Katma değer, giren ham madde ile çıkan ürün arasında fark oluşturmak demektir. Tabii ki bu bir hizmet de olabilir. Üretenden tüketiciye kadar geçen bütün aşamalarda giriş ve çıkış maliyetleri arasındaki fark ne kadar büyükse kıymetlendirme o derece yüksektir. Ekonomi kapsamında katma değer oluşturmak demek ise üretim ve hizmet sektörlerinde yüksek fiyatlı ürün ve hizmetler üretebilmek anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle, ürün ve hizmetlerin giderlerine göre oldukça yüksek fiyatlandırılmasıdır. Örnek verecek olursak; 100 liraya aldığınız bir malzemeyi veya malı çeşitli işlemlere tabi tutarak değerini on kat arttırmak gibi. Herkesin yaptığı sıradan işleri yapmak ekonomi anlamında çok büyük değer oluşturmamaktadır. Örneğin, zaman zaman ülkemizin sahip olduğu önemli madenleri konuşuruz. Onların satış rakamlarını veririz. Sonrasında bu madenleri ham madde olarak satmak konusunda çok ciddi eleştiriler yaparız. “Satmasak ne yapacağız?” sorusu hiç sorulmaz, “Bu madenler nasıl kıymetlendirilebilir?” hiç gündeme gelmez. Ülkemizin kaynakları yabancılara satılıyor diye bol miktarda eleştiriler yapılır. Aslında gerçek olan bu madenleri en iyi şekilde işleyerek herkesin yapamadığı ürünlere dönüştürmektir. Ancak bu şekilde madenden beklenilen gelir elde edilebilir. Gelişmişlikle gelişmemişlik arasındaki fark burada ortaya çıkmaktadır. Teknolojik altyapısı güçlü, bilgi birikimi yüksek toplumların neden üstün olduklarının cevabı buradadır. Ülkemiz en çok katma değeri yüksek ürünlere ve hizmetlere ihtiyaç duymaktadır. Ne yapıp ne edip katma değeri yüksek ürünler üreterek onları ihraç etmeliyiz. Böylece cari açıktaki fark kapanacaktır. “Bu iş nasıl olacak, söylendiği kadar kolay mı?” sorularını kendimize sorduğumuzda hiç de kolay olmadığını hepimiz tereddütsüz söyleriz. Çünkü dünya ile yarışmak zorundasınız. Hem kalite hem fiyat hem de hizmet anlamında lider olmak gerekir. Bu hususlarda lider olabilmek için şüphesiz güçlü bir teknolojik altyapıya sahip olmalıyız. Gerçek manada Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge)’nin yapılması gerekir. Üniversitelerinizde bilgi üretilmeli, teknoloji geliştirilmeli ve her dalda dünya ile yarışmalısınız. Tabiri caizse hep NOBEL ödüllerine aday olmalı ve bu ödülü alabilmelisiniz. Ancak bu seviyeyle detaylara hâkim olarak teknolojinin sırlarına vâkıf olunabilir. Bilgiyi paraya dönüştürecek seviyeye gelinebilir. Aksi pek mümkün değildir. İthalat-ihracat dengesinde daima ihracat kısmı açık ara önde olmalıdır. Aldığımız ürüne bazı işlemler uygulayıp kıymetlendirmemiz elzemdir.
