Milli Savunma Bakanı Akar, F-16 tedariki ve mevcut F-16 uçaklarının modernize edilmesine yönelik resmi talebin ABD’ye iletildiğini belirterek “ABD yönetiminin olumlu yaklaşacağını düşünüyoruz. Süreci ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz.” dedi. Bakan Akar S-400 ile ilgili NATO üyesi ülkelerden bu sistemlerin tedariki mümkün olmadığını,”Bu nedenle S-400 sistemi bir tercih olarak değil, bir zorunluluk olarak alınmıştır.” ifadelerini kullandı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Genel Kurulu’nda, Bakanlığının 2022 yılı bütçesine ilişkin yaptığı konuşma, küresel ve bölgesel düzeyde risk, tehdit ve tehlikelerin arttığı, güvenlik ortamının yeniden şekillendiği, güç dengelerinin sürekli değiştiği hassas bir dönemden geçildiğini belirtti.
“Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları ile emir komuta birliği içinde, Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı, en yoğun faaliyetlerini sürdürdüğümüz bu dönemde, doğal olarak Bakanlığımızın görev ve sorumlulukları da artmaktadır.” ifadesini kullanan Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkesinin egemenlik, bağımsızlık ve güvenliği için yurt içi ve sınır ötesinde terörle mücadeleye, mavi vatanda ve semalardaki hak, alaka ve menfaatleri korumaya azim ve kararlılıkla devam ettiğini anlattı.
Terör ve düzensiz göçün ülkeleri ve özellikle de Türkiye’yi tehdit ettiği bir dönemde Mehmetçiğin hudutları “Hudut namustur.” anlayışıyla koruduğunu vurgulayan Akar, “Hudutlarımız Cumhuriyet tarihimizin en yoğun, en etkili tedbirleriyle korunmaktadır. Bu kapsamda 1 Ocak’tan itibaren 2 bin 949 kilometrekarelik hudutlarımızda 283 bin 16 göçmenin geçişi engellenmiş, yakalanan 99 bin 318 düzensiz göçmen ile 450 terörist kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Yüksek bir moral ve motivasyonla gerektiğinde canını ortaya koyarak hudutlarımızda görev yapan Mehmetçiğin kahramanlık ve fedakarlığı her türlü takdirin üzerindedir.” diye konuştu.
15 Temmuz’daki hain darbe girişiminden bir ay sonra başlatılan Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatlarıyla terör koridorunun engellendiğini, parçalandığını ve hudutların güvenliğinin sağlandığını anımsatan Akar, bu harekatlar sonrası yaklaşık 470 bini İdlib’e olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyelinin evlerine ve topraklarına gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde döndüğünü söyledi.
Akar, personel ve askeri öğrenci alımlarının İŞKUR, ÖSYM ve ilgili kamu kurumları ile koordineli olarak anayasa, kanunlar ve ilgili mevzuata uygun olarak idari ve adli denetime açık, şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde gerçekleştirildiğine işaret ederek “Bakanlığımızın SADAT adlı şirket ile hukuki, ticari, mali ve kurumsal yapı olarak hiçbir ilgisi yoktur, olmamıştır.” dedi.
“Füzeler için turbojet motoru ve İHA’lar için yerli motorların seri üretimine başlanmıştır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği, teşviki ve desteğiyle yüzde 80 seviyesine yaklaşan yerli ve millilik oranını daha ileri seviyelere taşımayı amaçladıklarını belirten Akar, “Savunma sanayisi şirketlerimizin yaptıkları özverili çalışmalar neticesinde füzeler için turbojet motor ve insansız hava araçları için yerli motorların seri üretimine başlanmıştır. Taktik tekerlekli zırhlı araçlar, Fırtına Obüsü, Altay tankı, Gökbey ve ATAK helikopteri ile Akıncı İnsansız Hava Aracı için de yerli motorlar üretilmiş olup test faaliyetleri sürmektedir. Bunların yanı sıra, Elektrikli Zırhlı Muharebe Aracı Projesi kapsamında, zırhlı M113 aracına hibrit tahrik sistemi entegrasyonu tamamlanmıştır. Sistemin Fırtına obüsü ve tanklara uygulanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.” dedi.
