Harun Erdenay, Corendon Sport Talks’a konuk oldu

Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli basketbolculardan biri olan Harun Erdenay, Corendon Sport Talks’ın sorularını yanıtladı. Erdenay, basketbol yaşantısının okulla birlikte yürütülebileceğini söyledi.

Spor hikâyeleriyle fark yaratan isimleri Corendon Sport Talks sayesinde izleyicilerle buluşturan “İlklerin Havayolu” Corendon Airlines, programın yedinci bölümünde ise İTÜ Spor Kulübü Başkanı Harun Erdenay’ı ağırladı.

Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli basketbolcular arasında yer alan Erdenay’ın Corendon Sport Talks’ta yaptığı açıklamalardan bazıları şöyle:

“Corendon Airlines’ı tebrik ediyorum”

“45 ülkeden uçuş yapan ve uzak ülkeleri Türkiye’ye bağlayan Corendon Airlines, aynı zamanda sporun da en büyük destekçileri arasında. Bu vizyonları sebebiyle kendilerini tebrik ediyorum. Verdikleri destekler, spor kulüpleri ve organizasyonlar için çok değerli. Sponsoru oldukları kulüplere sadece maddi anlamda değil, manen de büyük destek veriyorlar. İstanbul Teknik Üniversitesi Basketbol Takımı olarak bizim yanımızda olmaları da bize güç veriyor.”

“İlk antrenörüm babamdı”

Erdenay, basketbol hayatının başlangıcıyla ilgili ise şunları söyledi:

“Basketbola İstanbul Teknik Üniversitesi’nde başladım. İlk antrenörüm de babam Kemal Erdenay’dı. Çıraklık dönemi yaşayamadan kendimi 16 yaşında A Takım’da buldum. O dönemin büyük yıldızları Erman Kunter, Efe Aydan, Paul Dawkins ve Larry Richard gibi isimlerle takım arkadaşı olma şansına eriştim. Kendime hedef koyan bir oyuncuydum ve bu da gelişimimi kolaylaştırdı. Tüm bu hedefleri aşarak Milli Takım’ın yıldız oyuncularından biri oldum.

Hiçbir zaman güvensiz bir oyuncu olmadım. Kendine güvenen ve yetenekli bir oyuncuydum. El yakan topları kullanmaktan hiç çekinmedim. Hedefe ulaşmak için hep ekstra çalıştım, özellikle şutlarıma konsantre olmuştum. En nihayetinde her yıl Final Four’u hedefleyen Ülkerspor’un önemli oyuncularından biri ve Milli Takım’ın en önemli parçalarından olmuştum. Kariyerime geri dönüp baktığımda bundan hep gurur duyuyorum.”

“Üniversite öğrencilerinin eğitim hayatlarını destekleyecek spor organizasyonlarına sahip olmamız lazım”

Harun Erdenay, Başak Koç’un “Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmış ancak basketbol yaşantısı sebebiyle üniversite eğitimini tamamlayamamış biri olarak eğitim-spor ilişkisinin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Lise çağlarında bu süreç daha kolay çözülebiliyor. Özellikle bazı liseler yetenekleri sporcuları bünyelerine katarak onlara hem nitelikli eğitim veriyor hem de onların spor yaşamlarını destekliyor. Ancak üniversite yaşlarına gelindiğinde ise süreç daha farklı işliyor. Özellikle Avrupa kupalarında mücadele eden takımlarda oynayan sporcuların üniversite eğitimlerini tamamlamaları çok zor oluyor. Bu benim de başıma geldi, dört sene kadar götürebildim ama sonunda kaydımı aldırmak durumunda kaldım.

Amerika Birleşik Devletleri’ne giden istisnalar var Sinan Güler, Doğuş Balbay ve Engin Atsür gibi. Hem üniversite eğitimlerini tamamladılar hem de profesyonel basketbolcu oldular. Sistemimizi o yöne çevirmemiz gerekiyor.

Bu durumu daha iyi hale getirmek için çeşitli yöntemler de var. Örneğin Corendon Airlines’ın da sponsoru olduğu İTÜ Basketbol Takımı’nda üniversite öğrencisi olan dört oyuncumuz vardı. Biz de antrenman programlarımızı onları destekleyecek şekilde organize ettik. Dört oyuncumuz da okul yaşamlarını tamamlayabildiler.”

