Son dönemde farklı ülkelerde idareler ve medya tarafından toplu taşıma kullanımının COVID-19’a yakalanma açısından büyük risk teşkil ettiği ve toplu taşımadan kaçınılarak özel araç kullanılması çağrısında bulunuluyor. Ancak bilimsel araştırmalar bunun tersini söylüyor.
Dünyanın toplu taşımacılık açısından çatı kuruluşu konumundaki UITP (Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği) olarak Ekim ayında yayınladıgımız son raporda [1] farklı ülkelerde COVID-19 vakalarına yönelik yapılmış bilimsel araştırma sonuçları detaylı olarak ele alındı. Bu araştırmaların sonuçlarına göre gerekli önlemler alınarak yapılan Toplu taşıma yolculukları restoran, spor salonu, okul, iş yeri vb gibi yerlerden ve aile toplantılarından daha güvenli.
Trenle seyahat ederken COVID-19’a yakalanma riski özel araç kullanırken trafik kazasında ölme olasılıgından daha küçük
İngiltere demiryolu güvenliği kuruluşu (RSSB) tarafından yapılan analiz [2], trenle seyahat ederken COVID-19’a yakalanma riskinin 11.000’de 1 olduğunu göstermiştir. Bu oran özel araç kullanıldığında bir trafik kazasında ölme olasılığından daha düşük olan %0.01’den daha az bir şansa eşdeğerdir. Almanya’da Robert Koch Enstitüsü tarafından yapılan ve Epidemiological Bulleting 38/2020, 21/08/2020’de yayınlanan çalışmaya [3] göre Almanya’daki izlenebilir vakaların ise sadece %0,2’si ulaşımla bağlantılıdır. Fransız Sağlık Bilgileri Kamu Enstitüsü tarafindan 9 Mayıs-28 Eylül 2020 arasında toplanan verilere göre COVID-19 kümelerinin yalnızca %1,2’si ulaşım (kara, hava ve deniz) ile bağlantılıdır. COVID-19 vakaları çoğunlukla işyerlerinden (%24.9), okullardan ve üniversitelerden (%19.5), sağlık tesislerinden (%11), geçici kamu ve özel etkinliklerden (%11) ve aile toplantılarından (%7) kaynaklanmaktadır.
Toplu taşıma yolculukları restoran, spor salonu, okul, iş yeri vb gibi yerlerden ve aile toplantılarından daha güvenli
University of Colorado Boulder tarafından yapılan araştırmaya göre iyi havalandırılan bir metroda minimum konuşma ve hareketle enfekte olma riski 70 dakika sonra %0’dır. Science Magazine’de yayınlanan başka bir araştırmaya göre Japonya’da COVID-19 kümelerinin çoğunluğu insanların nispeten uzun dönemler için bir araya geldigi spor salonları, barlar, canlı müzik alanları gibi insanların bir araya geldiği, yemek yediği, sohbet ettiği, şarkı söyleyip dans ettigi ve antrenman yaptığı tesislerde ortaya çıkmıştır. Bloomberg CityLab’ın arastirmasina göre ise 9 Mayıs ile 3 Haziran arasında, Fransa’da yeni koronavirüs vakalarına ilişkin 150 küme (birbiriyle ilişkili 3’ten fazla vaka) tespit edilmiştir. Bu kumelerin basinda saglik tesisleri ve isyerleri gibi yerler geliyor. Bununla birlikte çarpıcı olan toplu taşıma ile ilgili kümelerin sayısıydı. Hiç yoktu. Neredeyse bir aylık bir süre için, Fransa’nın altı metro sistemi, 26 tramvay ağı veya çok sayıda otobüs güzergahı kaynaklı hiçbir Covid-19 kümesi ortaya çıkmamıştır.
Toplu taşımada riskin azaltıması için önlemler
Dünya genelinde yapilmiş bilimsel araştırmalar kurallar doğru uygulandığında toplu taşıma kaynaklı bulaş oranının düşük olduğunu gösteriyor. Toplu taşıma kullanımında koronavirüs bulaşmasının önlenmesine katkıda bulunurken, toplu taşıma güvenliğini korumak için aşağıdaki koşulların aynı anda sağlanması gerekir:
- Maske kullanımı
- Yüksek temas yüzeylerinin dezenfeksiyonu
- İyi havalandırma
Ayrıca yolcuların toplu tasima araçlarında zorunlu olmadıkça konusmaması ve yiyecek/içecek tüketmemeleri virüsün yayılmasını sınırlamaktadır. Bu noktada toplu tasima araçlarında telefonla konuşmanın geçici süreyle kısıtlanması bulaş oranını daha da azaltmak için değerlendirilebilecek önlemlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.