Bir Serdar Demir rüzgâr gibi gelip geçti!

Bu yazımızda başarılı çalışmaları ve mütevazı yaşantısı ile gönlümüzde taht kuran Serdar Demir kardeşimizi, arkadaşımızı, başkanımızı kaleme alacağım. Kelimeler kifayet etmiyor, ruhun şad, makamın cennet olsun güzel insan. Yaşar Kemal’in belirttiği üzere “O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.” misali güzel hatıralar, dostluklar ve hoş seda bırakarak bu dünyaya veda etti Serdar kardeşimiz.

Serdar Demir, 1977 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Lisansını yeni ismiyle Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde tamamladı. 2002 yılında New York’ta işletme dalında yüksek lisans derecesini aldı. Devamında 8 yıl süreyle Amerika Birleşik Devletleri’nde ticaret ve lojistik firmalarında satış sorumlusu ve iş geliştirme yöneticisi pozisyonlarında görev yaptı. 2009 yılında Türk Hava Yolları (THY) Kargo bünyesine katılan Serdar Demir, iki yıl Anlaşmalar Müdürü ve altı yıl Dünya Operasyonlarından Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Daha sonra Türk Havacılık ve Uzay Sanayiinde İşe Alım Müdürü olarak göreve gelen Serdar Demir, son olarak Kurumsal Pazarlama ve İletişim Başkanlığı görevini üstlendi. Serdar kardeşimiz evli ve iki çocuk babasıydı. Genç nesillere örnek bir ağabeydi.

Serdar’ı, ilk defa Türk Havacılık ve Uzay Sanayiinde İşe Alım Müdürü olarak göreve başlaması ile tanımıştım. Sonrasında ise şirketimizin Kurumsal Pazarlama ve İletişim Başkanı olarak görev aldı. Serdar’dan önce kısa süreliğine bu makama vekâlet etmiştim. Anlayacağınız Serdar görevi benden teslim almıştı. Odasında esprili bir görev teslimi yapmıştık. “Serdar” ismi askerin başı, kumandan, komutan, başkumandan ve başbuğ gibi anlamlara gelir. Bizim Serdar’ımız da tam isminin anlamına yakışır özelliklere haizdi. Pratik ve hızlı aksiyon alır, ihtiyaçlara anında cevap verirdi. Karar verme yönü yüksek ve inisiyatif alan bir arkadaştı. Şirketimiz için çok çalıştı. Teslim aldığı görevi hakkıyla yaptı, oradan oraya durmadan, yılmadan, yorulmadan koştu, adeta dünyayı turladı. Özgün ürünlerimizin pazarlamasında olağanüstü gayret gösterdi. Özgün ürünlerin ihracatı anlamında ilklere imza attı. Birçok yeni siparişin alınmasını sağladı. En son SAHA EXPO’da beraberdik. Diğer sorumlu olduğu fuarlar gibi burada da çok güzel hazırlıklar yapılmıştı. Bilindiği üzere son zamanlarda fuarlarda bizim standımız çok fazla ilgi görmekte ve beğenilmektedir. Serdar Bey’i ve ekibinin emekleri takdire şayandır. Son dönemde bu farklılık açıkça görülüyordu.

Serdar Başkanın manevi yönü de çok yüksekti. Yetimlerin, fakirlerin, kimsesizlerin dostuydu, arkadaşıydı. En ufak bir zaman bulsa garibanların, fakirlerin, yetimlerin yardımına koşardı. Bazen resimler ve videolar gönderir, “Durum pek iç açıcı değil biraz destek olsan.” derdi. Serdar Başkan ahirete göçünce kimsesizler de kimsesiz kalmasın, yetimlerin gülücükleri kaybolmasın diye ondan aldığımız “hayırda yarış” bayrağını daha da ileri taşımak için çalışmaları hızlandırmamız gerektiğini düşünüyorum. O bayrak yere düşmemeli. Yetimler yetimhanesiz kalmamalı. Onun hayalini gerçekleştirmemiz lazım. Onun hayırseverliğini örnek almalıyız.

Serdar kardeşimizin aynı zamanda çok hayırsever bir ailesi var. Serdar vesilesiyle dayısı ile tanışmıştık. Dost olmuştuk. Çok yardımsever ve hoş bir insandı. Cenaze esnasında ise babasını tanıma fırsatı buldum. Zaman zaman Serdar’a eşlik ederek hayır çalışmalarında evladına destek olduğunu öğrendim. Hatta boş zamanlarında memleketi Trabzon’da hayır çalışmaları gerçekleştiriyormuş. Camileri restore ediyormuş. İşte baba işte evlat. İnsan böyle babanın böyle evladı olur diyemeden geçemiyor.

Serdar, yoğun çalışıyordu ve bu tempoda çalışmayı çok seviyordu. Günde iki veya üç defa İstanbul’a gidiş-geliş yaptığını öğrendim. Heyetler ağırlıyor, durmadan dinlenmeden oradan oraya koşuyordu. Ürünlerimizi en iyi şekilde tanıtmanın derdindeydi. Kanaatimce dünyayı birkaç kez tur atmıştır. Bir arkadaşımız Serdar hakkında, “Serdar 44 yaşında vefat etti ama hayatı o kadar hızlı yaşadı ki sanki 88 yılı içine sığdırmıştı” diye söyledi. Bazen ofiste çok kısa dinlenip hızlıca işlere koyuluyordu. Yüksek çalışma temposu, aşırı yorgunluklar ve tabii ki Allah’ın takdiri 14 Kasım 2021 tarihinde, İstanbul’dan Ankara’ya dönerken Kızılcahamam, Kuşçuören mevkiinde elim bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Cenazesi Karşıyaka Mezarlığı’nda kalabalık bir topluluk tarafından gözyaşlarıyla toprağa verildi. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Hepimizi derinden üzdü. Hâlen onun yokluğuna alışamadık. Öldüğüne inanamadık. Bir kısmımız inanmak bile istemiyor. İnanıyorum ki onun ruhu aramızda ve bizimle yaşıyor. Gönlümüzdesin güzel insan.

 

Exit mobile version