Katma değer (İngilizce: value-added), bir ürünün nihai satış fiyatı ile üretiminde kullanılan doğrudan ve dolaylı girdiler arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Ayrıca katma değer, bir şirketin ürünü müşterilerine sunmadan önce ürün ve hizmetlerine kattığı ek özellikler veya ekonomik değerdir. Tabii bu fark ne kadar yüksekse ürünün değeri de o oranda yüksek olur. Son günlerde bu kavramı sıklıkla duymaktayız. Katma değeri yüksek ürün üretebilmek bir ülkenin ekonomik gücünün göstergelerinden birisidir. Bilindiği üzere bu katkıyı sağlamak çok kolay olmayıp, teknolojik yetkinlikle ilişkilidir. Ham maddenin kaynağı siz olabilirsiniz fakat bu ham maddeye bir değer katamıyorsanız bunun çok bir anlamı yoktur. Önemli olan bilgi, teknoloji ve nihayetinde ürün hedefli bir yapınızın olmasıdır. Bir ürüne veya hizmete değer katmak, şirketlerin geliştirme ve üretim yöntemlerini iyileştirmesi ve bu sayede hedeflenen düşük maliyetler ile daha fazla müşteri çekmesine yardımcı olur, bu da şirketlerin geliri ve kârını artıracak önemli unsurlardan biridir. Ürüne veya hizmete değer katma, ürün veya hizmeti son müşteriye satışa sunmadan önceye kadar sürebilir ve ürün veya hizmeti daha yüksek fiyatlara satabilmek amacıyla şirketler iyileştirmeler yapabilir.
Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar bu kavramı daha çok konuşulur hale getirmiştir. Özellikle ihracat ve ithalat arasındaki farklar döviz konusundaki sıkıntıların başlıca nedenlerindendir. Yapılan ithalata karşı ihracat rakamlarının çok daha büyük olması gerekmekte; birbirine çok yakın rakamlar söz konusu olduğunda yapılan işin orta seviye bir iş ve kâr marjının oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Gelişmiş ülkelerle az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark yaptığınız ithalata bilginiz ve teknolojinizle farklı özellikler katarak ürünün değerini arttırmakta yatmaktadır. Düşünün ki dünyada en zengin bor yataklarına sahip olmamıza rağmen bor esaslı ürünlerin satışlarında en yüksek gelirler maalesef bize ait değildir. Bizden ham madde alan ülkeler bu ham maddeye değer katarak bor malzemesinden üretilmiş çok farklı ürünleri bize çok daha yüksek fiyatlara satmaktadırlar. Asıl konu budur, ham maddeniz olabilir fakat bilginiz, tecrübeniz, altyapınız ve kapasiteniz yetersizse bu önemli gücü olması gerektiği şekilde kullanmanız mümkün değildir. Katma değer üretmek için sadece zengin kaynaklarınızın olması yeterli değildir. Teknolojik yetkinliğe, altyapıya ve kalifiye iş gücüne ihtiyaç vardır.
İşletmeler bir ürüne veya hizmete değer katmak için çok farklı yöntemler kullanabilir. Önemli olan ürünü satabilmek ve bu satışları sürdürülebilir kılmaktır. Örneğin; bir bilgisayar satıcısı, alıcılar için bir ürünün değerini artırmak amacıyla ücretsiz yazılım ve aksesuarlar sunabilir. Ürünün yanında bir pazarlama taktiği olarak promosyon ürün veya hizmet sunarak satışları arttırabilir. Bunun yanında buğdayın un haline getirilmesi, etin işlenerek fiyatı yüksek yeni ürünlere dönüştürülmesi, saf alüminyumun alaşımlandırılması, karbon lifli kompozitlerden uçak parçası yapılması vs. gibi işlemler de ürünü kıymetlendirmektedir. Bunun yanında yenilikçi fikirler, pazarlama ve dağıtım yöntemleriyle de yüksek gelirler elde edilmektedir. Trendyol, Getir ve Yemek Sepeti gibi online uygulamalar örnek olarak verilebilir. Tabii pazarlama stratejileriyle veya yenilikçi/buluş niteliğindeki fikirlerin uygulanmasıyla sağlanan gelirler, bilgi ve teknoloji ile elde edilen gelirlere göre farklılıklar içermektedir. Birinci kısmı herkesin yapması mümkündür fakat teknolojik üstünlükleri ancak ve ancak araştırma-geliştirme (Ar-Ge) yeteneği yüksek, yüksek teknoloji ve altyapısı olan, bilgi ve tecrübeli insan kaynağına sahip ülkeler gerçekleştirebilir. Örnek olarak, yüksek saflıkta ve küçük boyutlarda istenilen bir kimyasal elementi ancak teknolojik yetkinliği olan altyapılar üretebilir.
