Yazı ve fotoğraflar: Haber.aero
Kartpostal güzelliğindeki plajları, turkuaz denizi, palmiyelerle süslü yolları, bembeyaz kumsalları, Mayalara ait eserlere ev sahipliği yapan antik köyleri… Sizi Meksika’nın Karayip Denizi kıyısında yer alan turizm cenneti Cancun ve dünyanın yeni 7 harikasından biri olan Chichen İtza‘ya götürüyoruz.
Türk Hava Yolları’nın uçuş başlatacağı Cancun, muhteşem kumsalları, egzotik sokakları ile Meksika kültürünü yakından keşfedebileceğiniz bir nokta. Burada denizin dışında müzeleri gezebilir, gece kulüplerinde eğlenebilirsiniz. Kumsallarında güneşlenip, Maya kültürünü yakından inceleyebilirsiniz. Masalsı Meksika’yı keşfe hazır mısınız?
Meksika’nın turistik merkezi Cancun’a Türkiye’den henüz direkt uçuş bulunmuyor. Ancak Türk Hava Yolları, Seferler, 21 Ağustos 2019 tarihi itibarıyla, İstanbul-Mexico City-Cancun-İstanbul parkurunda, haftada 3 gün sefer yapacak.
Cancún, Meksika’nın Quintana Roo eyaletinde yer alıyor. Yucatan Yarımadası’nın Kuzeydoğusunda Karayip Denizi’nin kıyısında yer alıyor. Yaklaşık 730 bin nüfusa sahip şehir, Meksika’da önemli bir turizm ve tatil bölgesi olan Maya Rivierası’nda yer alıyor.
Cancun’un anlamı ne?
Maya diline göre Cancun’ın iki olası anlamı var; birincisi “yılanların yuvası”, daha az kabul gören ise “altın yılanın yeri.” Benito Juarez belediyesine bağlı Cancun tatil bölgesi, 21 km uzunluğunda ve 400 metre genişliğinde L biçimli bir adada yer alıyor. Bu bölge, daha çok hizmet sektörüne dayanan anakaradaki Cancun şehir merkezine bir geçitle bağlanıyor.
Cancun Adası ile Cancun kentinin kapladığı kıyı kesiminde beyaz kumlu plajlar, palmiye korular ve mercan kayalar bulunuyor. Eyaletin güneyindeki cangıllar yıllık yağışın büyük bölümünü çektiğinden, kentte yağmur mevsimi hemen hemen hiç görülmüyor. Cancun’daki en yoğun sezon, Kasım – Nisan ayları arasında yaşanıyor. Yoğun sezonda uçak ve otel fiyatları çok artarken, yaz ve baharda düşük seyrediyor.
1970’te turizm bölgesi oldu
Uzun yıllar 100 kadar Maya’nın oturduğu, balıkçılık ve toplayıcılıkla geçinen ufak bir köy olarak kalan Cancun, 1970’te, Meksika hükümetinin özel sektörle birlikte yürüttüğü 3 yıllık bir araştırma sonucunda, uluslararası tatil bölgesi için uygun yer olarak seçilmiş. Cancun bugün 150’yi aşkın oteliyle yılda yaklaşık 4 milyon turisti ağırlıyor. Oteller bölgesinde her bütçeye göre konaklama olanakları var.
Biz de Meksika turumuza Cancun’un oteller bölgesinden başlıyoruz. Dünyanın ikinci en uzun mercan resifinin üzerine inşa edilen bölge, tamamen turizm endüstrisi için oluşturulmuş. Ortasında büyük bir lagün bulunan bölgedeki yollar ve binalar modern mimaride inşa edilmiş. Dünyanın en lüks otelleri burada yer alıyor. Parlayan şehir olarak adlandırılan Cancun’un sahilinde yer alan bölge, plajları, eğlence mekânları, alışveriş merkezleri ve müzeleriyle ilgi çekiyor.
Plajların çoğu halka açık
Oteller bölgesinde birçok önemli plaj yer alıyor. Plajların birçoğu halka açık. Türkiye’deki gibi otellerin işgalinde değil. Bembeyaz kumlar ve turkuaz deniz insanı adeta kendine çekiyor. Kumsalda güneşlenenler, kendini dalgalı sulara atanlar, yürüyüşe çıkanlar… Mevsim itibarıyla denizin dalgalı olması turistleri pek engellemiyor.
