Los Angeles’a gitmenin 5 nedeni

Palmiyelerle süslü caddeleri, film endüstrisinin başkenti Hollywood’u, göz kamaştıran evleri, kilometrelerce uzanan plajları… Haber.aero olarak sizinle “Melekler Şehri” Los Angeles’ı keşfe çıkacağız.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya Eyaleti’nde yer alan Los Angeles, nemin, fırtınanın, aşırı sıcak ve soğuğun olmadığı bir şehir. Bir kere gidenin bir daha ziyaret etmek isteyeceği bu güzel şehrin sokaklarında ise her an ünlü birilerine rastlamak mümkün.

Los Angeles’a Türk Hava Yolları ile direkt ulaşabileceğinizi hatırlatalım. İstanbul Havalimanı’ndan uçağa binip yaklaşık 14 saat sonra Los Angeles Havalimanı’na inebilirsiniz.

Dünya film endüstrisinin merkezi

1781 yılında keşfedilen Melekler şehri Los Angeles, bugün Amerika Birleşik Devleri’nin en hareketli metropollerinden biri. Dünya film endüstrisinin en önemli merkezi Hollywood’a da ev sahipliği yapan Los Angeles, yaklaşık 4 milyonluk nüfusuyla New York’tan sonra ABD’nin ikinci en kalabalık şehri. Tropikal ve Akdeniz ikliminin özelliklerini gösteren şehirde hiçbir zaman aşırı sıcak ve soğuk yaşanmıyor. Nadiren yağmur yağan şehirde büyük kasırgalar da pek görülmüyor.

Tepeden Los Angeles…

Los Angeles’ta ulaşım, uzun mesafeler nedeniyle biraz sıkıntılı. Bu nedenle toplu ulaşım yerine araç kiralayarak şehri keşfetmenizi öneriyoruz. Çok sık olmasa da otobüsler de şehrin birçok bölgesine gidiyor. Ayrıca şehri keşfetmek için taksileri de tercih edilebilirsiniz.

İlk durağımız Venedik bölgesi

Los Angeles’ta görülecek ve keşfedilecek pek çok yer bulunuyor. Biz plajı, alışveriş caddeleri ve kanallarıyla Venedik bölgesinden başlıyoruz. Venedik bölgesi girişimci Abbot Kinney tarafından 1905 yılında bir tatil beldesi olarak kurulmuş. Bölgenin en önemli merkezi ise Venedik Plajı. Koşanlar, yürüyenler, kaykaycılar, basketbol ve tenis oynayanlar, alışveriş yapanlar, sokak satıcıları, denize girenler, güneşlenenler… Plaj bölgesi her haliyle Los Angeles’ın çok kültürlü havasını yansıtıyor. Özellikle kaykay yapanlar ilgiyle izleniyor.

Venedik bölgesi

Açık alandaki spor salonuysa dünyaca ünlü oyuncu Arnold Schwarzenegger’in burada antrenman yapmasıyla ünlü. Bir dönem Kaliforniya Valisi olarak da görev yapan ünlü yıldızın çalışırken çekilmiş fotoğrafları duvarları süslüyor. Siz de eğer Los Angeles’a giderseniz buraya gelip geçmişte kısa bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Palmiyelerle süslü Venedik Plajı, Los Angeles havasını iliklerinize kadar hissedebileceğimiz en özel yerlerden biri. Plajda nereye dönsek, bize çok tanıdık gelen bir filmin setindeymiş gibi hissediyoruz. Alışveriş alanlarında ise yerel ve uluslararası çok sayıda ürün satılıyor.

Venedik Plajı’nın hemen yanında ise Venedik Kanalları yer alıyor. İtalya’nın Venedik şehrini birebir yansıtmak için inşa edilen kanallar da bölgeyle birlikte 1905’te açılmış. İlk yıllarda ilgi çeken kanalların büyük kısmı 1929 yılında yol yapmak amacıyla doldurulmuş. 40 yılı aşkın süre atıl kalan kanallar, 1993 yılında yeniden açılmış. Bugün şehrin en özel yerleşim yerlerinden biri olan kanal bölgesi iki katlı evleri ve kemerli köprüleriyle turistlerin de uğrak yerlerinden biri konumunda.

Venedik bölgesindeki son durağımız ise alışveriş caddesi Abbot Kinney oluyor. Sahilden ve kanallardan birkaç dakika uzakta yer alan bölge, İstanbul’daki İstiklal Caddesi’ne benzerliğiyle dikkatimizi çekiyor. Yerli ve yabancı ziyaretçileri ağırlayan alışveriş caddesinde son moda ürünlerin yer aldığı mağazalardan, kafelere, şık restoranlardan sanat galerilerine kadar farklı alternatifler sunuyor.

