THK Kayyum Heyeti Başkanı Abdullah Kaya, kurumun içerisinde bulunduğu ekonomik durumu ve tek çıkış yolunu Haber Aero’ya açıklamalarda bulundu.
Türk Hava Kurumu’nun (THK) şu an tapuda 1030 tane taşınmazı olduğuna ve buralardan yıllık 8 milyon TL gelir sağladığına dikkat çeken THK Kayyum Başkanı Abdullah Kaya, en önemli değerleri olan Laleli’deki otelin gelirlerinin borçlara karşılık bir bankaya gittiğini ve bu otelin de bir bankaya ipotekli olduğunu söyledi. Göreve geldiklerinde bu ipoteğin paraya çevirilerek, haciz yoluyla satışının başlatılmasına çalışıldığını vurgulayan Kaya, otelin satışını büyük uğraşılar sonrası durduklarını, ancak THK’nın borçlarından kurtulabilmesinin de bu otelin iyi tasarruf edilmesine bağlı olduğu söyledi. THK’nin tüm banka ve vergi borçlarını kapatarak kurumu borçsuz hale getirmenin tek yolunun Laleli’deki otel olduğunun altını çizen Kaya, “Eğer bu tasarruf adımını kendi irademizle yapmazsak, yapılandırma bozulur ve tekrar ağır faizlerle uğraşırız, otelin haricinde bankalara ipotekli 270 gayrimenkulu de kaybetme riskine gireriz.” diyor.
Türk Hava Kurumu Kayyum Heyeti Başkanı Abdullah Kaya, kurumun içinde bulunduğu durumu ve göreve geldikten sonra gerçekleştirdikleri faaliyetleri Haber Aero’ya anlattı.
“Mahkeme kayyum olarak 3 kişi görevlendirdi”
THK’ye 16 Ekim 2019’da 3 kişi kayyum olarak atandık. O tarihte atandığımızda THK’da bir yönetim boşluğu var, mevcut yönetim, Genel Kurul Üyeleri istifa ettiği için yeterli olan yani karar yeterli sayısı 7’nin altına indiğinden toplanamıyordu. O nedenle başkan mahkemeden kayyum atanmasını istemiş. Denetleme Kurulu da seçime gitme amaçlı olarak kayyum istemiş. Ama mahkemede her iki talebi de değerlendirerek yönetim kayyumu olarak 3 kişi bizi görevlendirmiş. Biz geldiğimizde kurumun karar alma kabiliyetlerini kazanmış olacağını düşünerek işlemleri kolayca yapacağımızı bekliyorduk. Ancak geldiğimizde THK ve bütün bir camia olarak ailesinin bir mali krizde olduğunu gördük.
“Gayrimenkulleri ipotek edilerek kredi çekilmiş”
THK, Atatürk’ün kurdurduğu 1925’teki kamu yararına çalışan dernek. Bu derneğin 1986 yılına kadar şubeleri ve belli havacılık merkezleri var. Bu merkezlerde de paraşüt, planör, yamaç paraşütü okulları var. Model uçak okulları var. Bu şekilde faaliyetlerde bulunuyor. Ticari faaliyetler artmasına mütakiben 1986 yılında derneğin iktisadi işletmesi oluşuyor. Bu şekilde yapı devam ederken 2010’lu yıllarda o zamanki başkan THK’ya bir üniversite kurmak istiyor. Fakat üniversitenin dernek tarafından kurulamayacağını anlayarak THK Havacılık Vakfı’nı kuruyor ve 2011 yılında da THK Üniversitesi’ni kuruyor. Sonrasında da kronolojik olarak diğer şirketler kuruluyor. THK’nın kamuoyunda bilinen o olumsuzlukları bu yıllarda yaşanıyor. 2010’dan 2015 yılına kadar olan dönemde maalesef o yıllarda kurumu yöneten başkan kurumun gayrimenkullerini ipotek vererek bankalardan kredi çekiyor. Bu yapıyı kuruyor, bu yapıya bir sürü çalışan alıyor. Bunun yanı sıra çeşitli ticari işlere girişiyor ancak kurum bu işlerin hiç birisinden kar etmiyor ve büyük zararlar oluşuyor.