Gündüz denizin keyfini çıkaranlar güneşin batışıyla birlikte adeta eğlence mekânlarına akın ediyor. Gündüz boş olan caddede, araç ve insan kalabalığından yürümek neredeyse imkânsız hale geliyor. Yüksek müzik eşliğindeki eğlence sabahlara kadar sürüyor.
Cancun’da birçok müze var
Cancun, sadece deniz, kum, güneş ve gece eğlencesiyle insanları kendine çekmiyor. Bölgede birçok müze de yer alıyor. Bunlardan en ilginci olan Museo Subacuatico de Arte Cancún yani Musa Sualtı Müzesi, 2009 yılında açılmış. Müze, denizin altındaki 450 heykelden oluşuyor. 20 dakikalık feribot yolculuğu mesafesinde olan müze her yıl yaklaşık 750 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Bölgenin korunması için başlatılan çalışmalar, bugün dünyanın en önemli müzelerinden biri halini almış. Müzede birbirlerine bağlanmış insanlar, evler, arabalar, uzanan ve düşünen insanlar gibi heykeller sergileniyor.
Eğer dalış yapmaya vaktim yok diyorsanız, karada da benzer heykelleri görmeniz mümkün. Su altındaki tadı vermese de ilginizi çekecektir.
Taksiler biraz pahalı, otobüsler tercih edilebilir
Musa müzesinden ayrılıp, otobüsle Maya Müzesi ve San Miguelito Arkeolojik Alanı’na gidiyoruz. Cancun’da taksiler biraz pahalı. Bu nedenle otobüs tercih edilebilir.
Gran Museo del Mundo Maya, Kasım 2012’de hizmete açılmış. Bina Meksikalı mimar Alberto García Lascurain tarafından tasarlanmış. Oteller bölgesinde yer alan müzede Maya uygarlığına eserler sergileniyor. Müzenin koleksiyonunda 3500 parça yer alıyor. Ancak bunun 320 parçası ziyaretçilere sunuluyor.
Mayaların yaşantılarından izler…
Eserler binanın üst katında sergileniyor. Bunun nedeni kasırga gibi durumlarda nadide parçaların sudan zarar görmesini engellemekmiş. Müzede yazıtlardan heykellere, av malzemelerinden mutfak gereçlerine, takılardan fosillere bölgeye ait buluntular yer alıyor.
Maya Müzesi’nin hemen yanındaki San Miguelito Arkeolojik Sitesi ise küçük bir ormanlık alandan oluşuyor. Sitede, beşi halka açık, en büyüğü 8 metre yüksekliğinde bir piramit olmak üzere yaklaşık 44 yapı yer alıyor. Bunlardan 14’ü restore edilmiş. Yapıları, ağaçların arasında kıvrılarak ilerleyen patika yol birbirine bağlıyor. Sitede Mayaların Doğu Yakası medeniyetinin 800 yıl önce yaşadığı müreffeh ve dinamik hayatını gösteriyor.
San Miguelito Arkeolojik Sitesi, hem Mayaların yaşamına dair bilgi verirken, ayrıca kuş sesleri eşliğindeki huzurlu ortamıyla ideal bir dinlenme alanı.
Çocuklar için akvaryum ziyareti
Oteller bölgesinde şimdi de İnteraktif Akvaryum‘u keşfediyoruz. Özellikle çocuklu aileler için ideal bir alan olan akvaryumda 140’tan fazla deniz canlısı yer alıyor. Moray yılan balığı, Lenguados, Palyaço balığı, Aslan balığı ve Mercanlar gibi bölgeye has deniz canlılarını görmeniz mümkün.
İnteraktif Akvaryum’un en çok ilgi çeken bölümü ise yunuslar. İsteyenler ek ücret ödeyerek yunuslarla birlikte yüzüp, fotoğraf çektirebiliyor.
Eğitmenlerinin komutlarını dinleyen yunuslar sadece havuzda olanların değil izleyenlerin de iyi vakit geçirmesine yardımcı oluyorlar.
Timsaha da ev sahipliği yapan akvaryumun çıkışında ise hediyelik eşya dükkânı yer alıyor. Özellikle çocukların ilgi gösterdiği mekânda büyükler için de birçok hediyelik bulunuyor.
Lagünde tekne turu yapılmalı
Cancun’a gitmişken lagünde tekne turu yapmadan dönmek istemiyoruz. Marinaya gidip teknemize biniyoruz. Lagün dalgalar tarafından oluşturulan kıyı birikim şekillerine deniyor. Kıyı kordonunun oluşumuyla eskiden koy olan kısım denizden ayrılarak önce lagün daha sonra göl haline geliyor. Cancun’daki lagün de artık göl halini almış.
