Taksicilerin bir derdi mi var? İstisnasız her ana haberde ve manşetteler. Yolları kapatırlar, taksiye zam gelir. Ubercileri döverler, Uber yasaklanır. Bakın son 30 yıldır İstanbul’un nüfusu 9 milyon artarken taksi plakası sayısı artmadı. Neden?
Fırıncıların sıkıntısı mı var? Hemen ekmeğe zam gelir, olmadı gramajı eksiltilir.
Kabzımallar 24 saat Hal’e sevkiyat yapmaz, tarladaki 50 kuruşluk soğan 5 lira olur.
AVM’ler, spor salonları, tiyatrolar bulaş için en tehlikeli yerler. Ancak mecliste kulis yaptılar açıldılar ama sinemacılar yapmadı, kapalılar.
Bazı sektörler bu pandemi döneminde siyasetçileri arkalarına alarak ya hibe, ya sıfır faizli kredi veya vergi affı hakkı aldılar.
Peki, bu ülkeye en fazla katma değeri kazandıran ama her krizde en çok etkilenen biz turizmciler ne aldık?
İçinizden ne söyledinizse duydum… Ayıp valla, ama doğru.
Ağlamayana meme vermezler
Dönemin altın kuralı bu. Ancak ağlayacak gücümüz bile yok. Bizlerin, birliğimizin sesi soluğu pek çıkmaz, çıkamaz… Zaten turizm barışçıl bir sektör. Kavgacı, gürültücü kişiliğimiz de yok. Diğer sektörlerdekiler gibi ağlamayız, yol kesmeyiz, adam dövmeyiz. Arkamızda kimimiz, kimsemiz, kulisimiz de yok. Çünkü sektörün siyasete ilgisi, alakası yok.
Ekmeğin siyaseti olmaz!
Her birimiz farklı görüşlerde olabiliriz. Kimimiz AK PARTİ’ye diğerimiz CHP, İYİ PARTİ, MHP, HDP veya SAADET, VATAN partisine sempati duyabiliriz. Ancak hepimiz aynı gemideyiz ve sorunlarımız bir. Madem bu kadar büyük ve senelerdir çözülemeyen dertlerimiz var, neden bu partilere üye olup en ufak il ve ilçelerde bile “Turizm Komisyonları” kurmuyoruz. Turizmcilerin farkını ortaya koyarak sorunlarımızı, tüm partilerin ve bölge milletvekillerinin katılımıyla kurulacak olan İl Turizm Meclisleri’ne taşımıyoruz. İşte o zaman TBMM’ye taşınan sorunlarımız daha kolay çözülür.
Haydi, sempati duyduğumuz partilere üye olalım! Eğer partinizin il veya ilçe teşkilatlarında “Turizm Komisyonu” yoksa biz kuralım. Sorunlarımızı, kendi vekillerimize anlatalım. Aksi takdirde daha senelerce taksicilerin boyunduruğu altında yaşar, kendi araçlarımızla servis yapamaz, sorunlarımızı çözemez, her krizde bu günlerde olduğu gibi sapır sapır dökülürüz.
O halde bizim için, kendin için, ailen, çocuğunun geleceği için haydi siyasete…
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.