Dünyaca ünlü seyahat sitesi TripAdvisor, 2020 yılının en güzel seyahat rotalarını açıkladı.
Her yıl milyonlarca kullanıcının oyuyla belirlenen ‘Travellers Choice 2020 – Best of the Best’ (Gezginlerin Seçimi 2020 – En İyinin En İyisi) ödülleri açıklandı.
Açıklanan listelerde en dikkat çeken ise dünyanın en iyi destinasyonları oylaması oldu. işte o liste:
Shoreditch’in fiyakalı tarzından Camden’ın “punk” havasına ve şık Portobello Caddesi’ne kadar Londra, size birçok dünyayı bir arada yaşatır. Şehrin enerjisi, her günün diğerinden farklı olmasını sağlar. Kraliyete ait tarihî mekânları keşfedin, görülecek yerler listenizdeki simgesel yerleri tek tek ziyaret edin, seçkin Michelin yıldızlı restoranlarda yiyip için, geleneksel bir pub’lara gidin ya da dolambaçlı Arnavut kaldırımlı sokakların arasında kaybolun. Londra söz konusu olduğunda olanaklar sınırsızdır.
Seine’de gezinerek ve Eiffel Tower ile Zafer Takı gibi simgelere hayranlıkla bakarak geçirilen bir günün ardından dinlenmek için bir kaldırım kafesinde pain au chocolat ile oyalanmak …mükemmel Paris deneyimi boş vakitle canlılığı bir arada sunar, enfes yemekler ve Louvre’daki eserlerin keyfini çıkaracak yeterince zaman da vardır. Notre Dame’da ruhunuzu uyandırın, Marche aux Puces de Montreuil’de pazarlıklara girişerek güzel parçalar alın veya Marché Biologique Raspail’de hediyeliklere bakın, sonra hepsini taçlandırmak için Moulin Rouge’da bir risque şovuna gidin.
Girit adası, erişmiş turkuaz denizinde yüzen bir Yunan mücevheridir. Plajlar, yumuşacık kumlar ve düzgün şekilli çakıllarla ilahi bir şekilde uzanmaktadır. Tarihi ve mitolojik önemi göz ardı edilemez: Girit’in, tanrıların kralı Zeus’un doğum yeri olduğu söylenir, ayrıca Avrupa’nın ilk modern medeniyetinin yaşam bulduğu yerdir. Arkeolojik ve tarihi yerler bol miktarda olup, plajda güneşle yıkanan bir günde büyüleyici bir mola vermenizi sağlar.
Bali, canlı bir kartpostalı andıran rüya gibi bir Endonezya cennetidir. İnce beyaz kumların üzerinde güneşin tadını çıkarabilir ya da mercan kayalıkları ve 2. Dünya Savaşı’ndan kalma batıklara dalıp günü tropikal canlılar arasında geçirebilirsiniz. Karadaki gür ormanlar, taş tapınaklara ve afacan maymunlara ev sahipliği yapar. “Sanat başkenti” Ubud, kültürel bir dans performansı izlemek, kumaş boyama veya gümüş işçiliği derslerine katılmak ya da bir yoga sınıfında zihninizi ve bedeninizi tazelemek için mükemmel bir yerdir.
Roma da bir günde gezilemez. Şehir adeta dev bir dış mekan müzesinin sergi salonu gibidir; balkonları, açık hava pazarları ve parmak ısırtan tarihi yerleriyle tam bir gerçek yaşam kolajıdır. Trevi Çeşmesine bozuk para atın, Colosseum ve Pantheon’u hayretten şaşırıp kalın ve Campo de’Fiori veya Via Veneto’da bir öğleden sonra alışverişi için cappuccino ile enerjinizi tazeleyin. Hayatınızdaki en güzel yemeklerden birini yemek istiyorsanız, taze hamur işlerine dalın, lezzetli kızarmış enginarı veya yumuşak bir sığır kuyruğu yahnisini deneyin.
Phuket Adası, ziyaretçilerine mavi lagünlerden, pembe günbatımlarına ve turuncu renk cüppe giymiş keşişlere kadar çok geniş bir yelpazede görsel şölen sunmaktadır. Üç tekerlekli Tuk Tuk araçları, taksiler, otobüsler ve uzun tekneler, ziyaretçileri bu mucizeler arasında gezdirir. Phuket’in güney kıyısında son derece popüler plajlar bulunmaktadır. Kuzey kıyısı ise daha sakindir. Koh Phi Phi, Phang Nga Bay ve Patong Plajı popüler mekanlar arasındadır. Yapılabilecek aktiviteler arasında dalış, şnorkel ile yüzme, rüzgar sörfü ve yelkencilik sayılabilir. Denizden uzak bölgelerde, ormanlık tepeler, dağlar ve kayalıklar keşfedilmeyi beklemektedir.
