Rüzgârlı şehir Bakü’de nereler keşfedilmeli?

Yazı ve fotoğraflar: Haber.aero

Görkemli binaları, bulvarları, müzeleri, doğal güzellikleri ve derin tarihi… Sizi tarih boyunca oldukça yakın bir ilişki içerisinde olduğumuz, Azerbaycan’da çok özel bir tura çıkarıyoruz. Rüzgârlı şehir anlamına gelen başkent Bakü ve Kafkas sıradağlarının eteklerindeki şehirler; Şeki ile Gebele’yi keşfe hazır mısınız?

Bakü seyahatimizi Türk Hava Yolları ile İstanbul Havalimanı’ndan gerçekleştiriyoruz. Terminali biraz keşfedip, uçağımıza binmek üzere F7B numaralı kapıya yöneliyoruz. Önce görevli personelin kontrolünden, sonra körükten geçerek, uçağımıza biniyoruz. Yolculuğumu gerçekleştireceğimiz TK 1132 sefer sayılı Beştepe uçağı, 185 kişilik Boeing 737-800.

İstanbul-Bakü seyahatimiz yaklaşık 2 saat 50 dakika sürüyor. Uçağımız Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan Haydar Aliyev Havalimanı’na teker koyuyor. Pırıl pırıl ve ferah terminalden kapıda vizemizi alıp şehir merkezinde doğru yola çıkıyoruz.

Kapıda vize alınabiliyor

Önemli hatırlatma: Türk vatandaşları Azerbaycan vizesini kapıda 11 dolar karşılığında kolaylıkla alabiliyor.

Türkiye ile tarihi bağlara sahip olan Azerbaycan, dil sorunu olmadan gezilebilecek bir ülke. Zengin petrol kaynakları nedeniyle oldukça gelişmiş olan ülke adeta yeniden inşa edilmiş ve yeni bazı projelerde devam ediyor. Özellikle başkent Bakü, modern ve çok iddialı mimariye sahip binalarla adeta siluetini değiştiriyor.

Yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişi olan Bakû, 12. yüzyılda önemli bir kent haline dönüşmüş. O dönemde, Şirvanşahlar devletinin hükümdarı I. Ahsitan, depremde hasar gören Şamahı’yı terk edip, Bakü’yu başkent ilân etmiş. Bugün, kentin tarihi merkezini oluşturan ve “İçeri Şehir” adı verilen, etrafı surlarla çevrili tarihi bölge, geçmişin ruhunu bugünlere taşıyor.

Turistik mekân İçeri Şehir

İçeri şehir, Bakü’ye gelen turistlerin ilk uğrak yeri. Bu nedenle yiyecek içecek ve hediyelik eşya dükkânlarının çoğu burada bulunuyor. Buradaki turistik eşya satan mağazalarda her türden hediyelik bir şey bulmak mümkün. Bakü’nün önemli simgelerinden halı ve bakır eşya almak isteyenler için burada alternatif çok.

Sokaktaki tezgâhlarda, yaşlıların evlerinden getirdikleri eski Sovyet madalyalarını, nişanlarını ve koleksiyon paralarını yok pahasına satın alabilirsiniz. Arnavut kaldırımlı sokaklarda dolaşırken ilgimizi Kafkaslara ait özel bir kalpak çekiyor. Kafkas danslarında gördüğümüz uzun beyaz tüylü kalpağı alıp deniyoruz.

Bakü’nün en ilginç cazibe merkezi olan İçeri Şehir’i çevreleyen surlar ve kentin en önemli simgesi sayılan Kız Kalesi ve Şirvanşahlar Sarayı’da İçeri Şehre değer katan tarihi mekanlar. İlk olarak turistlik açıdan en çok ilgi gören Kız Kalesi’ni keşfediyoruz.

