10 Ocak 2021’de yayınlanan ’Picciotto Adını Hiç Duydunuz mu?’ isimli yazımda Osmanlı döneminden bize miras kalan ve günümüzde hala Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkileri devam eden Picciotto Ailesi’ni sizlere tanıtmış, ailenin üç ferdi ile değişik zamanlarda tanışmamı anlatmıştım.
Bugün de Osmanlı’nın son dönemlerinde İstanbul’da iz bırakmış başka bir aileden bahsedeceğim; Camondolar.
Bu aile ile ilgili bir yazı yazmaya, geçenlerde önce liseden dört arkadaşımla, sonra da Amerikalı bir arkadaşımla İstanbul sokaklarında yaptığımız yürüyüşler esnasında, Bankalar Caddesi’nden geçerken karar verdim. Taksim’den başlayan her iki yürüyüşümüzde de, yolumuz Galata Kulesi’ne düştü. Oradan da Avusturya St Georg Hastanesi ve Lisesi’nin bulunduğu dar sokaklardan Bankalar Caddesi’ne indik. Bu arada Bereketzade Medreseleri Sokağı’ndan da geçtik. Bu sokağın Bankalar Caddesi’ne olan bağlantısı, İstanbul’un çok da bilinmeyen, tarihi Camondo Merdivenleri vasıtasıyla oluyor.
Ancak Camondo ismi İstanbul’da sadece bu merdivenlerle sınırlı değil. Araştırdığınızda şehrin pek çok yerinde karşınıza çıkıyor.
Aile İspanyol asıllı. 1492’de Katolikliği kabul etmeyenleri İspanya’yı terk etmeye zorlayan bir kraliyet kararnamesi sonucu Venedik’e göç etmişler. 1798’e kadar Venedik’te yaşayan aile, o tarihte Avusturya’nın Venedik’i işgal etmesi sonucu bu kez Osmanlı’ya sığınmış. Galata’da ticaretle başlayan İstanbul’daki yaşamları daha sonra finans sektöründe de devam etmiş ve 1802’de Bankalar Caddesi’nde Isak Camondo ve Şürekası (Isaac Camondo & Cie.) isimli bankayı kurmuşlar. Kendilerine ‘Doğunun Rothschildleri’ de deniyor.
Isak’ın ölümünden sonra bankayı devralan kardeşi Abraham (Avram) Salomon döneminde banka daha da etkin hale gelmiş ve 1863’te Osmanlı Bankası kurulana kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli finans kurumu olarak hizmet vermiş. Banka pek çok ticari faaliyetin yanı sıra, hem Venedik’in Avusturya boyunduruğundan kurtuluş mücadelesini, hem de Osmanlılar’ın Kırım Savaşı’nı büyük oranda finanse etmiş. Hatta İtalyan Hükümeti, İtalya’nın ulusal birliğine katkılarından dolayı, Abraham Salomon Camondo’ya, alt kuşaklarda (hereditery) da devam edecek olan, kontluk unvanı vermiş.
Ayrıca, İstanbul Şehir Hatları İşletmesi’nin öncülü olan Şirket-i Hayriye ve İETT’nin öncülü olan Dersaadet Tramvay Şirketi’ne ortak olmuşlar. Şirketin merkezi ise Perşembe Pazarı’ndaki Saatçi Han imiş. Galata ve Beyoğlu semtlerinin idaresi için kurulan Altıncı Daire’nin yapılandırılmasında da önemli katkılarda bulunmuşlar. 1872’de ise La Compagnie Eaux de Constantinople’ı (İstanbul Suları Şirketi) hayata geçirmişler.
Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme çabalarına büyük katkılar yapan Camondolar, Camondo Merdivenleri dışında günümüze dek kalan batı mimarisi örnekleriyle de İstanbul’da iz bırakmışlar. Bunların belki de en önemlisi, Kasımpaşa sahilinde kendileri için yaptırdıkları, 1953’ten yakın zamana kadar Kuzey Deniz Saha Komutanlığı olarak hizmet veren Camondo Sarayı’dır. Sözcü Gazetesi’nde yayınlanan Özlem Güvenli’nin 8 Haziran 2023 tarihli haberine göre, bu mekân Recep Tayyip Erdoğan Müzesi’ne dönüştürüleceğinden, bina cumhurbaşkanlığına devredilmiş. Bu bilgiyi de bu vesileyle yorumsuz olarak ileteyim…
Aileden günümüze kalan İstanbul’daki diğer binalar arasında Camondo Apartmanı (bugünkü Galata Residence), bir zamanlar Abidin Dino, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik, Yaşar Kemal, Orhan Veli, Oktay Fırat, Melih Cevdet Anday pek çok tanınmış kişinin yaşadığı Camondo Han, Büyükada Han, Karaköy’deki Saatçi Han, Latif Han, Lacivert Han, Yakut Han, Kuyumcular Han, Lüleci Han, Gül Han sayılabilir. Bu binalar, mimari tarz açısından, ağırlıklı olarak Art Nouveau akımının örneklerini oluşturuyor.
