• Hakkımızda
  • İletişim
  • Uçuş Bilgileri
  • Fırsatlar
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
12 Mayıs 2025
  • Ana Sayfa
  • Havacılık
  • Turizm
  • Seyahat
  • Savunma
  • Uzay
  • Özel Röportajlar
  • Teknoloji
  • Fırsatlar
  • Yazarlar
    • Cem Polatoğlu
    • Kaan Yıldızgöz
    • Güntay Şimşek
    • K. Hakan Çelikoğlu
  • ENGLISH
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Havacılık
  • Turizm
  • Seyahat
  • Savunma
  • Uzay
  • Özel Röportajlar
  • Teknoloji
  • Fırsatlar
  • Yazarlar
    • Cem Polatoğlu
    • Kaan Yıldızgöz
    • Güntay Şimşek
    • K. Hakan Çelikoğlu
  • ENGLISH
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Alper Eliçin

Kuraklık

17-10-2021 07:15
0
Kuraklık

Fotoğraf: AA

PaylaşPaylaşPaylaşPaylaşPaylaşPaylaş

Bilim insanları 1760’da başlayan sanayi devriminden beri insanlığın katkısıyla oluşan ve halen 1.20C’ye ulaşmış olan atmosferdeki ekstra ısınmanın en fazla 1.50C ile sınırlandırılması gerektiği düşünüyor. Çok ciddi gözlemler, bilimsel araştırmalar ve modellemelerle bu durum artık iyice belirginleşmiş durumda. Aksi taktirde sonumuz çok kötü.

Isınmayı 1.50C’de sınırlamak için ise her ülkenin metan ve karbon salınımının önce bugünkü seviyesinden daha fazla artmasını engellemesi, sonra da hızla azaltması gerekiyor. Bu konuda ülkelerin Paris Anlaşması kapsamında bazı tedbirler alıp, bunları resmen açıklaması, sonra da ciddi şekilde uygulaması gerekiyor.

Ancak, bugüne kadar verilen sözlerin uygulanma düzeyi incelendiğinde, küresel ısınmanın 1.50C’de durdurulma olasılığının %1 ila %5 arasında olduğu görülüyor. Acilen herkesin verdiği sözlere hızla uyması, hatta çok daha fazlasını yapması gerekiyor. Zira, yapılan hesaplamalara göre, ülkelerin deklare ettiği tüm hedefler tuturulsa bilse, küresel ısınmanın 1.50C’de durdurulması için yapılması gerekenlerin sadece %60’ına ulaşılmış olacak.

Çok iyimser bir olasılıkla, tüm hedefler tutturulsa ve ısı artışı 1.50C’de durdurulursa bile, yaşadığımız dünya aynı olmayacak. Bunun ilk ciddi belirtilerini bu yıl yaşadık. Büyük orman yangınları, seller ve kuraklık topluca bir mega afet haline geldi. Ben bu yazımda kuraklık konusunu ele alacağım.

Bu yıl dünyanın pek çok bölgesi ciddi bir kuraklık ile mücadele ediyor. Hindistan ve Çin’in bazı bölgelerinde, Avustralya’da, başta Brezilya olmak üzere Güney Amerika’da, Afrika’nın önemli bir bölümünde ve Ortadoğu’da kuraklık ciddi boyutta. ABD’nin batısındaki kuraklık ise 2000’li yılların başlarından beri devam ediyor. İşin kötüsü bu bölgeler genellikle insanlığın gıda ihtiyaçlarını karşılayan yerler.

Ortadoğu’daki kuraklıktan Türkiye de payını almış durumda. Anadolu’nun çok büyük bir bölümü aşırı sıcaklar ve yağış eksikliğinden son derece olumsuz etkilenmekte. Göller kuruyor, akarsular artık akmıyor, Orta Anadolu’da yeraltı sularının hızla tüketilmesi sonucu obruklar oluşuyor. Yine yapılan araştırmalara göre Anadolu’daki kuraklık artık kalıcı. İklim değişiyor.

Kuraklık olunca neler oluyor kısaca bir bakalım. Gıda üretimi düşüyor. Ülkeler gıda ihtiyaçlarını her zaman olduğundan daha büyük boyutta başka ülkelerden karşılamaya çalışıyor. Bu da fiyatların artmasına neden oluyor. Yerküremizdeki en fakir ve/veya kötü yönetilen ülkelerde ise açlık baş gösteriyor. Açlık, isyanlara ve savaşlara neden oluyor, insanlar karınlarını doyurmak veya bu isyan/savaşlardan kaçabilmek için büyük kitleler halinde göç etmeye başlıyor. Tüm dünyada popülist, hatta radikal eğilimler güçleniyor.

