Target dergisinin son sayısında hipersonik silahlar konusu ele alınıyor. Hipersonik teknoloji nedir? Geleceğin savaşlarında etkisi ne olacaktır? Hangi ülkeler öne çıkıyor?
Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan “Target” dergisinin 12’nci sayısında, hipersonik silahlar konusu ele alınıyor. Dergide yer alan “Geleceğin yenilmezleri: Hipersonik silahlar” başlıklı yazıda, bireylerin, toplumların ve devletlerin güvenlik amacıyla başvurdukları esas yöntem olarak kabul gören bu alana yeni dâhil olan hipersonik teknolojinin süper güçlerin savaşını yeni bir boyuta taşıdığı belirtiliyor.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2019 yılının Nisan ayında yayımladığı raporda, küresel savunma harcamalarındaki yükseliş eğiliminin devam ettiği ve hatta rakamların 2018 yılında 1 trilyon 800 milyar dolara ulaştığı açıklanıyor.
Yayımlanan raporda 2017 yılına göre silahlanmada 46 milyar dolarlık bir artış (yüzde 2,6) gerçekleştiği görülüyor. Bu artışın 27 milyarlık dilimi (yüzde 59’u) ABD’nin, 12 milyarlık diliminin (yüzde 26’sı) ise Çin’e ait olduğu belirtiliyor.
SIPRI raporunun bulgularına göre dünyadaki silahlanma için kişi başına 239 dolar harcanıyor. Bu miktar aynı zamanda ülkelerin gayrisafi yurt içi harcamalarının (GSYİH) toplamının yüzde 2,1’ine denk geliyor.
Teknoloji evriliyor
Bugüne kadar savaş ortamlarında ve çatışmalarda nükleer dahil birçok silah sistemi kullanıldı. Geliştirilen ve kullanılan sistemlerin pek çoğunun yerini bugün bambaşka teknolojiler aldı. Nükleer silahlar dışında stratejik hedeflere ulaşabilmek için geliştirilen sistemler arasında pek çok yeni model ve teknoloji var.
Silahlanmanın giderek arttığı ve önem kazandığı bu dönemde geleceğin yenilmezlerini hipersonik teknolojilerin üstünlüğünü geliştirenler belirleyecek gibi duruyor.
Hipersonik teknolojisi neyi ifade ediyor?
Aslında ‘hipersonik’ uçak, füze, roket gibi yüksek hıza sahip olan sistemlerinin ses hızının baz alındığı teknolojileri ifade ediyor. Aracın hızının ses hızına oranının “Mach” değeriyle ölçümleniyor. En basit örnekle deniz seviyesinde ve 15 derece sıcaklıkta 340 m/sn yani 1224 km/s olan ses hızı, bu teknolojilerde 1 mach olarak tanımlanıyor.
Hipersonik sistemler, ses hızının en az beş katı hıza sahip. Bu kategoride üretilen silah olarak yalnızca hipersonik füzeler bulunuyor. Birçok ülke savunma sanayinde daha ileride olmak adına çok büyük yatırımlara imza atıyor ve Ar-Ge çalışmalarında büyük bir hızla ilerliyor. Son dönemde, özellikle Rusya ve Çin gibi ülkelerin sıkça gündeme getirdiği ve dengeleri küresel çapta değiştirebileceğine inanılan hipersonik sistemleri biraz daha detaylı inceleyelim.
Hipersonik sistemler iki gruba ayrılıyor
Hipersonik teknolojiye sahip olan silahlar günümüzde bazı ülkelerin envanterine girmeye başladı. Geleceğin stratejilerini belirleyecek bu sistemler uçuş özellikleri itibarıyla şimdilik iki ana gruba ayrıştırılıyor. Hipersonik seyir füzeleri ve hipersonik süzülme vasıtaları.
Hipersonik Seyir Füzeleri: Klasik seyir füzelerinin birkaç jenerasyon ilerisinde olan hipersonik seyir füzeleri; şu anda teknolojide gelinen son nokta. Klasik seyir füzelerine kıyasla ses hızının en az beş katı hıza çıkabilen hipersonik füzelerin motor yapısı da farklı. Klasik füzelerde kullanılan turbojet ve turbofan gibi geleneksel motorlara nazaran hipersonik modellerde scramjet ve TBCC (Turbine-based combined cycle) gibi sistemler kullanılıyor. Bu da beraberinde yüksek hızın olumsuzluklarını getiriyor. Örneğin hipersonik füzeler, klasik füzenin radardan saklanmak için yerküreye sürünürcesine uçuşu gibi bir uçuşa imkân vermiyor. Ancak hipersonik füzenin avantajı olan kısa uçuş süresi ise hava savunma sensörleri ya da sistemlerinin etrafından yahut üzerinden uçulması gibi artıları beraberinde getiriyor. Kısa uçuş süresinden kasıt ise tam olarak şu örnekle özetlenebilir: 2.500 km menzilli klasik bir seyir füzesi olan Tomahawk, hedefine ulaşması için üç saate ihtiyaç duyuyor. Oysa Rusya’nın 2018’de kullanıma aldığı ve takribi 40 bin metre irtifada gerçekleştiren Zirkon hipersonik seyir füzesi aynı mesafeyi maksimum 20 ya da 30 dakikada tamamlıyor.