“Basketbolu bırakırken zamanımın geldiğine inanmıştım”

Erdenay, kariyerinin son bölümünü için de şu açıklamaları yaptı:

“Türkiye’nin en üst düzey takımlarında oynayıp, çok önemli maçlara çıkıp, çok önemli kupalar kazandıktan sonra 20 yıllık kariyerimi sonlandırdım. Kariyerimin en önemli organizasyonlarından biri de 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası’ydı. Çok önemli bir derece elde eden o takım, iki farklı jenerasyonunun birleşimiyle ortaya çıkmıştı. Bizim alt jenerasyonumuz olarak çok önemli oyuncular geliyordu. Biz de Milli Takım’ı onlara bırakacağımız için iç rahatlığıyla oynuyorduk ve o başarı ortaya çıktı.

“Mersin’de oynarken CSKA Moskova’dan teklif aldım”

Kariyerimin son döneminde ise evim olarak addettiğim İTÜ’nün formasını giymek istedim. Ayrıca eşim Mersin Büyükşehir Belediyespor’dan teklif almıştı, benim de onunla birlikte Mersin’de olmamı istedi ve o kulübün de formasını giydim. Hatta Mersin’de oynarken menajerim CSKA Moskova’nın beni transfer etmek istediğini söylemişti ve ben de çok şaşırdım. Çünkü sonlara yaklaşıyordum. Bir oyuncuları sakatlandığı için Rusya Ligi finallerinde beni oynatmayı düşünmüşler. Kariyerimdeki yirminci sezonun sonunda ise basketbolu bırakmanın zamanının geldiğine inanmıştım. Bundan da hiç pişmanlık duymadım.”

“NBA, İspanya, Yunanistan ve Rusya’dan teklifler gelmişti”

Harun Erdenay, aktif sporculuk kariyerinde aldığı transfer teklifleriyle ilgili de yorumlarını şu şekilde paylaştı:

Kariyerimin en üst düzey yıllarında İspanya, Yunanistan ve Rusya’dan teklifler almıştım ama gitmeyi hiç düşünmedim. Çünkü zaten bir EuroLeague oyuncusuydum. Ülkemde oynamaktan da her zaman çok mutluydum.

1993 yılında ise NBA takımlarından Cleveland Cavaliers’tan minimum kontrat teklif edildi. Oraya gitmeme sebebim de açıkçası o yıllarda bugünkü gibi bir NBA yoktu. Kalite farkı çok açıktı. Avrupa’dan gelen oyunculara iyi oyuncu gözüyle bakmıyor, Avrupalı oyunculara gereken saygıyı göstermiyorlardı. Efsane oyuncu Drazen Petrovic bile iki sezon NBA’de yedek kalmak durumunda kaldı. Ben de yedek kalma ihtimalini görünce NBA’e gitmek istemedim.”

“Yöneticilik kariyerim rahmetli Doğan Hakyemez’in teklifiyle başladı”

Basketbol Milli Takımımızın eski kaptanı, aktif sporculuk kariyerinden sonraki döneme girişini ise şöyle anlattı:

“Açıkçası basketbolu bıraktıktan sonra antrenörlüğe geçme şansım olmadı. Çünkü 2006 yılında dönemin Milli Takımlar Sorumlusu, Allah rahmet eylesin Doğan Hakyemez bana gelip ‘Harun Dünya Şampiyonası’na çok genç bir takımla gideceğiz, takımın menajeri olur musun?’ diye sordu. Ben de Milli görev olduğu için geri çevirmedim ve yöneticilik kariyerine adım attım. Sonrasında Türkiye Basketbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliği, Asbaşkanlık ve Federasyon Başkanlığı konumları mümkün oldu. FIBA’da da bir dönem Yönetim Kurulu Üyesi idim. 18 ay süren Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanlığı görevinde başarılı bir süreç geçirdiğimizi düşünüyorum. Özellikle Türk basketbolunu ilerletmek ve paydaşlarımızı desteklemek anlamında önemli işler yaptığımıza inanıyorum.”

Exit mobile version