“THY Kargo kurulduğu gün THY’den daha değerli bir şirket olacak”

Fotoğraf: Haber Aero

Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, THY Kargo’nun ayrı bir şirket olarak kurulduğu gün THY markasından daha değerli olacağını belirterek,”Türkiye ve THY bu fırsat penceresini yakalamak mecburiyetindedir. Umarım gerek Varlık Fonumuz, gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın ve ilgili Bakanlarımızın desteği, gerek içerdeki yönetim kurulumunun ve icra kurulumun desteği sayesinde bunlar adım adım hayata geçer.” dedi.

THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi başkanı İlker Aycı Habertürk Airport programında Güntay Şimşek’in sorularına yanıtladı. Yakında resmi olarak kurulacak olan kargo şirketinin dünyanın en büyük 5’inci kargo şirketi olacağını kaydeden Aycı “Şirketin kurulduğu gün Türk Hava Yolları değerinden daha büyük bir değer olacak” dedi. AnadoluJet’inde benzer bir yapılanma sürecinde olduğunu belirten Başkan Aycı, bu şirketlerin yüzde 20’sinden bile milyarlarca dolar sermayenin ülkeye girebileceğinden bahsetti. Aycı bu girişimlerle THY’nin ana grubunun değerini 2’ye 3’e katlama potansiyeline sahip olacağını açıkladı.

Haber Aero’nun derlediği bilgilere göre İlker Aycı’nın yaptığı açıklamalar şöyle:

“Dünyada ilk 5’deyiz”

Personelimizin hak ettiği iyileştirmenin bir an önce olması kanaatindeyiz. Çünkü gerçekten hem Avrupa’nın zirvesindeyiz ve geçen yıldan bu yana bırakmadık zirveyi. En çok uçan havayolları içerisinde, en çok yolcusu olan havayolları içerisinde de dünyada da ilk 5’deyiz. Bunda da çalışanlarımız bizim en değerli varlığımız ve en değerli hasetimiz olarak şüphesiz başarıda çok büyük pay sahibiler. Bizde onların bu emeğini, çalışanlarımızın bu emeğini, pilotlarımızın, kabin görevlilerimizin, teknisyenlerimizin, mühendislerimizin bilgisayar programcılarımızın, sistem analistlerimizin, yakıt şirketinden yer hizmetleri çalışanlarımıza, teknisyenlerimize kadar o büyük emek var ki arka planda; bütün emeği ortaya koyan tüm istasyonlarda çalışan satış ve pazarlama personelimiz, muhasebe ve finansman çalışanlarımız, Türkiye’de ve Türkiye dışındaki tüm istasyonlarda 333 destinasyonda 128 ülkede ve bu açıdan bizim açımızdan son derece kıymetli başarıya imza atan tüm Türk Hava Yolları ailesinin merakla beklediği müjdeyi çok yakında vereceğiz. Bu müjdeyi sene sonu gelmeden vermek niyetindeyiz. Sendikalarımızla da temas halindeyiz. Ne yapacağımızı biliyoruz.

“Sene bitmeden çalışanlarımıza müjde vermek istiyoruz”

Sendikalarımızla da umarım mutabık kalıp karar vereceğiz. Biliyorsunuz yakın zaman önce maaşlarda yüzde 25 bir iyileştirme yapmıştık. Bunun sayesinde tabandaki çalışanlarımızın maaşlarını eski haline getirmiştik. Orta seviye çalışanlarımızı da sadece yüzde 5 gerideler, pilotlarımız eksi 15’te, kabin görevlilerimizde yüzde 5 geride idi, yöneticilerimiz yine aynı şekilde bir yüzde 5 gerideydiler ama reel olarak baktığınız zaman bunlar 5’er puan daha koymanız lazım. Çünkü enflasyon farklarını ilave ettikten sonra zamları verdiğiniz için reelde bir miktar daha oransal olarak gerilik vardı. Bu vereceğimiz rakamlarla; bir enflasyon farkını zaten otomatik hep veriyoruz 6 ayda bir. Zaten enflasyon farkını hiçbir zaman eksiltmedik ve hep maaşlara yansıttık. Enflasyona hiçbir zaman ezdirmedik. Ama krizin yükünü omuzlarından almak adına son attığımız adım çok kıymetli bir adımdı. Fakat ondan sonra piyasadaki değişkenlikler, oynaklıklar, enflasyon ve bu anlamıyla meydana gelen değişimler çok süratli bir iyileştirmeyi gerektirdi. Şirketinde rakamlarında çok ciddi iyileşmeler gördüğümüz için sektörden çok olumlu ayrıştığımız için ve bilançomuzun sektördeki rakiplerimizin çok üzerinde geldiği için bugün dünyada tüm yatırım tavsiyesi verenler Türk Hava Yolları hissesi al diyorlar. Bu da Türk Hava Yolları’nın başarısını bir kat daha ortaya koyuyor. O yüzden sene bitmeden bu müjdeyi çalışanlarımıza vermek istiyoruz. Umut ederim ki sendikalarımızla kısa süre içinde süreci tamamlarız ve bu müjdeyi veririz. Onları mutlu edecek olduğuna inandığımız bir hamleyi yapacağız. Hep söylediğimiz gibi şirket ne kadar iyi giderse çalışanlarımızın da standartları o kadar iyiye götürme sözümüz bakidir. Zaten 7 yıllık başkanlığım döneminde ki son 30 yılın en uzun süreli başkanıyım. Rekor süreyi tamamladım. Bu açıdan bakıldığında neler yaptığımızı, nasıl kararlar aldığımızı yönetimdeki arkadaşlarımla son derece iyi biliyor çalışanlarımız. 2016 krizini beraber onlarla yaşadık ve yönettik. Oradaki fedakarlıkları daha sonra ödüllendirdik. Yine aynı şekilde ne zaman bir kriz olsa onlar bir fedakarlık yapsalar şirketin iyiye gittiği takdirde hemen dönüp onlara fedakarlıkların karşılığını verdiğini onlarda biliyorlar. Daha önce yansıttık yine yansıtmaya devam edeceğiz.