Sahilden Santa Monica’ya yürüyerek gidilebilir

Alışverişimizi yapıp, Santa Monika’ya doğru yola çıkıyoruz. Venedik bölgesinden Santa Monika’ya araçla gitmektense plajı takip etmenizi şiddetle öneriyoruz. Yürümek, koşmak veya bisiklete binmek arasında nasıl bir tercih yapacağınızı ise size bırakıyoruz.

Santa Monika plajı

Biz ciğerlerimize okyanus havasını çekmek için yürümeyi tercih ediyoruz. Koşanlar ve yürüyüş yapanların yanı sıra spor yapanlar ve bisiklete binenler de bize eşlik ediyor.

Sahildeki yürüyüşümüzün ardından uzaktan bize merhaba diyen Santa Monika İskelesi’ne çıkıyoruz. Bir çeşit aile eğlence parkı olan bölge Eylül 1909’da hizmete açılmış. Parkın girişindeki tarihi atlıkarınca ise 1920’den bu yana ziyaretçilerini eğlendiriyor.

Her renkten ve çok çeşitli yaş gruplarından ziyaretçileri çeken parkta çok uzaktan bile görülebilen dönme dolap güneş enerjisiyle çalışıyor. Çocuklar için oyun parkları da bulunan bölgede ayrıca kafe ve restoranlar da yer alıyor. Sağlı sollu renkli satıcılara ev sahipliği yapan iskelenin ucundan ise okyanusu izlemek mümkün.

Lüksün doruk noktası Beverly Hills

Los Angeles denince hiç kuşkusuz ilk akla gelenlerden biri Beverly Hills. Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz Beverly Hills, ünlü isimlerin oturduğu lüks villalar, palmiye ağaçlarıyla dolu caddeler ve dünya çapında markaların mağazalarına ev sahipliği yapmasıyla ziyaretçilerin ilgi odağı hâline gelmiş bir bölge. Rodeo Drive ise, Beverly Hills’in en ünlü caddelerinden biri.   Dünyanın en lüks markalarının podyumu olan Rodeo Drive’da vitrin tasarımlarını seyretmekten alışverişe vakit kalır mı bilemiyoruz.

Beverly Hills’in ünlü caddesi Rodeo Drive.

Yaklaşık 3 kilometre uzunluğa sahip olan cadde, ünlü Sunset Bulvarı’nın güneyinde yer alıyor. Uluslararası moda merkezi olan cadde, 1906 yılında tasarlanmış. Binaların mimarisi ve lüks otomobilleriyle de ilgi odağı olan caddede alışveriş yapmak isteyenleri uyaralım, çünkü burada her şey ateş pahası. Rodeo Drive’daki keşif yürüyüşümüzü Pretty Women filminin çekildiği otelin önünde sonlandırıp şehri tepeden görebileceğimiz ve uzayla ilgili bilgiler alabileceğimiz Griffith Rasathanesi ile keşif yolculuğumuza devam ediyoruz.

Griffith Rasathanesi’nde uzay çalışmaları yer alıyor

Hollywood dağının eteklerinde yer alan rasathane, 1935 yılında açılmış. Daha sonra Kasım 2006’da yenilenen rasathanede dünya, evrenin oluşumu ve uzayla ilgili çeşitli çalışmalar sergileniyor. İşlemeli tavanıyla dikkati çeken rasathanede uzay seyahatinde kullanılan araçlar ve objeler de yer alıyor. Uzayın gözlenmesinde kullanılan teleskopun bulunduğu çatı katı ise Los Angeles manzarasına sahip. Melekler şehrini tepeden keşfedip, farklı bir noktadan bize merhaba diyen dev Hollywood tabelasını görmek üzere rasathaneden ayrılıyoruz.

Griffith Rasathanesi

En çok fotoğraf çekilen alan

Los Angeles’ın simgelerinden biri olan Hollywood tabelası, 1923 yılında açılmış. Bilindiğinin aksine sinema endüstrisi ile bir ilgisi bulunmayan tabela gayrimenkul reklamı için tasarlanmış. Lee Dağı’nda yer alan Hollywood tabelasındaki her harf 16 metre uzunluğa ve 9 metre genişliğe sahip. Bu nedenle çok uzaktan bile rahatlıkla görülebiliyor.

Dünyada en fazla fotoğraf çekilen yerlerden biri Hollywood tabelası.

Hollywood yazısı dünyanın en çok birlikte fotoğraf çektirilen objelerinden biri. Bu nedenle şehre çok yakın olmamasına rağmen ziyaretçisi hiç eksik olmuyor. Özellikle sosyal medyada paylaşmak için poz verenler, en iyi fotoğrafı yakalamak için yoğun mesai harcıyor. Ancak tabelaya 50 metreden daha fazla yaklaşılmasına izin verilmediğini hatırlatalım.

