Yazı ve fotoğraflar: Haber.aero
Kalesi, tarihi yapıları, Orta Avrupa’yı andıran evleri, nehirleri, camileri, kiliseleri… Haber.aero sizi farklı din ve milletlerin bir arada huzur içinde yaşadığı, İdil ve Kazanka nehirlerinin birleştiği noktada kurulan, 1000 yıllık şehir Kazan’a götürüyor. Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti olan Kazan, bir kültür şehri olarak öne çıkıyor.
Moskova ve St. Petersburg’dan sonra Rusya Federasyonu’nun en önemli şehri olan Kazan’a Türk Hava Yolları ile direkt gidilebiliyor. Atatürk Havalimanı’ndan başlayan yolculuk yaklaşık 3.5 saat sonra Kazan Uluslararası Havalimanı’nda sona eriyor.
Kazan’da 100’den fazla etnik grup yaşıyor
İslam dünyasının en kuzeyindeki şehri Kazan, adını Kazanka Irmağı’nın açtığı kazana benzer çukurdan alıyor. Ancak kurucusu Kazan Han’ın bu eşsiz kente adını verdiğini belirtenler de az değil.
Kazan, geniş caddeleri, meydanları, parkları, ara sokakları ve heykelleri ile tarihin, kültürün ve eğitimin başkenti olarak anılıyor. Öyle ki şehir tam 43 üniversiteye ev sahipliği yapıyor. Volga ya da Türkçe adıyla İdil Nehri kıyısında yer alan şehirde 100’den fazla etnik grup yaşıyor. Çoğunluğu ise Tatarlar ve Ruslar oluşturuyor.
Kazan Hanlığı’na başkentlik yaptı
Bölgedeki kazılardan elde edilen buluntulara göre Kazan’ın kuruluşu eski çağlara kadar uzanıyor. Milattan sonra üçüncü yüzyıldan itibaren çeşitli Türk devletlerinin hâkimiyet sahası içinde yer alan Kazan kenti, 1437-1552 yılları arasında Kazan Hanlığı’na başkentlik yapmış. Birinci Rus Çarı Korkunç İvan, 1552’de Kazan Hanlığı’nı ele geçirmiş ve böylece Hanlık tarih sahnesinden silinmiş.
Kazan bu tarihten sonra Rus Çarlığı’na bağlı Tataristan bölgesinin merkezi haline gelmiş. Sovyetler Birliği’nin kurulması ve yıkılmasından sonra da Kazan’ın merkezi rolü kaybolmamış. Tüm bu süreç içinde Tataristan bölgesinin idare merkezi ise her zaman Kazan Kremlini olmuş. Biz de 2005’te kuruluşunun 1000’inci yılını kutlayan tarihi şehirdeki turumuza Kremlin’den başlıyoruz.
Beyaz rengiyle öne çıkan Kazan Kremlini
Bembeyaz duvarlarıyla antik çağlardan kalmış hissi uyandıran Kazan Kremlini, Tatarca telaffuzuyla kirmen yani kale kompleksinin girişinde yer alan kule, 3 dönemden izler taşıyor: İslamiyet, Hıristiyanlık ve en üstte yer alan yıldızla da Sosyalizm.
Kul Şerif Camii 2005’te açıldı
Kremlinin içerisine girip, ilk olarak Kul Şerif Camii’ni ziyaret ediyoruz. Tatarların ataları Bolgar’lar 922 yılında İslam’ı kabul etmiş. Bölgeye Müslümanlık buradan yayılmış, bu nedenle şehirde İslamiyet’in önemli izleri yer alıyor. Bunlardan en önemlisi Kul Şerif Camii. Korkunç İvan şehri işgal ettikten sonra, geri almak için direniş başlatan ve 6 bini aşkın öğrencisiyle birlikte orada hayatını kaybeden, son Tatar Şeyhülislamı Kul Şerif’in anısına yaptırılmış.
1995-2005 yılları arasında inşa edilen Kul Şerif Camii, mimarisiyle oldukça dikkat çekici. Eski caminin nasıl olduğuyla ilgili çok net bilgiler olmadığı için, yenisi eldeki veriler kullanılarak tasarlanmış. Masmavi rengiyle Kul Şerif Camii’nin 8 minaresi, eski Tatar şehirlerini, geniş camları göçebe kültürünü, lale ise dirilişi sembolize ediyor.
Caminin içinde sürekli Kuran’ı Kerim okunuyor. 1500 erkek, 350 kadının namaz kılabileceği bir alana sahip olan camideki pencere vitrayları İtalyan ve Tatar sanatçılar tarafından yapılmış. İran’dan halılar ve Türkiye’den çinilerle süslenen Kul Şerif Camii’nin merkez avizesi ise 2 ton ağırlığında.
