TUSAŞ Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu, 2030’ların ilk yarısında KAAN’ın tamamen yerli beşinci nesil bir savaş uçağı olacağını açıkladı. Altıncı nesil çalışmalarına HÜRJET ve ANKA-3 ile başladıklarını belirten Demiroğlu, Türkiye’nin bu alanda liderlik konumunda olacağını vurguladı.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ (TUSAŞ) Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu, “2030’ların ilk yarısı KAAN’ın artık beşinci nesil ve tamamen yerli olduğu, kağıt üzerinde altıncı nesilin nüvelerinin ilk test edildiği yıllar olacak. Şu an altıncı nesil için hazırlıklara HÜRJET, ANKA-3 ikilisinde zaten başladık. Biz 2030’ların başlarında altıncı nesilde yapılacak birçok adımı atmış, birçoğunda da liderlik konumunda olacağımızı düşünüyoruz. Çünkü bizim bu iş için kullanılacak platformlarımız hazır. KAAN’ımız var, ANKA-3’ümüz var, KIZILELMA’mız var, İHA’larımız var, Süper Şimşek’lerimiz var” dedi.
TUSAŞ’ın çiçeği burnunda yeni Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu Farnborough Airshow’da Haber Aero’ya özel açıklamalarda bulundu.
İlklerden dolayı gururluyuz
Birçok ilke TUSAŞ’ta şahit olmanın şansını yaşıyoruz. KAAN’ın ilk uçuşunda, ANKA-3’te, ATAK-2’de, HÜRJET’te, GÖKBEY’in yerli motorla uçuşunda orada olmak hayatta ne kadar insana nasip olur. Herhalde çok az insana. Ben o yüzden şanslıyım. Türksat 6A’yı da sayalım o da bize nasip oldu. Şanslıyız, gururluyuz, ama milletimiz için gururluyuz. Çünkü gerçekten Türkiye’miz, TUSAŞ’ımız geldiği yer itibarıyla bundan sadece 20 yıl önce hayali bile kurulması zor olan ilkleri yaşatıyor ülkemize. Biz de bunun bir parçası olmaktan buna katkı sunmaktan çok sevinçliyiz, gururluyuz. İnşallah bu günlerimiz artarak devam eder. Yakında, 2 ay içinde GÖKBEY’imizi Jandarmaya teslim edeceğiz. Dolayısıyla o gün de benzer bir gurur yaşayacağız.
İlk sivil helikopter Sağlık Bakanlığı’na
GÖKBEY’in sertifikasyon süreci devam ediyor. Zaten askeri sertifikasyonla sivil sertifikasyonlar çok farklı değiller. Helikopteri zorlu uçuş şartlarına tabii tuttuğunuz için aynı şartlar. Ama süreç farklı ilerliyor. Sivil daha uzun sürüyor. Sivil sertifikasyonu 2025’in sonuna kadar bitirmeyi planlıyoruz. 2026’nın ilk yarısında ambulans helikopteri olarak 3 tane Sağlık Bakanlığı’na teslim edeceğiz. Böylece ilk sivil sertifikalı helikopterimizi Sağlık Bakanlığı’na 2026 ilk yarısında teslim etmiş olacağız.
2027’de yerli motorla görev yapacak
HÜRKUŞ’umuza EASA sertifikası almıştık. GÖKBEY’imiz de EASA sertifikasını alabilecek durumda. İlk defa sivil havacılık tarafından sertifikalandırılacak. O yüzden GÖKBEY bir çok ilklere imza atacak. Geçen sene 25 Nisan’da GÖKBEY yerli motorla ilk uçuşunu yaptı. Ama o bir deneme uçuşuydu. Çok şey öğretti bize. Ekibe muhteşem bir güven kazandırdı. Hem TUSAŞ ekibine hem GÖKBEY ekibine hem de TEI ekibine. Çünkü bir şeyi ilk defa yapıyorsunuz ve başarıyorsunuz. Çok kısa zamanda yaptık. 1 aydan daha kısa bir sürede motoru platforma entegre ettik, yer testlerini yaptık, zorladık, sonra da uçurduk. Bu hızlı yapılmış bir entegrasyon. Ama seri üretime alıp, sertifikasyona sokup müşteriye teslim etmek için yapacağınız testler çok daha bambaşka şeyler. Onlara inşallah 2025’in sonunda başlıyor olacağız. Yaklaşık 1,5 senelik yoğun bir test kampanyamız olacak. 2 tane helikopteri burada kullanmayı planlıyoruz. 2027’nin ilk yarısında planladığımız gibi giderse ilk helikopterimizi ilk yerli motorumuzla teslime hazır hale getireceğiz.