Yukarıda değindiğim gibi Türkiye’de kuraklık vahim boyutlarda ve kalıcı. Dolayısıyla hem kentlerin içme suyu rezervuarlarının boşaldığını gözlemliyoruz, hem de tarımsal üretim olumsuz etkileniyor. Ayrıca, enerji üreten barajlardaki su seviyeleri düştüğünden elektrik üretiminde sıkıntılar ortaya çıkıyor. Yakın çevremizdeki politik karışıklıklar nedeniyle ortaya çıkan göçlere, bir de tamamen ekonomik nedenlerle gündeme gelen göçler ekleniyor.

Peki ne yapabiliriz?

Küresel ısınma en iyi senaryoda bile 1.50C’ye kadar artmaya devam edeceğine göre, bu yeni normale uyum sağlamamız gerekiyor. Bu amaçla, elimizdeki su kaynaklarını har vurup harman savurmaktan hızla vazgeçmeliyiz. Artık bir havzadan diğerine büyük altyapı yatırımlarıyla su taşıma, bu şekilde susuzluğa çözüm bulma dönemi sona ermiş durumda. Türkiye’de tatlı su rezervleri azalıyor ve kalanlar da kirleniyor.

Bu nedenlerle, tarımda daha az su tüketerek yetişebilen ürünlere önem vermeliyiz. Keza hayvancılıkta da benzer bir çalışma yapmak gerekecektir.

Tarımsal sulamayı hızla kapalı sisteme dönüştürmeli, yani açık kanal ve kanaletlerle su dağıtımından vazgeçmeli, tarlalarda damla sulama tekniğine daha fazla yatırım yapmalıyız. Tarım alanlarını tahrip eden konut ve sanayi projelerinden vazgeçmeliyiz. Pek çok gelişmiş ülkenin yaptığı gibi tarım ve hayvancılığa ileri teknolojiyi sokmalı, babadan göre yöntemlerin yanı sıra bilimin önerdiklerini de uygulamalıyız.

Kent su şebekelerini ıslah etmeli, kayıp ve kaçakları en aza indirmeliyiz. Atık suyu da en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Bu çalışma, duşta ve mutfakta oluşan atık suyun depolanarak, tuvalet rezervuarlarında tekrar kullanılmasından başlayıp, ön arıtma sonrası park ve bahçelerin sulanmasında kullanımına kadar pek çok konuyu içermelidir. Bugünkü teknolojilerle bu suyu tekrar içme suyuna dönüştürmek bile artık mümkün. Yağmur sularının da bina çatılarından alınıp depolanması önem verilmesi gereken bir diğer konudur. Özellikle Avustralya’da kırsal alanlarda yaygın olarak uygulanmaktadır.

İçme suyu olarak kullanılabilecek yeraltı suları, tatlı su gölleri ve akarsular kirletilmeden ve kontrollü olarak kullanılmalıdır. Bunlar tüm dünyanın karşılaştığı sorunlar. Çözümleri kendi coğrafyamıza uyarlamalıyız.

Peki Türkiye ne yapıyor?

Türkiye, sanki su zengini bir ülke gibi su kaynaklarını israf ediyor. Hem kentli, hem de kırsal alanda yaşayan nüfus suyu sınırsız ve bedava olarak görüyor.  Örneğin komşumun yerdeki bir kaç yaprağı süpürmek yerine, hortumla su fışkırtarak uzaklaştırmaya çalışmasını üzülerek gözlemliyorum.

Tarım sulaması bilinçsizce yapılıyor, kent su şebekelerinde kayıp çok yüksek. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız hızla tükeniyor ve kirleniyor. Halbuki, kentlerde ortaya çıkan atık suyun ve yağmur sularının en az %50’sini geri dönüştürebilmeliyiz.

İklimin değiştiğini hepimizin hissettiği bu ortamda, ormanlarımızın tedbirsizlik ve liyakatsizlik yüzünden bilinçsizle yanmasını içimiz acıyarak izliyoruz. Halbuki orman aynı zamanda su demek. Çok kısa vadeli çıkarlar için ormanları keserek, maden çıkarmaya, oteller yapmaya kalkıyoruz. Devleti yönetenler maalesef işin ciddiyetinin farkında değiller ve bu tahripkar faaliyetlere destek oluyor, yapanı koruyorlar.

Halbuki ciddi bir su yönetimi yapmamız, köylüyü eğitmemiz ve köyde tutmamız, bilinçli tarıma yönlendirmemiz, kentlerimizi betona boğmamamız lazım. Üretim yapan çitçiyi, kentlere göç etmek zorunda bırakmak, orada üretken olmayan, devlet memurluğu, kapıcı, odacı, çaycı, güvenlikçi gibi mesleklerde istihdam etmek, hem onlara, hem tüm topluma zarar vermektedir.

Kuraklık artık yaşamın sürekli bir parçası olmak yolunda. Bu durumu daha vahim hale getirmememiz, bu yeni yaşam tarzına uyum sağlamamız artık kaçınılmaz görünüyor. Dünyada kuraklıktan en fazla etkilenecek bölgelerden birinin Anadolu olduğunun artık bilincine varmalıyız.

