Her köşesi tarih kokan Belgrad’da, adım başı Osmanlı’nın izlerine rastlayabilir, sempatik Sırbistan halkının kullandığı Türkçe kelimelere şaşırıp, ne kadar da çok ortak noktamız varmış diyebilirsiniz. Haber Aero olarak Balkanların en popüler şehri, 350 yıl boyunca Osmanlının hâkimiyetinde kalmış, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ın 7 popüler noktasını araştırdık.
Beyaz şehir olarak da bilinen Belgrad, 2,5 milyonluk nüfusuyla Sırbistan’ın en büyük şehri. Eski Yugoslavya’nın da başkentliğini yapmış olan kent, Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktada kurulmuş. Sava nehri şehri ikiye ayırıyor; bir tarafa eski şehir, diğer tarafa yeni Belgrad deniyor. Tarihi ve dini eserler, devlet binaları, ayrıca kafelerin ve restoranların çoğu eski şehirde bulunuyor.
Yugoslavya’nın parçalanmasının ardından, bölgedeki iç savaşın ve istikrarsızlığın etkisinde kalmış bir ülke Sırbistan. Komünist sistemin büyük ve taş binaları yerinde dursa da, batının etkisi mağazalarıyla ve gençlerin giyim tarzıyla etkisini göstermeye başlamış Belgrad’da.
Cumhuriyet Meydanı
Şehrin en popüler meydanı olan Republic Square, yani Cumhuriyet Meydanı, gençlerin buluşma noktası. Gençler, meydanın ortasındaki 3. Prens Mihaiolova’nın at üstündeki heykeli sebebiyle, “atın altında buluşalım” tabirini kullanıyorlar. Prensin heykelinin arka tarafında bulunan Ulusal Müze, 1844 yılında kurulmuş. Müzenin içinde 400 binden fazla eser yer alıyor.
Prens Mihaiolova caddesi
Prens Mihaiolova’nın adını verdiği Belgrad’ın en popüler caddesi, kafeleri ve mağazalarıyla halkın en sık uğradığı yer. Caddede bulunan görkemli Sırbistan Akademi Binası, 1886 yılında kurulmuş ve ilk mezunlarını 1887 yılında vermiş.
Prens Mihaiolova caddesi, ismini Türkçe kelimeler kale ve meydandan alan şehrin en tarihi yeri olan Kalemegdan’a çıkıyor.
Kalemegdan
Kalemegdan, geçmişi 2. yüzyıldaki Romalılar dönemine kadar giden, çok büyük bir alana kurulmuş; geniş surlarla ve büyük bir park alanıyla çevrili bir kale. Surlarının ve kapılarının bir kısmı da Osmanlı devleti tarafından inşa edilmiş olan Kalemegdan, güzel havalarda vakit geçirmek ve nefes almak için birebir.
Kalemegdan’ın simgesi haline gelen Victor Monument, yani Zafer Anıtı, Ivan Mestrovic tarafından 1. Dünya Savaşında şehit düşen askerlerin anısına 1928’de inşa edilmiş. İçinde açık bir askeri müzeyi ve 250 yıllık bir saat kulesini de barındıran Kalemegdan, önümüzdeki yıl UNESCO tarafından dünya mirasları listesine alınacak.
Parkın içinde ilerlediğimizde, Osmanlı’dan bir ize, Mora Fatihi de denilen Damat Ali Paşa’nın türbesine rastlıyoruz. 3. Ahmet zamanında, 1713–1716 yılları arasında vezirlik yapmış olan Damat Ali Paşa, 1716’da Petrovaradin Savaşı’nda şehit düşünce, türbesinin Kalemegdan’a yapılmasına karar verilmiş. Ancak türbe genellikle kapalı tutuluyor.