Hipersonik Süzülme Vasıtaları: Bu sistem, yerden yükselmek için bir balistik füzeden faydalanıyor. Yerküreden ortalama 100-120 km irtifada başlayan uzaya ulaşıldığında, balistik füzeden ayrılarak tekrar atmosfere dönüp, hedefine serbest süzülüşle ulaşıyor. Bu araçlar için uçuşun bu kısmında iki alternatif var: Denge süzülmesi ve atmosferik sıçrama.
Denge süzülmesinde havanın kaldırma gücü kullanılıyor. Aşağı-yukarı ve sağa-sola ani manevralar ve yön değiştirmelerle hedefe doğru uzun bir süzülme sağlanıyor. Dış görünüm itibarıyla delta kanatlı küçük bir uçağa benziyor ve ortalama 30 km irtifada söz konusu oluyor.
Atmosferik sıçramada ise görünüm itibarıyla hipersonik araçlar küçük kanatçıklara sahip ve koni şeklinde. Havanın kaldırma gücünün aksine uzay ile atmosfer arasındaki yoğunluk farkı kullanılıyor. Hedefe yol almak için 100-150 km yüksekliğe çıkıyor. Ve en önemli farklarından biri ise uzay atmosfer sınırında sıçramalara imkân tanıyor.
Hipersonikte ülkeler ne aşamada?
ABD
ABD, hipersonik alanındaki çalışmalarına ilk kez 1960’lı yıllarda başladı. İlk faaliyetine ise NASA ile North America Havacılık Şirketi tarafından geliştirilen bir proje ile giriş yaptı. ABD için ilk hipersonik araç, ülkenin ünlü astronotu Neil Amstrong’un da kullandığı X-15 uçağı. Üretim yılı 1959’a tarihlenen araç, B-52 Stratofortress uçağı tarafından taşınarak havada serbest bırakıldı. İlk testler 1963 yılında gerçekleştirildi.
ABD tarafından tasarlanan bir diğer sonik uçak ise Lockheed SR-71 Blackbird. Uçak ortalama 3,5 mach hızla uçabilen ilk insanlı uçak olarak rekor kırarak tarihe geçti. Yaklaşık 85 bin fit (25 bin 908 metre) yüksekliğe çıkabilen bu uçak, yüksek irtifa rekorunu da elinde bulunduruyor. SR-71’in neredeyse atmosfer sınırına denk bir yükseklikte uçabilmesi; sürtünmeden kaynaklı ısınma, aerodinamik ve itiş sistemleri gibi alanlarda ideal bir platform olmasını sağlasa da uçak 1998’de emekliye ayrıldı.
Lockheed Martin’in İleri Gelişim Programı Skunk Works yetkilileri; 2017 yılında Blackbird’ün devam niteliğinde olan SR-72 üzerinde çalıştıklarını açıkladılar. Yaklaşık 6 mach hıza erişmesi beklenen SR-72 Son of Blackbird, ayrıca insansız olarak tasarlanan ilk hipersonik jet oldu. SR-72’nin ilk prototipinin 2030 yılında üretilebileceği düşünülüyor.
NASA ve Boeing tarafından üretilen bir diğer hipersonik uçak olan X-43, tıpkı X-15 gibi yine Boeing-52 uçağından bırakılarak harekete geçirilen insansız bir araç. X-43, 2004 yılındaki test uçuşunda yaklaşık 9,4-9,6 mach hızına ulaştı ve böylelikle SR-71’in rekorunun üç katı bir hıza ulaştı. Fakat toplam üç adet üretilen X-43 aracının ilki test sürüşü sırasında patladı, diğer ikisi de deneme testlerini geçtikten sonra okyanusa çakılarak indirildi. Scramjet motorlarıyla Pegasus roketlerinin birlikte kullanıldığı bu araç, yaklaşık 10 mach hıza çıkabilme konusunda ciddi geribildirim alınmasını sağladıysa da bu araçların çok büyük maliyetlere sebep olduğu gözlemlendi.
ABD, bugünlerde yeni nesil ikinci aşama hipersonik roket motorunu test etti. Katı Roket Motoru’nun (SRM) testini geçen Ağustos ayında başarıyla gerçekleştirildi. Birinci aşama SRM ise 27 Mayıs 2021’de başarıyla test edilmişti. İkinci aşama Katı Roket Motoru’nun (SRM) testi; yeni geliştirilen füze güçlendiricinin (booster) her iki aşamasının yanı sıra SRM üzerindeki bir itme vektörü kontrol sisteminin başarılı bir şekilde test edildiğini gösterdi.
