Haluk Bayraktar: TB2’yi ilk kez uçuracağız pist vermediler

Dünya’da şu an 27 ülkeye ihraç edilmiş olan ve bir o kadar ülke ile de ihraç görüşmeleri devam eden yerli ve milli insansız hava aracı Bayraktar TB2’nin 2009’da ilk uçuşunun projeye karşı çıkan ordu bürokrasisi tarafından engellendiği belirtildi. Konuya ilişkin Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “2009 yılında bu uçağı geliştirdiğimizde uçuracağız. Pist bulamıyoruz. Kastamonu’ya gidiyoruz pist bozuk, Çorlu öyle. Keşan’ı bulduk. Projeye engel olmak isteyen bürokrasi uçuşa izin vermiyor. Kendi imkanlarınla uçak yaptın uçuramıyorsun.” dedi.

Baykar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar Habertürk TV’de Açık ve Net programında Kübra Par ve Güntay Şimşek’in sorularını yanıtladı.

Baykar’ın kuruluşundan günümüze kadar çizgisini anlatan Haluk Bayraktar, “Alenen bir iftira ile karşı karşıyasınız. Türkiye’nin savunma havacılık sektörünün ihracatında yüzde 28’ini yapan. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ihracat rekorunu geçen bir firma. Bir firmaya ‘bütün kaynaklar tek firmaya, rekabet yok, şımarıklık oluşur, dokunursunuz’ diye dil uzatacaksınız, buna biz sosyal medyadan yanıt verince siyasi oluyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Baykar’ın varlığı zaten rekabet. Devletin bu projeleri desteklemesi doğal. Biz Baykar olarak bu desteklerden hep uzak durduk. Biz hep geliştirelim, satalım, ihraç edelim dedik. Hiçbir zaman kredi kullanmadık. Bayraktar TB2 pazarlamaya ihtiyacı olmayan, siparişleri dolu olan, birisi geldiği zaman 3 yıl sıra beklediği ürün. Bu ülke milli gemi yapıyor, radar, füze, roket, toplar yapıyor. Binlerce firmaya verilmiyor, hepsi Baykar’a veriliyor, böyle komedi bir şey olabilir mi?” diye konuştu.

Bayraktar’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Kızılelma Baykar’ın 20 yıllık serüveni”

Bayraktar Kızılelma 2022 mart ayında ismi verildi. Türk tarihinde hiçbir zaman tam olarak ulaşılamayacak hedefi tarif ediyor. Biz de paradigma dönüşümünü ifade eden stratejik alanda Türkiye için kızılelma hedefi düşüncesiyle bu ismi verdik. Sonra ilk uçuşu gerçekleştirdik. İlk uçuş havacılıkta çok önemli adımı ifade ediyor. Bizim Kızılelma, Baykar’ın 20 yıllık serüveni. Kızılelma bir anda geleceğin bambaşka dünyanın bize kapıları açtıran teknolojik platform. İlk uçuş çok kritik kilometre taşı. Yıllarca uğraşıyorsunuz, yazılımı, elektronik, mühendislikle bütün bileşenlerin hepsinin bir arada çalıştırarak uçuşla birleştirmek. Her zaman havacılıkta ilk uçuş tarihi kritiktir, milattır. Sonrasında servise, hizmete giriş tarihi verilir. İlk uçuş sizin geliştirdiğiniz platformun bütün sistemleriyle başarılı şekilde gösterimi. Ondan sonra onun seri imalata girerek ürün haline gelmesi. Baykar’ın 20 yıllık birikimi var. Bayraktar Kızılelma, Baykar’ın yüzde 100 imkanlarıyla geliştirilmiştir. Bize bir talep olmadı, dünyanın en büyük teknoloji firmalarından biri olması dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından bunun ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için kendi imkanlarımızla adım attık. Devletle herhangi bir otorite ile anlaşmadan. Hedefimizin Cumhuriyet’in 100. yılında bu uçuşu gerçekleştirmekti. Biz Baykar olarak her zaman beyan ettiğimiz tarihten daha evvel, 2022’in Aralık ayında ilk uçuşu gerçekleştirmiş olduk. Akıncı’yı 2019 yılında İstanbul’daki TEKNOFEST’te buluşturmuştuk. Bu Cumhuriyetimizin 100. yılında böylesine önemli stratejik kazanım, Baykar ve tedarikçi eko sistemiyle. 20 yıl önce Baykar 5 kişilik ekipti. 5 kiloluk uçakla uğraşıyordu. Baykal ihracat ve yurt içi satışlarla, kendi öz kaynaklarıyla yatırım yaparak 6 tonluk uçak platformuyla uğraşır hale geldti. 5 kişi 3 bin 500 oldu. Baykar bine yakın tedarikçi ile bu noktada.