Müjde Katedrali Kul Şerif Camii ile aynı gün açıldı
Kul Şerif Camii’nden çıkıp, bir başka dini sembol olan Blagoveşçenski yani Müjde Katedrali’ne geçiyoruz. Müjde adı şehrin Korkunç İvan tarafından alınmasından dolayı verilmiş. 16. yüzyılda inşa edilen katedralin yeri bizzat Korkunç İvan tarafından belirlenmiş. Ortodoks ve Hıristiyan dünyası için büyük önem taşıyan Müjde Katedrali, çok az bir değişikliğe uğrayarak günümüze kadar korunmuş.
Katedral, 2005 yılında Kul Şerif Camii ile aynı gün ibadete açılmış. Zemini dökme demir olan katedral 18. yüzyılda yanmış. Arka kısmı yeniden restore edilen katedralin tavanında ilk günden kalan freskler yer alıyor.
Aslında bir mescit olan Süyümbike Kulesi
Tarihi Kazan Kremlini’nin merkezini oluşturan meydanda yer alan Süyümbike Kulesi ise kalede duvarları beyaz olmayan tek yapı. Ne zaman inşa edildiği belli olmayan kule, aslında bir mescit. Adını bir zamanlar Kazan kraliçesi olan Süyümbike’den alıyor.
Aynı zamanda Kazan şehrinin mimari simgelerinden olan kulenin en başta gelen özelliği ise eğik olması. Yani aynı İtalya’daki Pisa Kulesi gibi, merkezinden iki metreye kadar eğilmiş durumda.
Bouman Caddesi şehrin merkezi konumunda
Kremlin’i gezdikten sonra, şehrin yaşam merkezi Bouman Caddesi’ne keşfe çıkıyoruz. İstanbul’daki İstiklal Caddesi’ni andıran Bouman’da kafelerde dinlenip hediyelik eşya dükkânlarında zaman geçirebilirsiniz. Caddede ayrıca şehrin simgelerinden kedi heykeli ile Rus İmparatoriçesinin Kazan’a geldiği zaman bindiği at arabasının bir modelini yakından inceleyebilirsiniz.
Yemekleri bize çok benziyor
Bouman’da gezerken hava kararıyor. Biz de Tataristan mutfağını ve folklorunu yakından incelemek için bir restorana davet ediliyoruz. Tatar sanatçılar geleneksel müzik ve halk oyunlarından özel bir seçki sunuyor bizlere. Melodiler ve hareketler oldukça tanıdık.
Kazan, Rusya’ya bağlı, ancak Tatar mutfağı ile Rus mutfağı arasında epey bir fark var. Türkiye’de de çok tanınan Tatar böreği, en önemli lezzetlerin başında geliyor. Ayrıca et, en önemli besin kaynakları arasında. Özellikle de etli hamur işlerinin tadına diyecek yok. Biraz ağır olmasına rağmen insanı hiç rahatsız etmiyor.
Korkunç İvan’ın 1 ayda kurduğu şehir: Sviyorsk
Sabah olunca Kazan’ın etrafını keşfetmek üzere şehirden ayrılıyoruz. İlk durağımız ada şehir olarak da bilinen Sviyorsk. Kazan’a 50 km mesafedeki Sviyorsk’a gitmek için Sovyet döneminden kalma işçi evlerinin arasından ilerleyip, Kazan’ın dışına çıkıyoruz. Ormanlarla çevrili yolda ilerleyip, yaklaşık 1 saat sonra Sviyorsk’a varıyoruz.
Sviyorsk, Korkunç İvan tarafından Kazan’ı işgal etmek için 1551 yılında 4 hafta içinde kurulmuş. Gizlice kurulan kale şehre Rus askerleri yerleşmiş ve 1552’de Kazan Korkunç İvan tarafından ele geçirilmiş. Önceleri ada olan kale şehir, daha sonra yapılan yolla anakaraya bağlanmış. Bugünlerde turistik amaçla kullanılan Sviyorsk’ta geçmişten izler yaşatılmaya çalışılıyor.
Çiftlik evinde demirci ustası, geleneksel kıyafetiyle demir dövüyor, hediyelik eşyalar satılıyor. Ayrıca isteyenler ata da binebiliyor.
Sviyorsk, Kazan Hanlığı’nda yapılan ilk şehir olmasının yanı sıra Ortodoksluk açısından da oldukça önemli. İslamiyet’in egemenliğindeki bölgede inşa edilen ilk kilise bu kale şehirde yer alıyor. Ahşap olarak yapılan kilisenin bir kısmı bugüne kadar korunmuş. Eski kilisenin yanına daha sonra yenisi de inşa edilmiş.