Rusya
Rusya’nın, hipersonik silahlarla ilgili çalışmalarının ilham perisi Tupolev-22 oldu. İlk kez 1959 yılında üretilen Tupolev-22, özellikle Orta Doğu ülkeleri tarafından yoğun şekilde tercih edildi ve hatta Irak-İran Savaşı’nın baş aktörlerinden biri oldu. Ancak Tupolev-22’yi asıl ünlendiren tercih nedeni olmasından ziyade yaklaşık 1,5 mach değerine ulaşan hızıyla döneminin nadir süpersonik uçaklarından olması ve gelecek için büyük bir know-how kaynağını oluşturmasıydı.
Rusya tarafından ABD’nin SR-71 Blackbird uçağına rakip olan MiG-25 bombardıman-avcı uçağı ise hipersonik teknolojiler yolunda önemli kilometre taşlarından bir diğeri olarak tarihe geçti. 1970’li yıllarda hizmete alınan uçak günümüzde bazı Orta Asya ülkeleri tarafından da kullanılıyor.
Yakın dönemde yaşanan gelişmeler arasında Moskova İleri Araştırmalar Vakfı tarafından tasarlanan ve Cisim 4202 olarak adlandırılan hipersonik hava aracının 2016 yılında Orenburg Bölgesi’nde iki kez test edilerek, yüksek başarı oranına sahip olduğu duyurulduğu yer alıyor.
Ülkede yaşanan son gelişme ise Rusya Genelkurmay Başkanlığı Askeri Akademisi Başkanı Zarudnitskiy’nin geçen ay yaptığı açıklamalar oldu. Uluslararası düzeyde basında geniş yer bulan Zarudnitskiy yaptığı açıklamada, Rusya’nın X-95 adlı yeni uzun menzilli bir hipersonik füze geliştirdiği belirtildi. Açıklamasında; “Rus Hava-Uzay Kuvvetleri için Tu-160M stratejik füze taşıyıcı bombardıman uçağı, hipersonik füze sistemi Kinjal, başta hipersonik füze X-95 olmak üzere yüksek hassasiyete sahip uzun menzilli hava silahları gibi yeni ve modernize silah, askeri ile özel teçhizat modelleri geliştirilerek hizmete alınıyor” ifadelerini kullandı.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise şubat ayında yaptığı açıklamasında farklı tabanlı hipersonik sistemlerin Rusya’nın nükleer olmayan caydırıcı kuvvetlerinin bel kemiği olacağını belirtmişti.
Çin
Çin, hipersonik füze alanında çalışmalara başlayan en yeni ülkelerden biri. Zira ülke özellikle 2000’li yılların başında Hipersonic Glide Vehicle (HGV) alanına ilgi göstermeye başladı. 2014 yılından bu yana toplam yedi test gerçekleştiren WU-14 hava aracının biri hariç tamamının testleri başarıyla geçtiği biliniyor.
Türkiye
Savunma sanayinde Türkiye, 2000’li yıllardan sonraki çalışmalarıyla artık süper lig oyuncusu oldu. Türk Hava Kuvvetleri’nin yurt dışından ithal ettiği havadan havaya füzeler, TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) tarafından yürütülen GÖKTUĞ projesi ile yerlileştiriliyor.
Bu kapsamda, Görüş İçi Hava Hava Füzesi BOZDOĞAN ve Görüş Ötesi Hava Hava Füzesi GÖKDOĞAN’ın geliştirme çalışmaları sürüyor. Benzeri sistemleri, bugüne kadar dünyada sadece 8 ülke geliştirdi. Test atışı başarıyla gerçekleştirilen BOZDOĞAN’ın 2022’de Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi hedefleniyor.
“Hipersonik sistemler, yeni oyun değiştiricilerdir”
Hipersonik sistemlerle ilgili TÜBİTAK SAGE Genel Müdürü Gürcan Okumuş yaptığı açıklamada söz konusu sistem üzerine odaklandıklarını açıkladı. Okumuş’un açıklamasındaki satır başları işe şu şekilde:
“Bundan sonra ‘Şampiyonlar Ligi’ oyuncusu olmamız gerekiyor. Buna da yakınız. Bu noktada, biz TÜBİTAK SAGE olarak üstümüze düşeni yapıyoruz. Savunma sanayiimiz diğer kuruluşlarımızla beraber bu atılımın içinde. Biz açıkçası şu anki ivmeyi devam ettirdiğimiz noktada kısa vadede Süper Lig’den çıkıp artık Dünya Şampiyonlar Ligi’nde bir savunma sanayii oyuncusu olacağız. Biz bu vizyon kapsamında hep olmayan, zor teknolojilerin peşinde giden bir kurumuz. Daha çok Türkiye’nin yurt dışından almak zorunda olduğu teknolojileri hedefliyoruz. Bu noktada çalışmaya devam edeceğiz. Süpersonik ve hipersonik sistemler artık revaçta. Yeni oyun değiştirici dediğimiz sistemler bunlar. Biz de farklı platformların süpersonik ve hipersonik sistemlerde kullanılmasına yönelik çalışmalarımızı ve bunun dışında da Türkiye’yi yine savunma sanayinde teknolojik aşama kaydedecek projelerin peşinde olacağız.”
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.