“Kurum mali sıkıntıya düşürülmüş”
Biz geldiğimiz tarih itibarıyla bu yapının tamamı mali olarak sıkıntılar içerisindeydi. 10’a yakın bankaya olan kredilerinin vadesi geçmiş ve hesapları bloke bir haldeydi. SGK vergi borçları ödenmemişti. Bütünüyle hacizler gelmişti. Çalışanlara maaş ödemekte zorlanıyordu. Birçok çalışanının kıdem tazminatını ve geçmiş maaşlarını da ödeyememiş durumdaydı. Cari maaşlarını da ödeyememiş durumdaydı. Böyle bir yapıda biz 3 kayyum olarak Sulh Hukuk ve Vesayet Mahkemesi’yle uyumlu bir şekilde 3 yıllık bir mücadeleyi yaptık. Bu yapı bu haldeyken biz öncelikle ilk sorun olan ambulans helikopter işine müdahil olmak durumunda kaldık. Ambulans helikopter işinde 17 helikopterle faaliyette bulunması gerekirken 4 helikopter eksikti. 4 aylık tamamlama süresi verilmiş ama 3 ay 3 haftası da geçmiş, son 1 hafta kalmış. Eğer o 4 helikopteri bulup devreye sokamazsak teminat mektubumuz irat kaydedilecek ve biz ihaleye yasaklı hale gelecektik. O 4 helikopteri temin edecek firmayla görüştük. Geçmiş borçlarını da ödeyeceğimizi taahhüt ederek bir şekilde anlaşıp helikopterleri devreye soktuk. Ve ambulans helikopterleri uçurmaya devam ettik. Ama ambulans helikopter işi de geçmiş dönemde, 5 yıllık TL sabit fiyatla alınmış ve hiçbir fiyat artışı olmayacağı varsayımıyla 18 bin 300 liradan yani hep zarar eden bir işti. Biz bunun idari yoldan feshini sağlayamadığımız için mahkemeye başvurduk. Mahkememiz 2 yıla yakın sürdü. 2021’de bu sözleşmede fesih oldu ve biz bunu pazarlıkla devam ediyoruz ve şu an da bu zararlı durumdan da kurtulmuş durumdayız.
“Toplam borcumuz 220 milyon dolar”
Biz 10 bankayla öncelikle finansal yapılanmaya gitmemiz gerektiğini anladık ve uzun uğraşlarla 1 yılı bulan çalışma sonrasında 2 yıl ödemesiz 8 yıl ödemeli olarak bütün borçlarımızı yapılandırdık. Çünkü kredilerin hemen ödenmesi mümkün değildi. Bu 10 bankayla kayyum heyeti olarak ilişki kurduk. Bankaları ziyaret ettik. Sonra onlarla İstanbul’da bir ortak toplantı yaptık. Bütünüyle borçların nelerden kaynaklandığını konuştuk. Neler yaparak, nasıl gelirler elde ederek, bunları nasıl ödeyeceğimizi anlattık. Bir şekilde akabinde yapılan raporlama çalışmaları sonrasında finansal yapılandırma talebimiz kabul oldu. 2 yıl ödemesiz 8 yıl ödemeli o gün itibarıyla toplam borcumuz bankalara 1 milyar 519 milyondu. Dolar karşılığı da yapılandırma itibarıyla 220 milyon ABD Dolarını bulan bir borçtu. Büyük bölümünü TL’ye çevirdik. 65 milyon Euro kadar bir borcumuz kaldı. Onu da yüzde 2,5 faizle yapılandırdık.
Kurumu olarak finansal yapılandırmadaki iki yıllık süremiz bu yıl sonunda bitiyor. Önümüzdeki yıl ödemeli süre başlıyor. 8 yıl ödemeli süreç olacak ve gelir yok. Biz gelir elde edebilmek için bankalara verdiğimiz her faaliyeti yaptık. Sürekli oralardan gelir elde ederek bu borçları ödemenin mümkün olmadığını da gördük. Bizim seneye borçların ilk taksiti olarak 8 milyon 400 bin Euro ödeme yapmamız gerekir. Eğer ödeyemezsek borç yapılandırması bozulacak.
“THK asıl amacından uzaklaştırılmış”
Bu süreçten sonra da biz kurumu tanımak üzere mevcut meydanları ziyarete gittik. Okullarını gördük ve buraları faal hale getirmek istedik. Ankara Etimesgut’ta bir meydanımız var. Bu 1935 yılında Atatürk tarafından açılan havacılığın ilk merkezi. Akabinde yine aynı yıllarda açılan Eskişehir İnönü’de bir merkezimiz var. 1993 yılında İzmir Selçuk’ta devreye giren bir merkezimiz daha var. Antalya Karain’de bir meydanımız var. 1997 yılında devreye girmiş ve Erzincan’da da bir merkezimiz olmak üzere 5 adet merkezimiz var. Kapadokya ve Pamukkale’de de bir miktar balon işletmelerimiz var. Vakfın kurulduğu yıllarda havacılık faaliyetlerini yapan okullarımız Etimesgut’tan, paraşüt okulumuz İzmir Selçuk’a taşınmış. Diğer okullarımız ise model uçak, çok hafif hava araçları okulu, yamaç paraşütü, planör okulu da İnönü’ye taşınmış. Ancak o yıldan sonra başkanlık bunları bir nevi unutmuş. Yeni kurduğu yapılarla uğraşmaktan asli işi olan bu yapıları Türk gençlerine hizmet edecek şekilde faal tutmakta ihmaller başlamış. Biz buna geri dönmek istedik. Üniversitenin kurulması, şirketlerin kurulması, o yıllarda uçak üretme faaliyetlerine girişilmiş, “Speedfighter” deneme uçak prototip olarak 2 aşamada üretilmiş ama arkası gelmemiş büyük sorunlar yumağına girilmiş.
