Hayko Cepkin neden Rusya’da paraşüt eğitimi aldı?

Farklı tarzı, doğallığı ve samimiyetiyle günlük yaşamında, sahnede ve televizyon programlarında dikkat çeken sıra dışı saçı, sakalı ve giyimiyle kendine has tarzıyla da bilinen Hayko Cepkin aynı zamanda tutkulu bir havacı olarak bu hafta konuk köşemize misafir oluyor.

 Hayko Cepkin havacılığı nasıl bulaştı?

Aslında bu bir lunapark deneyimi ile başladı. Viyana‘da Spaceball denilen bir makineye binmiştim. Oradaki “G” etkisi, havada kuş gibi özgür olmak ve o duyguyu hissetmiş olmak ile başladı. Daha sonra paraşüt sevdası başladı. Bu benim 10-12 sene evvel hayata geçirmeyi istediğim bir şeydi. Hatta Eskişehir‘de statikten başlamak istiyordum. Yine stüdyo çalışmaları benim üzerime kalınca arkadaşlarım gidip atlamalarını yaptılar ama ben stüdyoda kayıtta kalmak zorunda kaldım. İzmir‘deki Gökçen Havacılık paraşüt okulunda hoca olan bir arkadaşımızın oğlu benim konsere geliyor. Beni İzmir’e davet etti. Hatta freefly uçabileceğimi söyledi. Peki dedim. 10 sene sonra tandem atlayışımı yaptım. Buna yoğunlaşarak uzunca bir vakit ayırdım.

Kaç gün sürdü bu eğitim aşaması?

Yer eğitimleri iki gün sürdü. Daha sonra tandem eğitimi ve AFF eğitimi dediğimiz atlayış formuyla başlıyor. AFF atlayışı 7-8 aşamalı gibi gözüküyor. Bu süre içinde solo atlayışa başlayabiliyorsunuz ama yetenekliyseniz tek atlayabiliyorsunuz. Benim dördüncü atlayışım tek atlayış. Daha sonra Rusya‘ya gittim ve orada da atlayış yaptım. Türkiye’deki irtifamız 4000 metre ama Rusya‘daki irtifamız 5400 metreydi. Uçaklarında gps olmaması sebebiyle onlar bulutlu havada da atlayış yaptırabiliyorlar.

O an inanılmaz etkileyici ve çok soğuk. Zaten yüzünüzde maskeniz oluyor. Ayrıca maskenin üstündeki o camın buz tuttuğunu da hatırlıyorum.

Türkiye’de neden yapılamıyor?

Çünkü uçaklarda gps yok. Belki klüp olsa ve daha özele indirgense ve yatırımlar yapılsa daha fazla kitlelere ulaşabileceğini her zaman düşünüyor ve söylüyoruz. Ama şu anda sadece İzmir Selçuk‘ta yerimiz var. Şimdi onun kıymetini bilerek elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Bende bir extreme programı yaparak oranın tanıtımını yapmaya çalışıyorum. Çok keyifli ve ultra güvenli bir spor.

Konserlerine kendi uçağınla gitmek ister misin?

Hayır, şu anda öyle bir düşüncem yok. Ben zaten bindiğim her şeyden atladım. Sanırım ondan da atlarım.

Microlight’tan nasıl atladın? Microlight atlamak için kullanılmaz.

Atlaması hem zor hem de riskli bir makine. Birincisi microlight küçük bir makine olduğu için oturduğunuz koltukta bacaklarınız dışarı sarkarak belli irtifaya çıkabiliyorsunuz. Ondan sonraki kısım ise skandal tarafı. Çünkü ‘yelken kanat’ın o tellerine takılmadan kurtulma şansınız zor. O tellerden kurtulduğunuzu hissettiğiniz an kendinizi sadece bırakıyorsunuz. Hayatımda yaptığım en tehlikeli işti.

Yolcu uçaklarına ilgin var mı?

Açıkçası yok. Belki o da başka bir ilgi alanı ama uçak müptelalığım olmadı.

O zaman sizdeki adrenalin?

Akrobasi türünde bir makine kullanacaksanız o havadaki “G” etkisi muhteşem. Tabi paraşütte o duygu neredeyse yok denecek kadar az. Açtıktan sonra yaptığınız budak veya dönüşlerde “G” yeme şansınız var ama atlayış esnasında yok.

Bu işi sadece adrenalin kısmında bırakmamışsın televizyon programına taşımışsın. Nereden çıktı bu fikir?

