Dünyanın en iyi opera binaları

Fotoğraf: Haber Aero

Gezginler için, gittikleri şehirlerin ikonik yapıları, ziyaret edilecekler listesinde yer alır. Bunlardan biri de opera binaları. Müziğin ve sanatın en etkileyici hallerinden birinin sergilendiği şık salonlar, çok sayıda ziyaretçi ağırlar.

Gerek mimarileri gerek iç mekân dekorasyonlarıyla gezginleri görkemli bir deneyime çağıran opera binalarını yakından tanıyalım istedik. THY Blog, birbirinden değerli klasiklerin sergilendiği en güzel opera binalarını ve bulundukları ülkeleri listeledi.

Sidney Opera Binası, Sidney

Dünyanın en güzel opera binaları listemize 2007 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş olan Avustralya’nın Sidney şehrindeki Sidney Opera Binası ile başlıyoruz. Mimar Jørn Utzon tarafından tasarlanan Sidney Opera Binası, şık ve modern mimarisiyle zamansız binalardan.

Resmi olarak 1973 yılında açılan Sidney Opera Binası, bu tarih öncesinde de birçok performansa ev sahipliği yaptı. Bunlardan en meşhuru 1960 yılında, binanın inşaatı devam ederken Paul Robeson’un öğle yemeğindeki işçilere Ol’Man River şarkısını söylemesi olarak kabul edilir.

Sidney Opera binası 2007 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. (Fotoğraf: Haber Aero)

Palais Garnier, Paris

Fransa’nın başkenti Paris,1875 yılında mimar Charles Garnier tarafından inşa edilen ve operadaki Hayalet müzikalinin geçtiği yer olarak da bilinen Palais Garnier’e ev sahipliği yapıyor. III. Napolyon döneminin görkemli mimarisinde; klasik stilin yanı sıra Yunan ve barok etkilerinin de görüldüğü opera binası, uzunca bir süre dünyanın en ünlü opera ve bale gösterilerinin düzenlendiği bir yerken 1989 yılı itibarıyla ağırlıklı olarak bale gösterilerinin olduğu bir yer haline geliyor.

Sonradan müzikal olarak uyarlanan Operadaki Hayalet romanının burada geçmesinin nedenlerinden bahsetmek isteriz. Zamanında bina inşa edilirken yapılan kazılar sırasında zeminde yüksek düzeyde yeraltı suyuyla karşılaşılıyor. İnşaat sürecini aksatan bu duruma Charles Garnier yepyeni bir çözüm üretiyor. Çift katmanlı bir temel oluşturarak çıkan yeraltı suyunu olası bir yangında kullanılmak üzere depoluyor. Ancak bu yeraltı su olayı, halk arasında gittikçe farklı bir söylenti halini alıyor ve Operadaki Hayalet kitabının yazarı Gaston Leroux’a bile ilham veriyor.

Palais Garnier, 1875 yılında mimar Charles Garnier tarafından inşa edildi. (Fotoğraf: Haber Aero)

Teatro alla Scala (La Scala), Milano

Dünyanın en iyi opera binalarından bahsederken sırada İtalya’nın en lüks şehri Milano’daki Teatro alla Scala var. Milano’nun simge yapılarından biri olarak kabul edilen bina, 1778 yılında Antonio Salieri’nin L’Europa riconosciuta operasıyla açılıyor. Ünlü mimar Guiseppe Piermarini tarafından tasarlanan bina, açıldığı günden bu yana dünyanın en iyi opera sanatçıları için önemli bir mekân. Teatro alla Scala, altın çağını 1950’li yıllarda yaşamış olsa bile günümüzde de görkemini korumaya devam ediyor.

Teatro alla Scala’da sezon geleneksel olarak 7 Aralık’ta Aziz Ambrose gününde açılıyor. Tüm gösteriler gece yarısından önce bitiyor. Buradaki birbirinden etkileyici temsilleri izledikten sonra binanın içinde yer alan La Scala Müzesi’ni de ziyaret ederek opera tarihiyle ilgili belgeleri, kostümleri ve heykelleri inceleyebilirsiniz.

Metropolitan Opera Binası, New York

Dünyanın en güzel opera binalarından biri olmasının yanı sıra Kuzey Amerika’nın en prestijli opera salonu olarak bilinen Metropolitan Opera Binası, 1883 yılında ünlü eser Faust’un gösterimiyle açılıyor. Mimar Wallace K. Harrison başta daha görkemli bir bina tasarlarken daha sonra bu tasarım minimalist ve modern çizgilere dönüşüyor.

Teknolojik olarak ileri seviyede olan Metropolitan Opera Binası’nda yeni izleyiciler kazanmak adına “Live in HD” yüksek çözünürlüklü performans yayınları ve binanın birçok noktasında farklı dillerde alt yazı içeren koltuk arkası ekranlar yer alıyor. Böylelikle dinleyicilerin farklı dilde eser seslendiren sanatçıları kolaylıkla takip etmesi amaçlanıyor.