Lagünde tekneyle yol alırken, oteller bölgesini uzaktan keşfetme şansı buluyoruz. Modern ve büyük yapılar, lüks konutlar, yatlar ve tekneler bölgenin turizm için inşa edildiğinin ispatı adeta.
Karayip korsanlarının diyarı
Yaklaşık yarım saat sonra hava birden kararıyor. Gökyüzünün bir kısmı siyah bulutlarla kaplanıyor. Kendimizi “Karayip Korsanları” filminin setinde hissediyoruz. Kaptan Jack Sparrow, ünlü gemisi “siyah inci” ile karşımıza çıkacak ve bizi alıp başka diyarlara götürecek diye düşünmeden edemiyoruz. Ancak kısa bir süre sonra hava düzeliyor ve biz de film setinden gerçek hayata dönüyoruz.
Palapas Meydanı şehrin kalbi
Lagünü turumuz, başladığımız yerde sona eriyor. Artık Cancun’un şehir merkezini keşfetme zamanı geldi. Oteller bölgesinden ayrılıp, yine otobüsle eski şehre yol alıyoruz. Buradaki ilk durağımız Cancun’un kalbi sayılan Palapas Meydanı oluyor. Mimar Agustin Landa Verdugo tarafından tasarlanan meydan, şehrin buluşma noktası.
Cancun’un oteller bölgesi ne kadar modernse şehir merkezi de o kadar yerel. Meydanda turistleri görmek pek mümkün değil. Beton masa taburelerde oturanların çoğu yerel halk. Meydanın etrafındaki küçük dükkânlarda da yerel lezzetler servis ediliyor.
Meydanda bulunan sahne ise akşamları önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Tiyatro oyunlarından konserlere pek çok önemli gösteri burada sahneleniyor.
Yerel kültür için Mercado 23 pazarına gidilmeli
Yerel kültürü daha yakından keşfetmek için Mercado 23 pazarına gidiyoruz. Köhne yapısıyla dikkati çeken pazarda tekstilden meyve sebzeye, balıktan ete her türlü ürünü bulmak mümkün. Meksika kültürünü yaşamak isteyen turistler için burasının çok ideal bir yer olduğunu söyleyebiliriz.
Mercado 23’te özellikle tropik meyvelerin satıldığı renkli manavlar ilgimizi çekiyor. Taze meyvelerin dışında yerel tatları bulmak mümkün, hatta pazarcılara ve pazara gelen yer halka hizmet eden restoranlarda gerçek lezzetleri tecrübe etme şansı da var.
Kadın berberler ilgimizi çekiyor
Pazarı dolaşırken, kadın berberler dikkatimizi çekiyor. Erkekler kendilerini kadın berberlerin maharetli ellerine teslim etmişler. Erkek berberlere alışmış olan bizler için farklı bir görüntü olarak kameramıza takılıyor. Saç traşı olan erkeklerse, bu durumdan oldukça memnun görünüyorlar.
Cancun’dan Chichen İtza’ya yolculuk
Cancun’daki keşif yolculuğumuzu sona erdirip Maya medeniyetinin ana merkezi olan Chichen İtza’yı görmek üzere şehirden ayrılıyoruz. Cancun-Chichen İtza arası yaklaşık 2.5 saat. Etrafı tropik ağaçlarla çevrili dümdüz yolda ilerlerken, karnımız acıkıyor ve bir mola yerinde duruyoruz. Yerel yemekler satılan küçük restoranda ağız tadımıza uygun olanları seçiyoruz. Meksika usulu gözleme olarak adlandırabileceğimiz tortilla ile sebzeli içli köftede karar kılıyoruz.
Karnımızı doyurduktan sonra yolumuza devam ediyoruz. Yolda tropikal iklim kendisini bize bütün ihtişamıyla gösteriyor. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmura rağmen yol almaya devam ediyoruz.
Valladolid’de kısa mola…
Chichen İtza’ya gitmeden önce yolda Valladolid şehrinde kısa bir mola veriyoruz. Valladolid, Cancun ile Chichen Itza arasında, İspanyol sömürge döneminden kalma küçük bir şehir. Şehrin merkezinde yer alan dikkat çeken ender tarihi mekânlardan birisi olan Aziz Servatius Kilisesi iki kulesiyle adeta bizi kendine çekiyor. Kilise, 1552-1560 yılları arasında Franciskan misyonerler tarafından inşa edilmiş. Oyma taştan inşa edilen yapının girişinde yine oyma taştan figürler yer alıyor.