Bin 200 farklı dini kuruluşunun faaliyet gösterdiği Tataristan’da en ilginç olanı İldar Hanov’un tapınağı. Kilise, cami, havra, Buda mabedi, şaman dergahı bulunan tapınak tüm dinlerin tapınağı olarak ta biliniyor. Sviyorsk’tan Kazan’a dönerken yolda karşımıza çıkan yapıyı, ünlü Tatar ressam İldar Hanov rüyasında görüp, yaptırıyor. Bütün dinlere ait sembollerin yer aldığı evin yapımı Prestroyka döneminde başlıyor. Halen yapımı süren yapı adeta Tataristan’ın hoşgörüsünü temsil ediyor.
İldar Hanov’un tapınağından merkeze döndüğümüzde akşam oluyor. Gecenin karanlığındaki ışıl ışıl şehir bizi oldukça etkiliyor. Ancak sabah erkenden kalkıp İslamiyet’in bölgedeki izini sürmek üzere Bolgar şehrine yol alacağımız için otelimize dönüyoruz.
Tatarların merkez şehri Bolgar
Tatarların atası, Bolgar şehrine karayoluyla da gidilebiliyor, ancak biz nehir yolculuğunu tercih ediyoruz. Limandan hızlı feribotumuza binip, Kazan’a yaklaşık 200 km mesafedeki Bolgar’a doğru yola çıkıyoruz. Aralarda küçük limanlara uğrayıp 2.5 saat sonra tarihi şehre ulaşıyoruz.
Bolgar şehri 9. yüzyılda kurulmuş. Her dönemde İslamiyet’in önemli merkezleri arasında yer almış. Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Bolgar’da bizi Rus ve Tatar kızlar geleneksel kıyafetleriyle karşılıyor. Her iki dildeki karşılama sözlerinden sonra tuzlu ekmek ve tatlı ikram ediliyor. Ardından ilk durağımız olan Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret ediyoruz.
Müze, 7 katlı yapının 3. ve 4. katında yer alıyor. Türklerin ortaya çıkışını anlatan haritalardan, şehri tasvir eden maketlere, atlı Tatar askerden çanak çömleğe, İslamiyet’in kabulüyle ilgili belgelerden silahlara müzede çok sayıda önemli eser sergileniyor. Mezarlar, mezar taşları, eski eşyalar, takılar, yazıtlar… Turistler tarafından da oldukça ilgi gören müzenin her bir tarafını iyice keşfediyoruz.
Dünyanın en büyük basılı Kuran’ı Kerim’ini görmek üzere müzeden ayrılıyoruz. Guinness Rekorlar Kitabı’na giren kutsal kitap 2011’de Vatikan’da basıldı. 2 metreye 1.5 metre boyutlarındaki Kuran’ı Kerim 680 kilo ağırlığa sahip. Kapağı değerli taşlarla süslü Kuran’ı Kerim’in sayfaları özel günlerde açılıyor.
Kuran’ı Kerim’in sergilendiği yapı ise 2010-2012 yılları arasında inşa edildi. Mimari olarak camiyi andıran yapının alt katında ise çeşitli resimler sergileniyor. İslamiyet’in tebliğini mozaiklerle anlatan bu resim, hiç kuskusuz en önemlisi…
Bolgar şehrindeki eski camii ise 13. yüzyıldan kalma. Caminin çok az kısmı günümüze kadar gelebilmiş, bunlar arasında en önemlisi ise minaresi. Merkez camisinin ayrıca sütunlarından birkaçı da günümüze kadar sağlam kalabilmiş.
Eski caminin hemen yanında ise Deli Petro zamanında yapılan Meryem Ana Kilisesi bulunuyor. 18. yüzyılda bölgeye Ortodokslar getiriliyor ve kilise inşa ediliyor. Caminin minaresi ile kilisenin kulesi yan yana tüm dünyaya, hoşgörü ve barış mesajı veriyor.
Taç Mahal’i andıran Akmescit
Kazan ve Bolgar’daki son durağımızda Akmescit oluyor. Hindistan’daki Taç Mahal’i andıran camii, bembeyaz rengiyle oldukça etkileyici. Bolgar şehrini ziyarete gelenlerin namaz kılması için inşa edilen Akmescit’in içinde sürekli Kuran okunuyor. İki minaresi bulunan Akmescit’in yanında ise Rus İslam Üniversitesi’nin bir fakültesi yer alıyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.