“Sektörde Omicron paniği var”

Havayolu sektörünün önünde şu anda Omicron paniği var. Açıkçası havayollarının toparlanmasını ve iyileşmesini, seyahatlerin geri gelişini Omicron etkilemeyecek diyemeyiz. Dolayısıyla moral vermeye çalışan açıklamaları ben de görüyorum. Yani ilgili otoriteler moral vermeye çalışıyorlar havacılık sektörüne ve dünya ekonomisine çünkü günün sonunda her şey bir beklenti yönetimi. Beklentileri iyi yönetemezsiniz, beklentileri akılcı yönetemezseniz tüm sektörlerde gerileme görürsünüz. Beklentileri iyi yönetmek ve akıllı yönetmek zorundasınız. Dünya daha sakin karşılıyor Omicron’u ve o yüzden de mesela eğer krizin başında böyle bir mutasyonla karşılaşsaydık ya da ortasında karşılaşsaydık bu kadar tecrübesi olmasaydı sağlık teşkilatlarının, karar alıcıların, regülatörlerin, ülkelerin ve şirketlerin Omicron çok daha korkutucu sonuçlar getirebilirdi. Ama şu anda daha itidalli herkes. Hemen kapatalım her yeri yada hemen durduralım hayatı, evlere tekrar dönelim, uzaktan çalışalım hepimiz gibi bir psikoloji olmadı. Dolayısıyla etkilenme var ama etkilenme şu anda sınırlı. Toparlanmayı yavaşlatıyor mu evet yavaşlatıyor. Örneğin Avrupa’da bazı ülkelerde kapanma var. Afrika’daki bazı ülkelerin bu anlamıyla seyahati kısıtlanmış durumda. Dolayısıyla yine network bütünlüğünü bozan, yine havacılık mantalitesini ve özellikle network taşıyıcılarını zorlayan bir süreçle karşı karşıyayız. Ben şunu söyleyeyim; biz özellikle bu senenin yılbaşı döneminde, her yılbaşında bir seyahat yoğunluğu olur malum 2 günlük süreyi tatil süresini değerlendirmek ister insanlar. Bu anlamı ile baktığımda gördüğüm 2019’un yüzde 80’ni mertebesinde bir talep var. Sadece bu dönem için dönem için. Ondan geri gelirsem yıllın toplamına baktığımızda yüzde 66’larda gidiyor talep. Küresel ölçekte çok daha aşağılarda gidiyor. Türk Hava Yolları küresel ölçeğin önünde gidiyor. Bu anlamda biz yüzde 70’lere de yaklaştık. Yazın yüzde 88’leri 90’ları gördük yüksek sezonda. Hatta 2019’u kapasite olarak Amerika’da geçtik. Amerika kıtasındaki yaptığımız hamlelerle, yeni hatlarla 2019’un önüne geçtik şu anda. Hem Afrika’da hem de Asya’da yeni hatlar açılmak üzere veya açtık. Bu açıdan da biz pandemiyi dahi fırsata çevirmeyi, büyümek için fırsat aramaya ediyoruz. Bazı ülkeler kapalı veya kısıtlı, bazı ülkelerde kapasite kısıtlamaları var, karantinalar devam eden ülkeler var.

“Dünyanın en hızlı büyüyen hava kargosu olmayı başardık”

Hala havacılık şu anda istenen seviyede olmamakla birlikte dünyada, Türk Hava Yolları hem gelir anlamında, hem yolcu anlamında, hem uçuş kapasitesi anlamında, hem doluluk oranları anlamında, hem yolcu tarafında hem de kargo tarafında çok iyi durumda. Özellikle kargoda 2022 yılında ilk 9 ay 10 ay itibariyle bakarsanız dünyanın en hızlı büyüyen hava kargosu olmayı başardık. Bu da yine çalışanlarımı, kargodaki vizyoner arkadaşlarımı, oradaki liderliğin başarısı. Ve tabii ki uçucu personelin, yer hizmetlerinin, özellikle teknik ekibin uçaklarımızı hazır etme de, hazır tutmada teknisyenlerimizin muafiyeti, Teknik AŞ’nin başarısı, yine yer hizmetlerinde ki arkadaşlarımın ve yer hizmetlerindeki iş ortaklarının hakikaten odaklanması bunların bir bütündür.