“Yöneticilerin yargılanması devam ediyor”
Kurumun geliri azalmış ama 2011-2015 yıllarında olan bu durum konusu bir çok suç teşkil eden fiillerde olduğu gerekçesiyle 2015 yılında bu kişiler hakkında o zamanki yönetici ve üniversitenin de kurucu rektörü hakkında suç duyurularında bulunulmuş. Bunların yargılaması halen devam etmekte. Maalesef yargılamaları bitmedi. Kamuoyunda geçmiş dönemdeki olumsuz olaylar günümüzde devam ediyor. Bunu düzeltmek gerekir. 2015 tarihi itibarıyla kurumdaki geleceği her türlü yanlış olan olumsuz etkilerinden bir anda çıkılamamış. Biz bu yapıdan kurtulmak için bir bankamızda 2 milyon euro yani 14 milyona yakın bir kredi kullandık ve bütün hava araçların eksiklerini tamamladık. Biz bu parayla bütün hava araçlarının bakımlarını yaptık, planörlerin bakımlarını yaptık, paraşütlerin iplerini yeniledik, paraşütleri yeniledik. Bütün bu sportif havacılık okullarını ve onun aletlerini faaliyete geçirecek hale getirdik. Avusturya’da rehin olarak kalmış bakım parası ödenmemiş bir uçağımızın bedelini ödedik. Uçağımızı buraya getirmek salgından sonraya kaldı. Ve tam bu şekilde devam ederken maalesef pandemi başladı. Biz Ekim 2019’da gelmiştik. 2020’nin mart ayında pandemiyle karşılaştık. Biz yine cüzi bir miktarda bir kredi daha kullanarak THK Teknik’in de SGK vergilerini taksitlendirdik. Ve onun Mİ-17 Jandarma helikopter bakım işini Ukraynalılarla beraber yaptığı işi faal hale getirdik. Ve oradan hak edişlerini alabilir hale getirdik. Bu sırada tekniği de toparlamaya gayret ettik. Havacılığı çok iyi biliyoruz demedik ama kurumumuzu iyi tanımaya gayret ettik. Havacılık yönetimini iyi bir hale getirdik, üniversitemizi anladık ve orada da temel sorun itibarıyla kuruluş yıllarında YÖK’e taahhütlerimizde bazı eksiklikler vardı. Kurucu vakıf olarak biz kuruluş aşamasında şunları karşılayacağız dediğimiz hususlardan aşağı yukarı 65 milyon liralık taahhüt eksiğimiz vardı. Onları da karşılıyoruz 8 milyon kaldı. Taahhütlerimizi de yerine getirdik.
“Pilotaj öğrencisi sayısını azalttık”
Üniversitemizde geçmiş yöneticiler döneminde pilotaj bölümüne alınan öğrencilerimizin uçuş maliyetlerinin büyük oranda yeni kurulan üniversitemiz, kurucu vakfı ve THK tarafından karşılanmak üzere kayıtları yapılmış. Velilerimiz kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirmişler. Ücretlerini de ödemişler ama o ücretler 2011’den 2016’ya kadar tahsil edilmiş. Biz geldiğimizde 312 öğrencimiz pilotaj eğitimlerini, uçuş eğitimlerini tamamlayamadıkları için gecikmiş durumundaydılar. Pandemi öncesinde velilerimizle toplantı yaptık. Durumu kendilerine anlattık ve yardım istedik. Yasal olarak bir ödeme yapmak zorunda olmadıklarını ancak durumları olanların kendi çocuklarının eğitimine de katkı vermek üzere şartlı bağışta bulunabileceklerini söyledik. Vatandaşlarımızın bir kısmı buna destek verdiler. Biz o şekilde onlara verdiğimiz sözü de unutmadan, onların evlatlarını kendi evlatlarımız gibi kabul ederek hızla uçuşlarına pandemiye rağmen başladık. Ve bugün o 312 olan öğrenci sayımızın 90’ın altına indirdik. Ve onun da yüzde 75 uçuşlarını tamamladık. Bir anca önce kalan gençlerimizin de uçuşlarını tamamlamaya çalışıyoruz. 25 tane eğitim uçağımız vardı, meydanımız vardı, öğretmen pilotlarımız vardı, teknik bakım kabiliyetimiz vardı. Ancak gençleri hızla uçurabilmek için havacılık yakıtı almamız gerekiyordu ve yedek parça almamız gerekiyordu. O gün için havacılık yakıtının litresi 1.77 dolar idi. Bugün litresini 2.25 dolar’a alıyoruz. Biz bunu da bir şekilde temin ederek var gücümüzle gençlerin mağduriyetini önlemeye gayret ettik. THK Üniversitemiz şu an gayet güzel bir durumda. Yüzde 100 doluluğu var. THK Üniversitesi uzay ve havacılık alanında ihtisas üniversitesi olarak 11’nci yılını kutlamış durumdadır.
