Atilla Doğudan: “Uçakta ikramda yeni döneme giriyoruz”

Koronavirüs tedbirleri sebebiyle gündeme gelen önlemler çerçevesinde havalimanlarında sosyal mesafe uygulamanın zor olduğunu belirten Do&Co Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Attila Doğudan, özel yolcu salonlarının (lounge) sosyal mesafenin sağlanacağı en korunaklı yerler olduğunu söyledi.

Uçak içi ikramlarda first ve business sınıflarda korunaklı sunumlar dışında fazla değişiklik olmayacağını belirten Doğudan, ekonomi sınıfında ise havayollarının değişik modelleri deneyeceğini ve yeni dönemde kutu konsepti uygulamasına geçilebileceğini kaydetti.. Merkezi Viyana’da bulunan Do&Co hizmet ağına 20 ülkeye yaymış ve 60’dan fazla havayolun ikram hizmeti veriyor. Türk Hava Yollarına da 2007’den bu yana ikram veriyor ve milli havayoluna ikram alanında çok sayıda ödüller kazandırdı.

THY ve Do&Co’nun ortak iştiraki olan Turkish Do&Co Türkiye’nin de Yönetim Kurulu Başkanı olan Attila Doğudan’a Haber Aero olarak Covid-19 salgınından sonra ikram konseptinde ne tür değişiklikler beklendiğini sorduk. Gökyüzünde yemek keyfinin sonu mu geliyor? Ekonomi, business ve first sınıflarda ikramlar nasıl olacak? Havayollarının stratejilerini neler belirleyecek? Özel yolcu salonları (lounge) kapanacak mı? Gibi çok sayıda sorumuza cevap veren Doğudan sektörün koronavirüs sonrasını değerlendirdi.

Covid-19 tüm faaliyeti durdurdu

Do&Co olarak covid-19 süresinde ‘rüzgarın tam ortasındayız’ ifadesini kullanabilirim. Hem havacılık hem restoran hem de kafe, büyük organizasyonlar, Şampiyonlar Ligi, Formula 1 gibi hizmet alanlarımız bulunuyor ve 20 ülkede çalışıyoruz. Koronavirüs yüzünden aynı anda ve on günde her taraf sıfır noktasına geldi. Gerçekten çok enteresan bir ortam yaşıyoruz. Kore’den Los Angeles’a kadar her tarafta faaliyet kurduğumuz için değişik alanlarda olduğumuzu düşündük, ancak virüs dünyanın her noktasını etkiledi. Beklemediğimiz ve kimsenin beklemediği bir olay oldu. Biz bu süreçte havayollarıyla beraber en çok vurulan sektörüz.

İnsanlar uçuşa hemen adapte olamaz

Do&Co olarak yemek üretiyoruz ve bunu hijyen çerçevesinde sağlıklı ve taze bir şekilde mutfaklarımızda bir laboratuvar hassaslığında işliyoruz. Dolayısıyla yalnız havacılıkta değil her tarafta bu yemeği verme imkanımız var. Havacılığa gelirsek bu dönemde insanlar korkuyor. Hemen uçmak istemeyeceklerini düşünüyoruz. İkram konusundan bakarsak insanlar ürünün nereden geldiğini bilmek istiyor. Bu güven bu artı değeri biz Do&Co olarak bütün yolcularımıza bütün dünyada verebiliyoruz. Onun için bu konum ile imkanlarımızın daha iyi olduğunu düşünüyorum.

Laboratuvar ortamında yemek üretiyoruz

Koronavirüs öncesinde İstanbul’da günde 150 bin ila 200 bin arasında taze yemek üretiyorduk. Bunu çok dikkatli hijyen ve kalite çerçevesinde en iyi elemanlarla ve tüm zinciri sağlayarak yapıyoruz. Yoksa çok büyük riske giriyorsunuz demek anlamına geliyor. Bizde elliden fazla hijyenle alakalı çalışan arkadaşımız var ve her şeyi kontrol ediyorlar. Laboratuvar ortamında yiyeceklerimizi üretiyoruz. Ürünün tarladan gelmesinden, pişmesine, oradan yolcuya kadar gitmesine kadar olan süreçte her saniye kayıtlı şekilde çalışılıyor. Dolayısıyla yolcunun bu zincire güveneceğini düşünüyoruz.