HÜRJET süpersonik olacak
HÜRJET yakında ilk defa yurt dışında uçacak. Esasında Londra Farnborough’a getirmeyi planlamıştık, ama küçük bir riskli durum oluştu. Uçuş ve teknik ekiple yaptığımız görüşmelerde, “Biz bu riski almayalım. Gerek yok” dedik ve iptal ettik. HÜRJET bizim ilk jet motorlu uçağımız. 0,9 mach’a çıktı. Çok yakında bir ilke imza atacak ve süpersonik olacak inşallah. Ses hızını aşacak. Bu bizim için çok önemli bir kilometre taşı. HÜRJET için Hava Kuvvetleriyle eğitim uçağı olarak17 adetlik sözleşmemiz var. Ona çalışıyoruz. Birkaç yerde ihale aşamasındayız. Ciddi bir ilgi var. Eylül’de Mısır’a airshowa gidecek ve uçacak. Seneye de Paris Airshow’da boy gösterebiliriz.
HÜRJET pilotu KAAN’a adapte olacak
Her iki uçak modelimizde ekipler ne kadar ayrı olsa da birbirleriyle çalışıyorlar. Bazı sistemleri ortaklaşa kullandığımız oluyor. HÜRKUŞ, HÜRJET, F-16 ve KAAN. Böyle bir silsile düşünebilirsiniz. HÜRJET’ten KAAN’a da geçeceğiz. Çünkü eğitim uçaklarında pilotun önüne koyduğunuz her şey birbiriyle kesişiyor. HÜRJET’le KAAN kokpit açısından neredeyse aynı olacaklar. Dolayısıyla orada eğitim gören bir pilotumuz çok hızlı bir şekilde KAAN’a adapte olmuş olacak. HÜRJET’i de HÜRKUŞ’dan geçişi hızlı ve donanımların benzemesi sebebiyle daha rahat olacak. Bu birbirini tamamlayan 3 uçak. İkisi eğitim uçağı. Aynı zamanda bunların hafif taaruz uçağı olarak da hem HÜRKUŞ’umuzu kullanıyoruz bu haliyle de. HÜRKUŞ-2’de dışarıdan baktığınızda HÜRKUŞ-1’in aynısı olacak. Yapısal olarak aynı, ama bazı görev sitemlerinde değişiklikler yapıldı. Güncellendi. EASA sertifikası almış bir platform. Dolaysıyla onun üretimi ve testleri daha hızlı olacak. Seri üretime de aynı anda başladık diyebilirim.
Türkiye’de motor yapıyoruz artık
TR Motor ve TEI beraber işbirliği ile KAAN’ın motor projesini yönetiyorlar. Ben TEI’de 2,5 sene çalıştım. GÖKBEY motorunda çalışmıştım, ama diğer motorları da biliyorum. TR Motor’da yönetim kurulu üyesiyim dolayısıyla orada yapılan işleri de çok yakından takip ediyorum. İnşallah bu motoru biz elimizden geldiğince hızlı bir şekilde 2030’lardan önce entegrasyon aşamasına getirmiş oluruz. Onu testleri uzun sürecek çünkü çok büyük bir motor. 35 paond trust vermesi lazım. O büyüklükte motoru da ilk defa yapacağız. Fakat artık Türkiye’de motor yapıyoruz. Bir şeyi ilk defa yapmakla benzerini yapmak daha kolay. Zor bir ürün, zor bir teknoloji. Motor ise gerçekten uçlarda. Malzemenin, tasarımın, soğutmanın, üretimin yani birçok şeyin uçlarda yaşandığı, yaşatıldığı bir platform. Ben TEI’deki TR Motor’daki arkadaşlarıma güveniyorum. Bu iş verildi ve yapacaklarına inanıyorum.