Terazi Meydanı
Belgrad’ın önemli noktalarından biri de yine ismini Türkçeden alan Terazi Meydanı. Ortasında 1860 yılında yapılmış bir çeşmenin bulunduğu meydanın hemen yanında Moskova Oteli yükseliyor. Sırbistan’ın en eski otellerinden biri olan ve mimari yapısıyla da dikkat çeken bina, 1906’da inşa edilip 1908’de hizmete açılmış. İkinci Dünya Savaşı’nda Gestapo’nun merkez olarak kullandığı otel, daha sonraları sanatçıların gözde mekânı haline gelmiş.
Tarihi milattan önce 3. yüzyıla kadar giden Belgrad, önemli yolların kavşak noktasında konumlandığı için savaşlardan ve yıkımdan kurtulamamış. Tarihi boyunca yüzlerce kez yıkılıp yeniden inşa edilen şehir, son olarak, 1999’da NATO tarafından bombalandı.
Bombalanan iki askeri bina eski şehrin merkezinde ilk günkü haliyle savaşı hatırlatırcasına öylece duruyor. Ancak binaların yerine alışveriş merkezi yapılacak, ihale sürecinin sonuçlanması bekleniyor.
Saint Sava kilisesi
Ortodoks camianın en büyük ikinci kilisesi olan Saint Sava, eski şehirde ziyaret edilmesi gereken en önemli yerlerden… Yapımına 1935 yılında başlanan ve sadece bağışlarla inşa edilen kilise, hâlâ tam olarak bitmiş değil. Kilisenin içindeki çalışmalar devam ediyor. 80 metre yüksekliğindeki kubbesinin üstünde, 2 metre boyunda bir haç bulunan kilisenin ışıklandırılmış gece görüntüsü gerçekten görülmeye değer.
Büyük bir kısmını Ortodoks Sırpların oluşturduğu şehirde bir sonraki durağımız, yine bir Ortodoks kilisesi olan Saint Mark. Ülkenin en büyük kiliselerinden biri olan Saint Mark’ın geçmişi 1830 yılına kadar uzanıyor. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların büyük bir bölümünü yaktığı kilise, sonradan restore edilmiş.
Bayraklı camii
Belgrad’ın dini mekânlarını gezmeye devam ediyoruz. Yolumuz, kentin tek camisi olan Bayraklı’ya düşüyor. 1575 yılında inşa edilmiş olan cami, Kosova Savaşı sırasında zarar görmüş, fakat sonra tekrar onarılmış. Bayraklı Camii, bugün Belgrad’daki az sayıda Müslümanın ibadet yeri.
Belgrad’ın gece hayatı da çok meşhur, gece kulüplerinde eğlence gün ışıyana kadar sürüyor, tıklım tıklım dolu olan nehir kıyısındaki gece kulüplerine komşu ülkelerden de birçok insan geliyor. Ayrıca “Kafana” denilen meyhane tarzı yerlerde, çingene çalgıcıların söylediği balkan müziklerinin eşliğinde hoşça vakit geçirmek de mümkün.
Novi Sad
Şimdi de, Belgrad’ın biraz kuzeyine, Tuna’nın ikiye ayırdığı başka bir Sırbistan şehri olan Novi Sad’a uğruyoruz. Şehrin meydanına ulaştığımızda, cıvıl cıvıl bir insan hareketi güzel bahar gününde içimizi ısıtıyor. Meydanda karşılıklı yer alan kilise ve hükümet binası birbirlerine göz kırpıyor. Bir Katolik kilisesi olan Maria Kilisesi, 1895’te inşa edilmiş. Ancak bölgedeki Katolik cemaatin varlığı 1702 yılına kadar gidiyor.
Osmanlının hâkimiyeti altında varlığını sürdürmüş özerk bir bölge olan Novi Sad’ın da Tuna’ya bakan bir kalesi bulunuyor. Kale aynı zamanda, tarihi Petrovaradin evlerine de bakıyor.
Kaledeki saat kulesininse ilginç bir hikâyesi var: 1837’de inşa edilen kuledeki saatin akrebi yelkovandan daha büyük yapılmış, bu durum bir süre sonra fark edilmiş, ancak değiştirilmemiş. Sizin de yolunuz Novi Sad’a düşerse, akrebi yelkovandan büyük saate dikkat etmeyi unutmayın.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.