Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir konuk olduğu programda savunma sanayiinde ihracat ve ithalat, S-400, çip üretimi ve güncel konular hakkında konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, ASELSAN’ın tesislerinde gerçekleşen Habertürk TV’de Kübra Par’la Açık ve Net programında gazeteciler Muharrem Sarıkaya, Güntay Şimşek ve Deniz Zeyrek’in sorularını cevaplandırdı.
Güntay Şimşek’in çip üretimi ile ilgili çalışmaları sorması üzerine Demir, çip konusunun masada olduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı:
“Çip konusunu epeydir masaya yatırdık. Oradaki yatırım boyutlarını bir analize ettik. Çeşitli seviyede çiplerin üretimleri için gerçekten çok ileri teknolojiye gitmek istiyorsanız milyar dolarları aşan yatırımlar yapmanız gerekiyor. Çipin tasarımını yapıyor olmanız önemli. Biraz daha ticari bir konu olduğu için yani bugün çip ürettirmek istediğinizde çok fazla bir engel yok önünüzde.
Tasarladığınız çipi ürettirebiliyorsunuz ama üretim sırasında başına bir şey gelmek ile ilgili ne kadar garantiniz var orada bir soru işareti olarak durabilir. Çipte hacim çok önemli. Çip üretecek bir tesis 300 milyon dolar civarında bir yatırım ile başlarsınız. Intel mesela geçenlerde 20 milyar dolar yatırım yapıyor çip üretimi için. Bunları yan yana koyduğunuzda Türkiye bir yandan da kendi çipini üretmeli. Bu anlamdaki belirli çalışmalarımız oldu. Malum YİTAL (Yarı İletken Teknolojileri Araştırma Laboratuvarı) TÜBİTAK’da laboratuvar ölçeğinde belli çipler üretebiliyor . Biz TÜYAR diye bir şirket kurduk. Biraz kabuk olarak kaldı. Malezya ile ilgili çeşitli görüşmelerimiz oldu. Orada çip üretimi yapan yerler var. Çip konusu gündemimizde. Ama bu da demin bahsettiğimiz gibi çoklu kullanımın önemli olduğu bir alan. Belki çip üretimine başlasak bunun %1’i hadi maksimum %5’i savunma alanında olacak. %95’inin sivil alanda olması gerekiyor kullanım olarak. Bu çok yönlü bir olay. Savunma ile ilgili ama sadece savunma değil. Önemli ölçüde yatırım isteyen bir şey” ifadelerini kullandı.
Masaya iki S-400 sistemi için oturuldu
S-400’ler’in ne zaman kullanmaya başlanılacağı ile ilgili soruya yanıt veren Demir;
“Biz sistemi teslim aldık. TSK’ya verdik. Orada eğitimler, yazılım yenilemeleri vb. bir dizi unsur da işlemeye devam etti. Malum, bir savunma sistemi. Savunma sistemi, savunma ihtiyacınız olduğu zaman devreye girer. Bunun kullanımı ile ilgili, hatta hangi modda ve kaç saat çalıştıracağınız bile kendi içinde belirli parametreleri içerir. Türkiye’nin bu sistemi var. Bu sistemin hangi durumda olduğu, nerede olduğu, hangi modda kullanılacağı gibi şeyler konuşulmaması gereken, Türkiye’nin kendi içerisinde kalması gereken bilgilerdir” dedi.
Demir, ikinci sistemin alınıp alınmayacağı konusunda masaya iki sistem için oturulduğunu ve anlaşmanın bu çerçevede yürüdüğünü belirterek; “Biz masaya ilk andan itibaren iki sistem için oturduk. Türkiye birinci sistemi aldı, ondan sonra bu kadar ortalık karıştı şimdi Amerika’ya gidip ‘madem siz bize böyle yaptınız biz gidip sizin inadınıza ikinci sistemi de alacağız’ gibi bir şey yok. En baştan iki tane sistem konuşuluyordu. Hatta Türkiye’nin bu uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma sistemi açısından ilk ihaleye çıktığımızda dört sistemdi, bu bile yeterli sayılmaz. Eğer kapsamlı bir koruma istiyorsak bizim daha fazla bu sistemlere ihtiyacımız var. Mesela Patriot konusu gündeme geldiğinde biz buyrun teklif yapın onu da değerlendirelim diyoruz. Çünkü ihtiyaç devam ediyor. İkinci sistem alınır mı alınmaz mı meselesinde masaya iki sistem için oturulduğunu, anlaşmanın bu çerçevede yürüdüğünü özellikle belirtmek istiyorum” açıklamasını yaptı.