2030’larda KAAN yerli olacak
2030’ların ilk yarısı KAAN’ın artık beşinci nesil ve tamamen yerli olduğu, altıncı nesilin nüvelerinin ilk defa test edildiği bir süreç olacak. Şu an altıncı nesil çalışmalarına başladık zaten. HÜRJET, ANKA-3 ikilisinde başladık. Biz 2030’ların başlarında altıncı nesilde yapılacak bir çok adımı atmış olacağız. Birçoğunda da liderlik konumunda olacağımızı düşünüyoruz. Çünkü bizim bu iş için kullanılacak platformlarımız hazır. KAAN’ımız var, ANKA-3’ümüz var, KIZILELMA’mız var, İHA’larımız var, Süper Şimşek’lerimiz var. Bu ortamda kullanılabilecek birçok platform bizim elimizde var ve olacak. Bu şirketlerin, kurumların ve ekiplerin beraber çalışmasıyla olgunlaşacak. Altıncı nesilin ne olacağı konusunda herkes hem fikir değil. Önce yapan bu altıncı nesil diyecek ve o altıncı nesil olacak. Zaten beşinci nesili yapan 4 ülkelerden biriyiz. Altıncı nesilde ise ilk 3 ‘te kesin oluruz, hatta birinci de olabiliriz.
ANKA-3 zarf açma testlerini yapıyor
Görünmez özellikleri olan, jet motorlu insansız hava aracımız ANKA-3 şu anda zarf açma testlerini başarıyla yürütüyor. Zarf açma dediğimiz uçağın belli bir irtifada belli hızlarda, belli şartlarda uçma kabiliyetinin test edilmesi demek. İrtifa arttıkça uçuş dinamikleri, kontrol dinamikleri değişiyor. Bunların test edilmesi lazım. Bunların anlaşılması ve kontrol mekanizmalarına tanıtılması lazım. Bunlar yapılıyor. Manevra kabiliyetleri test ediliyor. Otonom kabiliyetleri test ediliyor. İniş kalkış esnasındaki ufak ayarlar yapılıyor. Bunların hepsine ‘Zarf Açma’ diyoruz. Bu uçak şu yüksekliğe kadar çıkabilir. Bu hızla çıkabilir. Çünkü biz yüksek hızlarda kullanacağız onu. Süpersonik olmayacak ama yüksek hızlara çıkacak. O hızlarda test edilmesi lazım. Motor konusunda şu an Ukrayna’yla çalışıyoruz. TEI’nin de bir motoru var. Onlar da çalışıyorlar. Program açısından KAAN mı ANKA-3 mü öncelik, alacak onu bilemiyorum ama bizim şu an Ukrayna’dan motor temini konusunda bir sıkıntımız yok. Onları alabiliyoruz ve inşallah da böyle devam eder. Her ihtimale karşı bir taraftan yerli motor tarafını çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü bir yerde bir sıkıntı çıkma ihtimali varsa biz onun kriz yönetimini yapmamız lazım. TEI’deki arkadaşlar TF 6000’i motorunu ateşlediler. Bize lazım olan zaten o. TF 10.000’de afterburn’e çıkacaklar. Onları da kullanabiliriz. Çözümsüz kalmamamız lazım.