Kız Kalesi Bakü’nün simgelerinden

Kız Kalesi, 12. yüzyıla tarihleniyor. Bakü’nün simgelerinden olan yapı şehrin en eski eserlerinden biri. 27 metre yüksekliği olan kale, 18. ve 19. yüzyıllarda deniz feneri olarak kullanılmış. 8 katlı olan kaleye girişte duvarlara monte edilmiş ekranlarda kalenin tarihçesi anlatılıyor.

Turistlerin çok fazla ilgisini çeken kalenin dar ve bir minareyi andıran merdivenleri dikkat çekiyor. Her katta Bakü’ye ait tarihi eserler sergileniyor. Bu tarihi eserlerin yanında kalenin bugüne kadar nasıl geldiği ve yapılışında kullanılan malzemelere de yer veriliyor.

Kız Kalesi’nin en üst katı ise Hazar Denizi ve Bakü’yü 360 derece görebileceğiniz bir manzaraya sahip. Etrafı cam barikatlarla çevrilmiş çatı katından manzaranın keyfini sürüyoruz.

Kız Kalesi, Şirvanşahlar Sarayı’na olan yakınlığı ile de tarihi bölgenin simgesi konumunda. Kaleden saraya giden gizli yolların olduğu söylenmekte. Gizli yolu bulamasak da bildiğimiz yoldan Şirvanşahlar Sarayı’na doğru yola çıkıyoruz.

Kalenin hemen yanında yer alan tarihi pazar meydanı dikkatimizi çekiyor. Meydan şimdilerde adeta açık hava müzesi konumunda. Etrafı surlarla çevrili alanda İslamiyet öncesine ait heykeller ve İslam döneminden eserler sergileniyor.

Şirvanşahlar Sarayı: Asya taş mimarisinin en görkemli eserlerinden

Tarihi pazar meydanından ayrılıp, yürüyerek Şirvanşahlar Sarayı’na geçiyoruz. Asya taş mimarisinin en görkemli örneklerinden olan Şirvanşahlar Sarayı, bir külliyenin içinde yer alıyor. Bu tarihi yapı kompleksinde sarayın yanı sıra divanhane, türbeler, sarnıç ve hamam gibi yapılar da bulunuyor. Sadece müze haline getirilen bölümün ziyaret edilebildiği sarayda kubbeleri ve kemerleri ile gayet iyi korunmuş durumda.

Şirvanşahlar Sarayı, külliye içindeki en büyük ve en eski yapı. Kimi zaman kışla, kimi zaman da hastane olarak kullanılmış olan saray, 1964’te müzeye dönüştürülmüş. Sarayda 12. yüzyıla ait eşyaların sergilendiği odalar bulunuyor. Odalarda kıyafetler, savaş malzemeleri, mutfak eşyaları, vitraylar, halılar ve şahlara ait özel koleksiyonları görebilirsiniz.

Külliyenin aşağı avlusunda ise sarayın camisi yer alıyor. Küçük bir havuzu ve kendine ait bir kuyusu olan caminin minaresi 22 metre yüksekliğinde. Bir zamanlar taştan olan şerefesi, daha sonra demirden yapılmış.

Şirvanşahlar Sarayı’ndan güneş batmak üzereyken ayrılıyoruz. Akşam olunca Bakü’nün en hareketli bölgelerinden Nizami Caddesi’ni keşfediyoruz. Birçok Türk markasının da yer aldığı cadde, hava soğuk olmasına rağmen adeta tıklım tıklım…

Azeri mutfağı oldukça zengin

Nizami Caddesi’ni turladıktan sonra akşam yemeğinde oldukça zengin olan Bakü mutfağını keşfe devam ediyoruz. Azerbaycan yemeklerini tatmak üzere şehir merkezinde bulunan bir restorana gidiyoruz. Restoran Asya kültürünü yansıtan mimarisiyle de dikkatimizi çekiyor.

Restoranın ahşap odalardan oluşan dış bölümündeki masamıza oturuyoruz. Masamıza önce çeşit çeşit mezeler geliyor. Azerbaycan has farklı turşular, mezeler ve Azerbaycan’da yetişen sebzeler ve meyveler de eşlik ediyor. Akşam yemeği faslını bitirdikten sonra restoranda sergilenen Azeri kültürüne ait malzemeleri keşfedip günü tamamlıyoruz.

