Merkel hükümeti Tornadoların yerini almak üzere F-18’de karar kılmış, F-35’leri devre dışı bırakmıştı. Yeni hükümetten gelen rota değişikliği sinyalleri Avrupa ortak savunma projesinde dengeleri alt üst edebilir.
Alman hükümetinin orduya silahlanma ve modernizasyon için 2022 bütçesinden 100 milyar euroluk özel fon ayırması gözleri olası yatırım kalemlerine çevirdi. Başbakan Olaf Scholz’un Pazar günü Federal Meclis’te düzenlenen özel oturumda yaptığı konuşmada Amerikan F-35 uçaklarının adını anması “Almanya F-35’ler konusunda fikrini mi değiştirdi?” sorusunu gündeme getirdi.
Sosyal Demokrat Partili Başbakan Scholz, tarihi konuşmasında yeni nesil savaş uçağı ve tankların başta Fransa olmak üzere Avrupalı partnerlerle üretilmesinin en büyük öncelikleri olduğunu, yeni uçaklar göreve hazır olana kadar “Eurofighter”ları birlikte geliştirmeye devam edeceklerini belirtti. Tornadoların yerini alacak modern alternatiflere değinen Scholz, Eurofighter uçaklarının “elektronik savaş” özellikleriyle donatılacağını, F-35’lerin ise nükleer taşıyıcı uçak olarak değerlendirildiğini kaydetti.
DW Türkçe’nin haberine göre, Alman hava kuvvetlerinin eskiyen 40 yıllık Tornadolarının 2025-2030 yılları arasında kademeli olarak kullanımdan çekilmesi öngörülüyor. Ancak yerlerinin nasıl doldurulacağı yıllardır tartışma konusu.
F-18 ve Eurofighter’da karar kılınmıştı
Alman hava kuvvetlerinde eskimiş uçaklar önemli bir sorun olarak görülüyor. Ordu envanterinde eski 85 adet Tornado bulunuyor. 143 Eurofighter uçağından 33’ü ise ilk sevkiyattaki eski uçaklardan oluşuyor.
Üç yıl önce Alman ordusunun Boeing üretimi F-18’ler ve Avrupa yapımı Eurofighterlarda karar kıldığı ve F-35 seçeneğinin tamamen devre dışı bırakıldığı kamuoyuna yansımış, Angela Merkel başkanlığındaki bir önceki hükümet de aynı yönde tutum benimsemişti. Buna göre nükleer taşıyıcılık için yaklaşık 30 adet Super Hornet tipi ve elektronik savaş için 15 adet Growler tipi F-18 savaş uçağı alınması planlanıyordu.
Merkel hükümetinin kararı, altıncı nesil ortak Avrupa üretimi bir savaş uçağı geliştirilene kadar çok da pahalı olmayan geçici bir çözüm olarak değerlendirilmişti.
Yeni hükümetle birlikte planların yeniden gözden geçirildiği görülüyor. Başbakan Scholz’un Savunma Bakanı Christine Lambrecht ile Ocak ayı başında yaptığı bir görüşmede F-35’lerin gündeme geldiği ve alternatif olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda çalışmalar başlatıldığı kamuoyuna yansımıştı.
Nükleer silah taşıma kapasitesi ve elektronik savaş
Tornadoların halefinin belirlenmesinde nükleer taşıma kapasitesi önemli rol oynuyor. NATO’nun nükleer caydırıcılık konsepti, müttefiklerin savaş durumunda ABD’nin nükleer silahlarını kullanarak hedefe ulaştırabilmesini öngörüyor. Resmen hiçbir zaman teyit edilmese de Almanya’nın yanı sıra Türkiye, Belçika, Hollanda ve İtalya’da Amerikan atom bombalarının bulunduğu biliniyor. Almanya’nın Rheinland-Pfalz eyaletindeki Büchel askeri üssünde de 20 kadar atom bombasının bulunduğu tahmin ediliyor. Bu üste yaklaşık 45 Tornado konuşlu.
Ancak nükleer görev için, savaş uçağının atom bombası taşıma sertifikasına sahip olması gerekiyor. ABD, kendi üretimi F-18’ler için bu sertifikayı vermişti. Ancak Avrupa yapımı Eurofighter uçaklarına bu sertifikanın verilip verilmeyeceği siyasi koşullara göre değişebilecek bir karar olarak görülüyor.
F-35’lerin avantajları ve dezavantajları
Amerikan Lockheed Martin şirketinin ürettiği F-35’ler, Türkiye’de 2018’de S-400 kriziyle gündeme oturmuştu. Projede ortak konumundaki Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması nedeniyle yaşanan krizde ABD’deki Donald Trump yönetimi tarafından ortaklıktan çıkarılmış ve Türkiye için planlanan F-35 teslimatı durdurulmuştu. Şu an ortak ülke konumunda sekiz ülke var: ABD, İngiltere, İtalya, Hollanda, Avustralya, Norveç, Danimarka ve Kanada.