‘Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ürünlerinin katma değerini nasıl artırabilir?’ sorusu çok mühimdir. İlk yapılacak hamle, ülkenin ekonomik gerçeklerine en uygun alanların belirlenmesidir. Bu alanlarda mevcutta elde edilen değerler ölçülmeli ve dünya ile mutlaka karşılaştırmalar (İngilizce: benchmarking) yapılmalıdır. Öncelikle en azından dünyayı yakalamalı, sonrasında da kafa yorarak, plan ve projeler ortaya koyarak dünyayı geçme hedeflenmeli, en nihayetinde mevcuttaki ürünlere rekabet oluşturacak bambaşka bir ürün ortaya çıkararak rakipler geride bırakılmalıdır. Bir alan belirlendiğinde, bu alana yatırım yapılması, yapılan yatırımlar için en iyi kalitede altyapının ve insan kaynağının hazırlanması gereklidir. Bunlar sağlandığında sürekli ve sabırlı çalışmalar neticesinde yüksek katma değerli ürünler üretilip dünyanın her yerine satılabilecektir. Bu kapsamda dünyada birçok gelişmiş ülke mevcuttur. Örnek olarak Hindistan’ın geliştirdiği yazılımları, Fransa ve Amerika’nın uydu çalışmalarını, Almanya ve Japonya’nın otomobil üretimlerini gösterebiliriz.
Burada üzerinde durulması gereken önemli bir diğer kavram da ekonomik katma değer (EVA, Economic Value Added) olup, işletmenin bir yılda elde ettiği vergi sonrası net faaliyet kârı ile toplam sermaye maliyeti arasındaki farkı göstermektedir. EVA; yatırımdan elde edilen kazancın, sermaye maliyetini aşan kısmını hesaplayarak, işletmenin yatırımlarından bir katma değer yaratıp yaratmadığını ölçmektedir. Esasen, bir şirketin kendisine yatırılan fonlardan ürettiği değeri ölçmek için kullanılır. Bir şirketin EVA’sı negatifse, şirketin işe yatırılan fonlardan değer üretmediği anlamına gelir. EVA temel olarak; şirket performansının bir ölçüsüdür ve sermaye maliyetini dikkate alarak diğer ölçülerden farklılaşmaktadır. Bir işletmenin oluşturduğu ya da kaybettiği değerin dönemsel olarak bir yıllık tutarıdır. İşletmenin tümü için hesaplanabileceği gibi her bölüm ya da ürün için ayrı ayrı da hesaplanabilir. Bölüm bazında ya da ürün bazında hesaplandığında her bir bölüm ya da üretim hattı farklı bir işletme olarak düşünülmelidir. Bölüm ya da ürün bazında hesaplanan EVA, her bir bölüm ya da ürünün işletme adına oluşturduğu ya da kaybettirdiği değeri gösterir. Böylece ürünler ya da bölümler arasında kıyaslama yapma şansı olur. Bu durum büyük şirketler için çok önemlidir. Günümüzde EVA’nın bir performans ölçütü olarak giderek daha çok işletme tarafından kullanılmasının temel nedeni; EVA’nın uygulanmasında muhasebe verilerinin yanı sıra, muhasebe raporlarında yer almayan değişkenlerden de yararlanılmasıdır.
Katma değer oluşturmak için teknolojik altyapı ve gücün yanı sıra diğer en önemli güçlerden birisi de insan kaynağıdır. Güçlü bir insan kaynağı güçlü bir eğitim-öğretim sisteminden geçer. Günümüzde en büyük sıkıntı bu alanda yaşanmaktadır. İyi yetiştirilmiş yetkin insan kaynağına sahip olduğunuzda birçok önemli problem kolayca çözülerek yüksek teknoloji geliştirmek kolaylaşacaktır. Mükemmel bir hastaneniz var fakat içerisinde yetkin personeller yoksa hastanenin altyapı uygunluğu, fiziksel yetkinliği beklenen etkiyi yapmaz. Önemli olan bu hastanenin iyi bir altyapıyla beraber yetkin bir sağlık ekibine sahip olmasıdır. Aslında her alanda benzer örnekler verilebilir. Bu örnekler ülke gerçeğine uygun politikaların belirlenmesi gerektiğini ve bu doğrultuda hareket edilmesini gerekli kılmaktadır. Eğer katma değer sağlayacak yeterli kaynak olmazsa ve bu yönde yatırım yapılmazsa geleceğe umutla bakmak ve sistemin sürekliliğini sağlamak mümkün değildir.
Sonuç olarak, güçlü bir ekonomiye sahip olabilmek için katma değeri yüksek olan üretimler yapılması zorunluluktur. Ülkemizin belirlemiş olduğu stratejiler çerçevesinde, en doğru politikaları geliştirerek her sektörde katma değer oluşturacak hedeflere yönelinmelidir. Bu doğrultuda bir bütün olarak yüksek teknoloji, altyapı ve ekosistem beraberinde güçlü bir insan kaynağıyla hedeflere ulaşmak mümkündür. Aksi takdirde dünyada etkin ve söz sahibi bir ülke olmak mümkün değildir.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.