Saatçi Han’ın günümüzdeki adı Akgül Han ve altında oldukça beğeni toplayan bir lokanta var; Mahkeme Lokantası. Saatçi Han, zamanında atlı tramvaylarla hizmet veren Dersaadet Tramvay Şirketi’nin genel merkeziymiş.
Camondolar 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren İstanbul’da görülmeye başlanan Avrupa, hatta Amerikan sermayeli finans kurumları ile artan Ermeni ve Rum bankerlerin rekabeti karşısında zorlanmaya başlamışlar. Bu rekabet karşısında Abraham Salomon’un torunları yeni fırsatlar araştırmak için Paris’e göç etmişler. Bir süre sonra Abraham Salomon Camondo da onları izlemiş. Ancak Paris’e gittikten kısa bir süre sonra vefat etmiş. Vasiyeti üzerine cenazesi İstanbul’a getirilmiş ve Hasköy mezarlığında yaptırılan anıt mezara resmi bir törenle defnedilmiş. İstanbul’da D-100 (O-1) otoyolundan Okmeydanı’ndan Haliç Köprüsü’ne inerken görülebilir.
Camondo Ailesi ise Paris’te de ticarette etkin olmaya devam etmiş. İstanbul’da olduğu gibi orada da ticaretin yanında hayır işlerine ve sanata da önem vermişler. Champs Elysees’deki Ulusal Tiyatro’nun kurulması, Louvre’a bağışlanan empresyonist tablolar koleksiyonu, bu faaliyetlere örnek verilebilir. Ayrıca 18.yüzyıl sanat eserlerinin sergilendiği Nissim de Camondo Müzesi de hayata geçirilmiş. Müzenin bulunduğu bina Abraham Salomon Commando’nun torunlarından Nissim(Nesim) de Camondo’nun ölümüne kadar yaşadığı ev.
Camondo Ailesi, 20. yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru hüzünlü bir şekilde tarih sahnesinden çekilmiş. Bu yok oluş bana Nobel ödüllü Alman yazar Thomas Mann’ın Buddenbrooks- Bir Ailenin Çöküşü romanını anımsatıyor.
Torunlar Abraham Behor ve Nissim Camondo 1889’da ard arda vefat etmişler. Kuzenler İsak ve Moiz ise Camondolar’ın etkin olduğu işlere ilgi duymamışlar. Moiz Camondo 1935’te hayatını kaybetmiş ama ondan da önce oğlu, I.Dünya Savaşı’nda Fransa ordusunda pilot olarak görev yaparken 1917’de uçağının vurulması sonucu ölmüş.
Kız kardeşleri Beatrice, eski eşi ve iki çocuğu ise II.Dünya Savaşı esnasında Almanlar tarafından 1944’te Auschwitz’de öldürülmüş. Soydan dolayı bir Osmanlı vatandaşı olan Beatrice’in, neden o sırada pek çok Yahudiyi Osmanlı vatandaşı olduğu gerekçesiyle Nazilerin elinden alan Türkiye‘nin Vichy’deki Büyükelçisi Behiç Erkin’e ulaşamadığı bilinmiyor. Oysa o da Türkiye Cumhuriyeti pasaportu alarak çocuklarıyla birlikte kurtulabilirdi. Belki de Behiç Erkin Fransa’dan ayrıldıktan sonra bu durum ortaya çıktığından, ya da Beatrice Paris’te, Erkin ise Vichy’de olduğundan… Ama en yüksek olasılık Beatrice’in Fransız sosyetesindeki konumu nedeniyle Alman dostları tarafından kollanacağna inanması olmalı.
Camondo Ailesi’nden bu felaketten sonra tek bir Camondo hayatta kalmış; Nissim ve Beatrice’in annesi Iréne Cohén d’Anvers. Çocukluğunda Renoir’ın ünlü tablolarından biri için modellik yapan Iréne Cohén, son anda Katolikliği seçerek Nazi kıyımından kıl payı kurtulmuş.
Kaderin bir cilvesi olarak, Katolik olmamak için 1492’de İspanya’dan kaçan bir ailenin son ferdi, mecburen Katolik olarak vaftiz olmuş ve ölümden kurtulmuş. Artık ne kadar Katolik olmuştur siz takdir edin….
Iréne Cohén de ölünce ailenin Türkiye’deki tüm mal varlığı Hazine’ye devrolmuş.
Yararlanılan kaynaklar:
İstanbul’da Çok Dilli Kitabeler, Ekrem Öktem, Mesut Tufan; İBB Yayınları Kasım 2022
Vikipedi,
Wikipedia
https://www.anumuseum.org.il/blog/house-camondo-story-jewish-aristocratic-family-died-auschwitz/?utm_source=google&utm_medium=cpc&utm_term=&utm_campaign=g&device=c&gclid=CjwKCAjwp6CkBhB_EiwAlQVyxdrR_GQYGE6V_DND8Z78poHOHbZVix1ILCryB2i4oU7fr5VSHqIzORoCbToQAvD_BwE ANU: Museum of Jewish People
turanakinci.com
Leyla Tavşanoğlu https://www.yurtgazetesi.com.tr/yazarlar/leyla-emec-tavsanoglu/kayip-bir-ailenin-izinde-15889
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.