KIZILELMA, ANKA-3 ve KAAN
KIZILELMA hava-hava yani daha çok muharip bir uçak. MİUS zaten. ANKA-3 de hava-yer dolayısıyla birbirini tamamlayan iki platform. Bunu KAAN’la da birleştirdiğimizde bambaşka bir şey oluyor. Hava Kuvvetlerinin savaş konseptlerine bağlı olarak ilerleyen günlerde, ilerleyen yıllarda nasıl değişecek ona göre şekillenecek bunlar. Onlara takılacak gizli veya açıkta olan mühimmatlar. Hedefe uçak “Süper Şimşek” platformumuz da var. Mühimmatlar veya platformlar konsepte göre gelişecek, değişecek. Biz altıncı nesili tanımlayan, o konuda lider olan, epey bir alanda liderlik iddiası olan konumda devam edeceğiz.
Yaptıklarımızı seri üretime dökmemiz lazım!
Türkiye’de artık bir uydu yapma kabiliyeti var. Bunu herkes 3 hafta önce gördü. Yaptık, gönderdik. 2023 ve 2024’te Türkiye ve dünyadaki bütün insanlara uydu yaptığımızı net bir şekilde gösterdik. Çalışırsak her şeyi yapabiliriz. Uydu yaptık gönderdik, motor yaptık, helikopter yaptık, insansız jet motorlu uçaklar yaptık, beşinci neseli uçak yapıyoruz. Orada bir sıkıntımız yok artık. Bunları yaptık ama seri üretime dökmeniz lazım. Maliyet etkin, yüksek kaliteli ve hızlı bir şekilde müşterilerimize teslim etmemiz lazım. Bu yurtiçinde müşterimiz olabilir Hava Kuvvetleri gibi ya da dışardan herhangi bir müşterimiz olabilir. Bizden beklenen bunu hızlı bir şekilde üretmek ve ondan sonra lojistik desteğini de devam ettirmek. Bu ikisi bizim en önemli aşmamız gereken bariyer. Biz bunlara yoğunlaşacağız ve yapacağımıza da inanıyorum. Şu an dünyada tedarik zincirinde sıkıntılar çekiliyor. Bütün herkes çekiyor, sadece bize özel değil. Biz biraz daha fazla çekiyoruz. Müttefiklerimiz bize biraz daha fazla ayrıcalıklı davranabiliyorlar. Kötü komşu ev sahibi eder derler ya konu oraya dönüyor. Biz vermesek bu çılgın Türkler yapacaklar konu buna dönüyor. Biz işsiz kalmayalım fabrikalarımız durmasın diye bize alan sağlıyorlar. Biz durmayacağız, çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz.
Artık dünya ligindeyiz
Şu an TUSAŞ olarak COVID-19 öncesindeki kapasitemizi yakalamış bulunuyoruz. Ciddi bir ihtiyaç var. Özellikle Boeing’in yaşadığı krizden dolayı Airbus’ın talepleri artmış durumda. 1. Lig dedikleri tedarikçiyiz. Direkt ürün veriyoruz aracı yok. Bu durum diğer üreticileri de bize getiriyor. Bizim kapasitemiz var, ama sınırsız da değil. Özellikle kendi özgün ürünlerimizi de düşünerek buradaki projelerde biraz daha temkinli yaklaşıyoruz. Her gelen projeyi almamaya çalışıyoruz. Çünkü teslimat yapmamız gereken kendi platformlarımız var. Dengeli bir şekilde götürmeye çalışıyoruz ama şu an talepten memnunuz. Airbus’la konuşuyoruz yeni projeler yapalım diyorlar, değerlendiriyoruz. Teklifler veriyoruz. Embraer bizimle görüşmeye çalışıyor. Boom bizimle görüşüyor teklifler istiyor. Bu çok güzel bir şey. Biz artık üretimde dünya ligindeyiz. Hem katma değeri yüksek projelere daha çok öncelik vereceğiz. Hem de kendi ürünlerimizi yapmak için kapasitemizi artırıp dengeli olarak kullanacağız. Çünkü verdiğimiz sözleri yerine getirmemiz lazım.
TUSAŞ’ın ve Türkiye’nin önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. Bazı projeler 2025’te önemli adımlarla kendini göstermeye başlar. 2026-2027 yılları bizi uçurur. Gözümüz yükseklerde…
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.