Kraliyet Opera Binası, Londra

İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Kraliyet Opera Binası hem Birleşik Krallık’ın hem de dünyanın en iyi opera binalarından biri. Bow Street’te yer alan Kraliyet Opera Binası, öncelikle 1732 yılında Covet Garden Tiyatrosu ismiyle açılıyor. Uzun yıllar birçok etkinliğe ev sahipliği yapan tiyatro bir yangın sonucunda büyük oranda zarar görüyor. 1809 yılında tekrar inşa edildikten sonra ise yine uzun bir dönem sadece İtalyan operalarının gösterildiği bir yer olarak hizmet vermeye devam ediyor.

Kraliyet Opera Binası, çok yönlü bir şekilde sanatın farklı dallarına da ev sahipliği yapıyor. Tiyatro, opera ve bale gösterilerinin yapıldığı salon, ayrıca sizi yeni deneyimlere de davet ediyor. Burayı ziyaret ettiğinizde tiyatro eğitimlerine katılabilir ya da opera söyleme deneyimi yaşayabilirsiniz.

Teatro Colón, Buenos Aires

Dünyanın en güzel opera binalarından bahsederken Güney Amerika’nın meşhur opera binası olan Teatro Colón’u es geçmeyelim. İtalya ve İspanya’dan gelen göçmen Avrupalıların etkisiyle Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e inşa edilen opera, aynı zamanda ülkenin simge yapılarından biri.

Mimarlar Francesco Tamburini, Vittorio Meano ve Julio Dormal tarafından yapılan Teatro Colón; İtalyan ve Fransız mimari tarzlarının etkisiyle oluşturuluyor. Estetik görünümüyle herkesi kendine hayran bırakan opera, 1908 yılında açılıyor. Akustiği konusunda dünya çapında bir iddiası olan opera, her sene birçok önemli sanatçıyı sahnesinde ağırlıyor.

Viyana Devlet Operası, Viyana

Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunan Viyana Devlet Operası, 1869 yılında İmparator I. Franz Joseph döneminde inşa ediliyor. Yapı kentin ince zevkine uyumlu olarak tasarlanıyor. Aynı zamanda binada Rönesans tarzının yaşatılması amaçlanıyor.

Sadece Viyana için değil, dünya için de en iyi opera binalarından biri olarak kabul edilen Viyana Devlet Operası’nın açılış eseri ise Mozart’tan Don Giovanni. Muhteşem gösterilere ev sahipliği yapmasının yanı sıra ihtişamıyla da ziyaretçilerini hayran bırakan opera binasında yedi ana sanat dalını temsil eden yedi adet heykel bulunuyor.

Amazon Tiyatrosu, Manaus

Şimdi rotamızı Güney Amerika’ya doğru çeviriyoruz. Burada da dünyanın en iyi opera binalarından biri olan Amazon Tiyatrosu yer alıyor. Manaus şehrinin simgesi olan Amazon Tiyatrosu, on beş yıl süren inşaat sürecinin ardından 1896 yılında açılıyor. Avrupa mimarisinden ilham alınarak tasarlanan bina, en güzel opera salonları listesine girmeyi başarıyor.

Brezilya’nın kalbine adeta Mozart’ı, Beethoven’ı getiren Amazon Tiyatrosu, toplam 700 kişilik kapasitesi, gösterileri ve mimarisiyle ziyaretçilerinin zihninde kalıcı bir iz bırakıyor.

Bolşoy Tiyatrosu, Moskova

Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan Bolşoy Tiyatrosu, mimar Osip Bove tarafından tasarlanıyor. Rus kültür ve sanatının simgesi olan Bolşoy Tiyatrosu, görkemli mimarisiyle Moskova’da mutlaka görülmesi gereken yapılardan.

Dünyanın en güzel opera binalarından biri olan tiyatro, 1781 yılında açılıyor. Tarihinde iki kez büyük yangınlarla mücadele eden yapı, her ikisinde de neredeyse baştan inşa ediliyor. Açıldığı günden bu yana ihtişamlı gösterilere ev sahipliği yapan Bolşoy, dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırlamaya devam ediyor.

Suntory Hall, Tokyo

Japonya’nın başkenti Tokyo’nun Akasaka Bölgesi’nde yer alan Suntory Hall, başarılı akustiği sayesinde dünyanın en iyi opera binalarından biri olarak kabul ediliyor. Tokyo’nun ilk özel konser salonu olan Suntory Hall, 1986 sonbaharında kapılarını ziyaretçilere açıyor.

Suntory Group tarafından açılan konser salonu, “topluma geri verme” inancına uygun olarak faaliyetlerine devam ediyor. Yani Suntory Hall’da ticari kâr, müşterilere sunulan hizmetleri geliştirmek yani toplumdan aldığını topluma bir şekilde geri verme felsefesiyle dağıtılıyor.

Exit mobile version