Dr. Adnan Çoban: “Yeni dönemde uçuş korkularına dikkat”

Doç. Dr. Adnan Çoban Fotoğraf: Haber Aero

Psikiyatrist-Psikoterapist Doç. Dr. Deniz Adnan Çoban, koronavirüs sonrası hayatımıza giren yeni normallerle yaşamanın bazı zorlukları olduğu ve bunların havayolu seyahatlerine yansıdığını belirterek, yeni dönemde uçuş korkularının dikkat edilmesi gereken hususu olarak çok daha önemli hale geldiğini söyledi.

Covid-19 sonrası yeni normallerle birlikte uçuş sayıları arttı, daha fazla yolcu seyahat etmeye başladı. Bir dönem Türk Hava Yollarına da danışmanlık hizmeti veren Doçent Dr. Adnan Çoban yolcuların uçuş esnasındaki korkularını nasıl yenebileceğini, kabin ekiplerinin kendilerini virüsten nasıl koruyabileceğini ve havayollarının hangi yöntemlerle daha sağlıklı uçuş yapabileceğini Haber. Aero’ya değerlendirdi.

Uçucu ekipler kornadan nasıl korunur?

Uçuş başlı başına çok stresli bir olay. Pilotluk dünyanın üçüncü en stresli mesleği. Bu birde korona stresi eklendi. Korona için global bir travma diyebiliriz. Kollektif tramvaya dönüştü. Bütün insanları etkileyen bir salgın. Koronayla karşılaşmamış olsanız bile onun psikolojisi sizi etkiliyor. Havacılıkta bizim CRM dediğimiz crew resource management (CRM) adını verdiğimiz uçuş kaynakları yönetiminde yük daha da artmış oldu. Haliyle bu hem yolculara hem de uçuş personeline büyük bir stres yükledi. Böyle bir durumda buna yönelik bir takım programların geliştirilmesi, bildiğimiz klasik CRM eğitimlerinin revize edilerek yeni çalışmaların yapılması, devreye sokulması gerekiyor. Çünkü uçuş personeli ne kadar bunlarla mücadele edecek durumda olsa da bu konuda özel programlara ihtiyaç duyabilir. Neden? Çünkü maskeyle çalışmak zorundalar. Saatlerce maske, eldiven ve siperlikle efor sarf etmek zorundalar. O zaman havayollarının buna özel kurallar getirmesi gerekiyor. Buradaki en önemli husus uçuş personelinin sağlıklı olması lazım. Uçuş personelinin güçlü olması lazım. Uçuş personelinin stresten uzak olması lazım. Ayrıca uçuş personelinin stresi yönetme konusunda güçlü ve donanımlı olması gerekiyor. Uçuş personelini psikolojik dayanıklılığı yüksek kişilerden seçmek gerekiyor. Zaten seçerken bu konuya dikkat ediliyor. Bir taraftan da duygusal çevikliği yüksek, bu tür olaylarla mücadele edebilecek kabiliyete olmaları gerekiyor. Zaten periyodik olarak kontrolleri yapılıyor. Beden olarak da stresi karşılayabilecek güçte olmaları gerekiyor.

 

Kabin ekipleri maske takması tehlikeli mi?