“THY Kargo’nun şirketleşme süreci devam ediyor”

Şimdi taşınmalar kademe kademe olacak. Yeri ve zamanı geldikçe yeni havalimanındaki tesislerimiz hazır oldukça, biz de kendimizi sezon içinde hazır hissettikçe olacak. Bunlar çerçevesinde arkadaşlarımız planlamalarımızı yapıyorlar. Kademe kademe oluyor ve olacak. Ama diğer tarafa gelirsek kargonun şirketleşme süreci bir yandan devam ediyor. Ama kabul etmek lazım ki dünyanın şu anda bulunduğu ortamda herkes iki-ileri bir geri yapıyor. İki gidiyoruz, bir geri geliyoruz. Bizim de bu süreçleri idare ederken, yönetirken gerek Ankara ile istişare ile götürüyoruz. Cumhurbaşkanımızla istişare ile götürüyoruz. Ana sermayedarımız Varlık Fonumuzla istişare ile götürüyoruz. Dolayısıyla bunlar çerçevesinde bir plan var yürüyen. Onu şu anda net olarak söylemem mümkün değil. Ama süreç inanıyorum ki, ümit ediyorum ki arkadaşlarımızın gayretiyle mümkün olan en kısa sürede tamamlanacak. Bu konuda belirsizlikler kalmayacak. Şirketi zaten kurmuştuk biliyorsunuz ve ilanda etmiştik. Sadece kar vaat süreci devam ediyor. Kar vaat süreci kolay bir süreç değil. Çok zorlu bir süreç. Bu büyüklükteki bir kar vaat Türkiye’de hemen hemen hiç yapılmadı. Yapılan en büyük bu anlamıyla süreç. Böyle bir birleşme veya ayrışma süreci Türkiye Sigorta ile yaşanmıştı. Ondan bu yana, ondan önce de bu kadar büyük bir hamle hiç yok. Türkiye içinde yeni bir şey bu konuştuğumuz. Bir de kurulduğu günden itibaren şirket dünyadaki hava kargodaki 5’inci büyük şirket zaten şu anda. Global olarak 5,2 pazar payı var. Son 6-7 yıl içerisinde biliyorsunuz ilk görevi devir aldığımızda kargo 24’üncü sıradaydı hatta kargo 1 milyar dolardan daha az bir pazar payına sahipti. Bugün gelinen noktada geçen yıl 6’inci kapattı. Bu yılda 5’inci sırada. Kargodaki iş liderimiz, kargodaki liderliğimiz, oradaki çalışan yöneticilerim, çalışanların çok delikeler. Tabii ki yolcu tarafındaki arkadaşlarım da onlara büyük destek veriyorlar. Mali işler, finansman, insan kaynakları, satış pazarlama, bütün arkadaşlarım çok ciddi bir destek içindeler. Aslında bu bir müşterek çalışmadır. Kargo’nun bu gidişatı bizi mutlu ediyor ve memnun ediyor. Bugün Türk Hava Yolları’nın şu an konuştuğumuz başarısında şu an konuştuğumuz karlılığın da, şu an konuştuğumuz bütün rakiplerinden olumlu ayrışmasında kargonun önemli bir payı var.

“Krizlerden başarılı çıkacaktım ya da bu görevi yapamayacaktım”

En çok sorulan sorulardan birisi ”Herkesin kargosu var sizin farkınız nerede oldu?” oluyor. Aslında krizlerden öğrendik. Krizler bize en önemli yol gösterici oldu. Krizden aldığımız dersleri, her yaşadığımız krizden aldığımız bir dersi, bir sonraki kriz geldiğinde bir karara, bir politikaya, bir açılıma, bir vizyoner harekete ve krizi değerlendirme bakış açısına dönüştürdük. Hem yaşadığımız krizin içerisinde krizi fırsata çevirmeyi başardık. Hem de o krizi öğrendiklerimizi sonraki krizlerde kullanarak diğer krize yakalananlardan daha ileri geçmeyi başardık. Örnek vereceğim Türkiye jeopolitik olarak bakıldığında çok stratejik bir coğrafyanın içerisinde ama jeopolitik krizlerin iniş çıkışların, istikrarsızların olduğu bir coğrafyada ki istikrar ülkesi. Böyle bir coğrafyada olmasından dolayı iş modelinizi inşa ederken mutlaka sizin de krizleri hesaba katmanız gerekir. 2015’te THY’de başkan oldum ve 2015’i daha ilk gelir gelmez aynı anda iki havalimanın birden tamirata alındığını yaşadım. Bir başkan göreve geldikten 3 ay sonra kucağında 2 havalimanında birden tamirat, bakım var deyip de “Pistleri, park yerlerini bakımı alıyoruz. Bu yaz zorlu geçecek” dendiğinde başımıza neler geleceğini sizlerde düşünmeniz gerekir. Daha ilk geldiğim günden itibaren krizlerle dolu bir mücadele hayatım olacağını anlamıştım. Bu krizlerden başarılı çıkacaktım ya da bu görevi yapamayacaktım. Benim yerime başkasını getireceklerdi. Tüm arkadaşlarımla birlikte önce ekip olarak bu krizi nasıl göstereceğimiz konusunu çalışmıştık.

