Makine Mühendisi Dr. Emir Öngüner, Nuri Demirağ’ın çok az bilinen avcı uçağı Nu.D.40’ı TUSAŞ tarafından yayımlanan “TUSAŞ MAG” dergisine anlattı. Öngüner, Nuri Demirağ’ın hayalini gerçek kılmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu söyledi.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından 2 ayda bir yayınlanan TUSAŞ MAG dergisinin 117’nci sayısı okurlarla buluştu. Şirketin çalışmalarıyla ilgili güncel haberlerin aktarıldığı dergide, “Nuri Demirağ’ın hayalini gerçek kılmak bizim için büyük bir onurdur” başlıklı bir de özel söyleşi yer alıyor.
Dergi, kısa bir süre önce Nuri Demirağ’ın Nu.D.40 uçağı ile bizleri tanıştıran Makine Mühendisi Dr. Emir Öngüner ile konuştu. Öngüner, Demirağ’ı ve Nu.D.40 uçağını TUSAŞ MAG’a anlattı.
İşte Dr. Emir Öngüner ile gerçekleştirilen söyleşi:
Nuri Demirağ’ın en büyük projelerinden biri olan fakat, tarihin tozlu sayfaları arasında kalan Nu.D.40 uçağını kısa bir süre içerisinde tanıdık. İlk Türk muharip uçak projesi olarak anılan Nu.D.40’ın izini sürerek, bu projeyle bizleri tanıştıran ve Nuri Demirağ’ın en büyük hayali olan bu uçağın tesislerimizle hayat bulacak olmasına vesile olan Dr. Emir Öngüner ile Nuri Demirağ’ı, bu büyük projesini ve havacılık tarihimizi konuştuk.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
2005’te St. Georg Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra makine mühendisliği eğitimi için Stuttgart Üniversitesi’ne başladım. Bosch ve Daimler firmalarında staj ve fakültede ise yaklaşık üç sene asistanlık yaptım. Bitirme tezimi 2012’de Mercedes-Benz’in aerodinamik departmanında tamamladım. Ardından, Brüksel’deki von Karman Institute for Fluid Dynamics’te yüksek lisans sonrası ihtisas programına kabul edildim. 2013 yazında Brandenburg Teknik Üniversitesi’nde doktoraya başlayıp, 2017 sonunda savunmamı verdim. Üç senedir de DLR-Alman Havacılık ve Uzay Merkezi’nde deneysel aerodinamik alanında çalışmaktayım.
Çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yabancı kaynaklardan havacılık tarihine dair bilgiler edinmeye çalışıyorum. Uzun bir süre roketçiliğin tarihi hakkında belge topladım. Tsiolkovski, Goddard, Oberth ve von Braun gibi ustaların çalışmalarını öz kaynaklardan derleyeceğim kronolojik bir çalışma hazırlıyorum. Kitaplaşması birkaç seneyi bulur.
Bunun yanında I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı havacılığında Alman etkisi, erken Cumhuriyet döneminde havacılıkta Almanlar ile yapılan ortaklıklar ile diplomatik temaslar, havacılık eğitimi için Almanya’ya gönderilen Türk öğrenciler gibi çeşitli konularda birçok belge toplayabildim. Önümüzdeki yıllarda bu konularda da kitap çalışmalarım olacak.
Yakında Nuri Demirağ ve Nu.D.40 uçağını resmî kaynaklarla birlikte anlattığınız kitabınız yayımlanacak. Bu kitap aracılığıyla havacılık kahramanımız Nuri Demirağ’ın en büyük hayallerinden biri olan Nu.D.40 uçağı şirketimizde hayat bulacak. Nu.D.40 uçağını üretmek fikri nasıl ortaya çıktı?
Kitap, resmî arşiv belgelerine dayanarak bugüne kadar bilinmeyen ilk Türk muharip uçak projesi Nu.D.40’ın tarihçesini konu alıyor. Türkiye’de o yıllarda rüzgâr tüneli olmadığından Nu.D.40’ın aerodinamik testleri için yabancı bir tesise başvuruluyor. Çizimler 1938’de Almanya’nın Göttingen şehrindeki bugünkü DLR’nin öncülü olan Aerodinamik Deney Kurumu’na (AVA-Aerodynamische Versuchsanstalt) gönderiliyor. Burada prototipi inşa edilerek rüzgâr tüneli testleri icra ediliyor. Akabinde, Türkiye’ye 110 sayfalık kapsamlı bir teknik rapor iletiliyor.
