Tanımlanamayan uçan cisim (UFO) ve tanımlanamayan hava fenomeni (UAP) olarak bilinen hava araçları, 2. Dünya Savaşı’nda pilotların gökyüzünde muammalı ışıklar veya cisimler görmesiyle kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
AA muhabiri, UFO kavramının oluşumuna ve tarihsel arka planına dair bilgileri derledi.
ABD’li iş insanı ve pilot Kenneth Arnold, Haziran 1947’de parlak, gizemli ve gökyüzünde zikzaklar çizen bir cisim gördüğünü bildirdi. Bazı gazetelerde UFO’ların “uçan diskler” veya “uçan daireler” olarak tanımlandığı görüldü.
Arnold’un bunu görüşünün ardından artan UFO raporları içerisinde 1947’de New Mexico, Lincoln County’de çiftlikte bulunan gemi enkazı da yer aldı.
Temmuz 1947’de ise Roswell Ordu Hava Alanı yakınlarındaki kamu bilgilendirme görevlisi, bir enkazı “uçan disk” olarak tanımladı ve bunun kafa karışıklığına neden olması, ordu yetkililerin açıklamayı geri çekmesine yol açtı. Kalıntıların kaza yapan bir meteoroloji balonuna ait olduğu söylendi. Böylece “Roswell olayı” belirsizliğini korudu.
ABD ordusu, bazı UFO’ların ulusal güvenlik tehdidi olabileceğinden endişelenerek bu konudaki gözlemler konusunda düzenli araştırma yapmaya başladı. Hava Kuvvetleri, 1947’de bu amaçla Sign Projesi’ni başlattı. 1948’de de benzer bir proje, Grudge kuruldu. En bilinen proje ise 1952’deki Blue Book Projesi oldu ve 1969’a kadar sürdü. Bu süreçte 12 bin 600’den fazla UFO raporu incelendi.
“Uzaylı ele geçirme vakaları”
Bu proje kapsamında incelenen görüşlerden biri de Betty ve Barney Hill çiftine aitti. Hill çifti Eylül 1961’de New Hampshire’ın kırsal bölgesinde dünya dışı varlıkları yakalayıp incelediklerini öne sürmüştü. 1965’te çiftin hikayesi gazetelerde yayımlanmış ve ilk bilinen “uzaylı kaçırma vakası” olarak ortaya çıkmıştı.
Arizona’dan Travis Walton, 1975’te uzaylı ele geçirdiğini iddia etmiş ve hikayesi 1993’te “Fire in the Sky” ile filmleştirilmişti.
Kasım 2004’te ABD Deniz Kuvvetleri pilotları, San Diego kıyılarında uçarken gökyüzünde bilim ve teknolojinin limitlerini aşan şekilde hareket edebilen garip bir araç gördüklerini bildirmişti. Diğer pilotlar ise ABD’nin Doğu kıyısında 10 yıl sonra benzer bir durumu tecrübe etmiş, Haziran 2014-Mart 2015 arası ihbarların olduğu görülmüştü. Uçaktaki kamera sistemleriyle Aralık 2017’de pilotlar, 3 video çekmiş ve bunlar yayılmıştı.
UFO, UAP adını aldı
The New York Times, önceki gizli askeri UFO araştırma girişimlerine dair haber yayımlamıştı. Ordunun bu programına “Gelişmiş Havacılık ve Uzay Tehdit Tanımlama Programı” (AATIP) adı verilmişti.
Politico ve Washington Post’un da AATIP’a dair yayımlar yapması ve bunun Senatör Harry Reid tarafından fonlandığının ileri sürülmesinin, UFO isminin UAP’e çevrilmesine neden olmuş olabileceği belirtiliyor.
144 UFO vakasından 18’i garip olarak görüldü
2020 yazında Pentagon, “Tanımlanamayan Hava Fenomeni Görev Gücü”nün (UAPTF), kurulmasına karar verdi. Buna göre UAPTF’nin görevinin, ABD’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturabilecek UAP’lerin tespit, analiz ve sınıflandırılması olduğu belirtildi.
Haziran 2021’de ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi (DNI) yayımlandığı raporda, UAPTF, FBI ve Deniz İstihbarat Ofisi’nin ABD sensörlerinden belgelediği 144 UFO bilgisi bulunuyor. Bu, Kasım 2004-Mart 2021 arasında Deniz Kuvvetleri pilotlarının raporlarına dayanıyordu.
Raporda 144 UFO’dan 18’inin garip veya beklenmedik yönlerde hareket ettiği belirtiliyordu. Raporda, “Bazı UAP’ler, rüzgarda sabit kalabiliyor, rüzgarın tersi yönünde hareket edebiliyor, ani manevralar yapıp belli bir hız da belirgin bir itici güç olmadan hareket edebiliyor” ifadeleri kullanıldı.
UFO, dünya dışı varlık olduğunu göstermiyor
Gökyüzünde tanımlanamayan cisimler görülmesi, UFO’ların dünya dışı bir varlık olduğu anlamına gelmiyor.
1947’deki Roswell enkazı aslında ABD ordusuna ait yüksek irtifa balonu nedeniyle oluşan ve ABD’nin, eski Sovyetler Birliği’nin atom bombası testlerinin kanıtını araştırmasına yönelik gizli bir programdı.