Üniversitenin borçlarını yapılandırdık. Katma değerlerini, kurumlar vergisi borçlarını Selçuk’taki borçlarını bütün yapılandırmalar dahil ödüyoruz. Ama cari dönemde bazı aksamalarımız oluyor. Kıt kaynaklarımızı öncelikle pilotaj öğrencilerimizi mağdur etmemek için kullanıyoruz. Üniversitemizin piyasaya bir borcu kalmadı, çalışanlara bir borcu kalmadı. YÖK’e olan taahhütlerini de yerine getirdik. Bu şekilde davam ediyoruz.
“İki adet jet ve bir karavan uçak sattık”
Üniversitemizde yapılan düzenlemeyle 2017’den sonraki kayıtlarda pilotaj uçuş bedeli ayrı olarak velilerden alınıyor. O şekilde giriş yapılıyor ve biz onları kesinlikle hiç bir şekilde mağdur etmemeye çalışıyoruz. Onların uçuş bedellerini hemen THK Uçuş Akademisi kanalıyla, uçuşlarına kanalize ediyoruz. 2017 sonrası gelmiş gençlerimizin paralarını önceden gelenlere harcama diye bir şey söz konusu değil. Her gencimizin vaktinde mezun edilmesi esastır. Pandemi geldikten sonra maalesef biraz yavaşlamak durumunda kaldık. Havacılık etkilendi. İki adet jeti kiraya vermiştik, ama uçurulamadığı için jetler geri geldi. Hava taksi işinde kullandığımız iş jetlerini ve bir adet karavan uçağımızı satmak durumunda kaldık. 8 milyon dolara iyi bir fiyata sattık. Bunları almakta kullandığımız bankaya olan borcumuz karşılığında vermeyi teklif ettik. Onlar da kabul edince 17,5 milyon dolar bir borcu sildik. Üç hava aracını verdik ve borcu kapattık, hava taksi işinden çekildik.
“Orman yangınlarında tecrübeliyiz”
Biz esas itibarıyla sportif havacılığa odaklanmak istiyoruz. O meydanlarımızın canlı bir şekilde model uçak başta olmak üzere yürümesini istiyoruz. Bu arada biz kurumun kabiliyetlerini kaybetmemesini de istedik ve orman yangınlarıyla havadan mücadelede 1986’dan itibaren uçaklarımızla yer almışız. Maalesef bir şekilde bizim uçaklarımız talep görmeyince biz kayyum olarak geldikten sonra da istenen Beriyev-200 uçaklarını kiralayıp verdik. 2021’de helikopter ihalesinin yarısını kazanarak hizmet verdik. Uçağı da bir iş ortağıyla yine getirdik. 2022’de de dört uçağımızın bakımını TUSAŞ, Savunma Sanayii ve Orman İdaremizle iş birliği halinde yaptık ve bu sene kendi uçaklarımızı devreye soktuk. Savunma Sanayii Başkanlığı üzerinden yapılan üç yıllık ihalede, helikopter kısmının 55 helikopterden 50’sini ihaleyi kazanarak biz getirmeyi yüklendik. 35 hafif helikopter, 10 gece görüş ve 5 ağır helikopteri de getirdik ve bu sene orman yangınlarında aktif olarak kullandık.
“CL-215’ler yangın söndürmeye devam edecek”
Yerde yatan uçaklarımız için doğrudan temin yöntemiyle üç yıllık anlaşma yaptık. Bu sene 4 tanesini devreye aldık. Hazırlıklarımıza da devam ediyoruz. 2 adet daha devreye alabileceğiz. Yalnız bu uçaklar eski teknolojiye sahip. Piston motorlu CL-215 uçaklarını belli bir süre daha faal tutmak mümkün. Üretici firma olan Viking’in desteğini kestikten sonra bunların parçalarını da bulmak mümkün değil. Ama TUSAŞ’la iş birliğimiz bize bu manada destek imkanı verdi. Ve bu uçaklarımızın bakımlarını yapıyoruz. Seneye de biz bu uçaklardan 6 tane motor yaptırmak istiyoruz. Esas itibarıyla bu sene uçurunca da gördük motorlarda arıza çıkıyor. Karbiratör sorunu yaşanıyor piston motorlu olduğu için. Bunların yedeklerini de revize ettiğimizde yeni uçaklar alınana kadar bizim amfibik uçakları da devam ettirmemiz söz konusu olacak. Biz Viking yetkililerini çağırdık ve bu uçaklarımızı yerinde test ettiler. Bütün takılmış malzemelerini sertifika ettiler ve bize 7 yıl süreyle de destek vereceklerine ilişkin anlaşma imzaladık. Ancak Orman İdaremizden iş almadan mali kriz içerisinde olduğumuz için parça siparişlerinde bulunarak uçakları faal edemedik. O süreçte kaptan pilotlarımızı arzu etmememize rağmen işten ayırmıştık, ama teknik personeli kabiliyetleri kaybetmemek için işten çıkarmadık. Ve onlarla kapasiteyi koruduk. Bu bakımları da öyle yaptık. Aksi taktirde bu kabiliyetler söndükten sonra tekrar üretici firmaya teknisyen gönderip orada eğitim alıp bunu çok uzun yıllar tekrar kazanmaya çalışmak gerekiyor. Ama bu uçakları devreye aldık. Bu uçakların da uçtuğu süre içerisinde bizim piston motorlu uçaklardan çıkmamız gerekiyor.
