Ercan’dan Sabiha Gökçen’e uçarken

Bugünlerde dikkatimiz ister istemez uçuş emniyeti konusuna yoğunlaştı. Benim için de öyle oldu. 8 Şubat 2020 tarihinde PC1935 sefer sayılı uçakla ECN-SAW arasında seyahat ettim.

İki konu dikkatimi çekti. Bunlardan biri emniyet kemerleri ile ilgili. Biliyorsunuz bu kemerler belimizden bizi koltuğumuza bağlıyor ve her zaman olmasa da pek çok durumda ölümleri ve ciddi yaralanmaları engelliyor. Ancak, bu emniyet kemeri tasarımı on yıllarca eski. O zamanlar koltuk aralıkları genişti. Yolcu uyarıldığında, başını dizinin üstüne kadar indirip, kendini nisbeten korumalı bir pozisyona sokabiliyordu.

Aniden gelişen olaylarda ise yolcunun başını ön koltuğun arkasına vurma ihtimali yoktu. Daha sonra havada rekabet arttı ve uçaklara daha çok sıra koltuk koyarak kârlılığı arttırmak ön plana çıktı. Hatta İrlandalı düşük maliyetli havayolu Rynair bir ara ayakta yolcu taşımayı bile düşündü. Galiba ilgili otoritelere kabul ettiremedi.

Bugün artık, sadece düşük maliyetli havayollarında değil tüm havayollarında ekonomi sınıfı uçuyorsanız koltuk aralıkları 29 inç’e kadar inebiliyor. (O nedenle sektörde ekonomi sınıfına kanguru sınıfı da deniyor, herkes birbirinin adeta kucağında).

Bunun sonucu olarak ani çarpmalarda/durmalarda yolcuyu önceden uyarma fırsatı olmazsa, kişi kafasını ön koltuğun arkasına çarparak, kafa travması geçirebiliyor.

SAW’daki son olayda da bu şekilde yaralanan onlarca kişi var. Sanırım ekonomik nedenlerle koltuk aralıklarını eskisi gibi açmak artık olası değil. Bu tüm dünya havayolları için geçerli. Ancak emniyet kemeri tasarımını değiştirerek, bu sorunu aşmak mümkün olabilir.

Belki dikkatinizi çekmiştir, ekiplerin emniyet kemerleri yolcularınkinden farklıdır. Onların sadece belde değil omuzlarında da kemer vardır. Bu sayede pilotların ve kabin ekiplerinin kafa travması geçirmesi engellenir. Belki biraz daha maliyetli bir çözüm olabilir, yolcu kullanımı için kilit mekanizması basitleştirilebilir ama yolcu emniyetine büyük katkısı olabilir. Amerikan Federal Havacılık İdaresi (FAA) ve Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı’nın (EASA) yeniden değerlendirmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum.

PC1935’te koltuk numaram 6B idi. Yani, bir B737-800’ün altıncı sırasında ara koltukta oturuyordum. Kalkıştan önce her zaman yaptığım gibi (herkese tavsiye ederim) acil bir durumda hangi kapı bana daha yakın diye bakındım. Ön kapı, arkalarda kanat üstünde olan acil çıkışından daha yakındı. Tam o şurada bir hostes geldi ve elime bir karton tutuşturdu. ‘Yanınızda cam kenarında oturan yolcu engelli, acil bir durum halinde kendisine bu kartta belirtilen şekilde yardım etmenizi bekliyoruz. Kabul etmeyecekseniz, lütfen söyleyin, yerinizi değiştirelim’ dedi.

Belki dikkatinizi çekmiştir, engelli yolcular, tüm yolculardan önce uçağa alınır ve mutlaka cam kenarına oturtulur. Bu sayede, acil bir durumda uçağı daha hızlı tahliye etmesi beklenen diğer yolcuların engellenmemesi hedeflenir. Bu da uluslararası bir kuraldır.

Ben elime tutuşturulan yazıyı dikkatle okudum. Ancak, bir yerinde engelli yolcuyu uçaktan nasıl tahliye edeceğim noktasına gelince irkildim. Talimata göre yolcuyu oturduğu cam kenarı koltuktan koridora doğru çekecek, daha sonra koridora uzanmış yolcunun arkasına geçip kendi kollarımı engelli yolcunun koltuk altlarından geçirecek ve yolcuyu kapıya kadar yerde çekecektim.

Derhal hostesi çağırdım ve yanımda seksen kilonun üstünde bir yolcu olduğunu, bu talimatın uygulanamayacağını anlattım. ‘İsterseniz yeriniz değiştirelim’ yanıtını aldım ve kabin amirini çağırttım. Çok nazik olan bu genç arkadaşıma da benim yerimin değiştirilmesinin bir çözüm olmayacağını, yerime bir halterci bile oturtsalar, bu uygulamanın çalışmayacağını, pratik olmadığını izah ettim.

Düşünün, uçak kaza yapmış, belki kabinde duman veya yangın var, belki denize indiniz batma riski var, yolcular panik içerisinde ve ben yolcuyu, koridora indirip arkasından sürükleyerek, beş sıra koltuk ve galley’i aşıp kapıya getireceğim. Orada da kabin ekibi bana yardımcı olacak ve yolcu slide’dan aşağı kaydırılacak.

Kabin amirine yolcunun ön kapıya veya arkamızda biraz daha uzakta olan acil çıkışına, olmadı uçağın en arka sırasına, yine bir cam kenarına oturtulmasını önerdim. Çünkü önemli olan bu engelli yolcunun güvenliğiydi.

Aldığım yanıt şu şekilde oldu. ‘Biz o koltukları yolculara satıyoruz, o nedenle kapılara daha yakın bir cam kenarı yere yolcuyu aktaramayız, en iyisi bundan sonra yanınızdaki (benim tanımadığım) engelli yolcu bilet alırken, parasını verip kapıya daha yakın bir cam kenarı koltuk satın alsın ‘ Sözün bittiği yer bu konuşma ile gerçekleşti.

Daha sonra mevzuat konusunda biraz bilgi topladım. Benim de bildiğim gibi, engelli yolcunun cam kenarına oturtulması gerekiyordu. Ancak, kapıdan en fazla ne kadar uzaklıkta olması gerektiğinin insiyatifi havayollarına bırakılmıştı. Yani Pegasus mevzuata uygun davranıyordu.

Ancak, bazı Avrupa ve Rus havayollarının uygulamalarını araştırdığımda, engelli yolcuların uçağın tipine göre kapının bir sıra önüne veya arkasına cam kenarına oturtulduğunu öğrendim. Bu sayede, acil bir tahliye gerektiğinde engelli yolcunun taşınacağı mesafe bir metreyi geçmiyordu.

Ümit ediyorum ki Pegasus yöneticileri de bundan sonra engelli yolcular konusunda hassasiyetlerini arttırır ve söz konusu yolcuları daha kolay tahliyeye olanak sağlayan koltuklara oturtmaya özen gösterir.

Bu vesileyle son kazada kaybettiğimiz yolcularına tanrıdan rahmet , acılı ailelerine baş sağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim.

Exit mobile version