Eski zamanlardan aklımda kalan bir manzara vardı. “Sigara içilmez” yazan tabelanın tam altında sigara içenleri görürdüm. Ne manası var bu kuralların derdim. Şaka gibiydi. Son yıllarda artık bu manzarayı görmemek beni mutlu ediyor. Toplumun yararına bir kural varsa; düzeni, tertibi, toplumsal yaşamı kolaylaştıran bu kurala uymak gerekmez mi? Genelde dost sohbetlerinde hep bizim ülkemizde kurallara uyulmadığını, Batı toplumunda herkesin daha duyarlı olduğunu, toplumun kendi otokontrol mekanizmasını geliştirdiğini söyleriz. Toplumumuzdaki düzensizlikler hep dile getirilir ve kural tanımamazlık eleştirilir. Bizim de Batı toplumu gibi olmamız gerektiğini konuşur dururuz. Ama nedense bir türlü bu söylediklerimizi yapmak, mücadele etmek ve toplumumuzu düzeltmek için pek çaba sarf etmeyiz. Herkes neme lazım der durur. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığına göre hareket ederiz. Bir gün bu vurdumduymazlığın bize de dokunacağını düşünmeyiz fakat malesef hep dokunmuştur ve dokunacaktır. Bundan kurtuluş yoktur.
Bir toplumda adaletin tesis edilebilmesi, huzur ve barışın sağlanabilmesi için konulan kurallara uyulması büyük önem arz eder. İstisnai durumlar hariç herkesin kurallara uyması gerekir. Hatta toplumda lider konumunda olanların daha hassas davranması, örnek olması beklenir. “Balık baştan kokar” veya “Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek de oraya gider” atasözlerini asla unutmamalıyız. Eğer bir topluluğa önderlik edenler kurallara uymaz ve örnek olmazlarsa toplumdaki düzensizlikler ve bozulmalar çok hızlı artar.
Ceza ve kurallar herkese aynı hassasiyet ve titizlikle uygulanmalıdır. Zengin-fakir, cahil-okumuş, rütbeli-rütbesiz, amir-memur herkes için aynı şekilde olmalıdır. Ayrıcalık istenmemeli, başkasının hakkına saygı gösterilmelidir. Kurallar uygulanırken kişiye özel muameleler yapılmamalıdır. Kurallar zayıflara uygulanır ve güçlüler muaf tutulursa toplumda güven duygusu sarsılır, adalet duygusu kaybolur, huzursuzluk baş gösterir. İnsanlar daima haklının değil güçlünün yanında yer alır ki bu her şeyin bittiği andır!
Günümüzde yaşanan en büyük sıkıntılardan birisi yaşadığımız bölgelerde, şehirlerde, çalıştığımız şirketlerde ve devlet dairelerinde, kişilerin daha çok gücüne, mevkiine ve çevresine göre davranılmasıdır. Bu yüzden bireylerde güven duygusu kaybolmaktadır. Yapılan haksız muamelelerden sonra insanlar kurumlarına aidiyet duygusunu kaybetmektedirler. Çalışma azmi kaybolmakta, verim düşmektedir. Sürekli olarak tedirginlik yaşanmakta, barış ortamı yok olmaktadır.
Kurallara uymak ve adaletli olmak, toplumlarda huzur ve mutluluk getirmiştir. Özellikle devlet kademelerinde daha hassas olunması gerekir. Çünkü bir devleti güçlü kılan unsur; devletin adil olması ve herkese eşit davranmasıdır. Bu kurala uyulduğunda bireyler kendini daha güvende hisseder, toplum güçlü olur. Çünkü bireylerin devletine güveni tesis edilmiştir. Bireyler, bilgi ve tecrübelerine göre devlette görev alırlar, hak etmediği mevkilere gelemezler. Bu sebeple toplum içinde herkes kendini iyi bilir, nerede olması gerektiğini idrak eder.
Kurallara uymak ancak iyi bir eğitimle sağlanabilir. Eğitim toplumun en küçük birimi olan ailede başlar. Öncelikle anne ve baba çocuklarına bu eğitimi vermelidir. Uyulması gereken kurallara ilk önce kuralları koyanlar uymalıdır. Örnek olarak; şu saatte yatılacak denildiğinde istisnasız herkes kurallara uymalıdır. Temizlik ve çevreyi korumak için herkes kurallara azami derecede itina göstermelidir. Yoksa bu kurallar bir anlam ifade etmez. Kuralların hiçbir etkisi olmaz. Hayatın her aşamasında eğitim verilmeli, eğitimi verenler örnek olmalıdır. Aile ve toplum ne kadar çaba sarf ederse toplumdaki karşılığı da o kadar etkili olur. “Ne ekersen onu biçersin” atasözü çok kıymetlidir ve anlamlıdır.
Gösterdiğimiz çabaların kendimiz için olduğunu bilmeliyiz. Cezalandırmak yerine bilinçlendirmek önemlidir. Günün sonunda her şeyin kendimiz için olduğunun farkında olunmalıdır. Bir örnek verecek olursak; Covid-19 ile yoğun mücadele içinde olduğumuz bu günlerde maske takmanın önemini anlayarak takarsak hastalıktan korunmamız daha kolay olur. Halkı, ceza ile korkutmak yerine bilinçlendirmek, maskeyi takmanın onların sağlığı için olduğunu anlamalarını sağlamak en etkili yoldur. Trafik kurallarına uymak herkes için faydalıdır. Yoksa bu işin zararı herkese dokunacaktır. Çünkü kurallara uymayan hem kendisine hem de topluma zarar verecektir. Düşünelim ki kurala uymadan kırmızı ışıkta geçen birisinin zararı sadece kendine midir? Toplumun buna müsaade etmemesi gerekir. Zararı bugün bana yarın sanadır. Çünkü toplumsal bir hastalık herkese sirayet eder ve toplumu hastalandırır. Bunu unutmamak gerekir. Sözün kısası toplum içi düzeni sağlama, barış, huzur ve güveni tesis etmek için kuralları tavizsiz uygulayan bireyler olmalıyız.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.