Hamburg, iki milyona ulaşan nüfusuyla Berlin’den sonra Almanya’nın en kalabalık ikinci şehridir. Şehir Almanya’nın en büyük liman şehri olmasının yanı sıra Avrupa’nın da ikinci en büyük liman şehri olma özelliği taşır.
Hamburg, Elbe Nehri ile Kuzey Denizi’ne bağlanır ve bir kanallar şehridir. Amsterdam ile Venedik’in toplamından daha fazla köprüsü vardır. Şehirde 2302 adet köprü bulunur. Hamburg, tarihi boyunca her zaman Kuzey Avrupa’nın önemli kültür ve ekonomi merkezi olmuştur. Şehir canlı kültürü, muhteşem tarihi mekanları ve eğlence merkezleri ile her yıl milyonlarca turisti kendine çekiyor. Hamburg’u ziyaret etmek için en ideal aylar mayıs ile eylül arasıdır.
Şehirde konaklamak için her bütçeye uygun oteller bulunur. 5 yıldızlı otelle 3 yıldızlı otel arasında uçurum fark yoktur. Hamburg’ta ulaşım; otobüs, metro, banliyo trenler ve taksilerle sağlanıyor. Benzin fiyatlarının pahalı olmasından dolayı şehir içi ulaşım genellikle metro ve trenlerle yapılıyor. Şehirde ulaşım ağı çok sistemli çalıştığı için şehre uzak bir otelde kalsanız da merkeze kolay ulaşabiliyorsunuz. Raylı sistemler hafta sonları sabaha kadar çalışır ancak hafta içi sadece 00:00’a kadar bulabilirsiniz. Bu saatten sonra otelinizi otobüsle dönmek zorunda kalacağınızdan riske girmemenizi tavsiye ederiz.
Haber Aero ekibi olarak geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğimiz Hamburg şehrinin görülmesi gereken en güzel 7 yerini araştırdık.
Jungfernsteig bölgesi
Hamburg’un merkezi Jungfernsteig ve Inner Alster dediğimiz bölgedir. Bu bölge şehrin merkezinde olduğu için metro ve trenlerin de aktarma yaptığı yer olarak bilinir. Jungfernsteig bölgesi Hamburglular için de önemli bir yerdir. Geçmişte aileler evli olmayan kızlarını en güzel kıyafetler giydirerek, dolaşmaları ve uygun bir eş bulmaları için buraya getirirlermiş. Geçmişten bugüne kadar gelen adet halen devam etmekte. Yeni çiftlerin buluşma yeri değişmemiş ve herkes ilk tanışma için burada buluşuyor.
Jungfernsteig turistlerinde yoğun ilgi gösterdiği yerler arasında yer alıyor. Hamburg’un en önemli alışveriş alanı burası ve bu bölgeye yürüme mesafesindeki yerler diyebiliriz. Bu bölgede her aradığınız hediyelik eşyayı bulmanız mümkün. Bunun yanı sıra çok lüks restoranlar, şirin kafeler, her cebe uygun yiyecekler bulabileceğiniz bir nokta olması da buranın merkez olduğunun bir ispatı. Özellikle hafta sonları çok kalabalık olan Jungfernsteig’de Alster gölünün etrafında oturacak yer bulmak mümkün değil. Günün her saati kalabalık olan bu bölge akşam saatlerinde daha kalabalık bir hal alıyor. Özellikle turistler bu bölgeden kalkan tekne turları ile Hamburg’un meşhur kanallarını keşfetme fırsatı bulabiliyor. Alster ortaçağda bir baraj olan Alster Nehri kıyısında çalışan değirmenlere güç sağlamak için bir su deposuna dönüştürülmüş. Şimdi Außenalster (Dış Alster) ve Binnenalster (İç Alster) olarak adlandırılan iki gölden oluşan Alster Nehri Hamburg’un en gözde yerleri arasında gösteriliyor.
Alster kanal turu
Biz de 22 Euro karşılığında Alster nehrini keşfetmek için biletimizi alıyoruz. Tekne turu yaklaşık 2 saat sürüyor. Teknede bir kaptan ve yiyecek-içicek hizmeti veren bir kişi bulunuyor. Bölgeyi kaptan anlatıyor. Kaptanın hem kaptanlık belgesi hem de rehberlik belgesi bulunuyor. Turistik bir tur olmasına rağmen bizim bindiğimiz teknede bilgiler Almanca olarak aktarılıyordu. Dünyanın her yerinden gelen turist grupları teknede içeceklerini yudumlayarak şehri ve şehrin kanallarını seyre koyuluyorlar. Alster nehrinde su sporları en çok yapılan aktivite konumunda. Nehirde kano yapanlar, kürek sporu yapanlar ve tekneyle tur atan gruplar dikkatimizi çekiyor. Hamburg’un en pahalı evlerini de bu turda görmeniz mümkün.