Paketli ürünle yolcunu kalbine dokunacağız

Yeni dönemde yolcunun kendisinin kontrol edebildiği güven ortamına ihtiyacı var. Yani uçak içi ikram dediğimiz zaman bento-box kutuları gibi mühürlenmiş bir kaliteyle yolcuya en kısa temasla getirilmesi söz konusu olabilir. Eskiden kabin ve yolcu arasında ne kadar temas yapabiliriz diye düşünürdük şu anda da ne kadar az temasla yolcunun kalbine nasıl dokunabiliriz bunu planlıyoruz. Dolayısıyla her şey paketli, her şey kapalı ama içeriği aynı tazelikte, aynı hijyen zincirinde ve aynı lezzette olması önemli. Burada bazı havayolları paketli ürün dediği zaman endüstriyel ürüne kaçarsa orada müşteri memnuniyeti kesinlikle aşağı düşer.

Havayolları ikram daha çok önem verecek

Bizim vazifemiz havayolunun vizyonuna, onun vermek istediği mesaj ve imaja bağlı. Bizim açımızdan dünyada 3 bölge var. 1-Amerikan Bölgesi. Amerika’da uçmak takside veya otobüste seyahat etmek gibi. Mesela A noktasından B noktasına uçuyorsunuz bu süreçte hizmet açısından, müşteri memnuniyeti açısından fazla önem verilmiyor. Bunun tam tersi Asya Bölgesi’nde gerçekleşiyor. Bu bölgede ikrama her zaman önem veriliyordu ve her zaman verilecek. Buna ben Körfez havayollarını da eklemek isterim. Türk Hava Yolları’nın da her zaman hizmeti, misafirperverlik açısından önemli. Türkiye’nin gönlü, kalbi buna uygun çünkü biz misafirperver bir ülkeyiz. Dolayısıyla burada bu imajlar önemli. Bu iki bölgenin haricinde de ortada bulunan Avrupa var. Avrupalı havayollarında ise iki bölgenin karması bulunuyor. Bazıları Amerika tarzını benimsiyor bazıları ise diğer bölgelerin tarzına uygun uçuyorlar. Ama kesinlikle ikramın yok olacağını şu ana kadar kimseden duymadık. Dünya çapında 60’tan fazla havayoluyla çalışıyoruz. Bunlardan hiç birisi artık uçaklarda ikram vermeyeceğiz demedi. Hatta tam tersi bazı havayolları ikrama daha çok önem vermeleri gerektiğini bildirdi. Çünkü havayolları müşterilerinin markaya olan değerlerini kaybetmek istemiyorlar.