Bu uçaklara jet motor da takılabiliyor. Üretici firma bunu önermişti. Ama bütün olarak bizim THK’nın mali durumuyla ilgili bir şey. Sadece buna odaklanarak bir işlem yapamıyoruz. Ama tercih bu yönde olursa biz uçaklarımızı dönüştürebiliriz. Uzun vadeli işler alınmadıkça uzun vadeli işlere girişilemiyor. Bunlar millileştirilemiyor. Uzun vadeli satın almalar yapılamıyor. THK’nın zaten kabiliyetinin olduğu bu alanda kabiliyetlerini kaybetmesin. Eğer bir gelir desteği verilecekse yaptığı işler karşılığında bir şekilde bu alanlardan destek verilmesini istiyoruz. Böyle olursa da hem uçaklarımızı kendimiz veya Türk firmalarına aldırma veya helikopterleri aldırma, onlardan temin etme yoluna gideceğiz. Ama bunun için THK’ya maliyet veya kar yöntemiyle yasal bir düzenleme de yapılarak gelir amaçlı bir destek verilmesi gerekir. Yaptığımız çalışmalar sonrasında gelir-gider dengesinin sağlanabilmesi için de böyle bir desteğe ihtiyacımız var.
“THK sportif havacılıkta yeniden güçleniyor”
Netice itibariyle 2022’ye geldik ve pandemiden de çıkmanın etkisiyle havacılık faaliyetlerini daha etkin yürütmeye çalışıyoruz. Bu sene ilk defa Eskişehir İnönü’de bir sportif havacılık festivali düzenledik. Bunu her sene de düzenlemeyi istiyoruz. Eylül’ün başında 15’nci Yelken Kanat Şampiyonamızı düzenledik. Eylül ortasında 48’nci Paraşüt Şampiyonamızı İzmir Selçuk’ta düzenledik. Ve bu şampiyonaya FAI Başkanı David Bey’i de davet ettik geldi. THK bu arada 1925’te kurulduktan hemen sonra 1929 yılın Uluslararası Hava Sporları Federasyonu’nun da Türkiye temsilciliğini almış ve o günden bugüne bu alanda faaliyetlerini sürdürmüş. Bu alanda yetişen gençlerin derecelerini sertifiye etmiş. Sertifikasyon yapan bir kurum.
“Hava Sporları Federasyonu ile THK çakışıyor”
Günümüzde THK ile Hava Sporları Federasyonu’nun görev alanları çakışıyor. 60’a yakın Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı federasyon var. Bu federasyonlar bir çatı kanunuyla düzenlemeye tutulmuş durumda. Ama diğer spor branşlarında Türkiye’nin Cumhuriyet’le yaşıt bir kurumu ve birikimi yok. Ama bu alandaki birikim ve bu kurumun kabiliyetleri yöneticilerince de yeterince Gençlik Spor Bakanlığı’na dile getirilmemiş. Bir şekilde bu atlanmış. Biz bu kurumu düze çıkarırken bunu da bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Çünkü uluslararası bir federasyon görevini de 1929’dan beri bu kurum yapmakta. Bu kurumun meydanları, okulları zaten bu amaçla kurulmuş ve ciddi bir birikim. Bu kurumun yaşaması Türkiye’de paraşütün devamı demektir. Ülkemizde THK dışında paraşüt, planör faaliyeti yapılmıyor. Bunlar gerçekten ülkelerin gelişmişliğini gösteriyor. Hava sporlarında yapılan dereceler ülkelerin gelişmişliğini gösteren bir unsur. Buraya katılan sporcu sayısı bir unsur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, en yok yıllarımızda kendi planörlerimizle 65’ten fazla planörler uçuş yapan bir ülkeden bugün 27 adet ithal (Polonya ve Çekya) planörlerle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Bu bize yakışmıyor. Kurumu tanıdıkça anladım ki havacılık diğer spor branşlarından ayrılıyor. Maliyetli bir şey olduğu için gençlerin bunları ailelerinin desteğiyle yapmaları zor. Planörle uçmaları, sertifikasyon sahibi olmaları, paraşütten atlamaları zor. Bu alanda hoca olmaları çok uzun zaman gerektiriyor. Ama kurum kanalıyla desteklenerek bu faaliyetler devam ettirilebilir. Ve yüzbinlerce gencimiz havacılık ve uzay çalışmalarına katılabilir. Biz bunları sürdürmeye çalıştık. Yakında da FreeFlight dediğimiz havacılığın temeli olan serbest uçuş dalında Ankara Gölbek’te bir kulübümüzle birlikte faaliyette bulunduk. Geçen sene de bulunmuştuk. Bu faaliyetlerin artması gerekiyor. Bu koşullarda dünyayla yarışmamız mümkün değil. Bunun için de böyle bir tarihi kurumumuzun rehabilite ettirilmesi ve devam ettirilmesi gerekiyor. Bununla ilgili 4-5-6 Kasım tarihlerinde bir çalıştay düzenliyoruz ve bu alandaki birikimlerden de istifadeyle bu kurumun tekrar içe kapanmamasını, tekrar bir mali krizlere bırakılmamasını ve şeffaf bir şekilde yönetiminin sağlanmasını teminen bütün bu alandaki birikimleri toplayarak tüzüğümüzü ona göre dizayn etmek istiyoruz. Bu çalışmaları neticeye vardırmak istiyoruz.
