Ünlü besteci Mozart’ın doğum günü nedeniyle düzenlenen festival, dünyanın klasik müzik başkenti Salzburg’u ziyaret etmek için harika bir sebep olabilir.
Avusturya Alpleri’nin eteklerinde, Salzach Nehri’nin kenarındaki şirin şehir Salzburg Mozart’ın da doğum yeri olmasıyla ünlü. Bir zamanlar tuz madenleri bakımından zengin olan şehrin adı bu yüzden “Tuz Kale” anlamına geliyor. Ancak uzun yıllardır şehrin ünü dünyaya piyano sesleri eşliğinde yayılıyor.
Yazın düzenlenen Salzburg Festivali ve Ocak’ta, Mozart’ın doğum günü haftasında düzenlenen Mozart Haftası binlerce klasik müzik hayranını ağırlıyor. Bu yıl 24 Ocak ve 3 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek Mozart Haftası’nın programı yine dünyanın en iyi klasik müzik sanatçılarının vereceği konserlerle dopdolu.
Avusturya’nın dördüncü büyük şehri olan Salzburg, Avrupa’nın birçok kenti gibi 2. Dünya Savaşı sırasında büyük hasar görmüş, ancak şehrin Barok atmosferi bozulmadan günümüze kadar kalmayı başarmış.
Şehirde gezmeniz gereken yerlerin başında elbette Mozart’ın doğduğu ev geliyor. Dünya tarihini en büyük müzisyenlerinden Wolfgang Amadeus Mozart bu evde 27 Ocak 1756 tarihinde dünyaya gelmiş ve 1773’e kadar da ailesiyle burada yaşamış. Bu ev günümüzde kapılarını ziyaretçilerine bir müze olarak açıyor.
Mirabell Sarayı ve bahçeleri ise UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne de kabul edilmiş başka bir önemli yapı. Bu saray 1606’da inşa edilse de bundan yaklaşık bir asır sonra 1710’da, Barok tarzda yeniden inşa edilmiş.
Kapitelplatz Meydanı kocaman bir küre üzerinde ayakta duran bir insan heykeliyle ünlü. Altın rengi küre ise Salzburg’un bir başka ünlüsü, Mozart çikolatasını simgeliyor.
Kapitalplatz Meydanı’ndan füniküler ile ulaşabileceğiniz Festungsberg tepesinde muhteşem bir Salzburg manzarasıyla ve savaş temalı eşyaların sergilendiği Hohensalzburg Kalesi‘yle karşılaşacaksınız.
Kapitelplatz Meydanı’nın yanı başındaki Salzburger Dom, Salzburg şehrinin en büyük katedrali. M.S 774 yıllarında inşa edilen katedral, şehirdeki en önemli dini yapı. Salzburger Dom’un hemen yanında ise Mozart’ın 1842’de yapılan ihtişamlı heykelini görebileceğiniz Mozartplatz Meydanı bulunuyor. Bu meydanda bulunan eski tip at arabalarıyla şehir turu yapabilirsiniz.
Salzburg’a kadar gelmişken Avusturya mutfağından lezzetleri tatmadan olmaz. Salzburg mutfağı deneyimleyebileceğiniz en iyi adreslerden biri ise Carpe Diem. Atıştırmalıklar ve harika kahvelerin yanında, en kaliteli malzemeler kullanılarak hazırlanmış bölgesel lezzetleri de mutlaka denemelisiniz.
Salzburg’da Michelin yıldızı almış restoranlar da bulunuyor. Haşlanmış Norveç ıstakozundan Steiermark usulü kızarmış tavuğa kadar geniş ve çeşitli bir menüye sahip Zirbelzimmer ve dünyanın çeşitli lezzetlerini barındıran geniş menüsünü ferah ve samimi bir ortamda servis eden Blaue Gans, üst düzey bir yemek deneyimi yaşamak isterseniz tercih etmeniz gereken iki yer.
600 yıllık bir binada, Akdeniz mutfağından eşsiz lezzetleri, zengin bir şarap menüsü eşliğinde tatmak isterseniz Pan e Vin’i tercih edin. Salzburg’un klasik müzikle, özellikle de Mozart’la iç içe geçmiş tarihi atmosferi sanatla dopdolu bir seyahat deneyimi için ideal.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.