En kötü ortamda bile yolcu ikram bekliyor

First ve business sınıfta ikramda değişiklik olmayacak. Çünkü yolcular verdikleri paranın karşılığını her zaman isteyecekler. Hatta kalite daha da yükselecek. Çünkü koronavirüs sonrasında oradaki konfor, rahatlık, mesafe bugün daha da önem kazandı. Belki servis konseptleri kutu gibi yapılır temaslar azalır ancak kalite azalmaz. Ekonomide iki bakış açısı var. Havayolları bu durumu fırsat olarak görüp kısa uçuşlarda zaten ikramı kaldırmak istiyor. Hatta bazı havayolları ekonomi ikramlarını çok kıstılar. Uzun uçuşlarda da çok azaltılacak belki de kaldırılacak. Fakat havayolları ekonomi yolcusuna önceden sipariş şeklinde parayla ikram almasını sağlayabileceğim diyebilir. Buna karşılık çok ilginç bir araştırma yaptık. Avrupalı havayollarıyla konuştuğumuz zaman özellikle bu en son yapılan tahliye uçuşlarıyla ilgili yapılan anketleri değerlendirdik. Bu tahliye uçuşlarında anket yapmış havayolları bulunuyor. Yolcuların bu virüsten kurtulup bir an önce memleketlerine dönmelerini düşüneceği bir durumda uçuş esnasında en çok şikayet edilen konu yemeklerin kötü veya az olduğu sonucu ortaya çıkmış. Bu ne demek? En kötü ortamda bile yolcu bir yemek servisi bekliyor. Ekonomide de ödenen paraya göre bir servis verilmesinin doğru olduğunu düşünüyoruz. Asya ve Orta Doğu havayolları bu tarzda düşünüyor bakalım diğer havayolları ikrama yatırımı yapacak mı, yapmayacak mı bekleyip göreceğiz.

Uzun uçuşlarda yemek kaldırılamaz

Her dönemin kuralları var. Önümüzdeki dönemim kurallarını Faz-1, Faz-2, Faz-3 olarak görmek lazım. Şu an en önemli şey uçakların uçmaya başlaması. Daha sonraki bu 4-5 ay ya da sene sonuna kadar kutu konsepti yani kapalı, hijyenik ama yine de yüksek kalitede ürünlerin verilmesi en önemlisi olacaktır. Zaten bu talepte bir çok havayolundan bize gelen talepler arasında bulunuyor. Ondan sonraki dönem koronavirüs aşısı veya bir ilaç bulunursa insanlar rahatlayacak ve uçuşlara adapte olacaklar. Eğer bu aşı ve ilaç bulunmazsa ikramda bu tarz sistemler devam eder. Ama bu demek değildir ki biz bir havayolu ikram şirketi olarak yolcularımızı memnun etmek istemiyoruz. Tabii ki çok istiyoruz. Ama bu kuralların bu şartların çerçevesinde bunu yapacağız. Her yolcu yemek için uçmuyor. Ama iyi ikramlara uçtuğunuz zaman hem eğlence oluyor hem de uzun uçuşlarda yemek yemem demek mümkün olmuyor. Özellikle 12-14 saatlik uçuşlarda yemek yemeden uçamazsınız. Hiçbir havayolu da bunu yapmaz. Kısa uçuşlarda ikramlar azalabilir ama businessta azalmaz. Uzun uçuşlarda değişik konseptler havayolunun DNA’sına göre yapılacağını düşünüyoruz.

Havalimanlarında loungelar en güvenli alanlar olur

Loungelarda çok önemli bir ortam olmaya başlayacak. Bu özel alanlarda daha fazla para veren veya bir havayoluyla daha fazla uçan yolcuların kapalı bir alanda doğru bir mesafe ortamında daha iyi seçenek olarak kalacaklarını düşünüyorum. Ben bugün havaalanına gitsem loungelara girme şansım varsa orayı tercih ederim. Çünkü kalabalık bir ortam söz konusu değil. Havalimanları bu mesafe sorununu nasıl çözecekler bu büyük bir soru işareti. Mesela Londra Heathrow Havalimanı yetkilileri havalimanlarında aynı şartlarla sosyal mesafeyi korumanın çok zor olduğunu düşünüyor. Diğer Avrupa havalimanlarında da bu düşünce hakim. O yüzden loungeların artı değeri yükselecek. Lounglardaki yemekler aynı konseptle her zaman kapalı şekilde servis yapacak. Mesela önünüzde bir pide pişecek ama önü camla kapalı olacak. Yolcularda pozisyon alarak aynı yemeği kapalı bir şekilde alacak. Tabi havayolu bunu bu şekilde isterse, ama istemeyip başka bir konseptle de isteyebilir. Havayolu müşteri açısından o kaliteyi tutturmak isterse onun her zaman imkanı vardır. Formula 1 veya Şampiyonlar Ligi müsabakalarında aynı modüllerle, aynı hizmet şartlarıyla sosyal mesafeyi koruyarak ve çalışanlarımıza daha fazla test yaparak yolcuya zincirin A’dan Z’ye kadar kontrol altında olduğu güveni vermenin çok önemli olacağını düşünüyorum. Buradaki avantajımızda hem havacılık hem organizasyon sektöründeki bilgilerden yararlanıp en iyisini yapma şansımız var.