“1030 taşınmazın 270’i bankalara ipotekli”
THK’nın gerlileri, kira gelirleri, kurban derisinden elde edilen gelirler, fitre-zekat-bağış… Derneğin şu an tapuda 1030 tane taşınmazı var. Bunlardan elde ettiği gelir yıllık 8 milyon TL civarında. Laleli’deki otelden ettiği gelir ise borçlarına karşılık bir bankaya gidiyor. Maalesef geçmişten günümüze kadar da banka borçlarına gitmiş ve gelecekte de banka borçlarına gidecek. Çünkü kiracımız 2035’e kadar burada kullanım hakkına sahip ve o kiracı da bankadan bir kredi kullandığı için kendisinin elde ettiği gelir de bir başka bankaya gidiyor. Dolayısıyla THK olarak bizim mülkten aldığımız gelirimiz bankaya gidiyor. Bizim kiracımızın alt kiracılardan elde ettiği gelir de bir başka bankaya gidiyor. Biz bu görüşmeleri yaparak bankalarımızın borçlarını ödemek istiyoruz. Bu otelimiz zaten bir bankamıza ipotekli. Biz geldiğimiz tarih itibarıyla ipoteğin paraya çevrilmesi haciz yoluyla satışının başlatılması çalışılıyordu. Biz onu durdurduk ve gelirleri de 2013’ten 2035’e kadar bir bankamıza gidecek. Sadece o bankanın borcu bile kapanmış olmayacak. O nedenle bu bankamızı kendimiz tasarruf edersek tüm banka borçlarımızı kapattık. Vergi borçlarını da tamamen kapatmış ve kurumu borçsuz bir hale getirmiş oluyoruz. Eğer biz bunu kendi irademizle yapmazsak, yapılandırma bozulur, tekrar ağır faizlerle değişik bir hale düşeriz. Ve bu otelden hariç 1030 taşınmazın 270 tanesi de bankalara ipotekli ve bunları da kaybetmek gibi bir riske maruz kalırız. Onun için biz bu oteli bu yıl sonuna kadar bir şekilde anlamlı tasarruf etme yönünde bankalara güvence vermemiz gerekiyor. Bunun için gayret ediyoruz. THK’nın fahri Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımız. Her zaman bu kurum Sayın Cumhurbaşkanlarımızın himayesinde yaşamış ve bugünlere gelmiş. 1960’a kadar bu kurum aktif milletvekillerimiz tarafından yönetilmiş. İhtilalden sonra Hava Kuvvetleri’ne bırakılmış. Ama Hava Kuvvetlerimiz bu sorumluluğu tek başına taşıyamaz. Bu kurumun Türk halkına mal olması gerekir. Bir şekilde biz eğer havacılıkta ve uzayda ileri gitmek istiyorsak havacılık alanına tam zamanında girmiş bu kurumu yaşatmalıyız ve rehabilite etmeliyiz.
“21 gelir kalemi 6’ya düşmüş”
Bugün gelinen noktada sportif havacılık ve genel havacılık alanları bu kuruma kalmış durumda. Biz esas oraya odaklanmak istiyoruz. Çok sayıda havacılığın yapıldığı iniş şeritlerine, okullara ve hava araçlarına erişmek istiyoruz. Bunun için borçsuz, sürekli ve düzgün gelire sahip ve aktif faaliyetlere yönelmeyi istiyoruz. İlk zamanlar kuruma 21 kalem değişik gelir kalemleri bağlanmıştı. THK’da en başta havacılığın her konusunda çalışan bir kurumdu. Zaman içerisinde bir çok kurumumuz oluştu ve havacılığın o faaliyetleri bu kurumlar tarafından yürütülüyor. Artık THK’nın imalat işlerine girmesinin bizce bir anlamı yok. Ama bugün gelir kalemlerinden; sigara, makara ve iplik fabrikası kurma tekelinden tutunda Nutuk’un basılmasından elde edilecek gelirlere varıncaya kadar o kadar çok gelir var ki, bu gelirler bugün itibarıyla 6’ya düşmüş durumda. Fitre-zekat, kurban derisi, (kurban derisinin tekel olarak toplama yetkisi de 2013 yılında kaldırılmış), Türk halkının da kurumumuzla bağlarının koptuğu şey de bu kurban derileriyle ilgili. Zorla kurban derileri elinden alınan vatandaşlarımız, bu kuruma bir şekilde olumsuz bakmışlar. Bu da artık aşılmış durumda. 