O dönem çok program teklifi geliyordu. Fakat stüdyo programlarıydı. Bende öyle konuk ağırlayıp hoş geldiniz, beş gittiniz diyemeyecek kadar hiperaktif bir insanım. O yüzden geniş bir alana yayılalım dedik. Etrafımızda zaten bu yapmış olduğumuz sporların her dalından bir tanıdık mevcut. Hem kurumsal hem de klüp olarak kurulmuş bazı noktalarımız var. Bunları yapabiliyor muyuz? Evet, yapabiliyoruz. Teknik bilgiyle dolu olmasına karşı serbest ve geyik kısmını da atlamadan mümkün olduğunda komik olmasını tercih ettim. İnsanlara bunu sevdirebilmek ama aynı zamanda güldürebilmek istedik. Birde çok pahalı diye bilinen bu tür sporların aslında hiç pahalı olmadığını ve kurumların ihtiyaçlarınızı karşıladığını, sizin sadece öğrenci olduğunuzu göstermek istedik. Siz sadece orada öğrencilik bedeli olan kısmını yatırıyorsunuz.

İlk uçuşla ne zaman tanıştın?

İlk uçuşum sanırım 96 yılında Moğollar grubuyla beraber olduğum dönemdeydi. Beni turnelerine götürmüşlerdi. İlk uçtuğum anda hatırladığım şey. Uçağın ivme kazanmasıyla koltuğa yapıştığım andı. ”Oh be. Keyifliymiş” dedim. Ama ilk uçağa binene biraz gıpta ederim. Çünkü o en tatlı duyguyu hissettiği an oluyor.

Hangi tür seyahati seversin?

En çok sevdiğim şeylerden bir tanesi uzun yoldur. Uçak yolculuklarında ise çok rahatımdır. Yorgun değilsem muhabbet ederiz. Onun dışında uzun yolculukları kendi kullanacağım araç ile yapmayı tercih ederim. Özellikle motor.

Denize ilgin var mı?

Evet, scuba yapmışlığım var. Denizden daha çok korkarım. Extreme sporların hepsinde aynı mental durum var. Sakin, akıllı, hızlı düşünecek potansiyelde olmak ve konstre olmak hepsinin içinde var. Mental olarak huzur içinde olmanız gerekiyor. Sualtında yapacağınız bir panik sizi çok zor durumlara sokabilir. Zaten denizden oldum olası korkarım. Daha başıboş bir yermiş gibi geliyor ve zaten dibi görünmüyor. Sualtı daha korkulu geldi.

Türkiye’de sportif havacılığın ne kadar geliştiğini düşünüyorsun?

Dünyada ilk kurulmuş kurumlardan bir tanesi paraşütçülük. 1935 yılında Atatürk’ün kurduğu bir kurum. Bizden sonra kurulup da o yolu uzunca kat etmiş ülkeler var. Biz niye böyle kaldık diye sorguluyorsun. Havacı, paraşütçü adedimizde ona göre az oluyor tabi. Zaten amaç bunları çoğaltabilmek, gösterebilmek. Kurumsal olarak reklam yapılamıyorsa benimde elimdeki nimetleri kullanmak gibi sonsuz niyetlerim var. Benim de bu sene bu programı devam ettirip, ünlü olan arkadaşlarımızla birlikte tandem yaptırmak gibi bir niyetim var. Göstermek, geliştirmek bizim derdimiz bu.

Bunların hayatını nasıl renklendirdiğini düşünüyorsun?

Bu tarzla uğraşan birinin kafası inanılmaz çalışan, devamlı gelen soruları cevaplamak zorunda kalan, devamlı plan program yapmak durumunda kalan, söylenen konular üzerinde hızlı karar vermesi gereken bir konumdayız. Bu sebeple yorucu bir meslek türü. Bu extreme havacılık sporları benim başka hiçbir şey düşünmemi sağlıyor. Kafamı boşaltabilme şansım oluyor. Kendimle baş başa kalabiliyor ve hızlıca karar verebiliyorum. O yüzden havada başka bir şey düşünemiyorsunuz. 4000 metreden paraşütsüz yere inmeniz 72 saniye. Aslında 72 saniyelik bir ömrü atlıyorsunuz.

En uzun uçak yolculuğun?

Sanırım 3,5-4 saati geçmemiştir.

Yurtdışında ilk çıktığın ülke?

Sanırım Almanya’dır.

Anadolu’yu turlarınız nasıl geçiyor?

Aslında Anadolu‘ya daha fazla giden bir grubuz. Motorcu grubumuz da var. 150 motor bir yere gitmenin ihtişamı çok güzel oluyor. O kalabalık arkadaş grubuyla aynı kafaya sahip olmak, bir yerde oturup yemek yiyebilmek, hatta çıktığınız o yolu birlikte tamamlayabilmek çok güzel bir duygu. Belli noktalarımız var. Orada buluşuyoruz. Mesela geçen yılbaşında 1 Ocakta buluşacağız diye ben yılbaşı gecesi ikide yattım. Sabah sekizde Kavacık’ta buluştuk ve yılbaşını orada kutladık.