“20 yıl önce çok kritik bir adım atıldı”

Türkiye’de özellikle savunma sanayinde son 20 yılda çok kritik atılımlar atıldı. 20 yıl önce savunma sanayinde faaliyet gösteren 17 firma vardı, bugün 2 binden fazla firma var. Çoğunluğu özel sektörde. Bugün Sahaİstanbul’un 900’dan fazla üyesi var. Yüzde 95’İ özel sektör bu kümelenmenin içerisinde. Özellikle savunma sanayinde yerlileşme vizyonu ve yerlileşme iradesi. Türkiye çok önemli bir karara imza atıldtı. Tank, İHA, Atak helikopterlerinin alım kararı vardı. Bir toplantıda ‘Biz bu projeleri iptal ediyoruz, tamamını yerli yapacağız, yurt dışı bağımlısı olmayacağız’ dendi. İşin ekonomik anlamda katma değer boyutu var. Bir de işin parasını verseniz dahi, satın almak isteseniz dahi size bunu vermiyor. 2009 yılında Türkiye, ABD’din SİHA talebinde bulundu, Amerika bunu reddettti. Türkiye yerli İHA’larından önce İsrail’den Heron ithal ediyordu. Ama ne oluyordu/ İsrail en ufak yedek parça ihtiyacı olduğu zaman, en ufak bir politik anlaşmazlık olduğu zaman destek vermiyordu. Türkiye 90’lı yıllarda ABD’de Gınat dediğimiz insansız hava araçlarını satın aldı. Milyonlarca dolar para ödendi. 100 saati dahi doldurmadan envanter dışı bırakıldı. Çünkü destek gelmiyordu. Bugün Bayraktar SİHA’ları 600 bin saati buldu. Müthiş bir gelişim var.

“İnce ve birbirine iplikle bağlı mevzular”

Türkiye 15 yıl gibi sürede bu teknolojiyi parasıyla alamazken, 2004 yılında bir irade koydu. Bizim ilk geliştirdiğimiz ürün Bayraktar mini İHA. Elden atılan 5 kiloluk uçak. İlk kez savunma sanayinde o karardan sonra ‘Biz bu işi rekabete açık yapacağız’. ‘Bunu kim yapıp, gelip bize başarılı sunum yaparsa ondan 76 tane uçak alacağız’ dediler. Bugünküne nazaran düşük çaplı imkanlarımız vardı. Devlet o zaman şunu deseydi ki, ‘Kurulu devlet firmaları var sen yapacaksın’ deseydi, bugün Baykar yoktu. Şeffaf bir modelle biz girmiş olduğumuzdan dolayı var. O kadar çok ince, birbirine iplikle bağlı hususlar var ki. Bunlardan bir tanesi olmasa bugünkü başarı olmazdı.

“Özdemir Bayraktar, apartmanını satıp, bütün kazanımlarını bu işe yatırdı”

Konuyu 180 derece tersinden gösterme çabası. Olduğundan çok farklı gösterme teşebbüsü maalesef. 2004 yılında biz ufacık firmaydık. Özdemir Bayraktar liderliğinde 7 kişi başladık. Sonra Savunma Sanayi Başkanlığı milli ve özgür üretim kararı aldı. Uçağın gövdesi veya elektriğini yerli yapan firma bu işe katılabilir dendi. Devletten nakit destek alan bir üniversite katılmıştı o yarışmaya. Baykar olarak hem gövdesini hem de uçuş elektroniği yazılımıyla o yarışmaya katılıp, birinci olduk. Savunma sanayinde projeler, tanımlı, belirli kurumlara verilen, rekabet olmayan kurumlardı. Biz 76 adet uçağı teslim ettik. Özdemir Bayraktar apartımanını satıp, bütün kazanımları bu işe yarattı. Silahlı kuvvetlerin envanterine giren ilk hava aracını biz yaptık. Bizim o işi kazandıktan sonra Malazgirt sınıfı dünyanın ilk döner kanat helikopterini yaptık. Şırnak’ta atölye kurduk tamamen kendi imkanlarımızla. ‘Türkiye için İHA bir kıvılcım etkisi yaratır’ dedik ve alana girdik. Türkiye bir adım atarsa dünyada birinci olabilir diye 20 yıl önce ilan ettik. Gece gündüz çalışmalara başladık.