Yemyeşil ağaçların ve birbirinden farklı köprülerin altından geçerek Hamburg’un güzelliklerini turda bulabiliyorsunuz. Muhteşem binalar, belediye Binası, birçok kilise ve gölün merkezindeki çeşme tur boyunca manzaranız olarak size keyif katıyor. Hamburglular stresli şehir hayatını bir anlığına geride bırakmak ve ağaçların gölgesinde dinlenmek için bu bölgeyi tercih ediyorlar. Yaz aylarında, gölü çevreleyen parklarda güneşlenenler, spor yapanlar ve yürüyüş yapanların sayısı oldukça fazla. Geçmişteki soğuk kışlarda, Alster donarak binlerce Hamburg yerlisi için ekstra büyük bir buz pateni pisti olarak kullanılıyormuş. Bununla birlikte, mevcut iklim eğilimleri göz önüne alındığında, bu olgunun herhangi bir düzenlilik ile tekrar ortaya çıkması olası gözükmüyor.
St. Michael Kilisesi
Şehrin merkezine yakın olan kilise en dikkat çekici yapılardan biri konumunda. Barak yapıda tasarlanmış kilise şehirdeki en büyük Lutheran Kilisesi’dir. 1625 yılında inşa edilen kilise yıllar içinde restore edilmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında bombaların etkisinde kalmış ancak savaş sonrası aslına sadık kalarak tekrar restore edilmiş. Elbe nehrindeki tekneler için yol gösterici niteliği taşıyan kilise en uzun deniz feneri olarak görülmekte. Kilisenin kulesi 132 metre ama ziyaretçiler 106 metredeki platforma çıkabiliyor. Giriş ücreti 5 Euro olan kiliseye savaş mağduru Ukraynalılar ücretsiz girebiliyor. Kilisenin önünde şu an Ukrayna-Rusya savaşı esnasındaki ilginç fotoğrafların bulunduğu bir serge bulunuyor. Savaş sırasında Ukrayna mücadelesini simgesi haline gelmiş ve dünya basını tarafından çekilmiş fotoğraflar yer alıyor. Sergiyi gezdikten sonra ücretimizi ödeyim 106 möetredeki platforma çıkıyoruz. Burada durmak yaz aylarında bile mümkün değil. Aşırı rüzgardan dolayı neredeyse ayakta durmakta zorluk çekiyoruz. Ama bu kilisenin panaromik açıdan Hamburg’u seyredebileceğiniz en güzel nokta olduğunu söylemeden geçemeyeceğiz. Yaz aylarında 09:00-18:00 kış aylarında ise 10:00-17:00 saatlerinde kiliseyi ziyaret edebilirsiniz.
Hamburg City Hall
Hamburg Belediye Sarayı şehrin simgesi konumunda. 1842 yılında yangında tahrip olmuş, 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. Belediyenin baş tasarımcısı Martin Haller’dir. Tipik bir neo-rönesans yapıya sahip belediye binası Hamburg’un korunmuş az sayıdaki yapılarından biridir. Belediye binasında toplam 647 oda 17 bin metrekarelik bir alana bölünmüştür. Bugün sadece Hamburg Belediye binası parlemantolar için değil konserler ve sergiler için de kullanılmaktadır. Maalesef sadece özel rezervasyon ile içini gezmek mümkün çünkü aktif olarak şehir idaresinde kullanılıyor. Alman geleneklerine göre meclislerin açık havada toplanması gerektiğinden meclis salonunun tavanının camdan yapıldığını not düşelim. Meydanda yer alan Hygieia Brunnen de çok şık bir çeşme, bir fotoğraf çektirmeden geçmeyin! Belediye binasının önünde devasa bir meydan bulunuyor. İnsanlar bu meydanın etrafındaki kafelerde vakit geçiriyor, restoranlarda yemek yiyorlar.
Elbphilharmonie Hamburg
Yapımı kendi başına bir belgesele konu olan, iç dizaynı hem akustik bilimi hem de mimari açıdan başlı başına ders niteliğinde olan Elbphilharmonie Hamburg binası 2017 yılında tamamlanmış çok yeni bir yapı ama bence şimdiden tarihteki yerini garantilemiş durumda. Düz sıralardan ibaret klasik oturma planlarına bilimsel bir meydan okuma niteliğindeki iç tasarımını görmek için paraya kıyıp konser bileti almanız gerekiyor ama dışarıdan da oldukça şık olduğunu söyleyebilirim. Koca bir blok halinde, camdan bir kale gibi yükselen heybetli binanın çatısına denizin dalgalarını andıran biçimler verilmiş. Ziyaretçiler genel buraya çok güzel manzarası olduğu için gidiyor. Üçgen şeklindeki yapının üst katındaki açık teras bölümünde hem restoranlar hem kafeler bulunuyor. Ziyaretçiler yemeklerini tadarak veya içceceklerini yudumluyarak manzaranın keyfini çıkarıyorlar. Limanın yer aldığı Hafen City kısmının güneybatı ucunda, Elbe nehrinin içine doğru uzanmış vaziyette bulunuyor. Çeşitli etkinliklerin ve sanatsal çalışmaların da yapıldığı bu mekan Hamburg’a gidildiğinde görülmesi gereken en önemli yerler arasında yer alıyor.