Akdeniz’in en büyük adası, Messina Boğazı ile ana karadan ayrılmaktadır. Dağlık bir bölge olan Sicilya Sahili ve küçük adalar, aralarında Etna, Stromboli ve Vulcano’nun da olduğu yanardağların eteğinde uzanmaktadır. Yunanlar, Romalılar, Normandiya’lılar, Katalanlar, başkent Palermo’da Bizans Sarayları, Gotik Kaleler ve Barok tarzında pek çok yapı ile adada izlerini bırakmıştır. Büyük kasabaların pek çoğunda ilgi çekici müzeler bulunabilir ancak Agrigento’da bulunan Etna ve Helen dönemine ait tapınaklar özellikle görülmesi gereken özel mekanlardır.
Chopin ve Miro’ya ilham vermiş olan bu rüya gibi ada bahar tatilinde gidilecek favori mekan olması bakımından ünlüdür. Yine de merak etmeyin, baharda okul tatili zamanı gelirseniz, gençler için de çok şey vardır. Marineland’ın yunusları, deniz aslanlarının gösterileri ve çocuklara özel plaj ile aileler de burayı tercih etmektedir. Trenlere bayılan ve daha yeni yürümeye başlamış bir çocuğunuz varsa, Palma ile Soller arasında çalıştırılan eski tren mutlaka görmeniz gereken bir şeydir.
Bir zamanlar Salvador Dali’nin yaşadığı ve İspanyol Katalan mimar Antoni Gaudí’nin çeşitli şehir binalarını tasarladığı Barcelona biraz gerçek üstü bir his verir. Gaudí’nin Sacred Family Kilisesi’ne adımınızı attığınızda aynaların içine düşmüş gibi olursunuz; bu seyahate Güell Parkını ziyaret ederek devam edebilirsiniz. Las Ramblas’ta bir kaldırım kafesinde otururken, ışıltılı sokak sanatçılarını izleyin, sonra tapas barlarda dolaşarak kendinize bir şölen sunun.
Yüzyıllar boyunca bu kıymetli kara parçasına pek çok kültür kendi damgasını vurmuştur. Günümüzde bu etkileri İstanbul’un mahallelerini birinci elden keşfederek deneyimleyebilirsiniz. Sultanahmet’teki kutsal yerleri, Beyoğlu’nun 19. yüzyıl şıklığını, Nişantaşı’nın lüks modasını, Kadıköy’ün coşkulu kafe ahalisini ve Beşiktaş’ın futbol aşığı sokaklarını gördüğünüzde, gezginlerin neden “İstanbul tek bir şehir değil, bir şehrin içinde pek çok şehirdir” dediklerini çok daha kolay anlarsınız.
Hindistan’da plaj tatili kulağa çelişkili gelebilir, ancak Goa’nın kumlu sahili deniz kenarında dinlenmek için mükemmeldir. Plaj kulübesinde bir koltuğa kurulup, Kingfisher birası yudumlayarak güneşin tembel bir şekilde ufukta batışını seyrederken köri kokusunun keyfini çıkarın. Eski Goa’da muhteşem Bom Jesus Bazilikası, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir ve barok mimarinin iyi bir örneğidir. Doğu ve Batı’nın adeta gerçeküstü dini ve kültürel etkinliklerini görmek için Noel zamanı ziyaret edin.
Dubai; modern kültürle tarihin, macerayla dünya standartlarında alışverişin ve eğlencenin harmanlandığı bir destinasyondur. Dubai Opera’da bir şova gidin, Burç Halife’nin tepesinden şehir merkezini izleyin ve bir öğleden sonranızı Dubai Koyu’nda altın, tekstil ve baharat pazarlarını keşfederek geçirin. Heyecan arıyorsanız sıcak hava balonuyla çöldeki kum tepeleri üzerinde gezinebilir, IMG Worlds of Adventure’da yüksek hızlı araçlara binebilir veya Palm Cumeyra’da hava dalışı yapabilirsiniz.
