Dünya aşılanmayı beklerken

Türkiye ve KKTC korona aşısını beklerken dünyada ilginç gelişmeler oluyor.

Türkiye’ye ilk partisi gelen ve Türk İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından test edilecek ve uygun görülürse onaylanacak olan Çin menşeli aşının daha henüz Çin’in kendi yetkili otoritesi tarafından onaylanmadığını biliyoruz. Umarız yakın zamanda bu onay alınır.

Bu vesileyle, bu yazıda adı geçen tüm ülkelerin aşıyı onaylayacak olan otoritelerinin özerk olduğunu, Türkiye’de ise bir kamu kurumu olduğunu vurgulayayım. Yani devletin ithalatına karar verdiği aşıların testini yine devlet yapacak. Umarım TİTCK çalışanları politik etki altında kaldıkları hissine kapılmazlar.

Aşının güvenirliliği konusunda pek bir endişe yok ama etkinlik düzeyi halen meçhul. Brezilya’da yapılmış olan geniş kapsamlı çalışmanın sonucunun açıklanması sürekli ertelendiğinden halen bu konuda kesin bir bilgi sahibi değiliz. Brezilya’da FAZ 3 çalışmasını yönetenlerin verdiği bilgiye göre bu aşı %50 ila %90 arasında bir koruma sağlayacak.

KKTC’ye hem AB’den hem de Türkiye’den aşı sözü verildiğinden, sözler yerine getirilirse ve ülke içerisinde bir beceriksizlik yapılmazsa (Aklıma ister istemez pandemi hastanesinin bir türlü açılamaması geliyor) kısa sürede çocuklar hariç herkesin aşılanması mümkün olacak gibi görünüyor.

Başlangıçta Türkiye’ye sınırlı miktarda gelecek olan Pfizer/BioNTech aşısının uygulamaları Kuzey Amerika, Britanya ve AB’de başlamış durumda. Özellikle ABD’de Moderna’nın aşısının da uygulaması başladı. Ayrıca BioNTech, AB ile yeni üretim kapasitesi yaratmak konusunda görüşmeleri sonuçlandırmak üzere.

Türkiye de BioNTech’den daha fazla doz aşı satın almak için görüşmeler yürütüyor olabilir. Cumhurbaşkanının, Almanya’dan daha fazla aşı alacağımız konusunda demeçleri var. Bu aşının BioNTech aşısı olma ihtimali yüksek. (Almanya yeni bir aşının çalışmalarını da sonuçlandırmak üzere olduğundan tam kesin bir şey söyleyemiyorum) Ayrıca Prof. Uğur Şahin’in, TUBİTAK’la Türkiye’de de aşı üretimi konusunda görüşmeleri olduğunu hakkında, açıklaması var. Gerçekleşirse 2021 başlarında Türkiye’de de bu aşı üretiliyor olabilir.

Öte yandan, İsrail toplam nüfusunun %6’sını şimdiden aşılamış durumda. Bahreyn %3’ün üstünde bir aşılamayla İsrail’I izliyor. Britanya’da nüfusun %1’inden fazlasına aşının ilk dozunu uygulamış durumda. Bu üç ülke şimdilik dünyada aşılama kampanyasının liderleri konumunda.

Haftanın önemli gelişmesi ise Astra Zeneca/Oxford aşısına Britanya’nın yetkili otoritesinin (MHRA) onay vermiş olması. Bu aşıyla ilgili, başlangıçta ilk uygulama yarım doz mu tam doz mu olsun diye bir tartışma vardı. Zira aşının testleri esnasında yapılan bir hata yüzünden, ilk uygulamada yarım doz ikincisinde tam doz alan deneklerde ilginç bir şekilde direnç daha fazla oluşmuştu. Ancak yanlışlıkla yapılan bu uygulamanın denek sayısı küçük olduğundan, MHRA çift tam doz uygulamaya karar vermiş.

Astra Zeneca/Oxford aşısı salgının kontrolü açısından çok önemli çünkü normal buzdolabı ısısında saklanabiliyor. Bu nedenle lojistiği konvansiyonel aşılardaki gibi. Eczanelerde bile aşı olma olanağı getiriyor. Ayrıca ucuz ve üretim kapasitesi yüksek. Halen bu aşıdan Hindistan’da 40 milyon doz üretilmiş durumda ve dağıtıma hazır. Ayrıca halen piyasada olan korona aşıları arasında en ucuzu.

Astra Zeneca/Oxford aşısının bir başka özelliği ise kişiye uygulanacak iki dozun arasını üç aya kadar açabilme imkanı. Bu sayede Britanya aşı uygulaması yaparken, her kişi için, diğer aşılarda olduğu gibi ikinci dozu depolamak zorunda kalmayacak. Kişilere ilk dozu yapacak ve ikinci doz için üretim yapılamasını bekleyebilecek. Böylelikle, iki-üç hafta aralıkla yapılması gereken diğer aşılara oranla, aynı miktar doz ile iki misli insanı aşılayabilecek.

Yine son zamanlarda ortaya çıkan bir olgu daha var. Şu anda piyasada olan hangi aşıyı olursanız olun, aşıdan sonra  yine de korona olursanız, bu hastalıktan ölme ihtimaliniz sıfıra yakın. Hastalığı hafif atlatıyorsunuz.

Britanya bu sayede Şubat sonuna kadar, korona açısından en yüksek risk gurubunu oluşturan tüm sağlık personeli, bakım evlerinde çalışanları, ve altmış yaş üstündekileri aşılayarak, ölüm oranlarını ciddi şekilde düşürmeyi hedefliyor. Bu sayede ekonomisinde de ciddi bir rahatlama olacak.

Bu arada bazı sıkıntılar da yok değil. Pek çok ülkede flakon/vial adı verilen aşı şişesi sıkıntısı var. Büyük şişelerde gelen aşıların flakonlara doldurulması, doğru dozda aşılama yapabilmek için çok önemli. Türkiye’ye gelecek olan 50 milyon Çin menşeli aşı ve bağlantısının yapılmaya çalışıldığını duyduğumuz Alman aşısının ihtiyaç duyduğu flakon ve flakonlara doldurma makinaları hazır mı bilmiyoruz.

Son bir bilgi dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile, yapılan çok ciddi lojistik hazırlıklarına rağmen, Moderna ve Pfizer/BioNTech aşılarının uygulanmasında, çok düşük ısılara ihtiyaç duyulması nedeniyle sıkıntılar yaşandığı yönünde. Düşük ısı gereksinmesi, aşıların belli merkezlerde ve kalabalık guruplara kısa süre içerisinde yapılasını gerektiriyor. Bu da sorun yaratıyor. Ama mutlaka zamanla aşılacaktır.

Ümidimiz, gerek Türkiye, gerekse KKTC’de bu sürecin iyi yönetilmesi ve yaşamsal tehlikenin daha fazla kayıp verilmeden atlatılması. Bunu başaramazsak ve dünyanın gerisinde kalırsak, aşı pasaportu uygulaması başladığında dünyadan izole olmamız kaçınılmaz olacak, uçağa bile binemeyebileceğiz ve ekonomilerimiz çok ciddi zararlar görmeye devam edecek.

Yöneticilerimize ve sağlık çalışanlarımıza kolaylıklar dileyelim.

 

 

Exit mobile version