Katma değer, bir ürünü üretirken veya hizmeti sunarken birçok alanda farklı olmayı, alışılagelmişin dışına çıkabilmeyi gerektirmektedir. Herkesin üretemediğini üretmek, bilinmeyenlere vâkıf olmak, teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri en ince ayrıntısına kadar bilmek ve takip etmek, bilenleri bulmak ve onlarla iş birliği yapmak, onlardan yararlanmak, Ar-Ge’ye para ve zaman ayırmak, sürdürülebilirliği sağlamak, hep mevcudun ilerisinde olmayı gerekli kılar. Yoksa herkesin yaptığını yaparak sadece işçilik ucuz olduğu için bir miktar daha ucuza satarak veya kalite isterlerini koruyarak fark oluşturmak mümkün değildir. Bu faaliyetler disiplinli bir şekilde her yerde yapılabilir. Zaman zaman yarı şaka yarı ciddi 40 kamyon buğday satıp bir bilgisayar çipi alıyoruz diye hayıflanırız. Aslında bu gerçeğin tam kendisidir. Onca emek uçup gitmekte, ürettiğimiz tükettiğimizi karşılamamaktadır. Teknolojiyi yönetenler, koruyanlar, geliştirenler hep ileriye gitmekte ve bilgiyi paraya dönüştürmektedirler. Parasal güce sahip olanlar kolaylıkla ham madde ve kaynakları kullanabilmektedirler. Katma değer maliyetleri bilindiği üzere şirketin ürünlerini üretmesinin veya hizmetlerini sunmasının maliyetidir. Maliyet muhasebesi hangi faaliyetlerin ürünlerine değer kattığını ve katmadığını belirler. Amaç, katma değeri olmayan faaliyetleri daima minimumda tutmaktır. Herkesin yaptığının dışına çıkmaktır. Birim değeri çok yüksek, giriş ve çıkış değerleri arasında en az 10 katın üzerinde değer farkı ortaya çıkarmaktır. Yani zoru başarmak değer katmaktır. Ancak bu şekilde rekabette öne çıkabilirsiniz. Aslında değer dediğimiz şey ürünün fiyatlandırılması olarak karşımıza çıkmaktadır. Talep olacak ve istediğiniz miktara satmanız mümkün olacaktır. Bu ancak ve ancak teknolojik üstünlükle mümkün olabilir. Herkesin kolaylıkla başaramaması gerekir. Teknolojik güç, ülkenin gücüdür ve kıymetidir.
Teknolojik güç dışında farklı pazarlama teknikleri geliştirilerek de yüksek katma değer oluşturulması veya sağlanması mümkündür. Konuyu yaşadığım bir örnekle açıklamak isterim. Amerika’da bulunduğum yıllarda gümüş ticaretiyle uğraşan bir arkadaşa tercümanlık yapmıştım. Arkadaş gümüş takıların üreticisi idi. Her bir takıyı 30-40 sent değerde toptancıya satıyordu. Aslında satıcı bu alışverişte haliyle memnun görünüyordu. Çünkü yurt dışına mal satabilmesi onun için bir ayrıcalıktı. Toptancı ise bizim üreticiden 40 sent vererek aldığı ürünü 2 dolar gibi bir fiyata elden çıkarıyordu. Ürünü perakende olarak satan satıcı ise üründe düşük maliyetli değişiklikler yaparak müşteriye 12-13 dolara satıyordu. Herkes kazanıyordu ama birileri daha fazla kazanıyor, minimum emekle maksimum değer elde ediyordu. Buradaki katma değer ticari anlamda bir değerdi. Çok fazla teknolojik katkı yoktu. Fakat değerin nasıl elde edileceği biliniyordu. Önemli olan ticareti ve değerin nereden geldiğini iyi anlayabilmektir. Ürünümüzü kıymetlendirmenin yollarını aramak zorundayız. Katma değer oluşturmak sadece teknoloji ile sınırlandırılamaz. Farklı bir bakış ile farklı bir teknik ile de yapılabilir. Olaylara bu gözle bakmayı da öğrenmeliyiz. Ürünü pazarda kıymetlendirmek noktasında çalışmalar yapılmalı, eğitimler verilmeli ve danışmanlık alınmalıdır.