İkinci gün Türk Şehitliği’ne gidiyoruz

Sabah erkenden kalkıp Bakü’de yer alan Türk Şehitliği’ne gidiyoruz. Şehitliğin bulunduğu yer Azerbaycan’ın kalbi olarak adlandırılıyor. Karşısında Milli Meclisi ve Müdafaa Nazırlığı yani Savunma Bakanlığı olarak adlandırılan Genel Kurmay Başkanlığı yer alıyor. Şehitliğin yanı başındaki Şehitlik Camisi, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 28 Haziran 1996’da yaptırılmış. Camiinin üzerinde; “Bu camii Anadolu Türkleri tarafından Azerbaycanlı kardeşleri için yaptırılmıştır” ibaresi yer alıyor.

Türkiye ve Azerbaycan bayraklarının dalgalandığı şehitlikte, 1918 yılındaki savaşta hayatını kaybeden Türk askerlerinin isimleri, rütbeleri, şehit oldukları yer ve tarih yazıyor. Şehitliğin içerisinde kule şeklinde bir de anıt bulunuyor. Bu anıtın içinde ise kardeş şehitlerin aziz hatırasını yaşatmak üzere sönmeyen bir ateş yanıyor. Bu ateş, şehitlik ilk yapıldığı günden bu yana hiç sönmeden alevlerini göğe yükseltmeye devam ediyor. Ateşin anlamı ise ‘şehitler ölmez’ manasını taşıyor.

Bu anıt kule şehitliğin en yüksek yeri. Buradan Bakü’nün en güzel panoramik görüntüsünü yakalayabilirsiniz. Bizim çekimlerimiz esnasından havanın sisli olması bu görüntüye biraz gölge düşürüyor. Ancak biz anın tadını çıkardıktan sonra şehitliğe 200 metre mesafedeki Azerbaycan devlet büyükleri ve üst düzey kişilerinin yer aldığı anıt mezarlığa geçiyoruz.

Haydar Aliyev’in anıt mezarı

Ulusal Şeref Mezarlığı olarak da adlandırılan anıt mezarlığın en büyük özelliği Azerbaycan’a büyük hizmetler vermiş, bugünkü Azerbaycan’ı inşa etmiş olan Türk dünyasının büyük devlet adamı Haydar Aliyev’in mezarının da burada olması. Azerbaycan için önemli hizmetlerde bulunmuş, bir dönem devlet başkanlığı da yapmış olan bilim adamı Ebulfez Elçibey’in mezarı da burada yer alıyor. Bu mezarlıkta Azerbaycan tarihinde önemli yeri olan başka değerli şahsiyetlerin kabirleri de bulunuyor.

Ünlü mimar Zaha Hadid’in tasarladığı merkez

Anıt mezarlıktan ayrılıp Bakü’nün görülmesi gereken en önemli yerlerinden birisi olan Haydar Aliyev Merkezi’ne geliyoruz. Organik mimarinin zirvelerinden sayılan merkez, Azerbaycan hatta dünya kültür tarihine geçecek nitelikte bir eser. Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid tarafından tasarlanan yapı, 2013 yılında açıldı. Kültür merkezinin mimari tasarımı, Azerbaycan mitolojisinde yer alan Hazar Denizi’nin yükselişini yansıtıyor.

Binaya girişte kar beyaz renk adeta insanın gözünü alıyor. Fakat zaman geçtikçe bu duruma alışılıyor. Ziyaretçileri kanatlı insan heykeli karşılıyor.

İkinci katta Haydar Aliyev’in hayatının anlatıldığı bir bölüme giriyoruz önce. Rahmetli cumhurbaşkanının yaşam öyküsü doğumunda ölümüne kadar fotoğraflar ve videolarla ziyaretçilere sunuluyor.

