Pegasus Hava Yolları’nda ikinci pilot olarak görev yapan Duygu Prepol, pilot olmak isteyenlere seslenerek, bu arzularını gerçekleştirmek için hiçbir zaman geç kalmış olmadıklarını söyledi.
Prepol, pilot olmak isteyen gençlere kendi deneyimlerinden örnekler vererek Haber Aero’ya özel açıklamalarda bulundu. Pilot olmaya nasıl karar verdiğini, uçağın kokpitinin hayal edenlere önerilerini, Kovid-19 salgın döneminde pilotlar açısından nelerin değiştiğini anlattı. Haber Aero sordu, Duygu Prepol cevaplandırdı;
“Pilotluk hayalimdi”
Pegasus Hava Yolları’nda ikinci pilot olarak uçuyorum. Airbus filosunda görevliyim. 3 yıldır Pegasus ailesiyleyim ve bu ailenin bir parçası olmaktan çok memnunum. Neden pilot oldum? Benim hayalimdeki meslekti. Hep jet pilotu olmayı çok istedim. Jet pilotu olamadım ama buna yakın ne olabilirim diye düşündüm ve üniversiteyi bitirdikten sonra dil eğitimi için İngiltere’ye gittim. Dil eğitimini tamamladıktan sonra bir de yüksek lisansımı tamamlayıp Türkiye’ye geri döndüm. Türkiye’de Ayjet uçuş okuluna devam ettim. Onu tamamladıktan sonrada pilotluk hayatıma giriş yaptım. Pegasus’un da kendi uçuş akademisi var, fakat ben Pegasus’a bağlantılı olarak gitmedim. Kendim dışarıdan başvuruda bulundum. O zamanlar henüz Pegasus’un akademisi aktif değildi. Kendim Ayjet’e yazılıp 18 aylık eğitimimi tamamlayıp, diplomamı aldıktan sonra iş başvurularında bulunup pilotluk kariyer hayatıma başladım.
“İlk uçuşum özel iş jetindeydi”
Şu an Airbus 320 ve 321 yolcu uçaklarında uçuyorum, ama daha önce özel iş jetinde, Bombardier Global Express’te 1,5-2 iki sene boyunca ikinci pilot olarak görev yaptım. Aradaki farklar şöyle; Biz yolcu uçağında yolcuyla tanışıp konuşabilme şansımız yok. Yolcu uçağında pilot olarak sadece görevimizi yerine getiriyoruz. Operasyonel olarak daha sınırlı bir süre içerisinde operasyonu yönetip, tamamlaya çalışıyoruz. Özel jette tamamıyla yolcuyla daha iç içesiniz. Yolcuyla tanışıp sohbet etme şansınız olabiliyor. Çok değerli insanları, devlet büyüklerimizi taşıyıp onlarla birlikte seyahat etme imkânı buldum. Her ikisinin de keyifli yanları var. İkisinin de bize kazandırdığı çok güzel yanlar var.
İş jetlerinde uçmayı pilotlar olarak farklı bir dünya olarak değerlendiriyoruz. Havayolu pilotlarında olduğu gibi standart aylık programı yok. Bir çalışma düzeni yok. Herhangi bir saat dilimi ya da haftanın herhangi bir günü içerisinde uçuş planlaması yapılabiliyor. Havayollarında ise pilotların aylık standart bir uçuş planlaması var. Bir ay boyunca nereye, hangi meydanlara uçuş yapacağını, günün hangi saatinde uçuşa gidip hangi saatinde döneceğini ve hangi günler boş olduğunu bilir.
Özel jette uçtuğum dönemde Maldivlere, Amerika’da çok farklı yerlere; Newyork, Los Angeles, Seattle gibi şehirlere uçtum. Jamaika da uçtuğum uzak rotalardan birisiydi. Maldivler’de 3 gece konaklamıştık. Jamaika’da ise yaklaşık bir ay kalmıştık. Çünkü seyahat ettiğimiz yolcu uçağın orada kalmasını tercih etmişti. Uçağın geri dönmesi ve tekrardan yolcuyu almak için geri gitmesi ayrı bir maliyet. Yolcumuz sonuç olarak özel bir jet olduğundan kendisi de belirlenen süreler içerisinde uçağı kiraladığı için herhangi bir zaman diliminde dönebilme hakkından dolayı böyle bir talepte bulunabiliyor. Biz de gittiğimiz yerlerde geziyoruz. Zamanı o bölgeyi, şehirleri tanıyarak değerlendiriyoruz.
“Her uçuşun ayrı hikâyesi var”
Uçuşlarımızı, bizim uçuş planlarımızı hazırlayan arkadaşlarımızla görüşüyoruz. Bu arkadaşlarımızla uçuş rotamız belirleniyor. Uçtuğumuz rota üzerindeki hava durumu raporlarını inceliyoruz. Daha sonra uçuş planlarına bakıyoruz. Değişmesi gereken ya da yapılması gereken eklenmesi gereken şeyler varsa ilgili arkadaşlarla görüşüyoruz. Okyanus aşırı bir yere uçacaksak okyanus aşırı uçabilmek için birtakım prosedürler var bunlar inceleniyor. Bizim uçuş boyunca yapmamız gereken bir takım izlenmesi gereken prosedürler ve kontroller var. Prosedürleri tekrardan gözden geçiriyoruz. Her uçuşun ayrı bir hikayesi, dinamiği var. Şu an Pegasus ailesinde de A noktasından B noktasına uçarken de bir İzmir seferi bir Van seferi dahi olsa uçuşa gitmeden önce yine rotadaki her şeyi kontrol ediyoruz.