“Doğru uçak, doğru konfigürasyon, doğru destinasyonlar bizi farklılaştırdı”

2016’daki jeopolitik krizi yaşadığımda şunu fark ettim; sadece bir yolcu odaklı şirket olmak sadece yolcu tarafı kuvvetli bir şirket olmak diğer tarafların ve diğer markaların geride kaldığı bir şirket olmanın Türk Hava Yolları’nın geleceği açısından büyük riskler oluşturduğunu gördüm. Çok başarılı bir şirkette Türk Hava Yolları 2014 sonunda ben devraldığım da “Bu başarıların üzerine neleri ekleyebilirim diye düşünürken ama nerelerde başımıza ne gelebilir? Bu şirket ne riskler taşıyor gelecek için?” dediğimde bunları görmüştüm. Hem başarılı bir şirketin üzerine, çok başarılı bir dar gövdesi stratejisi vardı. Ortadoğu ile Avrupa arasındaki en kritik taşıyıcıydı. Jeopolitik konumumuz, stratejik konumumuz ve lokasyonumuz bunu emrediyordu. Ama şöyle bir durum da vardı bu dar gövde stratejisi bizi global şirket yapmaz ama muhteşem bölgesel bir şirket yapıyordu. Nasıl bir global şirkete dönüşecektik? Global şirket olmanın adımları atılmaya başlanmıştı ama gerçek anlamlı bir global şirket olabilmek için bu mükemmel ve eşsiz dar gövde stratejisini üzerine geniş gövde stratejisini oturmamız gerekiyordu. Bu stratejiyi oluşturduk arkadaşlarımla gelir gelmez. O geniş gövde stratejisini uygulamaya başladık. Ve başarılı bir strateji uyguladık. Doğru uçak, doğru konfigürasyon, doğru destinasyonlar, doğru açılımlar bizi bir defa bu anlamıyla farklılaştırdı. Çok iyi bir network havayolu olarak dünyadaki gücümüze güç kattık. Bir başka husus yolcu odaklı olmanın ve sadece yolcuyu düşünmenin yolcu odakları üzerine bir hayat inşa etmenin ve sadece Türk Hava Yolları’nın tek bir şirket olarak kendini konumlandırması, diğer iş ortaklıkları veya arka planındaki dünyasını çok da önemsememesi grubu ve geleceği biraz daha flu hale getiriyordu.

“SunExpress çok iddialı bir şirket değildi”

Ekosistem stratejisini geliştirdik. Ekosistem stratejisi ile aklımıza gelen bütün riskleri daha iyi yönetmek için arkadaki bütün iş ortaklıkları ve bütün iştirak şirketlerimizin ve bütün portföyümüzü yeniden gözden geçirilerek bunlardaki faaliyet alanlarımız genişletildi. Ya da bunlardaki faaliyet alanlarımız daraltıldı. Ya bir geniş vizyonla yeni ortaklıkları inşa ettik ya da mevcut ortaklarımızın yeni bir vizyona kavuşturduk. Arkadaki bütün şirketlerin ve dünyanın farklılaşmasını sağladık. Bugün 17 şirketi olan arka planındaki şirketleri ile birlikte THY Teknik başka bir kimliğe kavuştuğu, kadroda yenilikler gençler, genç arkadaşlarımızın yükselebildiği ve mobilize olabildiği, tecrübelerle gençlerin bir arada birlikte ekipler ve takımlar iç içe oldu adımlar attık. Yer hizmetleri şirketimiz aynı şekilde iş ortağımız TAV Grubu ile beraber çok başarılı olmaya devam etti ve çok daha genişledik. Catering şirketimiz aynı şekilde o da yeni bir yapıya yeni bir kimliğe kavuşup mutfaklarını yenileyip daha depreme dayanıklı yeni bir tesis yapıp yeni vizyonunu oraya katmaya başladı. Aynı şekilde geri döndüğümüzde SunExpress çok iddialı bir şirket değildi. Birkaç yüz milyon dolar cirosu olan Antalya’da yüzde 20’lerde, 30’larda pazar payında dolaşan bir şirketti. Lufthansa ile birlikte şimdi çok fazla iddialı pozisyona geldi. Ben ilk geldiğimde belki 15 yıl önceki İlker olarak bu koltukta otursaydım. Size rakiplerin ile tamamen ölümüne rekabet etme mantığında bir adam görürdünüz. Agresif ve ölümüne rekabetten başka bir şey bilmeyen bir yarışçı görürdünüz. Bugünkü ben ise bu kadar krizleri yaşayıp çıkmış, bu kadar ortaklıklar yönetmiş, böyle bir Türkiye’nin gurur şirketinin başındaki yönetici olarak bugünkü geldiğim olgunlukta şu, “Tüm rekabet ettiğim paydaşlarımla yeri geldiğinde işbirliği köprüleri kurup birlikte kazan-kazan ilişkileri de kurabiliriz.” Eko sistemimizin bize sağladığı avantajları, coğrafi konumuzun sağladığı avantajları, insan kaynağımızın gerçekten yetenekli, özverili şirketine bağlı olmasının avantajını iş ortaklıkları ile birlikte kazanmaya dönüştürebiliriz. İşte bunu SunExpress de dönüştürdük. SunExpress bugün iddialı bir şirket. Avrupa’da özellikle Batı Avrupalı turistin Türkiye’ye gelmesinde Antalya’daki büyük turizmin ve kitle turizminin ayakta tutulmasında, rekorlar kırmasın da en büyük pay sahibi şirkettir SunExpress. Antalya’da pazar payı yüzde 65 oldu. SunExpress’in cirosu 1.3 milyar dolar ciro görebilir mi, 1.2 milyar dolar ciro görebilir mi ama oldu. 11 milyon yolcu taşıdı. 11 milyon yolcuyu da taşıyıp özellikle Antalya’ya, Bodrum’a, Dalaman’a, İzmir’e ve Türkiye’nin turizm merkezlerine Batı Avrupa ile mekik dokuyan bir şirkete dönüştü. Bu başarının arkasında şüphesiz bu yeni mantalitenin ayak izleri vardı. Alman bayrak taşıyıcısının başkanı ile aramızda ikimiz de aynı anda atanmıştık hemen hemen oturup 2 yıl içerisinde bir ortak vizyon inşa edip güven köprüsü kurduk. Bir taraftan ana markalar kıyasıya rekabet etti yani kırmızı kuyrukla onların ana markası bizim THY kıyasıya rekabet etti. Ama SunExpress’de de işbirliği modelimizi genişlettik, şirketi büyütüp pazar payımızı genişlettik ve bugün Antalya turizminin gözbebeği bir beckbone şirket çıktı.

