Rehber-acente ilişkilerinde doğrular ve yanlışlar

İster TÜRSAB Başkanı ol, ister TUREB, masanın iki tarafında da bulunmadıysan, ter akıtmadıysan öte yakayı anlaman zor. Rehber-acenteci isen, ettiğin iki lafın birinde rehberlerle, diğerinde acentelerle ters düşersin. Ne İsa’ya ne Musa’ya diyerek rehber-acente anlaşmazlıklarındaki eğri ve doğruları yazalım…

Yanlış: Otelin, uçağın parasını da biz ödüyoruz. Otelin patronu biz miyiz?

Yanlış: Tüccar olan acente. Bizim hesap kitabımızdan ve hatamızdan rehberler sorumlu değildir. Aynı teklifi uçak, müze için yapabiliyor muyuz?

Yanlış: Mesela rehberlik yaparken acentenin derdi beni pek ilgilendirmiyordu. Maddi olarak sadece kendime sorumluydum. Şimdi, kendimin dışında şirketime ve mesai arkadaşlarıma da sorumluluğum var. İş olmasa da; kiramı, vergilerimi, her ay 42 sabit masrafı nasıl karşılayacağımı ince ince düşünmem lazım. Değişen karakterimiz değil sorumluluklarımız.

Yorum yanlış: Almanca rehberin Türkçe bildiği doğrudur. Ama soruyu tersten sorunca daha anlaşılır olacak. Neden, zaten Türkçe bilen, Türk grubuna Türkçe anlatan rehber İngilizce, Almanca bilmek zorunda olsun ki?

Yanlış: Rehberin tek maliyeti otel, yemek parası mı? Ayrıca o “free” hakkı, rehberle alakalı değil, oda sayısı ve ilişkilerle alakalı. Tur liderine hatta müşteriye de alınır o free. Ama kişi sayısı az ise veya seyrek çalışılan bir otelse, free vermeyebilir.

Yanlış: “Kendi ülkenizi anlatmayı başka ülkenin insanına bırakamazsınız.” Sahadan gelen biri olarak bin kere şahidiz ki, bazen siz ne anlatırsanız anlatın, karşı ülkeden gelen tur lideri “işine geleni” iletiyor. Özellikle memleketimizin Ermeni, Kürt, İnsan ve Kadın Hakları, Atatürk’ümüz, Dinimiz, Yaşam tarzımız yanlış, çarpıtılarak veya eksik anlatılmaktadır. İşte biz de bu nedenle en azından nadir dillerden çok sıklıkla rehberlik kursu açılmasından yanayız.

Yanlış: Kendi birlikleri, dernekleri dururken haddimize mi? Ne rehberlerin acenteleri denetlemesi, ne de acentelerin rehberleri denetlemesi normal. Rehber acenteyi, acente rehberi seçerken dikkat etsin yeter.

Yanlış: Olur mu hiç. Fuar fuar dünyayı gezelim, dünya masraf yapalım, gelen rezervasyonlara da “ama rehber bulamazsak turu iptal ederiz” diyelim. Makul mü?

Yanlış: Biz kotasyonu hesaplarken, yurt içi, yurt dışı pazarlama yaparken “karaborsa rehber, uçak, otel” olacak diye hesaplamıyoruz. Ama aylar sonra yani rezervasyonu aldıktan sonra bir sürpriz yaşamak istemiyoruz.  Yoksa, 3 katı fiyat isteyen rehberle, yağmurlu günde 3 katı fiyat isteyen taksicilere karşı duyulan his aynı olur.

Yanlıştan öte çirkin: Doğrudur, çoğumuz Cumhurbaşkanı bile olamayız. Ancak, “Sermayeye diploma sorulmaz.” “Kıroyuz ama para bizde” der gibi oldu ama gerçek bu. Tanıdığım birçok holding sahibi de ilkokul mezunu. Ancak konumuz diploma savaşları değil, ama sanırım “ego” savaşları.

Buna rehber gerekmediği yurt içi turlarda diyelim. Özellikle Türklere yapılan, çarşı turu, kayak turu, trecking, dağ tırmanışı gibi turlarda yabancı dil bilen rehber yerine 2 veya 4 senelik rehberlik mezunu tur lideri veya şirket temsilcisinin görevlendirilmesinde ne mahsur var?

“Kanunda var” denilerek çekilmek yerine bu güdük doğan ve bizleri rahatsız eden kanunun değişmesine ne dersiniz? Acente de rehber de ödenen ücretin helal edildiği hizmetler vermek isteriz. Bu nedenle Büyük Anadolu Turu gibi istisnai durumlar ve turlar haricinde, tüm dünyada olduğu gibi acente talep etmedikçe, müze, ören yerleri ve şehir turlarında rehberlik alınması makuldür.

Örneğin; konaklama hatta uçak varsa ve grup 10 kişinin altındaysa rehberlik ücreti kişi başı maliyeti %20-30 artıyor. Arzu edenlerle hesabı beraber yaparız. Fiyatı yüksek bulan misafirlerimiz ya ucuz olan kaçak turlara rağbet ediyor veya kendi başlarına tur yapıyorlar. Aradaki farkı da “acente bizi kazıklayacaktı” diye yorumluyorlar. Bu durumda, ne rehber arkadaşlarımız kazanıyor ne de biz kazanıyoruz. Acenteler ne kadar çok kazanırsa o kadar çok kişi turizmden ekmek yer.

Doğru: Mesela İspanya, İtalya’da olduğu gibi tur lideri gruba refakat etsin, ören yerleri ve şehir turlarında rehber alalım. Kapadokya, Truva gibi ören yerlerinde yerel rehberlerin birçok meslektaşlarından daha yetkin ve bilgili olduğu bir gerçektir.

Doğru … da nasıl okuduğumuza bağlı: Acentelerin daha az iş yapması, rehberlerin de az iş yapması demektir diye de okunabilir. “Acente yoksa rehber de yok” başlığının açılımı elbette budur.

PS: Türkiye’de bilinen ilk rehber, 1900’lü yıllarda İngiliz subaylarını ve turistleri Sultanahmet’te gezdiren, 5 dil konuşan meşhur ayakkabı boyacısı Fötr Nusret*. *Çetin Kayra’dan. Belki de dünyada ilk rehber, mağarasını gezdiren bir Neandertaller.

 

Exit mobile version