Dominik Cumhuriyeti, Küba ve Puerto Rico ile aynı sulardadır; doğu tarafında, Haiti ile paylaştığı adanın üçte ikisini kaplar. Mağaralarla, Viktorya tarzı zencefilli ekmek imalathaneleriyle dolu yemyeşil iç bölge, aynı zamanda eski korsanların yatağı, 1500 km’lik sahiliyle adadaki en önemli unsurlar arasında Isabel de Torres Dağına teleferik gezisi ve muhteşem Saona Adası’nda güneş banyosu sayılabilir. Havasının muhteşemliği, çok ekonomik ve turist dostu bir yer olduğunu söylemiş miydik?
Altından saraylar, yüzen pazarlar, muhteşem porselen helezonlar büyülü bir masal gibi değil mi? Tayland’ın başkenti Bangkok, 50 ayrı bölgeye bölünmüştür. Harika bir alışveriş için Pratunam veya Siam Meydanı’na gidin, sonra Avrupa tarzı Dusit bahçelerine dönün. Thon Buri muhteşem Wat Arun tapınağına ev sahipliği yapan yerdir; Phra Nakhon’da ise Yaslanan Buda’nın Wat Pho tapınağını bulursunuz. Grand Palace’ın yaldızlı ışıltısını içinize çekmeden önce bir yiyecek tezgahında mangolu pilavın keyfini çıkarın.
Büyüleyici Viyetnam başkenti aynı derecede yaşlı bir şehirdir de; Eski Mahalle bölgesi, anıtlar ve koloni dönemi mimarisi olduğu gibi dururken, modern gelişmelere de yer vardır. Hanoi’nin adı pek çok defa değişmiştir, bunlardan biri de “yükselen ejder” anlamına gelen Thang Long’dur; ancak Ho Chi Minh’in Mozolesi ve Hoa Lo Hapishanesi gibi örneklere bakarak şehrin geçmişini hiçbir zaman unutmadığı söylenebilir. Göller, parklar, gölgeli bulvarlar, 600’den fazla tapınak ve pagoda, taksiye binerek kolayca her yerini keşfedebileceğiniz bu şehrin cazibesine güç katmaktadır.
Prag’ın bohem büyüsü ve masalsı özellikleri onu plajlardan yorulmuş ve kendilerini kültüre vermek isteyen tatilciler için mükemmel bir mekan haline getirmektedir. Tüm günü Prazsky hrad’ı (Prag Kalesi) keşfe ayırabilirsiniz, sonra ise klasik bir Çek tavernasında sağlam bir yemek yiyebilirsiniz. Eski Şehir Binasına ve Astronomik Saat’e hayranlıkla baka kalmadan önce biraz vakit ayırarak Eski Şehir Meydanı’nda dolaşın. Prag’ın en iyi barları bodrum katlarındadır, buralardaki tarihi pub’lar geleneksel bir tumba gecesi için muhteşem bir mekan oluşturur.
Orta Vietnam kıyısındaki bu şehir, 15 – 19. yüzyıllardaki önemli Güney Asya ticaret limanı konumunun iyi korunmuş örneklerinden biridir. Sırt çantalı gezginler arasında zaten popüler olan bölge, turistlerce de daha fazla tanınmaya başlamıştır. Her ayın 14. gününde, şehrin elektrik ışıkları kapatılarak geleneksel renkli fenerler yakılmaktadır. Japon Kapalı Köprüsü ve Quan Cong Tapınağı, görülecek yerlerdendir. Şehrin uzman terzilerine ısmarlama kıyafetler diktirin.
Ege Denizi’nin doğu kıyısında bulunan ve 12 Adalar’ın en büyüğü olan Rodos aynı zamanda da en popüler adadır. Çok iyi korunmuş ortaçağ şehri olan Rodos, aynı adı taşıyan adanın kuzeyinde bulunmaktadır. Kuzey ve doğu sahillerinde çeşitli oteller bulunmaktadır. Küçük köyler ve tatil yerleri, adanın diğer kıyılarını süslemektedir. İster plaj, ister bar ister tarihi mekan peşinde olun Rodos hepsini size bol bol sunacaktır. 50 mil uzunluğundaki adanın tepelik iç kesimlerinde Otantik Yunan esintileri bulunabilir.
Küba, 766 mil uzunluğundaki Küba adası, Isla de la Juventud ve yaklaşık 4200 takımada ve adacıktan meydana gelir. Meksika Körfezi’nin ağzında tüneyen ada, Florida’dan yalnızca 110 mil uzaklıktadır. Rengarenk gece hayatı, kültürü ve güzel mimarisiyle renkli başkent Havana, ülkenin kalbinde yer alır. Karayiplerin en büyük şehrinin dışında, aynı geniş yol üzerinde binlerce şirin plaj ve Varadero tatil yerindeki hayatın yanı sıra eski başkent Santiago de Cuba uzanır.