Sportif havacılıkta da motor benzeri organizasyonlar yapılıyor. Katıldığınız oldu mu?

Bizde paraşütçüler olarak organizasyon yapıyoruz. Şampiyonalarımız var. Normal bir atlayış dışında olduğu için herkes karısı, çocuğu ile gelir. O günlerde 200-250 kişi toplanabiliyoruz. Atlayışlarımızı yapıyoruz. Temsili kupalarımızı alıyoruz. Mesela bu sene puan almamak üzere bir atlayış yaptık. Sıfır puan aldık, ama çok enteresan atlayışlar yaptık. En komik grup ödülü aldık.

Ne zamanlar atlayış yapıyorsun?

Havanın durumuna bağlı. Çünkü hava durumu yüzünden oraya kadar gidip atlayamadığımız zaman oluyor. Zaten şu an dünyanın rüzgarları sapıtmış durumda. Onun için tutturamayabiliyorsunuz bazen. Sorguluyoruz. Uçağın durumunu öğreniyoruz. Kusursuz bir sezon geçmesi için her şeyi yapıyoruz.

En güzel sezon hangisi?

Nisan ayından itibaren güzel olur. Kışında atlanıyor. Mesela bizim aralık ayında atlayışımız var. Eksi 10’da atlayış yaptık. Rusya’da eksi 17’de atladık. Türkiye’de hava tünelimiz yok. Bu eğitimlerini yaptığımız hava tüneli yok. Havadan on beş yirmi metre yükseklikte, alttan hava vererek size havada durma eğitimi veriyorlar. Böylece vücudunuza daha çok hakim olabiliyorsunuz. Kayışları kontrol edebilmeyi, terste uçabilmeyi öğreniyorsunuz. Dalış tekniğini öğrenebilmek. Kameraman olmak istiyorsanız onu havada tutmayı ve çekmeyi öğrenebiliyorsunuz. Havada 45-50 saniye süreniz varken tünelde bir saat bile eğitim alabilirsiniz. Türkiye’de sadece TSK’nın elinde bu tünel var. Kurumsal paraşütçü olmamıza rağmen bizde giremiyoruz içeri.

Rusya maceranız ne kadar sürdü?

Ekim ayında gittim. Bir hafta sürdü. Tabi tünel kolay bir eğitim değil. Kas ağrısı, bel ağrısı hepsi birbirine girdi. Bir taraftan sabah uçaktan atlayış yapıyoruz. Akşam tünelde eğitim alıyoruz. Sabah 7’de kalkıp hocayı da ayarlıyorduk. Bir hafta sınırsız spor yapıldı. Biz zaten Türkiye’den bir ekip olarak gittik. Biz daha kalabalık gruplar ile atlamaya çalışıyoruz. Türkiye’de 10 kişi el ele tutuşup çember atlayışlarını yaptık. Bunu dünyada gittiğimiz belli bölgelerde de yapabilmek çok isteriz.

Kalabalık gruplar ile atlamak, süreyi uzatmak zor değil mi?

Herkesin on saniye içinde bir çemberi oluşturabilmesi oldukça zor. Vücudu iyi kullanabilmek gerekir. Herkesin nerede duracağı bile planlı yoksa İstanbul trafiği gibi oluruz. Aslında 10 kişi atlamak veya çember oluşturmak zor değil. Asıl zor olan o 10 kişinin belli süreler içinde, zamanı iyi kontrol ederek dağılması ve ona göre paraşütünü açmasıdır.

Tatillerini nerede, nasıl geçirirsin?

Biraz evvel anlattığım her şey benim tatilimdi. Hayatımda hiç tatil yapmadım ve tatil kültürüm yok. Bir kere günübirlik bir yere gitmiştik. Tatilin nasıl yapıldığını bilmediğim için arkadaşlarım benden sıkılmıştı.

Biz yine dönelim sportif havacılığa. Bunu Anadolu’ya yayma şansımız yok mu?

Gerekli önem verilmediğini düşünüyorum. Yoksa Kayseri‘de hava indirme var. Eksiklik tabi bunlar. Bunlar gelişirse gençlerimizde pratik zeka gelişecek. Özgüvenleri artacak. Bedenen faydalarını görecekler. Her atlayış 1500 kalori yaktırıyor. Bizim gibi sezon atlayışları yapan kişilerde o adrenalin duygusu hep kalır.

Biz hep uzun seyahatleri konuşuyorduk, ama senin 72 saniyelik paraşütlü seyahatin daha heyecanlı. Sohbetiniz için teşekkürler.

Ben teşekkür ederim.

 

 

Exit mobile version