“Bürokratik engellemelere maruz kaldık”

Malazgirt döner kanatlı helikopter projesini bizzat Cudi Dağı’nın eteklerinde olgunlaştırarak uçurduk. Bunların hepsi emek, ARGE gerektiren çalışmalar. Bayraktar TB2’yi ilk geliştirdiğinizde adım adım, bebek gibi büyüyor. O zaman bir kaza kırım olduğu zaman hemen yazılımında hata var, maalesef bürokrasi o sabrı gösteremedi. Alehte kampanyalar oldu. Biz ‘istediğiniz kadar kaza kırım olsun, nasıl olsa bir devlet desteği yok, biz bunu yapıyoruz’ dedik. Baykar en önemli inovatif çalışmaları bizzat sahada yaptı. Üs bölgelerinde yaptı. Terörle mücadelede nasıl katkı sağlarız diye sahadakilerle çok rahat çalışıyorduk, Ankara’dakilerle değil. Biz bilabedel bunu vereceğiz, uçurun artık dedik. O dönemde bürokratik anlamda ciddi engellemelere maruz kaldık. Bizim geliştirdiğimiz sistemlerin en önemli başarısı uçuk istatistiklerinin çok güvenilir olması. ABD’nin geliştirdiği uçaklar 5 saatte kaza kırıma uğruyor. Bir işi yapmak zor, herkesin ona sahip çıkması lazım. Selçuk Bayraktar, TEKNOFEST’te anlattı; herşeyi yaparsınız, uçağın altına bir takoz koyarsanız o uçmaz. Bu konularda engellemek, hiç kimse ‘ben bunun karşısındayım’ diyerek engellemiyor. Nuri Demirağ, ‘biz seni engelliyoruz’ diye mi yok edildi. Bizatihi destek vererek yok edildi.

“Bayraktar TB2’nin uçuşuna 6 ay izin verilmedi”

Dediler ki, Türkiye’nin taktik insansız hava aracı programına sizi rekabete açık ihaleye davet ediyoruz. Havada 6 saat kalabilen, 15 bin fit uçabilen bir taktik sınıfın İHA projesine iki firmayı davet ediyoruz. En ufak devlet desteği yok. TSK’nın ihtiyacı var. 100 kilometreden haberleşebilen İHA’ya ihtiyacımız var dendi. O dönemlerde biz mini İHA’da başarılı olmuşuz. Davet ederken ARGE desteği vermedikleri gibi bir de teminat mektubu istendi. Bir avans ödemesi alırsınız, teminat mektubu verirsiniz. Burada o da yok. O zamanlar bize çok ufak bakılıyordu. Çok üstten bakılıyor, inanılmıyor. 2007’de davet ettiler. 2 yıl boyunca bu projeye çalıştık. Bayraktar TB2’nin nasıl doğduğunu anlatıyorum. 2009 yılında bu uçağı geliştirdiğimizde uçuracağız. Pist bulamıyoruz. Kastamonu’ya gidiyoruz pist bozuk, Çorlu öyle. Keşan’ı bulduk. Projeye engel olmak isteyen bürokrasi uçuşa izin vermiyor. Kendi imkanlarınla uçak yaptın uçuramıyorsun. 6 ay bekledik. Ankara’da izin verilmedi. 1. Ordu Komutanımız Ergun Saygun bizzat emir verdi ‘uçurun’ dedi. Bugün dünyanın en meşhur hava aracı Keşan’da ilk uçuşunu yaptı.

“Bana ‘Çavuş esas duruşa geç’ dendi”

2009 yılının Haziran’ında kaçak şekilde Keşan’da uçurduk. Babam ilk uçururken jandarma gelmişti Garipçe’ye. Aynı yıl hiçbir banka teminat mektubu vermiyor. Kale Grubu’yla ortak olduk. Kale Grubu tecrübesi olan değerli grup. Kale-Baykar olduk o zaman. 2009 yılının Ekim ayında girdik. Babamın aortu patladı. Sıkıntılardan dolayı. Ağustos’tan 2 ay sonra Sinop’a davet ettiler. Ben o zaman Haluk Bayraktar olarak kısa dönem İzmir’de askerlik yapıyordum. Selçuk Bayraktar ekiple birlikte Sinop’a gitti. Uçağı uçururken, uçaklardan bir tanesi bürokratik baskının devamı gereği, baskı yapıyor. Kriterlere göre 55’inci dakikada 17 bin fitte. ‘Daha da çık’ deniyor. Uçak kaza kırım geçiriyor. Ekibin moralleri çok bozuk. Gözlemci heyeti var. Askerlikten izin alıp Sinop’a gittim. İkinci uçakta bir uçuş yaptık. Belli süre var, iki uçak hakkı veriyor size. Belli sürede o kriterleri göstereceksiniz. Bir uçuş yaptık 19 bin fite çıktık. Cuma günü 10 saat uçmamız gerekiyor. 3 Ekim Cuma günü. 3 gün boyunca firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. Son uçuş yapılıyor. Öğlen 2’de kalktı uçak. Bütün herşeyi gösterdik. Uçak gece 10’da geldi indi. Tutanak tutulacak. O heyette gözlemci, üyesi olmayın dışarıdan gelen asker üniformalı bir kişi ‘Ben bu uçağın otomatik indiğine inanmıyorum’ dedi. Tutanağı yazılmayacak dedi. O noktada ben bunları açıklamaya çalışırken, bir anda ‘çavuş’ diye seslendi bana. 3 gündür firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. ‘Çavuş esas duruşa geç’ dedi bana.

