Havacılık sektörü tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Sektörün en önemli oyuncusu havayolları ise bu zor günleri en az hasarla atlatmak için çeşitli formüller deniyor. Bu bağlamda en zor görev ise havayollarının üst yönetimlerine düşüyor. Farklı sektörlerden havayolu yönetimine gelen üst düzey yöneticiler ise şanssız olduklarını düşünüyorlar. Özellikle hafta içi Avrupa’da İngiltere, Çekya ve Avusturya gibi ülkelerde sokağa çıkma yasakları, Fransa’da ise kısıtlamalar sektörün en zor ayının kasım olacağının göstergesi.
İkinci dalganın Türkiye’ye etkisi ise bir çok ülkenin dış hat uçuşlarındaki kısıtlamaları sebebiyle gündeme geldi. İngiltere’nin koyduğu kısıtlamalar turizm sektöründe direkt yansıdı. Türk Hava Yolları, Pegasus, SunExpress gibi şirketlerimiz de özellikle Avrupa’daki yeni salgın düzenlemelerinden etkilenmeye başladı.
Havacılık sektörü yaz sezonunda biraz rahatlasa da verimsiz geçecek kış sezonun ikinci bir salgın dalgasıyla başlamasının ardından yasaklar gündeme geldi. Daha önceden sektörün ikinci dalgaya karşı hazırlıklı olmasıyla ilgili uyarı niteliğinde bir çok yazı kaleme almış, Temmuz ayının ilk haftasındaki konuyla ilgili notlarımın üzerinden dört ay geçti. Ve ikinci dalga Avrupa’yı sardı. Bu kapsamda havayolları önlemlerini genişlettiler. İlk başta şirketler işçi çıkartma, filo genişletme ve uçakları parka çekmeye odaklandılar ve krizi az hasarla atlatmak için belirli düzeylerde gelirler elde ettiler. Sonrasında uçakların kargoya dönüşmesi, sanal uçuşlar, restoran konseptinde uçaklar gündeme geldi. Havayolu yöneticileri artık daha farklı yöntemlerle kazanç elde etmek için farklı yollara odaklandılar. Havayolları krizden kurtulmak için yelpazelerini genişlettiler. Bu hafta havayollarının krize karşı geliştirdikleri yeni önlemler ve yöntemleri bir göz atalım.
1) Filolar Küçülüyor Uçaklar Satılıyor
Korona virüs salgını başlarında havayolları filolarında bulunan maliyetli uçakları emekli etmeye başlamış, yaşlı, bakım-onarım masrafları yüksek, fazla yakıt tüketen, doluluk oranlarını yakalamada sorun çıkaran büyük gövdeli uçakları filolarının dışına çıkarmayı ön plana almışlardı.
İkinci dalga da ise Boeing 747, A380 gibi çift koridorlu, geniş gövdeli iki katlı uçaklar havayollarının filosunda çıkartılması daha fazla ön plana çıktı. Bazı havayolları ise toparlanmanın uzun süreceğini dikkate alarak geniş gövdeli uçaklarını satma kararı aldı. Bu kapsamda Thai Airways filosunda bulunan ve Covid-19 süresince yerde yatan 34 uçağını satıyor. Satışa çıkarılan uçaklar 747 ve 777’lerden oluşuyor. Krizden dolayı şu an havacılık sektöründe ikinci el piyasası hareketsiz gözükse de yine de bu uçaklara rağbet olabileceği söyleniyor.
2) Frekans Fırsatçılığı Arttı
Salgının en yoğun olduğu dönemlerde havayolları uçuş frekanslarını mecburen azalttı. Bazı şirketler ise krizden erken dönüş olacağını tahmin ederek hayalet uçuşlar dediğimiz boş uçaklarla önemli frekanslarını kaybetmemek için seferler gerçekleştirdi. Ama kriz uzayınca havayolları sadece ayakta kalabilecek hamleler yapmaya başladı. Ticari açıdan çok değerli frekanslara sahip olan havayolları bile bazı hatlarını kaybetmekten korkmamaya başladı. Çünkü frekanstan öteye havayolunun yok olma riski ortaya çıktı. Ekonomik açıdan ayakta kalan havayolları ise fırsatçılık yaparak frekanslarını elinde tutamayan havayollarının frekanslarını ele geçirmek için adımlar attı. Mesela Çin’de Cathay Pacific Havayolları, Cathay Dragon’un operasyonlarını durduracağını açıklamasının ardından alt markası Hong Kong Airlines’ın büyümesi için bu havayolunun frekans ve trafik haklarını yöneldi.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.