Uzaylıları ele geçirme hikayeleri ise daha karmaşık çünkü daha çok psikolojik bileşeni içeriyor. Ancak bazı araştırmalar, en azından bazılarının “kontrol edilebilir rüya” (insanların rüyalarını kontrol edebildiği uyku durumu) ile açıklanabileceğini söylüyor.
Blue Book Projesinde ise 12 bin 600 UFO görme vakası araştırıldı ve bunların çoğunun bulutlar, yıldızlar ve parlak gezegenler gibi doğal nedenlerden kaynaklandığı belirtildi. Hava Kuvvetleri araştırmacıları, 701 vakayı açıklayamasa da bunların hiçbirinde ulusal güvenliği tehdit etme veya dünya dışı bir varlık durumu olduğuna dair kanıt bulunamadığı ifade edildi.
2021 DNI’nin yayımladığı raporda ise hala belirsizliğini koruyan vakalar bulunuyor. İncelenen 144 UFO vakasından sadece birinin büyük sönen bir balon olduğu söyleniyor. Onun dışındaki UFO’ların birkaç açıklaması olabileceği düşünülüyor. Örneğin garip ve esrarengiz bir şekilde hareket edenler için “sensör hatası sonucu olabileceği, yanıltıcı veya yanlış gözlem yapılabileceği” ifade ediliyor.
ABD, UFO’ları ulusal güvenliğe tehdit olabilme ihtimalinden dolayı araştırıyor
UFO görülme vakalarının arkasında yabancı düşmanların geliştirdiği ileri teknolojiler olma ihtimali, ABD için UAP’nin ulusal güvenlik sorunu oluşturabileceğini gösterdi.
Bu nedenle ABD ordusu, UFO meselesinin her zamankinden daha fazla ciddiye aldı ve 2019’da Deniz Kuvvetleri, UFO raporlama rehberi oluşturdu.
2021’deki DNI değerlendirmesi, açıkça uzaylı hipotezinden bahsetmese de diğer olası açıklamalar kategorisine dahil ediyor. Ancak uzmanlar, doğrudan bu sonuca varmamak için bir sürü neden olduğunu da söylüyor.
Dünya Dışı İstihbarat Araştırmaları kıdemli astronomu Seth Shostak, Deniz Kuvvetleri pilotlarının 2004, 2014 ve 2015’te kıyılarda gördükleri UFO’ların rakip ulusların araçları olabileceği ihtimaline de öne sürüyor.
UFO’ların dünya dışı varlıklar olmaması savı, “uzaylılara ait bir araç olsaydı amaçları ne olurdu” sorusuna dayanıyor. Shostak, “Uzaylılar burada olsaydı, şimdiye kadarki en iyi misafirler olurlardı çünkü hiçbir şey yapmadılar. Sadece dolaştılar” dedi.
Öte yandan Shostak ve diğerleri, dünya dışı varlık fikrinin tamamen gözden çıkarılmaması gerektiğini, bir hipotezi doğrudan elemenin doğru olmadığını söylüyor.
Açıklanması zor olan UFO vakaları arasında Kasım 2004’te Deniz Kuvvetlerinin, Kaliforniya kıyısında 2 jetteki 4 pilotunun garip, hızla hareket eden bir aracı kendi gözleriyle görmesi olduğu belirtiliyor.
Galileo Projesi
Harvard Üniversitesi Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi Avi Loeb ve meslektaşları, Temmuz 2021’de Galileo Projesi adlı yeni bir girişim başlattı. Bu girişimle dünyanın etrafındaki yeni teleskop sistemleri ağının kullanılarak dünya dışı varlık medeniyetleri için kanıt aranacağı belirtildi.
Galileo Projesi, UFO’ların gerçek doğasını ve garip nesneleri anlamaya çalışacak.
Loeb, “Son yıllarda yaşama elverişli farklı gezegenler bulunması dünya dışı varlıkların olasılığını artırıyor. Galileo Projesi, insanların artık dünya dışı varlıkların olası varlığını göz ardı etmemesini içeriyor.” dedi.
2022 Pentagon raporu
Pentagon’un Ocak 2023’te yayımladığı 2022 UAP Raporu’nda, çeşitli kurumların ve ABD ordusu birimlerinin rapora sağladığı katkılar sonucunda toplam 510 UFO vakasının sınıflandırıldığı belirtildi.
510 vaka içerisinde 366’sının, Temmuz 2022’de Tüm Alanlarda Anomali Çözüm Ofisinin (AARO) kurulmasından bu yana kaydedildiği görüldü.
Bunların yarısının kayda değer özellikler göstermediği kaydedilen raporda, 26’sının insansız hava sistemleri aracı; 163’ünün balon ve benzeri bir yapıda ve 6’sının kuş, hava olayı veya havadaki kalıntılar olduğu ifade edildi.
Raporda, UFO’ların, “güvenli uçuş için tehdit teşkil etmeye ve olası bir toplu düşman tehdidi olmaya devam ettiğine” değinilerek net olarak UFO’ların özelliklerine dair yeterli detayın toplanamadığı sonucuna varıldı.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.