Teknolojik olarak çığır açan ve günümüzde katma değerin önemini çarpıcı bir şekilde ispatlayan konulardan biri de büyük veri olmuştur. Büyük verinin işlenmesi ile özel işletmeler, müşterinin ihtiyaçlarını ön görerek hatta bu ihtiyaçları yönlendirerek kendi pazarını oluşturma konuma gelmişlerdir. Yeni ekonomi bu sayede müşteri temelli şekillenmektedir. Netflix, müşterilerinden ve sinema endüstrisinden topladığı verilerle binlerce film türü oluşturmuştur. Her türlü pazarlama stratejilerini veriye dayalı gerçekleştirmektedirler. Öyle ki Netflix’e üye olan müşteriler kendi kişisel üyelik sayfalarında aynı film ve diziler için Netflix tarafından kendilerinin zevklerine ve onları bu yapımları izlemeye itecek farklı afişleri ve fragmanları görmektedirler. Daha da şaşırtıcı olanı müşterinin bir dizi ya da filmi hangi sahnelerde durduklarını ve izlemeye devam ettiği verisini toplayarak müşterinin kişisel sayfasında bu veriler ışığında yapımları önererek müşteri memnuniyetlerini artırmaktadırlar. Bu sayede insanların kendi evlerinde film ve dizi izlemesine imkân tanıyan fikri ile müşterinin kişisel beklentilerine cevap veren bir dijital platform fikriyle Netflix yılda 30 Milyar ABD Doları ciro yapan bir şirket haline dönüşmüştür. Dijital bir platform üzerinden hizmet sunarak maliyetleri azami ölçüde tutan ve bir dünya devi olan diğer şirket ise San Francisco merkezli Airbnb’dir. Airbnb dünyanın farklı yerlerinde konaklama yapmak isteyen müşterilere evlerini ve mekânlarını kiralayan kimseleri çevrim içi olarak bir araya getiren dijital bir platformdur. Otellerden daha uygun fiyatlarla konaklama imkânı sağlamakla ünlüdür. Şirketin kendisinin gayrimenkulü bulunmamaktadır. Ancak bu imkânı sağlayan tarafları dijital bir platform üzerinden bir araya getirme fikri ile bugün Airbnb 6 Milyar ABD Doları civarında bir cirosunun olduğu ve yaklaşık 100 milyondan fazla kullanıcı tarafından tercih edildiği bilinmektedir. Dikkat edilirse bu orijinal fikirler de teknoloji konusunda katma değere sahip ülke veya ülkeler tarafından geliştirilmektedir. Katma değer üretmek her alanda mümkün olmaktadır.
Sonuç olarak, Türk insanı olarak bir üst lige çıkmak zorundayız. Yüksek teknoloji ve hizmetler geliştirmemiz gerekiyor. Sattığımız ürünün değerli olması elzemdir. Yüksek paralar kazanarak güçlü bir ekonomiye sahip olmak zorundayız. Aksi taktirde ithalat ve ihracat dengesi çok kötü bir şekilde bozulmaktadır. Enflasyon tehlike arz etmekte, her an devalüasyon beklenmektedir. Nasıl bir yol haritası belirlenmeli hususunda bazı öneriler sunarak konu nihayetlendirilebilir:
- “Katma değer nasıl oluşturulur?” konusunda bütün ülke insanı bilinçlendirilmelidir.
- Eğitim sisteminde bu konu çeşitli seviyelerde işlenmelidir. Özellikle üniversite eğitiminde bu alanda dersler verilmelidir.
- Firmalara özel eğitimler verilmelidir. Konunun önemine çok net vâkıf olmaları sağlanmalıdır. Firmaların vizyonlarını bu doğrultuda belirlemesi çok büyük öneme sahiptir.
- Üniversitelerdeki eğitim sistemi ve Ar-Ge konusu yeniden gözden geçirilmelidir. Üniversiteler teknolojik gelişmelerin lokomotifi haline getirilmelidir. Bilginin ve teknolojinin merkezi olma özelliğine en hızlı şekilde kavuşturulmalıdır.
- Ürünün ve hizmetin kıymetlendirilmesi konusunda çok net veriler ortaya konulmalı ve bu alanda ciddi teşvikler verilmelidir. Ürünün ve hizmetin kıymetlendirilmesi için nelerin gerekli olduğu konusunda projeler geliştirilmelidir.
- Yüksek teknolojiye en hızlı şekilde sahip olma ve sürdürülebilirlik konularında çalışmalar yapılmalıdır.
- Özel alanlar seçilerek yani dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu alanlarda ihtisaslaşma için gerekli adımlar atılmalıdır. Belirli ihtisas alanları seçilerek hedefler konulmalı ve bu hedeflere adım adım ulaşılmalıdır. Kaynaklar sınırlıdır, kaynağı en doğru alanlarda kullanarak gelişmelerin önü açılmalıdır.
- Hizmet sektöründe de çok büyük getiriler sağlayacak projelere kafa yorulmalıdır. Müşteri olarak dünya insanı hedeflenmelidir. Para kaynaklarını ülkemize getirmenin yolları aranmalıdır. Bu doğrultudaki çalışmalara hız verilmelidir.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.