“AnadoluJet’de dar gövde ve low cost stratejisini çalışıyoruz”

Aynı şekilde şimdi AnadoluJet’i ilave ediyoruz. AnadoluJet’de dar gövde stratejisini çalışıyoruz. Gelecekte Türk Hava Yolları’nın çok güçlü bir dar gövdesinin de, dar gövde ve low cost şirketinin de oluşabilmesi için bütün stratejiyi hazırladık. Bu da kargodan sonra devreye girecek olan bir çalışma. AnadoluJet bir şirket değil biliyorsunuz , THY içinde bir operasyon. Kargoda öyle işte. Dünyanın 5’inci en büyük kargo firmasının bir şirket olmayarak THY içinde bir departman olarak kalmasının mantığını kim izah edebilir ? Bana kimse izah edemez bunu. Hiçbir iş dünyasında veya havacılık sektöründeki aklı yerinde, kafası çalışan, tecrübesi olan iş dünyasında vizyonu olan hiç kimse bunu herhalde itiraz etmez. Çünkü bu operasyonun yolcu odaklı bir operasyondan çıkıp kargo odaklı bir yönetim anlayışına kavuşup ayrı bir performans ölçümü, performans göstergeleri ve stratejisi olan bir yapıya dönüşmesi lazım ki kargoda bir platform olup ilerleyen dönemlerde gerektiğinde iş ortaklıkları kurabilecek ve yatırım alabilecek bir şirket haline gelsin. Türkiye’nin uluslararası sermayeye, küresel sermaye ve ortaklıklara çok ihtiyacı olduğunu da hepimiz biliyoruz. Benim bundan önceki işim de buydu.

“THY Kargo’nun önünde bir fırsat penceresi var”

Bu da işin bir parçası. Ama ana markanın böyle bir açılım yapması her zaman olasıdır. Bakar değerlendirir, fırsat görür ve bu fırsatı değerlendirmek ister. Ana sermayedarımız Varlık Fonu bu konuda destek verir yada ister. Ya da ülke böyle bir vizyon koyar. Türk Hava Yolları zaten bu vizyonla hareket ediyor. Bunlar zaman içerisinde olabilecek şeyler. Ama kargoda iş ortaklıkları kurabilir. Yatırım olabilir veya iş ortağı alabilir kendine. Düşünebiliyor musunuz kurulduğu gün dünyanın 5’inci büyük hava kargo şirketinin değer tahmini yapabilir misiniz? Spekülasyon olmasın ama şunu gerçek olarak söyleyeyim. Çünkü bunu ben değil Big Four danışmanlığı söylüyor “Türk Hava Yolları değerinden daha büyük bir değer kurulduğu gün bu şirket sahip oluyor”. Bütün varlıklar devredildiği an şirkete, cirosunu tamamen bilançosunu göre bildiğimiz senenin sonunda ki değeri Türk Hava Yolları’nın bugünkü değerinden daha fazlası. Şimdi demek ki zaten aklın yolu diyor ki “Bu şirketi bir önce kurun” bir de şu var kargoda bir ekosistemdir. Kargoda tek başına yalın bir şirket olarak bırakılamaz.

“THY kargo kurulduğu gün THY’den daha değerli bir şirket çıkıyor”