Savaşın başlaması ile beraber iletişimde sorunlar yaşanıyor ve AVA tüm raporları teslim etmiş olmasına rağmen talep ettiği paranın sadece bir bölümünü tahsil edebiliyor. İletişim kopukluğunun devam ettiği sırada, 1940’ta Alman Havacılık Bakanlığı’nın kararı ile Nu.D.40’a ait rapor iki Alman havacılık firmasına iletiliyor. Bu kurumların Nu.D.40’ın bilgilerini kullanarak neler yaptıklarına dair birtakım bulgulara ulaşmış olsam da ne yazık ki elimizde kesin veriler yok.
İşin ilginç yanı, 80 seneyi aşkın süredir Türkiye’de bu uçak hakkında tek bir satır yazı ya da resmî belgeye rastlanmamış olması… Sebebini çok merak ediyorum. Tüm belgeleri okuyup notlar aldıktan sonra aklımdan şu cümle geçmişti: ”Cesaret alınarak, ders çıkarılması gereken bir hikâye…” Nu.D.40’ın tarihçesi, teknik altyapı ve kurumsal arşivin sanayi bağlamındaki önemini gözler önüne seriyor. Bu nedenle kitabı okuyan herkese eleştirel yaklaşımda bulunmasını rica ediyorum.
Elimdeki belgeleri ülkemiz yararına değerlendirmek için ilk önce TUSAŞ Genel Müdürü Sayın Prof. Dr. Temel Kotil’den randevu rica ettim. Temmuz 2019’da belgeleri ile paylaştıktan sonra Sayın Kotil şu sözleri söyledi: ”Siz bunları anlatırken ne düşündüm biliyor musunuz? Bizim bu uçağı mutlaka yapmamız lazım!”
Kitabın ilk taslağını hazırlayıp, Aralık 2019’da Sayın Kotil’e sunduğum gün TUSAŞ bünyesinde bir toplantı gerçekleştirdik. Elimdeki tüm çizimleri paylaştım. Bir ekip kuruldu ve üç boyutlu dijital model oluşturuldu. Akabinde 1:24 ölçekli maketin yapımına başlandı. Bir sonraki aşama olarak Nu.D.40’ın biri fosil yakıtlı ve diğeri elektrikli olmak üzere 1:5 ve 1:8 ölçekli İnsansız Hava Aracı (İHA) modelleri ile 1:1 ölçekli hakiki versiyonu listede bulunmakta.
Yıllar sonra gerçekleşecek bu hayal hakkında neler düşünüyorsunuz?
Nuri Demirağ ile ekibinin bu mirasına sahip çıkmak, Nu.D.40’ı canlandırmak ve ait olduğu Türk semalarına kavuşturmak artık bizlerin görevidir. Böyle bir hayalin gerçekleştirilmesinde katkımın olması benim için büyük bir onurdur.
Nu.D.40’ın keşfedilmesi ”sanayi mirası” ve ”teknoloji tarihi” kavramlarının önemini açıkça ortaya koyuyor. Sanayi geçmişimizi resmî belgeler ile araştırmak, kıyaslamalı analiz yürütmek, bulguları tarafsız şekilde aktarmak ve doğru ile yanlışı akılcı bir tarzda izah etmek zorundayız. Bu bağlamda, tarihin sadece sosyal bilimcilerin değil, fen bilimcilerin de ilgi göstermesi gereken bir bilim dalı olduğunu hatırlatmalıyız.
Havacılık tarihimiz hakkında birincil kaynaklar üzerinden araştırmalar yürüten biri olarak, Türkiye’nin yıllar içerisindeki değişimini ve dünya havacılık sektöründe ulaştığı konumu bizler için değerlendirir misiniz?
Geçmişimize göz atarsak, erken Cumhuriyet döneminde başlayan havacılık çalışmaları II. Dünya Savaşı döneminde sekteye uğramış ve savaş sonrası kurulan dünya düzenindeki konumumuz gereğince pasif bir hâle getirilmiştir. Kıbrıs Harekâtı sonrası başlayan savunma sektöründeki millîleşme hareketinin sonuçları bulunduğumuz şu dönemde açıkça görülmektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin havacılık alanında gösterdiği başarısı inkâr edilemez bir gerçektir. Dünyada sadece birkaç ülke tarafından üretim çalışmaları devam ettirilen beşinci nesil savaş uçaklarının yer aldığı kategoride öne çıkan Milli Muharip Uçak, uluslararası pazarda ciddi bir prestij göstergesidir. Nu.D.40 örneğinde karşılaşılan rüzgâr tüneli sıkıntısı da çözülmüş ve 2019’da alınan karar ile biri ses altı diğeri trisonik olmak üzere iki yeni tesis devlet eliyle Türk sanayisine kazandırılacaktır. Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşırken nice başarılı projeleri görmek dileği ile…
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.