“Büyük hayaller kurun. Neyi hayal edersen onu olursun.” (James Allen).
“Eğer hayal edebilirsen, yapabilirsin.” (Walter Elias Disney).
“A person starts dying when they stop dreaming.”
“Bir insan hayal kurmayı bıraktığı zaman ölmeye başlar.” (Brian Douglas Williams).
“Hayallerinizi ve hedeflerinizi kâğıda dökerek, en çok olmak istediğiniz kişiye dönüşmeye başlarsınız.” (Mark Victor Hansen).
“Her hayal sana onu gerçekleştirmek için gerekli güçlerle birlikte verilir. Ancak bunun için çok çalışmanız gerekebilir.” (Richard Bach).
Hayal, köken olarak Arapça bir kelime olup daha sonra Türkçe’mize geçmiştir. Türk Dil Kurumuna göre zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şeyler olarak tanımlanmaktadır. Belki ulaşılması zor, ulaşıldığı zaman bireyi en çok mutlu edecek imgelerdir. İnsanın ne olmak istediğinin, nasıl yaşamak istediğinin zihinsel planlarıdır. İnsan çocukluğundan itibaren hayaller kurar ve bu hayallere ulaşmaya çalışır. Hayalsiz yaşayan bir insan yoktur demek yanlış olmaz. Genelde hayallerin bittiği an yaşamdan kopulan andır. Yani ya dünya değiştirmek ya da umudu yok ederek hayattan kopmaktır. Herkes daha iyi işe, eşe, makama, eve, arabaya, bilgisayara, telefona vb. şeylere sahip olmak için hayaller kurar. Kimi zaman geçmişte yaptığımız hataları hayal eder pişmanlık duyarız. Ama önemli olan geçmişle değil geleceğimizle ilgilenmemiz, geçmişteki hatalardan ders çıkarmamızdır. Her zaman hayallerimizi yüksek tutmalı, bu hayallere ulaşmak için daha çok gayret göstermeli, kararlı olmalıyız. Tabi ki bu gayretlerimiz ancak çok çalışarak gerçekleştirilen gayretlerdir.
İnsan, hayali olduğunda yaşama daha iyi tutunur. Azmini güçlü tutar. Hayal kurmak bize yaşam enerjisi verir. Eğer birey kararlı ve bu doğrultuda çalışmaya başlar ise azimle hedeflerine ulaşır. Bundan hiç şüphe yoktur. Hayal ediyorsanız canlısınızdır, amacınız vardır. Mutlaka bu amaçlara ulaşmak için içinizde bir enerji vardır. Bu enerji sizi hedefe ulaştırabilir yeter ki siz gayret edin ve sistematik bir şekilde çalışın. Umutsuzluk olmamalıdır. Hayata devam etmek için bir şeylere tutunmak zorundasınız. Hayalleriniz sizi şekillendirebilir. Yüksek hayallerinize ulaşmak için göstereceğiniz gayret sizi mutlaka en iyi yerlere getirecektir. Yeter ki siz buna inanın ve mücadele edin. William Russell Enoch, “Büyük işler, büyük hayaller kurma özelliği olan insanlarca başarılmıştır.” der ki bu çok mühimdir. Hayal kuracaksınız, inanacaksınız ve başaracaksınız. Hayallerimizin bizim yapmayı istediklerimiz anlamında bizim gücümüzü ve gayretimizi belirler. Hayalimiz ne kadar yüksekse isteğimiz o kadar çok demektir.
Hayal kurmak yalnızca insanların kişisel istekleri için yaptığı bir eylem değildir. Bazı meslekler hayal kurmakla bütünleşmiştir. Marangoz, mühendis, mimar gibi meslek türleri hayal etmeyi gerektiren mesleklere örnek verilebilir. Hayal kurmayan bir mimar, nasıl güzel sanat eserleri ortaya koyabilir ki? Hayali olmayan bir peyzaj mühendisi nasıl bir çevre düzenlemesi yapabilir ki? Sıradan bir mühendis olacağınıza, hayalleri daha geniş/yüksek bir mühendis olun. Yüksek hayaller sayesinde her zaman daha iyisini başaracağınıza inanın. İnanmak başarmanın yarısıdır. Hayallerinizi kurarken en kötü ihtimallerin dahi hayallerini kurmanız gerekir. Olmadık ihtimallerin de hesaba katılması başarınızın artmasını sağlayacaktır.
Yaşam standartları ne olursa olsun hayal kurmak çocuklukta başlar. Yaşam standardı yüksek olan bir aile, çocuğunun iyi bir meslek sahibi olmasını ister. Ama çocuk hayallerinde çok daha farklı bir hayat hayal edebilir. Etmekte haklıdır da. Çocuğunun bu hayallerini öğrenen aile, bu hayalleri geliştirmek için gayret etmelidir. Konuyla ilgili olarak Doğan CÜCELOĞLU’nun Geliştiren Anne-Baba kitabında “Sağlıklı ailede çocuklar sohbet içinde hayaller geliştirirler; sağlıksız ailede çocukların hayalleri gelişemez, gelişmiş hayalleri yok edilir. Acı gerçek şu ki, aile genellikle hayallerin öldürüldüğü yerdir. Akıllı anne-baba çocuğunun filizlenmekte olan hayalini fark edip sohbetiyle canlı tutar ve zaman içinde gerçekçi bir zemine oturtur.” demiştir. Burada ailenin çocuğun hayalleri üzerine etkisi net olarak görülmektedir.