Her konuyu havacılıkla ilgili bir ekosistem mantığında değerlendirmelisiniz. Çünkü kargonun da satış aşağı ve satış yukarı durumu var. Çünkü oralarda da o değer zincirindeki hamleleri de yapmak zorundasınız. Bakın bu Türkiye’de gerek Getir’in başarısı, gerek Hepsiburada’nın başarısı, gerek Trendyol’un başarısı, bu şirketler Türkiye’de ufuk açıcı hamleler yaptılar. Yöneticilerini ve iş ortaklarını tebrik ediyorum. Hayranlık duyulacak hamleler yaptılar. Biz burada Türk Hava Yolları’nın dünyada nasıl ayrıştığı nasıl, hayranlık uyandıran bir yere geldiğini konuşuyoruz ama başka başarıları da var Türkiye’nin bunları da konuşmak lazım. Buradan baktığımda kargonun önünde inanılmaz bir fırsat penceresi olduğunu görüyorum. Kurulduğu gün varlıklar devredildiği gün Türk Hava Yolları’nın bugünkü değerinden daha değerli bir şirket çıkıyor. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum kargoda inanılmaz bir fırsat var. Türkiye ve THY bu fırsat penceresini yakalamak mecburiyetindedir. Umarım gerek Varlık Fonumuz, gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın ve ilgili Bakanlarımızın desteği, gerek içerdeki yönetim kurulumunun ve icra kurulumun desteği sayesinde bunlar adım adım hayata geçer. Ama bu vizyon artık Türk Hava Yolları’nın içinde var. İlgili Big Four’daki danışmanlarımız ile ana strateji inşa edildiği, süreç başladı. SPK onayı çıktı. Adım adım da ilerliyor. Bu konuda son aşamalara geldi. Önümüzdeki dönemde Sayın Cumhurbaşkanımıza daha detaylı bir bilgi arz edilecek. Şirketin geleceği ilgili nasıl bir ekosistem, nasıl bir gelecek ve nasıl bir ortam beklediğini. Çünkü bu şirket kurulduktan sonra bunun değeri aşağı yukarı değerini söylemeden söyleyeceğim ama bu şirketin yüzde 20’sini, yüzde 10’nunu yüzde bir şey sattığımız bir kaç milyar dolar Türkiye doğrudan sermaye girişi elde edecek.

“THY değerini 2’ye 3’e katlama potansiyeline sahip”

Daha kuracağımız low cost şirketinin bir ortaklık yapması durumunda onun getireceği sermayeyi daha söylemedim. O da buna yakın sermaye oranlarında ülkeye sermaye çekme kapasitesine sahip olacak. Yani THY hem AnadoluJet’in yeniden yapılanmasıyla hem kargonun yeniden yapılanmasıyla hem ilerde kargo şirketimizin İstanbul Borsası değil sadece, New York yada Londra borsasın da yeni yabancı ortağına aldıktan sonra stratejik ortağını beraberce gidip halka açıldığı zamanki elde edeceği değeri düşünebiliyor musunuz? Türk Hava Yolları ana grubunun değerini 2’ye 3’e katlama potansiyeline sahip. Dolayısıyla Türk Hava Yolları’nın gelecekte dünyada bugünkü değerinin de üzeri en değerli havacılık guruplarından birisi olarak İstanbul’da yapılan yeni havalimanımızla birlikte inşa ettiğimiz yeni kargo terminali ile birlikte düşünürseniz bütün bu tesislerin bütün bu yatırımların artık meyvelerini toplayabileceğiz. Ülkeye bir değer olarak, döviz olarak gelip de bugün dövizin stabilize olmasın da, cari açığın kapatılmasında, Türkiye’nin hizmet ihracatı gücünün artırılmasında katkısı olacak.

“THY gelirleri içerisinde kargonun geliri yüzde 46 oldu”

Türkiye’nin hizmet ihracatının beşte birinin yüze 20’sini yaklaşık tek başına Türk Hava Yolları yapıyor. Bugün THY’nin gelirlerinin içerisinde kargonun geliri yüzde 46 oldu. 2019’da yeni havalimanına taşınırken THY hisseleri çok iskontolu fiyatlara satış yapıldı. Özellikle yeni havalimanı üzerinde bulutlar oluşturuldu. Şüpheler oluşturuldu. Yeni havalimanı nasıl olacak ? Başarılı olabilecek mi Türk Hava Yolları burada ? Yeni havalimanına taşınmayı başarabilecek mi ? Muhteşem bir taşınma yaptık 45 saat yerine 32 saat de taşındık. Hiçbir hasara uğramadan, kimsenin burnu kanamadan, kazasız belasız 12 saat sonra uçuşlara yeniden başladık. Biliyorsunuz o yıl 5500 uçuş kestik taşınmadan dolayı. Ve kademe kademe uçuşlarımızı arttırdık. 8 hafta sonra taşınmadan Bayram operasyonu yapıp 2 milyon yolcu taşımayı başardık. Sanki insanlar yıllardır havalimanında uçuyorlarmış gibi ekibim başarıyla o operasyonu yönetti. İGA çalışanlarını ve yönetiminde tebrik ederim hakikaten. Mükemmel bir partner oldular. Gururla söylüyorum ki bütün bu şüpheler artık ortadan kalkmış. Heathrow’un önüne geçerek pandemide Avrupa’nın en yoğun havalimanı olmayı İstanbul Havalimanı başarmıştır. Ve bunda da Türk Hava Yolları ve İGA’nın büyük payı vardır. Ulaştırma Bakanlığımızın büyük payı vardır. Vizyon Sayın Cumhurbaşkanımıza aittir. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu sayesinde bu havalimanı, bu tesisler inşa edilip ülke başka bir boyuta taşınmak üzere bir altyapı oluşturuldu. 