Modern heykellerin yanı sıra merkezde Azeri kültürünü yansıtan eşyalar da sergileniyor. Gence, Şirvan, Nahçıvan ve Kazak yörelerinin simgesi olan kıyafetlerin yanı sıra halılar ve eski dönemlere ait sikkelerle arkeolojik çalışmalar da merkezde yer alıyor.

Merkezdeki en ilginç yerlerden biri ise Azerbaycan’ın yerel müzik aletlerinin sergilendiği bölüm. Bir sehpanın üzerinde duran müzik aletlerinin önüne geliyoruz. Kırmızı halıya bastığımızda müzik aletine ait ritimler çalmaya başlıyor. Bazılarında ise sadece kendi sesinizi duyabiliyorsunuz.

Haydar Aliyev Merkezi’nin üçüncü katında ise Mini Azerbaycan Müzesi dikkat çekiyor. Burada Azerbaycan’ın en önemli yapılarının minyatürleri sergileniyor. Haydar Aliyev Merkezi, Haydar Aliyev Havalimanı, içeri şehir metro istasyonu, Kız Kalesi bunlardan bazıları…

Mini Azerbaycan Müzesi’nden Kukla Müzesi’ne giderken loş ortamda Safevi Devleti’nin kurucusu ve hükümdarı Şah İsmail’in tablosunu görüntülüyoruz. Ebediyet Hazinesi adlı bölümde Şah İsmail’in Azerbaycan için önemini anlatan bir dizi yazı ve o döneme ait araç gereçler de sergileniyor

400’ü aşkın kukla sergileniyor

Merkezde son durağımız Kukla Müzesi oluyor. Dünyanın dört bir yerinde tasarlanan 400’ü aşkın kukla bu müzede sergileniyor. Ayrıca kukla sanatının nasıl bir özveri ve sabırla oluştuğu anlatılıyor. Kukla müzesi de merkeze dünya çapında değer katan eserler barındırıyor.

Şebeke tasarımıyla dikkati çeken restoran

Haydar Aliyev Merkezi ziyaretimizle Bakü’de ikinci akşama erişmiş oluyoruz. İkinci akşam yemeğimizde de bu defa Azerbaycan mutfağından daha farklı tatlar için Bakü’nün merkezinde bulunan bir başka restoran yola koyuluyoruz. İç tasarımıyla da dikkat çeken restoran yaklaşık 2 yıl önce açılmış. İnşası 4 yıl süren restorana girildiği an Azerbaycan’ın el işi sanatlarından Şebeke tasarımları ve rengârenk vitraylar dikkat çekiyor. Müşterileri ise orguyla Azeri müzisyen karşılıyor.

Yemek için bize ayrılan odaya geçmeden önce restoranın mutfağını ziyaret ediyoruz. Mutfakta bir orman horozu ve 2 turaç yemeğe dönüşmek için hazırlanmayı bekliyor. Turaçları elle yakaladığında korkudan kalbi duruyormuş. Bu bilgiyi de dağarcığımıza koyuyoruz. Mutfakta yerel lezzetlerin yanı sıra Türk mutfaklarının çok bilinen yemekleri de hazırlanıyor. Gözleme ve kebaplar bunlardan bazıları. Ancak bu akşamki ana yemeğimiz han pilavı.

Azerbaycan yemeği olan han pilavı, kuzu eti veya tavuk, kızarmış soğan, kuru üzüm ve kuru kayısı, pirinç ve tereyağı ile yapılıyor. Önce restoranın yöresel kıyafetli çalışanı pilavı servis etmek için hazırlıyor. Tadına bakmak için hazır hale getiriyor.

Halı Müzesi’nde 6 binden fazla eser var

Sabah erkenden kalkıp, bu sefer Azerbaycan’da Halça Müzesi olarak anılan Halı Müzesi’ne gidiyoruz. Hazar Denizi’nin kenarında bulunan Bakü Halı Müzesi, 1967’de açılmış. Halıların büyülü dünyasına ev sahipliği yapan müze türünün tek örneği. 3 katlı müzede 6 binden fazla halı sergileniyor.