“Tank Paleti Fabrikasına ait tüm varlıklar devlet mülkiyetindedir”
İşletme hakkı 25 yıllığına devredilen Tank Paleti Fabrikası’na ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Akar, şunları söyledi:
“Fabrikanın veya arsasının satışı asla söz konusu değildir. Fikri ve sınai mülkiyet hakları dahil olmak üzere fabrikaya ait tüm varlıklar devlet mülkiyetindedir. Fabrikanın idamesine ve üretime yönelik tüm faaliyetler, Milli Savunma Bakanlığı denetiminde ve kontrolünde icra edilmektedir. İşletme hakkı devri sürecinde, fabrika personeli mağdur edilmemiş ve talepleri doğrultusunda Bakanlığımız şirketi ASFAT bünyesine alınmışlardır. Yapılan işlemlerin tamamı, Anayasa ve kanunlara uygun olarak gerçekleştirilmiş, işletme devri hakkında Danıştay’a açılan dört dava reddedilerek yapılan işlemlerin yasalara uygunluğu teyit edilmiştir.
“Altay tankının ilk prototipi üretildi”
Fabrikada önceden olduğu gibi imalat, bakım, onarım ve yenileştirme işlemlerine aynen devam edilmektedir. Bu dönemde fabrikada, 6 adet Fırtına Obüsü ve bir adet Altay Tankı Prototipi, BMC Savunma AŞ tarafından üretilmiştir. Altay tankı güç grubu tedariki için yapılan ihracat lisansı başvurularından maalesef sonuç alınamamıştır. Savunma Sanayii Başkanlığı koordinesinde diğer ülkelerden güç grubu tedariki çalışmaları ile yerli güç grubunun üretilmesine yönelik faaliyetler devam etmektedir.”
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumunun, Meclis kararı ile sermayesinin tamamı Hazine’ye ait olmak üzere anonim şirkete dönüştürüldüğünü hatırlatan Akar, “Böylece yıllardır arzu edilen daha dinamik, daha etkin, daha güçlü ve rekabetçi bir yapıya kavuşturulmuştur. Şirketin yönetim, temsil, denetim gibi hak ve yetkileri tamamen Bakanlığımıza aittir. Bu süreçte çalışanlarımızın hiçbiri mağdur edilmemiştir” diye konuştu.
“S-400 sistemi tercih değil, zorunluluk olarak alınmıştır”
Savunma sanayisi alanında, dışa olan bağımlılığı azaltmak amacıyla çalışmaların tüm hızıyla devam ettiğini, bazı silah, mühimmat, araç-gereç ve malzeme ihtiyaçlarının yurt dışından tedarik çalışmalarının da zaruri olarak sürdürüldüğünü dile getiren Akar, şunları kaydetti:
“Ancak bazı müttefik ülkeler talep ettiğimiz silah sistemlerini, çeşitli bahanelerle ülkemize satmaktan imtina etmektedirler. Bilindiği üzere, ülkemizin Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihtiyacını karşılamak üzere yaptığımız birçok girişime rağmen NATO üyesi ülkelerden bu sistemlerin tedariki mümkün olmamıştır. Bu nedenle S-400 sistemi bir tercih olarak değil, bir zorunluluk olarak alınmıştır. İhtiyaç duyulması halinde, bu sistemin kullanılmasına yönelik tüm hazırlıklarımız planlandığı şekilde devam etmektedir. F-35 projesine gelince, tüm sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen, S-400 alımları bahane edilerek F-35 tedarikimiz engellenmiştir.
F-16 modernizasyonu
Türk ve ABD heyetleri 27 Ekim 2021 tarihinde Ankara’da bir araya gelmiş, F-35 harcamalarımızın geri ödenmesine yönelik görüş ve taleplerimiz ABD’ye iletilmiş, konu ile ilgili müzakerelerde bulunmak üzere 2022 yılı başında ABD’de bir araya gelinmek üzere mutabık kalınmıştır. Bunun yanı sıra F-16 tedariki ve mevcut F-16 savaş uçaklarımızın modernize edilmesi için resmi talebimiz, Yabancı Askeri Satışlar çerçevesinde ABD’ye iletilmiştir. ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşacağını düşünüyoruz. Süreci ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz. ABD’nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında, güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabii olarak başka seçenekleri değerlendirmek durumunda kalacaktır.”
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.