S-400’ler Girit modeli
“Biz Amerika tarafına gelin bu meselenin teknik yönünü konuşalım diyoruz. S-400 ün F-35 için bir tehdit olmadığını söyledik. Buna teknik olarak kesinlikle inanıyoruz. Ama bu anlamda bir diyaloğa açıklık göremedik. Bir, Türkiye bu sistemi aldı. İki, onun kullanımı ile ilgili karşı tarafta endişeler vb. varsa bunun konuşulması yönünde bir irade beyanı oldu. Mesele bundan ibaret” dedi.
“Türkiye bir yolculuğa çıktı, bu yolculukta üst basamaklara doğru çıkacağız”
Hisar-A ve Hisar-0 Hava Savunma Füze Sistemleri’nin önemi hakkında konuşan Demir şunları kaydetti:
“Biz sürekli, hava savunma sistemleri ile ilgili bunun kademeli bir yaklaşım olduğunu, hava savunma sistemlerinin her bir kademede devreye girmesi gereken unsurlar olduğunu ve her bir kademenin de değişik bir ihtiyaca cevap vereceğinin söylüyoruz. Çünkü tehditler değişik. Her bir tehdide cevap verecek ihtiyaçlar ve ürünler de değişik olabiliyor. Gelen bir tehdidi, belirli bir mesafeden tespit edip ona bir anlamda kilitlenip füzenizi fırlattığınızda onun kendisini yönlendiren arayıcı başlıklarıyla hedefi takip edip gidip hedefi vurmasından bahsediyoruz. Sisteminizin kendi füzelerinizin üstünde bir takip sistemi olması kadar, yine ilk tespit ve daha sonra füzenizi yönlendirmek ile ilgili belirli bir kademe kadar bir yönlendirme radarı da olması gerekiyor. Teknolojinin en yoğun olarak kullanıldığı, birçok teknolojik unsurun devrede olması gerektiği bir sistem. Hem radarınız ve çeşitleri olacak, roket ve güdüm teknolojisini bileceksiniz ve bununla havada çok hızlı giden bir cisim vuracaksınız. Bunun hepsini bir araya getirdiğinizde oldukça yoğun teknolojik çalışmalar gerekiyor. Bizim amacımız havadan gelen bir tehdidi belirli bir mesafede önlemek. Bu tehditlerin de çeşitleri giderek arttığı için her tehdidin de kendisine göre bir karşı tedbiri olması gerekiyor. Bu çalışmalar tabi devam edecek. Şu anda Hisar-A ve Hisar-0’ın örneklerini görüyoruz ama daha alt kademede, daha ara ve üst kademede sistemler hava savunmamızı bir kademeli yapıyla gerçekleştirmek üzere devreye girecekler. Türkiye bir yolculuğa çıktı, yolculukta basamakları adım adım gidiyoruz. İlk birkaç basamağı geçtik. Şimdi üst basamaklara doğru çıkacağız.“
“Salgın ihracatı etkiledi”
Savunma Sanayii’nde ihracatın ne durumda olduğunu açıklayan Demir, ihracat konusunda salgın ortamının etkilediği durumların olduğu söyleyerek; “Mesela fuarlar bile yapılamadı. İhracat rakamlarına tam, resmen yansımayan bazı konular da var. Toplama, nete baktığınızda aslında rakamların yükseldiğini söyleyebiliriz. Başka bir hesap yöntemi diyelim ona. Ama gidişat olarak salgın ortamını unutmamamız gerekiyor. Özellikle Türk ürünlerinin hareket alanında kullanılmasından sonra daha da geniş bir ilginin olduğunu belirtmem lazım. Onun için hızlı bir artış bekliyoruz. Özellikle salgın ortamı biraz daha yavaşlarsa orada daha iyi bir netice göreceğiz. Mesela ihracat için önemli şeylerden birisi fuarlar dedik. Bu sene Mayıs ayında bizim IDEF fuarı var. Onunla ilgili hazırlıklarımız devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.