2013’ten bu yana kurban derilerini THK’da sivil toplum kuruluşları gibi topluyor. Biz bu sene buna çok özen gösterdik. Acaba bu gelirleri artırabilir miyiz diye. Organize sanayi bölgelerimizle görüştük. Gerede’deki dericilerle. Sığır ve koyun derilerinin ne kadara alındığını konuştuk. Ama THK’dan başka bunu toplayan kurum yok. Biz devreden çıkınca çok sayıda sivil toplum kuruluşu topluyor, ama az sayıda derici alıyor. Bu sefer deri fiyatları dibe iniyor. THK bugün sığır derilerinde yüzde 5’ini ancak topluyor. Koyun derilerinde de yüzde 25 civarında topluyor. Koyun derisi para yapmıyor diye çok toplama yapılmıyor. Biz bunu da sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği halinde yapmak istiyoruz. Bu durum milli bir servet aynı zamanda da toplanamazsa ciddi bir çevre sorunu oluşuyor. Neticede bu sene 14 milyon TL gelir elde ettik, ancak yarısı kadar da bir masrafımız oldu. Yani 8 milyon TL civarında bir gelir elde edebildik. Diyanet’e sorduk ve fitre-zekat almanız uygun değildir dendi, çünkü bunun muhtaç şahıslara verilmesi gerekir. Biz bunu da rehabilite etmeye çalıştık. Oradan gelen gelirlerimizi fakir öğrencilerimize kendimiz verelim dedik. Gelenler fitre ve zekat değil. Adı öyle ama miktarı uygun değil. Çok düşük bir rakam. Adeta bağış niteliğinde…
“Vekaleten kurban kesmeye başladık”
THK’nın ülke genelinde 382 adet şubesi var. Bu şubeler gelir amaçlı düşünülmüş. Genel itibarıyla fitre-zekat, kurban derisi faaliyetleri ile ilgili. Ancak şubelerin de gelir-gider dengesi açısından yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Burada da bir dönüştürmeye ihtiyaç var. Bizim daha aktif olarak hava sporlarıyla ilgili olmamız gerekir. Hava sporlarının icra edilemediği yerlerede gelir amaçlı temsilcilikler ve şubeler düşünebiliriz. Ama kapatma değiştirme gibi bir düşüncemiz yok. Bunları vatandaşlarımızın geniş kapsamlı katılımlarıyla şekillendirmek istiyoruz. En azından THK’yı o ilde, o ilçede özveriyle çalışıp tanıtıyorlar. Onlardan beklenilenleri yapıyorlar. O gelir kalemleri artık elde edilemez hale gelmiş. Kurban derisini toplamak tekelken şube tarafından düzenli yapılan bir faaliyetti. Ama şu an çok zor bir faaliyet. Ve kurban derileri de kesim merkezleri tarafından kesenlere veriliyor. Bu manada sivil toplum kuruluşlarına da gitme oranı düşüyor. Bu sene bunu da dikkate alarak THK’nın 1996’da ilk defa başlattığı ‘Vekaleten kurban kesim hizmeti’ 2013-2014’te çıkmış. Buna tekrar döndük. Çünkü kurban kesme hizmetlerini dışarıdan alma ve vekaleten kurban kestirme oranı artıyor. Biz bu manada dini görevlerini yapmak isteyen vatandaşlarımızı da aracılık yaparak hem kurumu tanıtmak hem de kuruma cüzi gelir elde etmek arzusuyla Ankara’da bunu yaptık. Yurt dışında TOGO ve Bangladeş’te de bunu yaptık. Bangladeş’e gidip nerlerde kesiliyor, kime veriliyor, öğrenmek için nezaret ettim. Gerçekten Bangladeş halkına veriliyor. Mağdur durumdalar. Havacılık faaliyetlerini falan bırakın bu sayede sene de bir kere et yeme durumları oluyor. Bu nedenle bu tür hizmetlere tekrar dönme arayışımız var, ama bunlar bugünden yarına kurumun akışını sağlayacak gelirleri karşılamıyor.
“Kalıcı bir gelire ihtiyacımız var”
THK’nın verilen sertifikasyonlarla elde ettiği gelir yeterli olmuyor. Çünkü bu ücretlendirmelerden de yıllık 2-2,5 milyon TL gelir ancak oluyor. Kurumun meydanlarında, şubelerinde, merkezinde, okullarda 320’ye yakın çalışanı var. Bunların giderleri, sabit giderler karşılanamıyor. Onun dışında üniversitenin gelir-gideri kendisine denk. Ormanla ilgili elde ettiğimiz gelirler kendini karşılayabiliyor. Her bir faaliyettimiz kendini ancak karşılıyor. Kurumu desteklemiyor. Balonlarımız var, 4 adet Kapadokya’da. Pamukkale’de de 2 adet balonumuz var. Bunları da yeniledik. Bunlardan da gelirler söz konusu ama bu gelirler de yıllık iyi işletildiğinde 4-5 milyon TL’yi buluyor. Biz bu balonları tam yenilemiştik, pandemi dolayısıyla mevcut pilotlarımızı işten çıkarmadan kapasitemizi korumak için verdiğimiz mücadele dillere destandı. Bugün Kapadokya’da uçuş okulu da kurduk. Orada eğitimlere de başladık. Kendi pilotlarımızın yenilemelerini yapıyoruz ve bölgedeki pilotların yenilemelerini yapıyoruz ve yeni gençlerimize de balon pilotluğu eğitimi veriyoruz. Bu alanlara odaklanmak istiyoruz ama bunun için kalıcı bir gelir desteğine ihtiyaç var.