Bundan 10-15 sene önce, gidişatı izlediğimde, torunlarımıza nasıl bir dünya bırakacağız diye üzülür, endişelenirdim. Son bilgiler ışığında, torunlarımız veya çocuklarımız için endişelenmeden önce kendimiz için endişelenmemiz gerektiği ortaya çıktı. Hızla bir şeyler yapmamızın vakti geldi de geçiyor bile…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bern Üniversitesi

Devletin gaspı

Bir zamanlar Peru-Bolivya Bölüm 4

Bir başka 23 Nisan

Bir Zamanlar Peru-Bolivya Bölüm 3

Bir zamanlar Peru-Bolivya – Bölüm 2

Bir gariban geldi mahallemize

Ferdinand Marcos

F-35 almak ne kadar akılcı?

Günün anlam ve önemine binaen

[/vc_row

Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.

Bildirimleri kapat
Önceki yazı

Askeri birlikler milli teknolojilerle korunuyor

Sonraki yazı

Türkiye’nin ilk kadın F-16 pilotu; “Her şey ‘Gelin sizi uçuralım’ ile başladı”

İlgiliYazılar

Türkiye’de yaşayanlara Kıbrıs Türklerini anlama rehberi-2

KKTC’de enflasyon neden Türkiye’den çok daha yüksek?

15/12/2024
Bu İngilizler aptal olmalı

Bu İngilizler aptal olmalı

08/09/2024
Toplum psikolojisi dikkate alınmadan Türkiye’de enflasyon düşürülebilir mi?

Toplum psikolojisi dikkate alınmadan Türkiye’de enflasyon düşürülebilir mi?

11/08/2024
Ukrayna savaşı ile ilgili yeni bir değerlendirme ve çıkarılması gereken dersler

Ukrayna savaşı ile ilgili yeni bir değerlendirme ve çıkarılması gereken dersler

09/06/2024
Sonraki yazı
Türkiye’nin ilk kadın F-16 pilotu; “Her şey ‘Gelin sizi uçuralım’ ile başladı”

Türkiye’nin ilk kadın F-16 pilotu; “Her şey ‘Gelin sizi uçuralım’ ile başladı”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SÜRMANŞET

Sovyet uzay aracı 53 yıl sonra düştü!

Sovyet uzay aracı 53 yıl sonra düştü!

10/05/2025
Almanya Başbakanı Merz’ten Türkiye ziyareti öncesi Eurofighter mesajı

Almanya Başbakanı Merz’ten Türkiye ziyareti öncesi Eurofighter mesajı

10/05/2025
Pegasus’tan 2025’in ilk çeyreğinde 62 milyon euro zarar

Pegasus’tan 2025’in ilk çeyreğinde 62 milyon euro zarar

09/05/2025
THY’nin uçuşları KKTC’de hissedilmiyor!

THY’nin uçuşları KKTC’de hissedilmiyor!

08/05/2025

Öne Çıkanlar

Joby’nin iki test uçağı aynı anda havalandı

Joby’nin iki test uçağı aynı anda havalandı

12/05/2025
THY, Bingazi uçuşlarına 10 yıl sonra yeniden başladı

THY uçağında türbülansla başlayan krizde pilotaj etkisi

12/05/2025
Çelebi, Endonezya’da kargo hizmeti verecek

Çelebi, Endonezya’da kargo hizmeti verecek

12/05/2025
Turkish Airlines Open 2025’i Martin Couvra kazandı

Turkish Airlines Open 2025’i Martin Couvra kazandı

12/05/2025
Havacılık, Savunma, Uzay ve Teknoloji Haberleri

Haber.aero haber içerikleri (fotoğraf, yazı, video) kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, içeriklerin tamamı kullanılamaz.  Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

  • Künye
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Uçuş Bilgileri
  • Gizlilik Politikası

Copyright ©️ 2021- Tüm haklar saklıdır. HTS İletişim A.Ş. Türkiye'nin Havacılık, Turizm ve Savunma Sitesi

Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
  • Ana Sayfa
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Havacılık
  • Turizm
  • Seyahat
  • Savunma
  • Uzay
  • Özel Röportajlar
  • Teknoloji
  • Yazarlar
    • Cem Polatoğlu
    • Güntay Şimşek
    • K. Hakan Çelikoğlu
    • Kaan Yıldızgöz
    • Alper Eliçin
    • Av. Görkem Gökçe
    • Prof. Dr. Fahrettin Öztürk
    • Editör
    • Bir Görüş
  • English
  • Fırsatlar
  • Gizlilik Politikası
  • Künye

Copyright ©️ 2021- Tüm haklar saklıdır. HTS İletişim A.Ş. Türkiye'nin Havacılık, Turizm ve Savunma Sitesi

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

- Select Visibility -