Geçtiğimiz günlerde bir havacılık şirketiyle yaptığımız webinarda bir arkadaşımız şu soruyu sordu; “4 saat boyunca maske takmak zorunda kalıyoruz. Ne yapmalıyız?” Burada 4 saat boyunca maskeyle uçmak uçuş emniyeti açısından sakıncalı. Çünkü sürekli hareket halindesiniz ve karbonmonoksit-karbondiyoksit soluyorsunuz. Özellikle uzun uçuşlarda nefes alma veya oksijen takviyesi yapmaları gerekiyor. Kabin personelinin oksijen saturasyonu düştüğü zaman nefes almada sıkıntılar, bayılmalar söz konusu olabilecektir. Daha önemlisi koronanın yaratmış olduğu yüksek stresle ilgili bir şeyler yapılması. Bulaşma riski var. Ölüm tehdidiyle karşı karşıyasınız. Benim danışanlarım var ve en çok şundan korkuyorlar. Uyanıklar, nefes alamıyorlar ve yoğun bakımda tek başına bir şekilde duruyorlar. Bu tür durumlarda travma odaklı bir takım yöntemleri devreye sokmamız gerekiyor. Çünkü bunun bir travma olduğunu kabul edeceğiz. “Kafaya takma sen güçlüsün! Spor yap! Hareket yap!” gibi akıl veren tarzda girişimler değil de, çok daha beyindeki o travmatik senaryoyu düzeltecek, ona karşı duyarsızlaştıracak bir takım yöntemler var. Mesela EMDR terapisi dediğimiz yöntemler var. Son yıllarda üzerinde durduğumuz bir yöntem. Bu yöntem hep bireysel uygulama şeklinde yapılabiliyor hem de toplu uygulama şeklinde yapılabiliyor. Biz bu yöntemi Suriye’de mülteciler üzerinde yaptık, depremden mağdur olmuş insanlara yaptık. Bir çok toplu travma durumlarında da uygulanan yöntemler. Artık bunlara ihtiyaç var.

“Uçuş fobisine bir de korona fobisi eklendi”

Uçuş korkusunun kendine has bir dinamiği var. Genelde insanlar orada bir şey olduğunda kaçacak bir yer yok ve kontrolümün dışında algısı yaratıyor. Veya sevdiği bir insanla mesela çocuğuyla uçarken ona bir şey olacak korkusu bastırıyor. Onu kendine has bir dinamiği var. Burada ise uçuş fobisine bir de hastalık fobisi eklenecek. Yani ölüm korkusu eklenecek. O zaman olayın şiddeti daha da büyüyor. Uçuş fobisi uçuş personelini etkilemiyor ama korona fobisi etkiliyor. Global olarak herkesin etkilendiği bir travmadan bahsediyoruz. Burada yolculara yönelik özel eğitim programlarının yapılması gerekiyor. Ben bunu Türk Hava Yollarıyla (THY) çalıştığımız dönemde yapmıştı. “Müşteri İlişkileri Yönetimi” diye bir şey var ya işte siz müşteriyi kurumunuzun mensubu olarak göreceksiniz. Ve eğitirken yolcuyu da eğiteceksiniz. O dönemde yolcu eğitimini gündeme getirmiştim. Çünkü her hangi bir şey olduğunda uçağın içinde herkes aynı kaderi paylaşıyor.

“Uçuşta ilaçları doktor kontrolüyle almak gerekir”

Hafif bir kaygı zaten normaldir. Hepimiz dışarı çıktığımız an bir kaygı yaşıyoruz. Başlangıçta bu kaygı çok yüksekti. 10 üzerinde 9’du. 8 den aşağı yaşayan olmamıştır. Ama zamanla bu rakam düştü. Şimdi mesela 4 civarında. O da gerekli bir şey önlem almazsınız yoksa. Sıfır olunca duyarlılık ortadan kalkıyor. Burada çok şiddetliyse yani kişiyi uçmaktan men edecekse veya uçuşa gittiğinde panik-atak tarzında bir şey yaşıyorsa, aşırı bir fobik reaksiyon söz konusuysa o zaman anksiyolitik adını verdiğimiz bir takım ilaçları uçuş öncesinde tavsiye edebiliyoruz. Danışmanlarım var, korkuyorlar. “Uçacağım veya uçmak zorundayım” diyor ben ona uçuş protokolüne uygun saatlerde almak üzere ilaçlar verebiliyorum. Uyuşturucu olmayan, bağımlılık yapmayacak, işini bozmayacak tarzda bir takım yatıştırıcı ilaçlar verebiliyoruz.

 

Doğru nefes alıyor muyuz?