Eskiye dönüş zaman alacak

Gelecekte bilet fiyatlarının ne kadar olacağıyla alakalı kesin bir bilgi yok. Ancak biraz daha pahalı olabilir ya da olamaz. Çünkü çok uçak var ve herkes uçmak isteyecek o yüzden dengeli bir şekilde aynı pozisyonda gitme şansı da var. Gider açısından havayolunun bakış açısına bağlı. Servis şekli değişecek, ama kalitede bir problem olmayacağını düşünüyorum. Eğer bir havayolu bu ortamı fırsat olarak kullanmak veya bu şekilde “ Ben birkaç milyon zarardan kurtulmak istiyorum” derse onlarda başka bir yöntemle bunu yapacak. İkram giderleri havayolunun bütçesini değiştiren rakamlar değil. Eninde sonunda bu bir su bile olsa bunu kamyonla uçağa getirmeniz lazım. Bunun üzerine bir sandviç koyduğunuz zaman onun parasını karşılamış oluyorsunuz. Şu günlerde bilgiler her dakika değişiyor. Bundan üç ay önce sorsaydınız farklı bilgiler alırdınız ama şu an farklı. Bizim amacımız havayollarının belirlediği stratejiyi uygulamak. Havayolunun isteği neyse biz onu yaparız. 60 havayoluna farklı konseptlerde ikram vereceğiz. Bunun süresi ne kadar olur bilemem ama bu ortam uzun sürecek gözüküyor.

Uçakta kalan yemekler hijyenik değil

Uçaktan kalan yemekleri başka bir tarafa vermek hijyen açısından mümkün değil. Özellikle uzun uçuşlarda soğuk zincir hijyen açısından tutulamadığı için kesinlikle dünyanın hiçbir yerinde bir ülke bu kalan yemekleri dağıtmak açısından riske giremez. Yeni dönemde havayolu yeni bir konseptle, “Ben senin biletini 10 dolar azaltıyorum buna karşılık yemek vermiyorum” derse yeni uygulamalar olur. Ancak havayollarının özellikle ekonomi sınıfında ikram için ödediği para yüksek bir rakam değil. O bölümde yolcu tarafından gelecek tasarruf çok küçük. Bu şekilde bir konsepti izlemek isteyen havayoluna tercih olarak ne sunabiliriz? Hiç yemek vermeyiz, ama yolcu havayoluna geldiğinde veya uçuştan önce istediği zaman yemekten birini seçer, ödemesini yapar. Biz de onun koltuğuna o yemeği gönderebiliriz. Böylece istediği yemeği sipariş etme şansı olabilir. Böyle bir modelde gelebilir biz buna hem açığız hem de hazırlıklıyız.

Bu sistemle herkes kazanabiliyor. Havayolu istenmeyen ve bütçesi düşük olan bir ürün vermiyor. Yolcu istediği seçeneği, istediği bütçeye göre tercih edebiliyor.  İkram şirketi de bu üçgenin içinde iyi bir ürün üretip oradan da para kazanma imkanına sahip oluyor. Ancak başka havayolları ikramı biletin içinde bırakırlarsa rekabet açısından bir havayolu para alıyor diğeri almazsa işte o zaman soru işaretleri başlar. Dünyadaki farklı sistemle farklı DNA’larla işletilen havayollarının aynı uygulamayı yapmasını beklemiyorum.

Exit mobile version