Dr. Serdar Savaş: Çok uçmak yaşlanmayı hızlandırıyor

Uçak yolculukları çoğumuz için zevkli bir seyahat. Bulutların üstünde kendinden geçenler, varmak istediği yerin heyecanını havada yaşayanlar, gökyüzünden önemli oranda iletişim kanallarının ve özellikle telefonunu kapalı olması, gelen-gidenin olmaması sebebiyle kısa süreli bir terapi yaşayanlar ve hafiften inzivaya çekilenler bile söz konusu olabiliyor. Bu yönleriyle bakıldığında harika birşey, ancak bir de uçak yolculuğunun getirdiği önemli riskler var.

Özellikle çok sık uçanlar; pilotlar, kabin personeli, iş insanları ve benim gibi gazeteciler için bu ris

Dr. Serdar Savaş, uçak yolculuğunda dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

kler daha keyfiyet arz ediyor. Havayolları da bu hususları dikkate alarak, yolculara havada uyarılar yapıyorlar, egzersizler, hareketler, uyuma saatleri öneriyorlar ve yiyecek-içecek menülerini uzmanlar eşliğinde daha sağlıklı bir şekilde hazırlama yarışı içine giriyorlar. Türk Hava Yolları’nın (THY) bu kapsamda başta Dr. Mehmet Öz olmak üzere, Dr. Ender Saraç gibi çeşitli uzmanlarla çalışmalar yaptığını biliyoruz. Peki havada vücudumuza neler oluyor ki böyle bir çalışma içine giriliyor?

Gentest Enstitüsü Direktörü Dr. Serdar Savaş ile havada vücudumuzun geçirdiği değişimleri konuştuk. Savaş’ın sık uçanlarla ilgili olarak sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

– Uçak yolculuğu çok zevkli bir seyahat bizim için. Ben uçağa bindiğim zaman bulutların üstünden baktığım zaman kendimden geçiyorum. Bir de telefonlar kapalı, giden gelen yok. Hakikaten inzivaya çekiliyorsunuz, tefekkür yaşıyorsunuz. Onun için harika bir şey. Tabi uçak yolculuğunun getirdiği riskler de var.

Nedir bunlar? Özellikle çok sık uçanlar için. Gökyüzünde belirli bir mesafenin üzerine çıktığımızda, aldığımız radyasyon miktarı artar. Radyasyonun artmasının vücutta birçok olumsuz etkileri var ama bunlardan en önemlisi hücrelerimizde, hücrelerimizin çekirdeğinde bulunan genetik materyalimiz. Bu DNA’nın kırılmasıdır. DNA kırıkları ne yapar? Kanserlere yol açar, yaşlanmanızı hızlandırır. Kalp hastalıları, şeker hastalığı, alzhemeir hastalığı gibi birçok arzu edilmeyen hastalığa da yol açar.

Peki her insanda bu DNA kırıkları aynı şekilde mi meydana gelir? Hayır! Bir de buna yatkınlığı olanlar vardır. Zaten normal hayatında da DNA’sı fazla kırılan insanlar var. Sonra bu DNA’nın tamiri vardır. Peki bu tamir bütün insanlarda aynı mıdır? Hayır! Bazı insanlarda DNA daha çabuk tamir olur, kimisinde daha geç tamir olur. Demek ki DNA kırıklarının hasarlarının oluşmasına yatkınlık bir de kırılmış DNA’yı nasıl tamir ettiğimiz farklılık gösteriyor. Bunun üzerine bir de uzay radyasyonunu eklediğimizde hastalık risklerimiz artıyor.

Sık uçuş nedir?

– Haftada iki uçuş sık uçuştur. Özellikle de bunlar okyanus aşırı, transatlantik, transpasifik uçuşlarsa, bunlar uzun saatler süren uçuşlar, daha yüksek irtifada seyreden uçuşlardır. Hani bir saat Ankara’ya gittim geldim uzun uçuş değil veya haftada 3 defa Ankara’ya gittim geldim uzun uçuş değildir. Bahsettiklerim Amerika’ya, Japonya’ya, Singapur’a, Avustralya’ya, Güney Amerika’ya olan 5 saat üzerindeki uzun uçuşları kabul etmek lazım. Şimdi bu uzun uçuşlar kuzey-güney aksında değil de, doğu-batı aksında cereyan ediyorsa karşımıza bir de zaman farkı çıkıyor. Vücudumuz yaradılışımız itibariyle Güneş’e göre kendisini ayarlar. Buna biyolojik saat denir. Bütün hormonlarımız, uykumuz, vücudumuzun savunma mekanizması vücudumuzun dinlenmesi bütün bunlar biyolojik saate göredir.

Hangi yönde uçuşlar zordur?

– Batıdan doğuya gitmek daha olumsuz etki yaratır. Buradan Almatı’ya giderseniz daha olumsuz etkilenirsiniz. Almatı’dan İstanbul’a döndüğünüzde daha rahat edersiniz. Pekin’e gittiğinizde adaptasyonunuz daha zor olur, Pekin’den İstanbul’a geldiğinizde daha rahat gelirsiniz.

Altını önemle çizmek istediğim bir nokta var. Yapılan önemli bir yanlış var. Uçakta yolcu olarak seyahat eden insanların gittikleri yerde veya döndükten sonra melatonin dediğimiz biyolojik saati düzenleyen hormon hapları vardır. Bunlar 3mg’lıktır. Bundan birkaç tane almaları bir problem teşkil etmez. Zaman zaman uçuş ekibinin de bu uyumu sağlamak için melatonin aldığını gözlüyoruz. Bu kesinlikle olmaması gereken bir şeydir. Uçuş ekibi melatonin almamalıdır. Gittiği yerde kısa bir süre uyum sağlar ama dönüş yolunda dikkat düzeyini çok azaltır. Dönüş yolunda uyku oluşmasına sebep olur. O yüzden pilotların dönüşte kullanmaması lazım.