EMDR terapisinden bahsetmiştim.  Uçuş fobisinde trendi en yüksek ve etkili terapi yöntemi. Hem koronavirüs travmasında hem fobilerde, kapalı yer korkusunda çok etkili bir yaklaşım. Bunun yanı sıra nefes egzersizleri var. Solunum egzersizleri, gevşeme egzersizlerinin çok büyük katkısı var. Günde sabah akşam 5-10 dakikalık meditasyon uygulamalarını tavsiye ediyorum. Nefes egzersizi bizim daha çok diyafram solunumu dediğimiz şey. Mesela siz stres anında nefes alma performansınız düşer. Ya çok nefes alırsınız çok sık bir şekilde. İşte bu nefes almak değil. Çünkü sık nefes alırken oksijen almıyorsunuz. Bu şekilde sadece göğüste kalıyor. Nefes alışın akciğere inmesi gerekiyor. Veya bazı insanlar nefesini tutuyor. Mesela dakikada bir veya iki nefes alıyor. Bu durumun farkında değil. Burada amaç nefes egzersizinde dakikada 8 derin nefes almayı hedeflemek. Nefes alırken elimizi karnımıza koyuyoruz. Diğer elimizde göğsümüzde duruyor. Göğüs hareket etmiyor. Derin bir şekilde burnumuzdan yavaşça nefesi alıyoruz. Derin alınca karnımızın şişmesi gerekiyor. Göğsümüzün hareket etmemesi gerekiyor. Nefesi alıp 1-2 saniye bekleyip vermemiz gerekiyor. Burundan derin nefes alıp, 2 saniye sonra ağızdan vermemiz yeterli olacaktır. Bu hareketle beyne istirahat sinyali veriyorsunuz.

 

Uçakta ne tür yiyecekler tercih edilmeli?

Uçuşlarda kan-şeker düzeyini de ayarlamak çok önemli. Havayolları menülerini ona göre oluşturmak zorundalar. Yağlı, midede çok uzun süre kalacak yiyecekler vermemeleri gerekiyor. Daha hafif, glisemik indeksi düşük, yeşilliği bol, sulu yiyecekler vermeleri gerekir. Vücutta fazla kalmayacak, çok çabuk metobolize olacak gıdaların verilmesi önemli. Yolcu, kokpit ve kabin personeli içinde bu şekilde uygulanması gerekiyor. Özellikle uzun uçuşlarda ağır, miğdede çok fazla kalacak yiyecekler vermemek gerekiyor. Bol su içmeyi unutmamak lazım. Uçakta su veriliyor ama yolcular kendi yanlarına da su alsınlar.

“Uçakta nefes egzersizi yapılmalı”

Uçuş öncesinde kabin personelini bu konuda eğiterek beraberce yolcularla birlikte 2-3 dakika nefes egzersizi yapılması, bir rahatlamanın oluşturulması ve ondan sonra uçuşa başlanması çok mükemmel olur. Ben havayollarına buradan öneride bulunuyorum. Bu işlemi kabin amiri yapacak. Ona bu konuda eğitim verilecek ki onlar zaten bu konuda eğitilmiş insanlar. Ama bu toplu nefes egzersizleri şeklinde yapılırsa çok iyi olur. Bu aynı zamanda bir takım ruhu oluşturacak. Bu uygulama ekiple yolcuları bir araya getirecektir.

Uçakta nasıl giyinmeliyiz?

Uçuşta çok hafif, bol giysiler giyilmeli. Ayakkabının sıkmaması gerekiyor. Mümkünse yumuşak yada uçuşa özel ayakkabılar alına bilir. Mesela hanımlar yapıyor bunu. Poşete rahat bir ayakkabı koyuyorlar. İşte bu şekilde bir uygulama yapılabilir. Çünkü bu durum beden stresini azaltıyor. Beden stresinizin azalması ruhsal stresinize de katkıda bulunuyor.

 

Exit mobile version