“Gittiğimiz yerleri ekip olarak geziyoruz”
İlk defa gittiğim bir yerse neler yapabilirim diye önceden araştırıyorum. Seyahat etmeyi çok seviyorum. Dolayısıyla gittiğim şehir veya ülkede neleri görebilirim, ne yapabilirim, oraya ait tadabileceğim yiyebileceğim oranın geleneklerine uygun tabi ki bizim kültürümüze de yakınlığı çok önemli olan yiyecekleri tatmaya çalışıyorum. Genelde gittiğimiz yerlerde ekip olarak dolaşıyoruz. Aynı yere 2-3 defa gittikten sonra o bölgede neyi alabilirim diye bildiğiniz için bir süre sonra sadece alışveriş yapıyorsunuz.
“Airbus 350’de uçmak isterim”
Hep Airbus pilotu olmak istemiştim. Airbus 350’de uçmayı da çok istiyorum. Geniş gövde bir uçak ve son teknolojilerle üretilmiş uçaklardan biri. Ama şu an 320 ve 321 Pegasus ailesi olarak ortalama yaşı ortalama 5 olan bir filoya sahibiz. Uçaklarımız çok yeni ve daha yenileri gelmeye devam ediyor. Dolayısıyla Airbus’un ürettiği en son teknolojiye sahip 320 ve 321 serilerinde uçtuğumuz için çok şanslıyım. Bu benim için çok güzel bir deneyim. İnşallah yine Pegasus ailesinde kaptan pilot olmak nasip olur.
“Kokpitte farklı yemekler yiyoruz”
Kokpit ekibi, pilotlar için 2 çeşit yemek veriliyor. Kaptan ve ikinci kaptan olarak aynı yemekleri yemiyoruz. Kabin memuru arkadaşlarımız zaten bu konuda çok profesyoneller. Şirketimiz zaten gerekli yüklemeleri yapıyor. Dolayısıyla ikimizde farklı yemekleri tüketiyoruz. Olabildiğince sağlıklı, protein ve sebze ağırlıklı yemekler tüketiyoruz. Pilotlar olarak kendi sağlımıza da dikkat etmemiz gerekiyor. Çok fazla radyasyona maruz kaldığımızdan yediğimiz içtiğimize özen göstermemiz icap ediyor.
“Düzensizlikte bir düzenimiz var”
Pilot olarak bizim hayatımız çok düzensiz gibi görünse de düzensizlik içerisinde bir düzen yaratmaya çalışıyoruz. Diyelim ki gece 4’te kalkacaksam bir önceki gün erken kalkıp erken yatağa gitmeye, 8 gibi uyumaya çalışıyorum. Bu normal günlük uyku skalası düşünüldüğünde aslında çok zor gibi görünse de erken kalktığınızda uyuyabiliyorsunuz. Gece uçuşuna gideceksem mutlaka gün içerisinde 1-1,5 saat kendimi dinlendirmeye çalışıyorum. Gece uçuşuna hazırlıklı olmak ve sabaha kadar dinç kalabilmek için… Kendinizi bu anlamda yönetiyorsunuz öğreniyorsunuz aslında. Yeme içme düzeninize dikkat ediyorsunuz. Çünkü yedikleriniz içtiklerinizde sizin günlük rutininizi etkiliyor. Neyin iyi gelip gelmediğini mesleğinizle birlikte öğreniyorsunuz.
“İlk uçuşumu unutamıyorum”
Meslek hayatımda unutamadığım çok önemli iki uçuş anım var. Bunlardan birincisi uçuş okulumdaki ilk solo uçuşumdu. Çünkü uçuş okulunda, eğitim uçağında sol tarafta alışkın olduğunuz, sizi devamlı destekleyen bir hocanız var. İlk solo uçuşumda onun olmaması beni aşırı heyecanlandırmıştı. Eğitim uçuşunda ilk 20-25 uçuşu hocanızla yaparsınız. Sonra sizin yalnız başınıza uçacağınız kanaatine vardıktan sonra sizi eğitim uçağıyla tek başınıza uçuşa gönderiyor. İnişte kalkışta ikisi de ayrı bir adrenalin. Tarifi mümkün olmayan bir heyecan. İkinci heyecanım ise Pegasus’a katıldığımda 320 filosunda ikinci kaptan olarak uçuşumu gerçekleştirdiğimde yaşadım. Arkamdaki 189 yolcuyu taşımış olmanın verdiği sorumlulukla ilk inişimi yaparken hissettiğim duygu tarifsizdi. Hala da çok heyecanlanıyorum. 3’üncü senemi bitirmiş olmama rağmen hala heyecanlanıyorum. Çünkü her iniş kalkış ayrı bir heyecan ayrı bir mutluluk.