Şöhretler yolunda yürümek

Hollywood tabelasıyla birlikte şehir manzarasının da tadını çıkarıp, tepeden ayrılıyoruz. Şimdiki durağımız sinema endüstrisine adını veren Hollywood bölgesi oluyor. Bölgeyi keşfe Hollywood Bulvarı ile başlıyoruz. Rengârenk bir kimliğe sahip bulvar, “walk of fame” yani şöhretler yolu ile ünlü.

Şöhretler yolunda ünlülerin isimleri yerde yer alıyor.

Yolda yürürken bir yandan filmlerden tanıdığımız ünlüleri kontrol ediyoruz. Eski ve yeni oyunculardan film yönetmenlerine yaklaşık 2400 ismin yer aldığı walk of fame’de sadece Muhammed Ali’nin adı diğerlerinden farklı bir noktada yer alıyor. Bunun nedeni ise ünlü boksorün adının Peygamberimizle aynı olması sebebiyle ismin üzerine basılmaması için tabela yere değil de duvara konulmuş.

İhtişamlı kapısıyla Çin Tiyatrosu

Kalabalıktan ilerlemekte zorlandığımız bulvarda Çin Tiyatro binasının avlusuna giriyoruz. 1927 yılında açılışı yapılan tiyatro ihtişamlı giriş kapısı ile dikkat çekiyor. Binanın avlusunda ise ünlülerin isimleriyle birlikte el ve ayak izleri de bulunuyor. Beton kalıplar üzerine her ünlünün kendisinden alınan izlerin yapılış tarihlerini de görebilirsiniz.

Çin Tiyatrosu’nun kapısı

Sokak boyunca Hollywood yıldızlarının kıyafetlerini giyen kişilerle karşılaşacağınız bölgede ayrıca Oscar ödüllerine ev sahipliği yapan Kodak Tiyatrosu ve Madame Tussauds Müzesi de ziyaret edilebilir.

Filmlerin nasıl çekildiğini öğrenmek için Universal Stüdyoları

Los Angeles turumuzun ikinci günü ise ünlü filmlere ev sahipliği yapan Universal Stüdyoları oluyor. Stüdyolarda günlük bilet fiyatları kişi başına 105 dolardan yani 375 liradan başlıyor. Eğer sıra beklemeden gezmek isterseniz biletler için kişi başına bin lirayı aşkın ücret ödeyeceğinizi söyleyelim.

Universal Stüdyolarının sokağı.

Stüdyo turunda otobüsle film setlerini gezip, üç boyutlu animasyonlarını yaşayarak izleyebiliyorsunuz. Biz ilk olarak etrafı keşfetmek için açık bir otobüse binip kısa bir tura çıkıyoruz. Rehberimiz filmlerin nasıl çekildiğini anlatırken bir anda kendimizi King Kong filminin içinde buluyoruz.

Turumuz devam ederken filmlerde kullanılan arabalar, sokaklar ve evleri görüyoruz; bir sel sahnesinin nasıl çekildiğine canlı olarak tanıklık ediyoruz.

Otobüsümüzle ilerlerken köpek balığı saldırısına uğrayıp, kendimizi hızlı ve öfkeli filminin içerisinde buluyoruz.

Dinozorlara merhaba demek!

Jurassic Park alanına giriş kapısı

Jurrasic Park ve dinozorlar, stüdyoların en çok ilgi çeken kısımları. Hollywood filmlerinde görmeye alıştığımız dinozor karakteri hemen girişte ziyaretçileri karşılıyor. Gerçeğe oldukça yakın olan dinozor çocukların yanı sıra büyüklerin de ilgisini çekiyor.

Ardından yağmurluklarımızı giyip, heyecanlı bir yolculuğa çıkıyoruz. Suyun içinde ilerleyen araç bir anda dinozorların saldırısına uğruyor.

Korkutucu sesler ve suların arasından ilerleyen araç büyük bir tünele girip, dik bir yokuştan hızla aşağıya iniyor. Hiç tehlikeli olmasa da ortamın etkisi kaliteli çekim yapmamıza engel oluyor. Bu çok özel deneyimi yaşamanızı öneriyoruz.

3 boyutlu tur çok etkileyici

Universal Stüdyoları’nda şimdi sırada Transformers filmi var. Aracımıza binip yola çıkar çıkmaz kendimizi filmin içerisinde buluyoruz. Üç boyutlu tur o kadar gerçekçi ki aracımızla havalarda uçup robotların savaşına ortak oluyoruz.

Mumya ve Minnions gibi filmlerin de üç boyutlu turlarının yer aldığı stüdyolarda en büyük alanlardan biri de Harry Potter filmine ayrılmış. Büyükçe bir kasabanın yer aldığı bölümde adrenalin tutkunları için roller coaster iyi bir alternatif.

Yazı ve fotoğraflar: Haber.aero

Exit mobile version