde olduğu gibi havacılık sektöründe de faaliyet gösteren firmalarda çıkarılan işçiler, tedarik zinciri vb. sıkıntılar nedeni ile performans problemleri gözlemlenmektedir. Salgın döneminde dünya genelinde havacılık sektöründe yaklaşık 2 milyon kişinin işini kaybettiği bazı raporlarda belirtilmektedir. Talep artışı ile birlikte tekrar ihtiyaç ortaya çıkınca sektörden ayrılan ve büyük bir çoğunluğu farklı sektörlere yönelen eski çalışanları yeniden sektöre kazandırmak hiç de kolay olmamaktadır. Havacılık sektörü diğer sektörlere göre göreceli olarak küçük ancak tecrübenin ve teknolojik gerekliliklerin yüksek olduğu bir sektördür. Tecrübeli eleman kaybedilince bu elemanlar başka sektörlerde kolayca iş bulmakta, ancak havacılık sektöründe boş kalan yerleri kısa vadede doldurmak çok zor olmaktadır. Paranın ve talebin olması maalesef konuyu çözmeye yetmiyor. Biraz daha zamana ihtiyaç var. Dünya çapında yapılan analizler 2-3 yıl içerisinde 2019 yılı öncesi gerçekleşmelere dönme eğilimini çok net şekilde göstermektedir.

Bilindiği üzere havacılık sektörünün başarısı kurulan ekosisteme bağlıdır. Sistem sağlıklı çalıştığı sürece üretim hızlanabilir. Son günlerdeki taleplerin artması ile sektörün canlanmaya başlaması karşısında üreticiler üretim sayısını arttırmak için daha fazla çaba sarf etmeye başladılar. Bunun gerçekleşebilmesi için tedarikçilerin de üretimini artırması gerekiyor. Bu kolay olmuyor. Pandemi nedeniyle çöken sistemin, aynı anda ayağa kalkamaması bu süreci uzatıyor. Ham malzeme üretiminde yaşanan ciddi sıkıntılar üretimi kısıtlamaktadır. Malzemelerin teslimat süreleri artmakta, zamanında teslimat oranlarında ciddi düşüşler yaşanmakta ve sonuç olarak ürün teslimatları sürekli ötelenmektedir. Yaşanılan bu durum bütün firmalara ders oldu. Bu süreçte sektörün çökmemesi ayakta kalabilmesi için gerekli ekosistemin korunmasının gerekliliği daha iyi anlaşıldı. Her ne kadar talep olmasa da üretimin belli bir hızda devam ettirilmesi gerekliliği fark edildi. Üretim hattı durma noktasına geldikten sonra tekrar üretime başlamak çok zor olmaktadır. Personel kayıpları telafi edilememektedir. En kötü şartlarda bile personelin korunması, üretim adedi az olsa bile üretmeye devam edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, ekosistem toparlanmaya başladı fakat zaman alacağı aşikâr. Burada bizim gibi gelişmekte olan ve genç nüfusa sahip olan ülkelerin, özellikle yeni tedarik zincirlerinin kurulmaya çalışıldığı bu dönemde krizi fırsata çevirerek pastadan daha fazla pay alması sağlanmalıdır. Verimli çalışarak, olağanüstü gayret sarf ederek üretimi arttırabiliriz. Coğrafi avantajımızı da kullanarak sektördeki payımız daha yüksek oranlara çıkabilir. Bu doğrultuda sistemli çalışmalı, insan kaynağımızı korumalı, yenilerini hızla yetiştirmeye gayret sarf etmeliyiz. Eğitimlerin kaliteli verilmesi, verimlilik artışına yönelik çalışmaların hızlanması ve sürdürülebilirliğin sağlanması bizi daha iyi noktalara taşıyacaktır. Çok iyi yetişmiş ve eğitilmiş personel ile problemler kolayca çözülebilecektir.

 

Exit mobile version