Ziyaretçilerin karşılanıp ağırlandığı birinci katta, dinlenme alanlarıyla birlikte hediyelik eşyaların satıldığı bölüm yer alıyor. Ayrıca burada örnek tezgâhta halının nasıl dokunduğu ve nakışların nasıl işlendiği de anlatılıyor. Aynı zamanda birinci katta halı yapımında kullanılan araç gereçler ve iplik türleri de sergileniyor.

Halı dokuyanların motiflerini inceleyip, biraz sohbet ettikten sonra halıların sergilendiği ikinci kata çıkıyoruz. Burada halılar yöresel olarak adlandırılmış. Azerbaycan’ın şehirleri tek tek ayrıştırılmış ve her şehrin kendine özgü yöresel halıları ön plana çıkarılmış. Tebriz grubu halılar, Karabağ grubu halılar, Gence grubu halılar ve Kazak halıları en başta gelenleri…

Halı Müzesi’ndeki üçüncü kata çıkar çıkmaz, halılarla kaplanmış bir oturma grubu karşımıza çıkıyor. Bir evin salonunda bulunan tüm eşyaların halılarla kaplanmış hali oldukça ilgimizi çekiyor. Ayrıca burada günümüzde dokunan yeni nesil halılar duvarlarda tablo şeklinde sergileniyor.

Müzede Ortaçağ’dan günümüze tüm Azerbaycan’ı kapsayan çeşitlikte halılar bulunuyor. Halılar doğal boya renklerinin bozulmaması için loş ışık altında dengeli bir oda sıcaklığında sergileniyor. Her bir halının tarihçesi ve sembolü var. Kaşmir ya da “Buta” hayat ve kuvveti çağrıştırıyor. Kırmızı, pozitif enerji ve huzurlu evlilikler için kullanılıyor.

Petrol keşfedilmeden önce halılarıyla tanınan Azerbaycan’da kızlar evlenmeden önce kendi çeyizleri için bir düzine halı dokurlarmış. Dolayısıyla her bir halının kendine has hikâyesi olurmuş. Bu ilginç müzeden ayrılmadan, en önemli halı sanatçılarından Latif Kerimov’u yakından inceliyoruz. 1991 yılında vefat eden Kerimov’un müzede çalışırken kullandığı çay bardağından, halı desenli yeleğine kadar pek çok eşyası sergileniyor.

7 km’lik bulvar

Halı Müzesi’nden çıkıp, Hazar’ın havasını daha yakında solumak için deniz kenarına iniyoruz. Bakü Bulvarı ya da diğer adıyla Milli Park, Azerbaycanlıların güzel vakit geçirdikleri yaklaşık 7 km uzunluğundaki bir sahil şeridi. Hazar Denizi’nin kıyısında bulunan bulvar alanının büyüklüğüne göre Paris’teki Seine Nehri kıyısından sonra ikinci sırada yer alıyor. Ancak bu alanda ilk sırada olabilmek amacıyla Azerbaycan’ın ilgili kurumları, kıyı boyunca bulvarı uzatmak için geliştirdikleri projeyi hızla hayata geçirmeye çalışıyorlar. Hedef halkın rahatlıkla gezip dolaşacağı, oturup dinleneceği dünyanın en uzun sahil şeridine ulaşmak.

Sahilden bayrak meydanının ve şehitliğin olduğu tarafın tersi istikamette yol alıyoruz. Bulvarda çekimlerimizi yaparken bir grup minik öğrenciyle karşılaşıyoruz. Azerbaycanlılar, Karadenizliler gibi çocuklara uşak diyorlar. Başlarında öğretmenleri ve anneleriyle bulvarın tadını çıkaran minik uşaklar, kameramıza şiir okumayı da ihmal etmiyorlar.

Azerbaycan seyahatinin ikinci bölümünde Kafkas dağlarında çok özel bir tura yer vereceğiz.

Exit mobile version