“World Class Havayolu ödülü aldık”

Öncelikle bana bu soruları sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Sizlerde sektörü yakından takip edenler arasında olarak Türk Hava Yolları’nın son yıllardaki çıkışında farkındasınız. Krizlere rağmen, krizlerle büyüyen, krizleri atlatarak güçlenen her krizden daha güçlü çıkan bir şirket olmayı başardık. Türk Hava Yolları Ailesi bir defa bu başarının, bu nişanların tam merkezindedir. Pandemi sürecinde bütün ülkeler karar almakta zorlandılar. Bütün ülkeler yönetimde zorlandılar. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğindeki Ankara’daki devletimizin bürokratlar ve siyasiler, bakanlarımız olsun bütün kurumlar çok çevik çalıştılar. Gece gündüz irtibat halinde olduk çok uyumlu bir çalışma sergiledik. Bu sayede de krizde diğerlerinden daha hızlı karar alıp daha önde olmayı başarabildik hep birlikte. Bütün bu başarılar ve ödüllerin merkezinde işte bunlar var. Bu çerçevenin içine oturmak lazım bunları. Hani derler ya “Ne yapıyorsan yap ama yaptığın her işin en iyisi ol” ve yaptığın işin en iyisi olmak da huzurunu taşımak da ben elimden gelenin en iyisini yaptım huzuru ve tatmini içindeysen o başarıyı ancak kucaklarsın. Bu anlam ile şunu söyleyim 7 yıldır havacılıkta yaşadığımız tüm krizlerde o kadar bilendik, o kadar öğrendik, o kadar bu krizlerle yoğrulduk ki ve bunların içinde ayakta kalmayı başardık. Ayakta oldukça yeni şeyler öğrendikçe aldığımız kararların isabet oranı daha da yükseldi. Hem World Class ilk bu yıl kategori olarak oluşturulmuştu, World Class Havayolu ödülü aldık, 5 yıldızlı havayolu ödülünü 5’inci kez aldık. Hijyen sertifikasında dünyada en üst hijyen sertifikasını aldık. Bu krizin parametrelerinden birisi de hijyen ve güvenlik standartlarını emniyet standartlarını ve hijyen standartlarını en üst düzeye taşı ve pandeminin gerektiği koşullarda operasyonun her sürecini denetle ve yönet idi. Süreci buna göre yönettik. Hijyen uzmanları oluşturduk. Çalışanlarımız için de özel eğitimler verdik. Onlar baştan başa süreci hem takip ediyorlar uçuşlar sırasında hem raporluyorlar. Hem de uçuş sırasında müdahale ediyorlar hijyen uzmanları oldukları için. Tüm çalışanlarımız bu anlamda bu hijyen konusunda azami dikkat edip yolcularımızı ve operasyonu buna göre yönlendirdiler. Buna yolcularımız da çok olumlu tepki verdi ve zaten APEX’de yolcu hizmetleri derneği olduğu için yolcu deneyimlerini olduğu için yolcu deneyimleri de ölçen bir kuruluş. Kar amacı gütmeyen bir kuruluş. Bu anlamıyla da bu kuruluşun yaptığı tüm denetimlerde yolcularını oylarında da hep en üste çıktık bu açıdan bence bu ödülü merkezinde bu var.

“Japonya’nın dünyada nişanı verdiği de en genç kişi oldum”

Japonya ile ödüle gelince de “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” de bence bu güzel ailenin başında olduğum için takdim edildi. Benim için büyük bir onur “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” almış olmam. Zannedersem en uzun süreli başkanı olmak değil onurlu olan, bu süreçleri yönetip, bu krizlerde ayakta kalmış bir ailenin ve bugün ödüllerle takdim edilmiş bir ailenin başında olmak benim için onurdur. Ama bu süreye tahammül ettikleri için ana sermayedarımızı da kutlarım. Sayın Cumhurbaşkanımıza da şükranlarımı sunarım. Şunu söylemek istiyorum ilk Avrupalı CEO olmak ve aynı zamanda ilk Türk olmak da bunda gurur verici bir olay, onur verici bir olay. Bundan sonra şunu söyleyeyim Japonya’dan aldığım nişansa aynı bu başarıların bu defa Japon imparatoru ve Japon hükümeti tarafından onurlandırılmış halidir. Japonya Devleti çok önemli ve çok büyük bir devlet. Türkiye ile çok önemli ilişkileri var. Türkiye’deki bugüne kadarki çok önemli projelerde teknolojileri ile o projenin hayata geçirilmesi ile Türkiye’nin altyapısına çok büyük katkılar vermiştir Japonya. Japonya yiğit insanların, mert insanların, dürüst insanların, düzgün insanların ülkesidir. Geleneklerine bağlı insanların ülkesidir. Tıpkı Türkiye gibi, tıpkı Türk milleti gibi Japon milletinin de benzer hasretleri vardır. Japon Devleti dünyadaki en rasyonel devletlerden bir tanesidir. Japon İmparatoru da Japon Devleti de eğer bir şey yapacaklarsa bir adım atacaklarsa ince eleyip sık dokur. Karar almaları kolay olmayan çok zor karar alan ama aldı mı sonuna kadar arkasında duran bir ülkedir. Bu açıdan şahsıma tebliğ olan ve daha evvel rahmetli Adnan Menderes’in rahmetli Fatin Rüştü Zorlu’nun, Mevlüt Çavuşoğlu beyin ve işadamı Ahmet Çalık beyin aldığı bu ödüllerin en son olarak şahsıma tebliğ edilmesi beni çok mutlu etti. Çünkü Japonya’nın dünyada bu nişanı verdiği en genç kişi oldum. 49 yaşında aldım. Genelde 60’lı yaşlarda bu ödül veriliyor. Dolayısıyla bunu da alan “En Genç” dünyada olma onurunu da yaşadım. Ülkeme hayırlı olsun. Türk Hava Yolları ailesine hayırlı olsun. Ne kadar bu ülkeyi onurlandıracak işler yapsak azdır. Vazifemiz bu ülkeye, bu markaya ve bu aileye budur. Ben en azından bunun bir kısmını yerine getirebilirmiş olmanın huzuru içindeyim.