Mürettebat değil ama yolcular melatonin kullanabilir

Uçakta çok yanlış yapılan başka şeyler de var. Bunlardan bir tanesi çok çay-kahve tüketmektir. Çay ve kahve vücut suyunu kaybetmemize yol açar. Kanın daha fazla koyulaşmasına yol açar. Yukarıda bir de basınç farkından dolayı pıhtı atma yatkınlığı varsa birey de o zaman olumsuz sonuçlanır. Diyoruz ki uçağa bindiğinizde alkol ve kahveden uzak durun çayı daha açık için daha az sayıda için. Peki ne içelim en çok? En çok domates suyu ve su için.

 Uçakta neden domates suyu içilir?

– Domates suyunun içinde kortizon vardır. Kortizon; özellikle bizi zaman farkından doğacak vücut stresimizle ilgili olarak bir koruma sağlar. Kortizon; stresle salgılanan bir hormondur. Bunu küçük miktarda domates suyu ile aldığımızda o uçuş stresine karşı bir koruyucu etkisi olur. Bütün hücrelerimizin suyla beslenmesi lazım. O nedenle mutlaka domates suyunu ve bol suyu uçuşta eksik etmemek lazım. Domates suyu için dediysek de 10 litreden bahsetmiyoruz. 2 saatte bir 1 bardak domates suyu içmek ve yanında mümkün olduğu kadar su içmek. Tabi bunu başka getireceği önemli bir avantaj var. Çok su içtiğimiz zaman tuvalete gitmemiz gerekir. Bu da bizi uçak içinde yürütür. Hep aynı şekilde oturmamak lazım. Hareketsizlik ve dizlerin sürekli bükülü olması, toplar damarlarda pıhtı oluşmasına sebep olur.

Saat başı ayağa kalkıp ayaklarımızı açmalıyız

Uçaklara yemek hazırlayan firmalar bu konuda oldukça bilinçlendiler. Artık böyle çok yağlı yiyecekler hazırlamıyorlar. Uçakta çok şekerli yiyeceklere de yaklaşmamak lazım. Tatlılara çok yaklaşmamak lazım.

Uçakta yağlı ve tatlı yiyeceklerden uzak durmak önemli.

Pilotlarda bazı kanserler sık görülüyor

Yapılan araştırmalar, pilotların yaşam sürelerinde bazı hastalıklara yakalanma oranları arasında pilotlar aleyhine bazı durumlar tespit edildi. Pilotlarda bazı kanserler daha sık görülüyor. Pilotlarda bazı kalp hastalıkları daha sık görülüyor. Bunun nedenleri de biraz önce bahsettiğimiz DNA kırıkları, uçuştan kaynaklanan zaman farklılıkları, kabin basıncı bir de düzenli yemek yeme imkanları yok. Pilotlar düzenli yaşamıyorlar. Pilotluk mesleğinde sağlığı muhafaza etmek son derece önemli. Çünkü 6 ayda bir check-up’lara girersin. 40 yaşından sonra 6 ayda bir gitmek zorundalar.

– Pilotların sağlık sorunları ruhsatlarını  bile etkileyebilir. Onun için pilotların son derece sağlıkları açısından farkındalıklarının yüksek olması lazım. Bu alanda bilimsel çalışmalarla alakalı bilgi vereyim. Biz Gentest Enstitüsü olarak Hacettepe Teknokent’te 2004 yılında kurulduk. O günden beri Ar-Ge çalışmalarımız ve uygulamalarımız sürüyor. Şunu artık bilimsel olarak yapabiliyoruz. Bir pilot genetik olarak acaba hangi riskler altında? Kalp krizi riski, kanser, mide kanseri, kolon kanseri, akciğer kanseri, pankreas kanseri, mesane kanseri, cilt kanseri, alzehimer hastalığı vs. Bunları ortaya koyabiliyoruz. Pilotun yaşam tarzını inceleyerek onun bu genetik yapısıyla ne kadar uyumlu olup olmadığını inceliyoruz. En önemlisi pilotun stresini ölçebiliyoruz. Bunu fizyolojik olarak yani vücuduna taktığımız aletlerle 3 gün boyunca stresini ölçebiliyoruz. Pilotlara beyinlerini nasıl kullandıklarıyla ilgili ve dikkat süreleriyle ilgili testler yapıyoruz. Bunlar klasik havacılık hekimliğinde pilotların check-up’ının tamamen dışında yapılan çalışmalar.

Sağlık çalışmaları pilotlara şunları sağlar:

1-Sağlığını nasıl daha uzun yıllar muhafaza eder ve geliştirir. Böylece lisansını elinde daha uzun yıllar nasıl tutabilir.

2- Stresini ve dikkatini nasıl yönetebilir.

3- Zaman farklılıklarına nasıl adaptasyon sağlar.

Bunlar gibi onlarca konuda pilotlara bir yaşam planı, bir yaşam kılavuzu hazırlayabiliyoruz. Şimdi bu havacılık tıbbında ulaşılan son nokta. Hastalıklar olduktan sonra değil de hastalıklar olmadan önce bunları tespit etmek mümkün. Böylece hem kaza riskini düşürmek hem pilotun sağlığını korumak ve ömrünü uzatmak.

 

Yazı ve fotoğraflar: Haber Aero

Exit mobile version