“Tutuklanmam için savcılık arandı”

O asker kılıklı maalesef kişi benim esas duruşa geçmemi istedi. Peşimden ‘şerefsiz’ diye bağırdı. Ben de cevabını verdim. Beni tutuklatmak için Ankara’yı savcılığı aradılar. Karşılaştığınız duruma bakın. Ortalık karıştı. Savcılık arandı, tutuklanmam için. Allah’tan savcı ‘Herkesin ifadesini alın ve tutuklamayın’ dedi. Bunu bize yapan kişi heyette değil. Buraya maalesef eklenmiş. Biz onlara maşa kılıklı paşa derdik. Bu kişi bu olaydan 3 ay sonra askeriyeden istifa edip, o rakip firmaya girdi. Biz o demoda başarılı olmuşuz ve tutanağa yazmadılar. Bir uçak gece vakti gelip, iniyor, otomatik indiği yazılmadı o tutanağa. Sonra diğer firma kriterleri sağlayamadı.

“İhaleyi kazanınca işin yarısını verdiler”

Ocak 2010 tarihinde Savunma Sanayi Başkanlığı İcra Kurulu toplandı, 12 adet uçak üretmemiz istendi. İhaleyi kaybeden firmaya proje açıyoruz, onların da 6 tane uçak yapmasını istiyoruz. Bir gecede yeni projeyi kaybeden firmaya verdiler. Normalde rekabete açık ihalenin bir kazananı olur. Bize o işin yarısı verildi. İhaleyi kaybedenle sözleşme bizden 1 yıl önce imzalandı. Hiç kimse yüzünüze gülerek sizi engelliyorum demiyor, ben bu işin destekçisiyim diye engelliyor.

“Devletten bir kuruş Ar-Ge desteği almadık”

Selçuk Bey 2016’da damat oldu. 2016’da Bayraktar TB2’yi geliştirmiş silahlı kuvvetlere teslim etmiş firmayız. Aylarımız, yıllarımız Gabar’da, Cudi’de geçmiş. Baykar bütün yaptığı işler boyunca, tek kuruş kredi kullanmamış bir firma. Hala böyle. Hiçbir zaman kullanmadık. Bunların bilinmesi lazım. Biz iş yaptığımız devlet kurumlarından en ufak ARGE desteği almadık. 1 kuruş almadık. ARGE sözleşmesi imzaladık. Nakit hibe kullanmadık. Sattık, ihraç ettik. 2022 yılında Baykar’ın imzaladığı sözleşmelerin yüzde 99.3’ü ihracattan. Tek kuruş kredi kullanmamış, tek kuruş nakit hibe almamışız. Baykar’dan önce Türkiye İsrail’den Heron’ları alıyordu. Silahlı değillerdi. Bugün Bayraktar TB2’nin 5 katı fiyatı. Gınat’ları 10 katına alıyordu. Baykar’ın varlığı rekabeti ve maliyet etkinliğini getiriyor.

“Yüzümüze baka baka bu iftira attılar”

İddialar, iftiralara gelelim. İlk önce spker soruyor, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybederse bu işler engellenir’ diye bir ifade var. Beyefendi 8 yıl MGK üyeliği yaptığını söylüyor. ‘Bu ülkede bütün dünyanın konuştuğu Bayraktar TB2 nedir?’ demez mi? Bir fuar yaptık, İngiliztere Savunma Bakanı geldi. Bayraktar SİHA’ların ne kadar oyun değiştirici olduğunu söyledi. Bulgaristan, Malezya Cumhurbaşkanı geldi fabrikamızı geldi. Sayın Kılıçdaroğlu 2012’de geldi. Ama maalesef CHP’den grup başkanvekili dünyanın en büyük festivale ‘Damadın TEKNOFEST’i’ diye itibarsızlaştırmaya çalıştı. ‘İstikbal göklerdedir diyen’ lider Atatürk’ün kurduğu parti CHP. Bize bankalar Bayraktar TB2’nin sözleşme imzalaşmasında teminat mektubu vermedi. Ufak birader İş Bankası Genel Müdürü’ne mektup yazdı. Yetkililer geldi, ‘Sizin CV’lerinize bakıyoruz’ dediler. Ve bu CV’lerin üzerine size teminat mektubu veriyoruz dedi. İhracattan kazandığımız gelirlerle 4 bin öğrenciye burs veriyoruz biz. CHP Grup Başkanvekili ‘İBB’den 41 trilyon aldılar’ diye yüzümüze baka baka iftira attılar.

 

Exit mobile version