“22 tane daha uçak geliyor”

Aynen aslında söylediğiniz gibi oldu. Yaşlı uçakları ve verimsiz uçakları daha verimli uçaklarla değiştirdik. Çünkü oyunun kuralı bu. Oyunun kuralı daha bakımlı, daha verimli, daha genç bir filoya sahip olmak. Bu sayede diğer rakiplerinizden daha yeni, daha temiz uçaklarla, daha iyi uçaklarla, daha kaliteli uçaklarla, daha az kirliliğe sebep olan sürdürebilirlik anlamında çevreye daha az zararlı uçaklarla yakıt verimliliği ile uçmak. Bunu sağlamak için de burada endüstri ile çok iyi ilişkilere sahip olmanız lazım. Çok akıllı finansman politikaları ve nakit yönetim politikaları götürmeniz lazım. Kapasitenizi çok iyi planlamanız lazım. Mesela uçak siparişi vermek değildir. Mesele uçak almak da değildir sadece. Mesele aldığınız uçakları hangi destinasyonda hangi rotada hangi tarife ile hangi fiyatlamayla uçacaksınız ve bundan maksimum verimi nasıl alacaksınızdır. Bunu ne kadar gelire tahlil edeceksiniz ve de ne kadar hızlı bir geri dönüş sağlayacaksınız rekabette. Bu bakımdan da THY çok başarılı oldu. İki yüzlü uçaklarla geldim, sayı olarak iki yüzlü uçakların başındaydı. Şimdi 400’lere geldi. 373 oldu tam sayı ama gelecekler var. 22 tane daha geliyor. Bir sonraki yıl da yine gelecek olanlar var. Yani herhalde benim dönemimde aşağı yukarı 400 uçağa gelmiş bir havayolu şirketi olacağız. Umarım bu salgın süreci etkisini azaltır ve biz de büyümeye devam ederiz. Uçakları yenilemeye devam ederiz. Yeni uçaklarla, verimli uçaklarla, yakıt verimliliği olan motor verimliliği olan uçaklarla ve daha az sarsılan daha az jetlaga sebep olan bir filo ile yolcularımızın da bu anlamıyla sağlığını, zindeliğini daha iyi sağladığımız uçuş kalitesi ile rakip önüne geçeriz yine. Hep önde olmaya da devam ederiz.

“İç hatlarda fiyat düzenlemesine ihtiyaç duyuyoruz”

Çok etkileniyor. İç hatlarda acil bir fiyat düzeltmesine, ayarlamasına ihtiyaç duyuyoruz. Bu konuyla ilgili görüşmeleri arkadaşlarımız sektörde diğer şirketlerinde başındaki arkadaşlarla beraberce yapıyorlar Ankara ile. Ama tabi çok zor bir dönemdeyiz. Şunu kabul edelim bütün dünya enflasyonda boğuşuyor. Siz hiç Japonya’da, Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 5 buçuk, 6’larda enflasyon gördünüz mü ? Mümkün değil. Bu ülkelerdeki Almanya Avrupa bütün dünya bir enflasyon mücadelesi içerisinde. Çünkü bol para verdiler. Para politikalarını dengesini bozdular. Resesyon olmasın diye desteklediler ve bu sayede de şimdi bu para bolluğu harcama bolluğu arkasından da enflasyon geldi. Fiyat istikrarı bozuldu. Bu fiyat istikrarsızlığı döneminde tabii ki TL’nin aşınma payını da düşündüğümüz zaman ciddi baskı altında tüm havayolu şirketleri Türkiye’de iç hat uçan. Dış hatlar bunu dengelemeye çalışıyoruz. Ama insanımıza yüklenmek fazla istemiyoruz. Bir fiyat ayarlaması olacaksa da bunun çok insaflı ve çok dikkatli yapılması lazım. Belli bir miktarın üzerine çıkıldığında zaten bu yolcudan da tepkiyle karşılaşır. Yolcularımıza bunu yapma hakkımız yok. İnsanların bir yerden bir yere gitme kavuşma haklarını sürdürebilmeleri için yolcularımıza bugünlerde destek olmalıyız. Unutmayalım biz bugünlere çalışanlarımız ve yolcularımızla birlikte geldik. Bugün belki kazancımızın bir miktarını onlara geri verme zamanıdır. Bir süre daha bu fiyatlara belki katlanma zamanıdır. Zor bir durum. Bu bir paradoks bu. Bu paradoksta bir yandan zararınızı kapatmak için fiyat ayarlamasını ihtiyacınız var. Ama öbür yandan enflasyonun ağırlığı altındaki durumu da görüyorsunuz, alım gücünü de görüyorsunuz. Burada bir denge lazım, insani olmak lazım. Ben ve arkadaşlarım bu konu çok hassasız.

 

 

Exit mobile version