TÜRSAB seçimleri yaklaştıkça heyecan doruğa tırmanıyor. Bu hafta 3 adayın yanına 4’üncü aday da eklendi. Peki son durum nedir, neyi gösteriyor bakalım.
Bir kere mevcut başkan, iktidar olmanın avantajı ile maça 1-0 önde başladı. İktidarın olanaklarını da kullanarak farkı açmak istiyor. Ancak unutulmamalı ki, daha muhalefet sahaya çıkmadı. Bu nedenle “an itibarıyla” yani bugün seçim olsa, mevcut başkanın oy oranı tüm katılımcı oyların yüzde 40-42’si gibi gözüküyor. Bu da seçimi almak için yeterli bir oy sayısı. Ancak başkan şu anda tek kale maç oynuyor, üstelik etik olmayan yani yapılmaması gerekenleri de yaparak.
Nelerdir onlar?
Kul hakkı mı yiyor..!
1- TÜRSAB’dan maaş alan memurları seçim gezilerine götürüyor. Yani, maaşını bizden, hepimizden alan kişi, mesai saatinde bize, yani TÜRSAB’a hizmet etmesi gerekirken mevcut başkana hizmet veriyor.
2- Bir başka TÜRSAB çalışanı memur, işini gücünü bırakıp, her gün, mesai saatinde tek tek acenteleri ve BTK başkanlarını arayarak, uygulama olarak yaptırdıkları seçim çalışma ve istatistiklerini düzenliyor. Başkanlara veya bölge liderlerine “Onu aradın mı, bunu yaptın mı?” diyerek onlara görev tevdi ediyor.
3- Bir kısım görevli de, “Kesin oy verecekseniz sizi İstanbul’a götüreceğiz, uçak paranızı, otel paranızı biz ödeyeceğiz, karnınızı doyuracağız hatta sizleri eğlendireceğiz” diyor. Şimdilik 2 farklı acente üzerinden otel, uçak, restoran ve tekne rezervasyonları yapılıyor. Ancak duyumlara göre, herkes buna “evet” diyor ancak sandıkta oyunu farklı adaya vermeyi düşünüyor.
4- Senelerdir kendi şahsi sosyal medyasını, parasını, mesaisini bizim ödediğimiz TÜRSAB personeline (!) tutturuyor. TÜRSAB’ın sitesinde ne yayınlanıyorsa noktası virgülüne dokunmadan kendi şahsi sayfasında da “aynı TÜRSAB personelini kullanarak” yayınlatıyor.
Bu adamı biz mi seçtik?
5- TÜRSAB TV hepimizin. Ancak, TRT bile en küçük partiyi dahi televizyona çıkartıp söz hakkı verirken, TÜRSAB TV, bugüne kadar hiçbir muhalif adaya yer vermedi, vermiyor.
6- TÜRSAB hepimizin. TÜRSAB’ın toplantı salonu da hepimizin. Adaylardan biri, adaylığını açıklamak için 1 saatliğine TÜRSAB’ın salonunu, yani kendi salonunu kullanmak istiyor. Ancak 1 saat de olsa salon adaya tahsis edilmiyor. Hatta televizyonda canlı yayında “Burası pazar yeri mi?” diyerek kendince rakibini ve pazar emekçilerini küçümsüyor. Daha da ileri giderek “Parası yoksa verelim, yardımcı olalım” mealinden aşağılayıcı bir dil kullanıyor.
Tabi, kimi kendi eski seçmeni “Bu adamı biz mi seçtik?” diyor, kimi, bunları yaparak başkan “Kul hakkı yiyor…” diyor.
Şimdilik durum bu. Ancak, önümüzdeki dönem neler getirecek, hangi seçmen kaç puan alacak, adaylar arasında birleşmeler olacak mı?
Çok yakında…
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.