Aziz Servatius Kilisesi’nin içi de oldukça sade bir mimariye sahip, ancak beyaz rengin hâkim olduğu kilisenin pencerelerindeki renkli vitraylar, bu sadeliği farklılaştırıyor.
Kilisenin karşısında General Fransisko Canton Rosado Parkı yer alıyor. Küçük ama şirin park, ortasındaki süs havuzuyla dinlenmek isteyenleri ağırlıyor. Biz de kısa bir dinlenmeden sonra 40 kilometre mesafedeki Chichen İtza’ya gitmek üzere Valladolid’den ayrılıyoruz.
Dünyanın yeni 7 harikasından biri
Yaklaşık 40 dakika sonra dünyanın yeni 7 harikasından biri olarak kabul edilen Chichen İtza’ya varıyoruz. Giriş oldukça kalabalık, araç kuyruğunu aşıp, girişe varıyoruz. Biletimizi alıp, mayaları keşfetmek üzere siteye giriyoruz.
Büyük bir Maya arkeolojik alanı olan Chichen İtza, Yukatan’daki en önemli ve en tanınmış yerlerden biri. Maya dilinde İtza’nın Ağzındaki anlamına gelen site, başlangıçta Maya uygarlığının ana merkeziymiş. Yaklaşık 5 kilometrekarelik bir alanı kaplayan Chichen İtza, UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alıyor. Muhtemelen bir dönem Yucatan’ın dini merkezi olan bölge, günümüzde Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanıdır.
El Castillo Chichen İtza’nın merkezinde yer alıyor
Ören yerinin odak noktası olan El Castillo yani kale piramidi ise, bir zamanlar Mayalarca tapınak olarak kullanılmış. 24 metre yüksekliğe sahip piramit Mayalarca astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koymak istercesine belirli bir sistemle inşa edilmiş. Örneğin 4 cephesinin her birinde 91 basamak yer alır ki, böylece 4×91’le bulduğumuz 364 sayısına en tepedeki düzlüğü de eklediğimizde yıldaki günlerin sayısı olan 365’i bulmaktayız.
Bölgede Kukulkan Tapınağı olarak da bilinen ünlü El Castillo’nun dışında Karakol denilen Gözlemevi, Jaguarlar, Savaşçılar tapınağı gibi birçok önemli yapı bulunuyor.
Bölgedeki en büyük antik oyun kortu
Bunlardan biri olan Büyük Top Kortu, 168 metre uzunluğa ve 68 metre genişliğe sahip. Bu kort, antik Mesoamerica‘daki en büyük ve en iyi korunmuş yapı olma özelliğine sahip.
Ana oyun alanının yanındaki paralel platformlar her biri 95 metre uzunluğunda ve duvarları 8 metre yükseklikte durmakta. Bu duvarların her birinin ortasında, iç içe geçmiş tüylü yılanlarla oyulmuş halkalar bulunmakta. Alanın bir ucunda, Sakallı Adam Tapınağı olarak da bilinen Kuzey Tapınağı yer almakta.
Kalker gölü Cenato Sagrado, oldukça etkileyici
Chichen İtza’daki son durağımızsa Cenote Sagrado oluyor. Yucatan yarımadası nehir veya akarsu olmaksızın kalkerli bir ovaya sahip. Bölgede, su tablasını yüzeye çıkartan, cenotes diye bilinen ve kireçtaşının çökmesiyle oluşan birçok doğal çukur yer alıyor. Cenote Sagrado, bunlardan en etkileyici olanı. Çapı 60 metre olan kalker gölü, yaklaşık 27 metre aşağıda yer almakta.
Cenote Sagrado, etnohistorik kaynaklara göre eski Maya halkı için bir hac yeri idi. Mayalar kurak dönemlerde göle gidip, yağmur duasına çıkıyor ve adak adıyormuş. Bu nedenle gölün altında; altından çanak çömleğe, kumaştan kauçuğa binlerce obje bulunmuş.
Meksika’nın Yukatan Yarımadası’nda turumuz Chichen İtza’da sona eriyor. Bugün için Cancun’a gitmek için aktarmalı uçuş yapmanız gerekiyor. Ancak Türk Hava Yolları’nın uçuşlara başlamasıyla, Cancun’u gidilmesi gereken yerler listenizin ilk sıralarına alabilirsiniz. Hem Karayip Denizi’nin keyfini sürüp, hem gece eğlenebileceğiniz ve Maya kültürünü yakından tanıyabileceğiniz bir nokta Cancun…
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.