St. Pauli
Kentin gece hayatı bakımından en renkli bölgesi St. Pauli. Gece hayatı ile ünlenmiş bölge, Amsterdam’ın Red Light bölgesi ile hemen hemen aynı özelliklere sahip. Bölgede birçok gece kulübü bulunuyor. Bölgenin bu hareketliliği sizi korkutmasın. Sokaklarda taşkınlık yapanlar bile yok. Eğlence kültürüne hakim olmuş Hamburlular buraya gelen turistleri de bu sisteme alıştırmış. Günün her saatinde St. Pauli bölgesini güvenli bir şekilde gezebilirsiniz. St Pauli’de hareket çok geç saatlerde başlıyor. Biz saat 23:00 gibi oradaydık ama gecenin 01:00 sularında başladığı ve hafta sonu çok hareketli olduğu bilgisini aldık. Almanya’nın diğer şehirlerinden bu bölgeye eğlenmeye gelen bir çok insan gördük.
Miniatur Wunderland Hamburg
Dünyanın en güzel minyatür müzelerinden birisi havacılık sektörüne de geniş yer veren Almanya’da bulunan ‘Miniatur Wunderland Hamburg.’ Hamburg’a yolunuz düşerse mutlaka gitmeniz gerekenler listesine bu müzeyi de eklemeyi unutmayın. Müzenin içinde A’dan Z’ye gerçek bir havalimanı operasyonu da icra ediliyor. Müzede; denizcilik, havacılık, demiryolu, karayolu ve lojistik olarak birçok farklı ülkenin minyatür olarak ulaşım alanındaki sitemlerini görebilirsiniz. Havacılık ve lojistik alanlarına meraklıların kesinlikle bilmesi, görmesi gereken bir müze…
Müze, 2000 yılında Frederik ve Gerrit Braun kardeşler tarafından, gezegendeki en büyük oyuncak model demiryolu hattını üretmek için başlatıldı. Model demiryolunu para fonu bulmalarının ardından Aralık 2000’de geliştirmeye başladılar. Bugün 1490 metrekare alanı kapsıyor. Hamburg’un depo bölgesindeki eski bir evin odalarında dünyanın en büyük model demiryolu sistemi olarak adlandırılan müzede, Orta Almanya, Knuffingen Havaalanı, Avusturya, ABD, İskandinavya, İsviçre, Venedik ile İtalya, Monako ve kanal üzerinden Güney Amerika “Atlantik Köprüsü” gibi bölümler bulunuyor.
Müzede 15.400 metreden fazla ray ve 1.040 tren bulunuyor. Guinness ödüllü müze dünyanın en büyük oyuncak model demiryolu hattı olarak biliniyor. Müzenin içinde gerçek bir havalimanı operasyonu da gösteriliyor. Bu muhteşem tasarımda 100 bin araca ek olarak muhteşem bir aydınlatma sistemi de dikkat çekiyor. 400 bin minik ve ilginç insan figürü barındıran müze, restoran, hediyelik eşya bölümü, minyatür şehir ve havalimanı olarak üç bölümden oluşuyor.
THY ve AtlasGlobal de burada
Knuffigen Airport en çok dikkatimizi çeken alan oldu. 150 metre karelik bir alana yayılan ve gerçekçi hava trafiğine sahip Knuffingen Havalimanı, Wunderland’in teknik açıdan kuşkusuz en büyüleyici bölümü. Müzede görevli teknisyenler bu hayali gerçekleştirmek için altı yıl çalışmış ve alan 4 milyon Euro’ya mal olmuş. Gerçek bir havalimanında olan aklınıza gelebilecek tüm operasyonu burada görmeniz mümkün. Havalimanı, terminal, apron ve pistler olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Türk Hava Yollarının dar ve geniş gövde olmak üzere 2 uçağı havalimanında konuşlanmış durumda. Bunun yanı sıra uçuşlarına son veren AtlasGlobal uçağı da burada mevcut. AtlasGlobal uçağını belki de tek göreceğiniz yer bu müze olacak. Yetkililer belli ki havayolunun iflas ettiğini bilmiyorlar. Havalimanı ise tam bir profesyonellikle işletiliyor.
Kabin içi konseptli restoran
Müzede bir mola verip yemek veya içecek ihtiyacınızı gidermek istediğinizde ilginç bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Eski uçaklardan çıkan koltuklar restoranı süslüyor. Ekonomi sınıfı konseptindeki restoranda uçakla seyahat yaparken yemek yeme konsepti başarılı bir şekilde dizayn edilmiş. 4 kişilik deri koltukları geniş bir mermer masayla özdeşleştirerek keyifli dakikalar geçirmek mümkün. Restoranın girişinde ise uçak maketi gibi çeşitli hediyelik eşya satan mağaza yer alıyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.