“Her zaman kaptan gibi düşünüyoruz”
Bizim şirketimizin şöyle bir politikası var. İkinci pilot olarak görev alıyorum, ama bizim şirketimiz için her birimiz bir kaptan adayıyız. Dolayısıyla bize eğitimlerde ilk başladığımız günden beri söylenen şu; her zaman için sol koltuktaki bir kaptan gibi düşünmeye çalışın. Ama bu tecrübeyle doğru orantılı. Tecrübeniz arttıkça siz sol tarafta oturan hocalar kaptanlar gibi düşünmeye başladığınızı görüyorsunuz bir süre sonra. Zaten eğitiliyorsunuz. Profesyonel eğitimler alıyoruz, operasyonları yönetmeyi öğreniyoruz. Birtakım operasyonlarda kaptanlarımız tarafından nasıl çözüldüğünü görüyoruz. Bunlar bizim için çok güzel deneyimler. Yaşayarak görüyoruz. Operasyonun içinde biz de onlarla birlikte göğüslüyoruz. Bu şekilde biz de tecrübemizi arttırarak sol tarafa doğru yaklaşıyoruz.
“Uçuş okulu tercihi önemli”
Pilot olmayı arzu edenlerin öncelikle profesyonel anlayışa sahip uçuş okullarını tercih etmelerini öneririm. Olabiliyorsa bizim gibi kurumsal firmaların uçuş eğitimlerini verdikleri uçuş akademilerine başvuruda bulunabilirler. Pegasus olarak uçuş akademisine sahibiz. Bu akademilere başvurup eğitim alabilirler. Profesyonel kurumlardan almış oldukları eğitimlerle başarılı bir kariyer hayatına başlangıç yapabilirler. Bunun yanında İngilizce havacılık için çok önemli. Özellikle bu mesleğe gönül veren arkadaşlarıma İngilizcelerini geliştirmelerini tavsiye ediyorum.
“Pilotluk bitmeyen öğrenciliktir”
Pilot olarak 65 yaşına kadar uçabiliyorsunuz. Dolayısıyla bu yaşa kadar hep öğrencisiniz. Hep ders çalışmanız, kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. Yeni gelen teknolojiye ayak uydurmanız gerekiyor. Değişen kurallara hızlı bir şekilde uyum sağlamanız gerekiyor. Eğer öğrenci olmaktan şikayetçi olmayacaksanız, öğrenci olmak sizi yormayacaksa bir yük olarak görmeyecekseniz doğru adrestesiniz. Ben hep öyle düşünüyorum. Bana yöneltilen sorulara da böyle cevap veriyorum. Ben öğrenciliği seviyorum. Öğrenmeyi çok seviyorum ve dolayısıyla bu mesleği bu yüzden çok seviyorum. Bu mesleğe gönül verecek arkadaşlara da hep bunu tavsiye ediyorum. Bitmeyen öğrencilik için 65 yaşına kadar varsanız doğru adrestesiniz.
“Özel hayata dikkat şart”
Akşamları evde herkes ailesiyle yemek yerken biz uçuşa gidiyoruz. Bayramlarda herkes ailesiyle bayramlaşırken biz değerli misafirlerimizi ailesine kavuşturuyoruz. Bazı özel günleri kaçırabiliyoruz. Bizim işimizin böyle bir yanı var, ama ben bunu negatif bir unsur olarak değerlendirmiyorum. Biz de bir aileyiz. Değerli kabin memuru arkadaşlarımızla, operasyondaki arkadaşlarla bayramlaşıyoruz, doğum günleri kutluyoruz. Kendi içimizde bu özel günleri yaşıyoruz. İşinizi sevdikten sonra bu size zor gelmiyor. Uyku düzeninize, sağlıklı yaşama, sağlıklı beslenmeye dikkat ettiğiniz müddetçe aslında mesleğiniz sizin için gayet uygun.
Hobilerimize, yaptığımız sporlara da dikkat etmemiz gerekiyor. Vücudunuza sağlığınıza zarar verecek sporlardan bir tık uzak kalmanızı gerektirecek bir meslek. Çünkü sağlıklı olduğumuz müddetçe uçabiliyoruz. Ata binmek çok güzel bir şey ama attan düştüğünüz takdirde fiziksel olarak hasara sebep olursa bu bir süre mesleğinizi devam ettiremeyeceğiniz anlamına geliyor. Dolayısıyla özel hayatınızı buna göre düzenliyorsunuz. Aslında mesleğiniz sizin hayatınızın gidişatını da yönlendirmiş oluyor.
“Kokpitte maskeyle uçuyoruz”
Malum Kovid-19 salgın sürecini yaşıyoruz. Uçaklarımız her uçuş sonrası temizleniyor, dezenfekte ediliyor. Bizler de maskelerimizle uçuşlara katılıyoruz. Uçuşlarımızda devamlı bizim için temin edilen dezenfektasyon, losyonlar ve maskeler oluyor. Kokpitte devamlı maske takıyoruz.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.