“Kur kaygısı uçakları atıl bıraktı”
Bu sene 50 helikopteri kiralamak suretiyle yurt dışından getirdik ve operasyonları yürüttük. Bu süreçte 400’e yakın pilot, teknisyen ve mühendis yurt dışından geldi. Bizim yerli çalıştırdığımız personel sayısı 100 civarında. Observer (gözlemci) pilotumuz, tanker şoförümüz ve yer destek hizmetlerinden oluştu. Neden bu hizmetlerin tamamını bizim firmalarımız yönetmesin? Uçak kısmı çok yıllık ihalelerle yürüyordu, ancak o da dönüştü. 2019’da uçakla ilgili sorunda, 2018’de TL ihaleye dönme nedeniyle ambulanstaki kur artışı 2019’daki uçak ihalesindeki kur kaygısı ve yanlış anlaşılmalarla uçakların atıl kalması gibi bir sonucu doğurdu. Bu sektörde olmamız bize şunu sağladı, helikopterlerde kullanılan bambiyi Kanada’dan ithal ediyorduk. Bunlar artık Türk firmaları tarafından da üretilir hale geldi. Sertifikasyonları da tamamlanma noktasına geldi. Beyinleri ve kitleri de yerli yapılır hale geldi. Neden ilerleyen süreçte helikopterler dahi yerli olmasın. Gökbey helikopterinin bir versiyonu olmasın. Ama bunun olabilmesi için bu işlerin daha uzun vadeli planlanması gerekir. Aksi taktirde 1-2 yıllık ihaleyle olmaz, olmuyor.
“TEKNOFEST’e 4 takımla seçildik”
Üniversitemizde 300 metrekare bir alanı İHA-MER adında iha merkezi yaptık. Gençlerimize 8 kadar takıma, 40 gencimize imkan sunduk. Bu alanda çalışmalarını istedik. Azerbaycan’daki TEKNOFEST yarışmasına Türkiye’den 104 ülkeden takım başvurdu. 4 takım seçildi. 3’ü bizim üniversiteden çıktı. Azerbaycan’da ikinci olduk. Mevcut üniversitemiz içindeki marangozhane ve demirhanemizi de değerlendirdik. Demirhanemizi uçak atölyesi haline dönüştürdük. Marangozhaneyi de kompozit atölyesine dönüştürdük ve malzeme bilimleri alanında. Buaralarda güzel çalışmalar yürüyor. Okullarda model uçakla yani sportif havacılıkla başlıyor bu iş. FreeFlight dediğimiz model F-1’den başlıyor. F-1 A misineyle atılıyor. Sonrasında lastik motorlu F-1 B ve diğer kategorilere geçiyor. Radyo kontrollü ve arkasından roket İHA ve paraşüt, yamaç paraşütü, yelken kanat, gyrocopter, planör falan devam edip gidiyor. Bunların Türkiye’de artması gerekiyor.
Kayyum Başkanı ne kadar maaş alıyor?
Kuruma getirdiğimiz yönetici sayısı 3’ü 5’i geçmez. Kurumda mümkün olduğunca istihdamı korumaya çalıştık. Pandemi öncesinde bir miktar azaltma yapmıştık. Mecbur kaldığımız için yaptık. İhtiyaç fazlası vardı. Onun haricinde kendileri ayrılmadığı müddetçe biz personel de çıkarmadık. Mevcut personelimizle bunu yaptık. Kayyum olarak size inanmaları lazım. Önce kayyuma çalışanlar mesafe koyuyorlar. “Bunlar geldi, bizim derdimizle per dertlenmezler” diyorlardı ama bizim bu işe onlardan daha fazla dertlendiğimizi görünce iş değişti. Bu yapıları kayyum heyeti olarak biz gerçekten ülkemize hizmet olarak ayağa kaldırmak istiyoruz. Mahkememiz usulen bir ücret ödemesi yapması gerekiyormuş. 2019’da 4 bin TL bir kayyum hakkı taktir etti. O bedelde bugüne kadar aynı şekilde kaldı. Bir uyarlama falan yapılmadı. THK’nın hiç bir şirketinden, vakfından, üniversiteden veya başka bir ad altında bir ücret almıyoruz. Bunlarla uğraşıyoruz, fakat şirketlerin yöneticisi olarak gözüktüğümüz için şahsi olarak SGK ödeme emirlerine maruz kalıyoruz. Bize alacaklılar geliyor ve bunları ödemeye çalışıyoruz. Hizmeti yerine getirmenin sıkıntılarını yaşıyoruz.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.