Sabahın ışıkları Angkor Vat’ın devasa tapınaklarını ve harabelerini aydınlatmaya başlarken Siem Reap’ta basit bir gün doğuşu, çok büyük bir olay halini alır. Bu antik yapılar, dünyanın en büyük dini komplekslerinden birinin içinde bulunmaktadır. Bu kompleks ile 12. yüzyıldan kalma Angkor Thom kraliyet şehri, Siem Reap’ı ziyaret etmenin başlıca iki nedeni sayılır. Kamboçya Kültür Köyü’nde ulusal tarihle ilgili bilgi edinin; yiyecek tezgahları, yemek satıcıları ve barlarla tıka basa dolu olan Angkor Gece Pazarı’nda ise pazarlık etmeyi öğrenin.
“Kızıl Şehir” adıyla da anılan Marakeş; pazarlarla, bahçelerle, saraylarla ve camilerle dolu büyülü bir yerdir. Tarihi Medine’nin sıcakkanlı avlularını keşfetmek ve dar sokaklarını dolaşmak, koca bir günü kolayca doldurabilir. Sakin Jardin Majorelle’de iç huzuru bulabilir veya şehrin tarihi camilerinden birinin güzelliğini hayran hayran seyredebilirsiniz.
Lizbon’un müzelerinde Portekiz başkentinin zengin tarihi ve kültürü yatmaktadır. Denizcilik Müzesi denizcilikle ilgili her şeye bayılan çocuklar için (ve büyükler için de!) mükemmel bir yerdir; Casa-Museu Dr. Anastácio Gonçalves ise pırıltılı sanat çalışmalarıyla dolu saklı bir mücevherdir. Şehrin etkileyici taş mimarisini gerçekten takdir edebilmek için rehberli bir yürüme turuna katılabilir veya kendiniz dolaşabilirsiniz; ancak Padrao dos Descobrimentos’u, Mosteiro dos Jeronimos’u ve UNESCO Dünya Mirası listesindeki Torre de Belem’i mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Geleneğin ve popüler kültürün iç içe geçtiği Tokyo’da, antik tapınaklarda ölçülü bir şekilde gezindikten sonra bir karaoke barda rock müzik yapabilirsiniz. Toyosu Pazarı’ndaki canlı balık haline gitmek için gün doğmadan kalkın, daha sonra Sumida Nehri kıyısı boyunca sıralanan kiraz ağaçlarının altında yürüyerek dinçleşin. Muhteşem İmparatorluk Sarayı Doğu Bahçeleri’nde biraz vakit geçirin, ardından Edo-Tokyo Müzesi’nde Japon tarihiyle ilgili bilgilerinizi tazeleyin. Midenizin alabildiği kadar sushi, udon eriştesi ve wagashi (Japon tatlısı) yemeyi de ihmal etmeyin.
Kyoto tapınakları modern yaşamla antik geçmiş arasında nadir bir bağlantı sağlar. Örneğin, Shimogamo Mabedi’nin geçmişi 6. yüzyıla uzanmakta ve zamanı durdurmuş gibi görünmektedir. Sakinliği ve ruhsal gücü hala aşikar. Shinto pirinç tanrısına ibadet edilen Fushimi Inari Mabedi görebilir, ardından Sanjüsangen-do’nun gerçeğe uygun boyuttaki Bin Silahlı Adam heykellerini ziyaret edebilirsiniz. Geleneksel geyşa gösterilerinin keyfini çıkarabilir, ardından Kamo Nehri’ne bakan bir restoranda rahat bir yemek yiyebilirsiniz.
New York’u tek bir ziyarette fethetmek neredeyse imkansız. Bunu yapmak yerine, görülmesi gereken yerlere gidin: Empire State Binası, Özgürlük Heykeli, Central Park, Metropolitan Sanat Müzesi; ardından kenarda köşede kalmış yerleri keşfetmek için The Cloisters’a gidin veya şehrin kütüphanelerinden birini ziyaret edin. West Village’in bohem tarzlı mağazalarına dalın veya Upper West Side’da kaliteli yemeklerin keyfini çıkarın. Grand Central Station içindeki capcanlı pazarlar size kesinlikle şehrin en iyilerini sunacak.