F-35 alımına sıcak bakan çevreler, görünmezlik özelliğinin yanı sıra nükleer silah taşıma ve elektronik savaş kabiliyetleriyle değişik ihtiyaçları tek bir uçakta toplamasına dikkat çekiyor.
Ancak F-35’ler, uçak başına yaklaşık 100 milyon dolarlık fiyatı, bakımındaki zorluklar ve bazı teknik özelliklerinin yetersizliği nedeniyle askeri çevrelerde yıllardır eleştirilerle de karşı karşıya. 2021 yılında Amerikan Forbes dergisi, Hava Kuvvetleri yetkilileri ve hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberine “Hava Kuvvetleri F-35 projesinin fiyaskoya uğradığını kabul etti” başlığını atmıştı.
F-35’lerin görünmez özelliğiyle ilgili de tartışmalar yaşandı. Alman Hensoldt şirketinin geliştirdiği, sıradan radarlardan farklı teknolojiye sahip özel radarın 2018 yılında Berlin Airshow’a katılan iki F-35 uçağını izleyebildiği haberi büyük yankı yarattı. Alman devletinin de hissedarları arasında bulunduğu şirket, özel tespit ve takip sistemiyle uçakların 150 kilometre boyunca izlenebildiğini açıklamıştı. Alman Die Welt gazetesi, üç gün önce şirket yetkililerine dayandırdığı özel haberinde, Amerikalıların şirketi satın almak istediğini ve görüşmelerin sürdüğünü bildirdi.
Geleceğin projesinde Fransa-Almanya rekabeti
Almanya’nın F-35’ler konusunda alacağı karar Avrupa’da Paris-Berlin ekseni temelinde oluşturulmaya çalışılan ortak savunma ve teknoloji üssünün geleceği açısından da önemli mesajlar veriyor olacak.
Almanya ve Fransa, İspanya ile birlikte Geleceğin Hava Muharebe Sistemi (FCAS) çerçevesinde yeni bir savaş uçağı üzerinde çalışıyor. Altıncı nesil uçağın ilk prototipinin 2027 yılında uçurulması ve 2040 yılından itibaren hava kuvvetleri envanterine girmesi planlanıyor. Yeni nesil uçakların Almanya’da Eurofighter Typhoon ve Tornadoların, Fransa’da da Rafale’lerin yerini alması öngörülüyor.
Ancak Fransa ile Almanya arasında bu süreçte yaşanan sorunlar da sır değil. Geçen yıl Mart ayında Neue Zürcher Zeitung, daha üstün askeri kabiliyetlere sahip olan Fransa’da Almanya ile teknoloji paylaşımı konusunda soru işaretleri olduğunu gündeme getirmişti. FCAS projesinde yer alan Fransız Dassault firmasının Almanya merkezli Airbus’a teknoloji transferine sıcak bakmadığına yer verilen haberde, Fransa’da ordu çevrelerinin de Almanya’ya güvenmediği, konunun iç politikada da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron üzerindeki baskıyı artırdığı belirtilmişti. Almanya’nın projeye İspanya’yı da katması üzerine Fransa’nın projedeki payının üçte bire düşmesinin de Paris’te rahatsızlık yarattığına işaret ediliyor.
Ardından geçen yıl Haziran ayında Alman Spiegel dergisi, Alman ordusunun projeye yönelik ciddi eleştirilerde bulunduğunu, FCAS sözleşmesinin ağırlıklı olarak Fransız sanayisinin çıkarlarını gözettiği yönünde bir rapor hazırladığını bildirdi. Spiegel, Mayıs ayı sonunda Alman Savunma Bakanlığının da gizli ibareli bir raporda benzer görüşler bildirdiğini kaydetti. Habere göre Bakanlık, sözleşmede kabul edilen riskler ve Fransa’nın güçlü konumunun, ortak bir savaş uçağı üretmekten ziyade “Alman ve İspanyol bütçe kaynakları kullanılarak Fransız Rafale’lerinin bir nevi üst modelinin üretimine yol açacağı uyarısı yaptı.
Gözler Berlin’de
Almanya’nın F-35 almaya karar vermesi durumunda Fransa ile sorunların daha da derinleşeceği tahmin ediliyor. Berlin’in şimdiye kadarki pozisyonu, yani eskiyen Tornadoların yerine F-18 alma planı Paris açısından geçici bir çözüm olarak kabul edilebilir bulunurken üstün teknolojik özelliklere sahip F-35’lerin yeni ortak uçak üretimini gereksiz kılacağı endişesi hakim. Çünkü F-35’ler 2040’tan çok daha ötesinde de kullanılabilir olacak.
Almanya’nın mevcut siyasi konjonktürde F-18 kararına bağlı kalması da F-35 satın alması da her şeyden önce siyasi açıdan önemli bir sinyal anlamına gelecek.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.