Limitleri belirleyen bizim zihnimizdir. Zihnimiz, hayalini kurduğumuz şeyi yapabileceğimize ne kadar inanıyorsa biz de o kadar başarılı olabiliriz. Bu nedenle, bir hayal kurarken öncelikle kurduğumuz hayalin gerçekleşeceğine inanmamız gerekir. Hayalimize inanmamız artık o hayalimizi bizim bir hedefimiz haline getirir. Hedefler, hayallerinizin gerçekten buna değer olduğuna inandıktan sonra attığınız adımlardır. Bir şeyin hayalini kuruyor olmak yeterli değildir. Önemli olan o hayali bir hedef haline getirip azim ve fedakarlıkla onun için çalışmaktır. Örneğin, harika bir hayata veya başarılı bir geleceğe sahip olmayı hayal ediyor olabilirsiniz. Bu değişimi başlatabilmek için ise ulaşmak istediğiniz yer konusunda net olmanız gerekir. Hayallerinizin net ve sağlam olması, planlamalarınızı doğru yapıp hedefleriniz üzerinde çalışabilmenizi kolaylaştırır. Tabi siz bu hayalleri hedeflere dönüştürürken, olumsuz düşünceleriyle sizi hayallerinizden vazgeçirmek, o hayali asla gerçekleştiremeyeceğinize inandırmak isteyenler olabilir. Bu tür davranışları umursamadan yalnızca kendi hayallerinize odaklanmalısınız. Hatta bu olumsuzluklar sizi kamçılamalıdır. Dünyada tüm olumsuz koşullara rağmen hayallerini gerçekleştirerek başarılı olmuş birçok örnek bulunmaktadır. Bu kişilerin yaşam hikayelerini incelemek bize ilham verebilir. Onlara da başaramayacağını söyleyenler olmuştur elbette ama onlar yılmadan hayal kurmaya devam edip başarmışlardır. Tüm geleceğinizi değiştirecek hayallerinizden, başka insanların yorumları sebebiyle vazgeçmemelisiniz. Bugün yapacağınız her şey, bütün yarınlarınızı değiştirebilir.
Hayalleri yüksek tutmak konusunda güzel örneklerden birisi de Prof. Dr. Aziz SANCAR’dır. Aziz SANCAR; çiftçilik ile uğraşan, orta gelirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Hayallerini yüksek tutmuş, bilim adamı olmak istemiş, gayret sarfetmiş ve tıp fakültesini kazanmıştır. Aynı zamanda fakülteyi de birincilikle bitirmiştir. İhtisasısını çok önemli üniversitelerde yapmış ve hızla ilerlemiştir. En önemlisi de yurt dışındaki DNA konusunda yapmış olduğu başarılı çalışmaları soncunda Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülmüştür. Bir başka güzel örnek de rahmetli Sakıp SABANCI’dır. Kayserili fakir çiftçi bir ailenin çocuğudur. Geçirdiği hastalıklar nedeniyle başarılı bir eğitim hayatı olmasa da girişimci bir karaktere sahipti. Hayalleri yüksekti ve çok çalışkandı. Stajyer memur olarak ilk işine başladı. Daha sonra oradan ayrılıp Bossa Un Fabrikası’nda Veznedar olarak çalışmaya başladı ardından fabrika müdürü oldu. Daha sonraki yıllarda çeşitli fabrikalar kurdu. Üniversite okumadı ama yurt içi ve yurt dışından 12 üniversiteden Fahri Doktora unvanı aldı. 13 adet kitap yazdı. Öldüğünde Türkiye’nin en zengin iş adamlarından birisiydi.
Sözün özü geleceğinizi şekillendiren bütün konularda hayallerimiz olmalıdır. Öncelikle iyi bir eğitim almak için okuyacağınız bölümü, üniversiteyi belirleyip bu konuda kararlı bir şekilde hayaller kurulmalıdır. Okuduğunuz bölümü en iyi dereceyle bitireceğinizi hayal edin. Üniversiteyi bitirdiğiniz anda en iyi firmada çalıştığınızı düşünün veya kendi şirketinizi kurduğunuzu ve mükemmel işler yaparak dünyada adından bahsedilen marka haline geldiğinizi kabul edin. Yönetimsel olarak nerede olmak istiyorsanız bunu hayal edin ve bu doğrultuda çalışın. Hayalleriniz daima yüksek, başarılarınız çok büyük olsun.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.