SAHA İstanbul 3. Olağan Genel Kurulu’ndaki seçtiği yeni yönetim kurulu ile Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine tam destek vermeye devam ediyor.
Savunma sanayi zirvesini buluşturan genel kurul sonucunda, SAHA İstanbul’un yeni başkanı yine Haluk Bayraktar oldu. 2 kadın üyenin seçildiği yeni yönetim kurulunda, ana yüklenicilerden, KOBİ’lere kadar farklı büyüklüklerde ve sektörlerden temsilciler yer aldı.
Dört yıl önce 27 firma ile kurulan, bugün ise 391 üye ile Türkiye’nin en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul, 3. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleştirilen SAHA İstanbul’un 3. Olağan Genel Kurulu, aynı zamanda savunma, havacılık ve uzay sanayiinin zirvesine dönüştü.
SAHA Yönetim Kurulu sektörü kucakladı
Haluk Bayraktar’ın yeniden başkan seçildiği genel kurul sonucunda yeni yönetim kurulu, savunma ve havacılık sektöründeki ana yüklenicilerden, KOBİ’lere, yazılım firmalarından araştırma merkezlerine kadar geniş bir yelpazede oluştu. SAHA İstanbul’un savunma sanayine üretim yapabilecek potansiyele sahip farklı büyüklüklerdeki firmaları aynı amaç etrafında toplama vizyonu yönetim kuruluna da yansıdı. SAHA İstanbul, Yönetim Kurulu’nda da ana yükleniciler ile KOBİ’leri buluşturdu.
ASELSAN’dan Prof. Dr. Haluk Görgün, Altınay Robotik’ten Hakan Altınay, STM’den Murat İkinci, Akım Metal’den Ali Fazıl Böyet, SUNUM’dan Prof. Dr. Fazilet Vardar, TRTEST’tan Bilal Aktaş, OBSS’dan Zafer Şen ve Gökser Havacılık’tan Hilal Ünal Türkan SAHA İstanbul’unun yeni yönetim kurulu üyeliğine seçildi.
Avrupa’nın önemli sanayi kümelenmesi
Genel Kurul açılış konuşmasını yapan SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, “Bugün 3. Olağan Genel Kurulu’nda bir araya geldiğimiz SAHA İstanbul, savunma ve havacılıkta bağımsız Türkiye’ye inanan, 27 kurucu üye ile 2015 yılında İTO, Sanayi İhtisas Komitesi’nde kuruldu. Bugün ise 391 üyesi var. SAHA İstanbul’da %13 büyük ölçekli 50, % 87 oranında ise 341 KOBİ ölçeğinde firma yer alıyor. Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın 2. büyük sanayi kümelenmesi” dedi.
Başlangıçta, Türkiye ekonomisinin 100 bine yakın sanayi kuruluşunun, 54 üniversitenin, 14 Teknopark’ın, 52 tersanenin yer aldığı, sanayi üretiminin %54’nü gerçekleştiren Kuzey Marmara’daki firmaların SAHA İstanbul çatısı altında buluşturulmasının düşünüldüğünü belirten Bayraktar “Artık SAHA İstanbul, yakaladığı ivme ve büyüme ile artık her bölgeden firmaların katıldığı Türkiye kümelenmesi haline gelmiştir. Cazibe merkezi olmuştur” şeklinde konuştu.
“Savunma sektörü, milletimizin göğsünü kabartıyor”
SAHA İstanbul’un geride bıraktığı 4 yılda böylesine dikkat çeken bir başarı grafiği izlerken savunma sanayimizde de önemli gelişmeler yaşandığını ifade eden Bayraktar, “2004 yılında başlayan, milli ve özgün üretim modeli için ortaya konulan güçlü irade; Türkiye’nin savunmada bugün geldiği noktanın temellerini oluşturdu. Milli teknoloji hamlesinin en somut haliyle başladığı savunma sektörü, bugün milletimizin göğsünü kabartan gelişmelere sahne oluyor” diye konuştu.
Bayraktar, “Her geçen yıl savunma sanayindeki yerli üretim oranı, üretime dahil olan firma sayısında önemli artış yaşanıyor. Savunma sanayi projeleri, yerli tedarikçilerin teknoloji üretme kabiliyetini artırdı, maliyetleri azalttı” dedi.
Milli Teknoloji Hamlesi tekelleşmeye bir itirazdır
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başlatılan milli teknoloji hamlesinin ülkemizde en somut haliyle savunma sanayi ile başladığına dikkat çeken Haluk Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti:
“Milli teknoloji hamlesi medeniyetimizin geçmişinde dünyayı aydınlatan ilim ve bilim adamlarımızla başlayan, Osmanlı Dönemi’nde Lagari Hasan Çelebi, Takiyüddin ve Hezarfen Ahmed Çelebi ile devam eden, Cumhuriyetin ilk yıllarında ise Nuri Demirağlardan, Vecihi Hürkuşlara, Nuri Kıllıgil’den, Şakir Zümre’ye uzanan geniş bir anlayışın devamıdır. Bu süreç her ne kadar kesintiye uğramış olsa da günümüzde ne kadar önemli olduğuna bir kez daha şahitlik etmekteyiz. Milli teknoloji hamlesi, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin belli ülkelerde tekelleşmesine bir itirazdır. Bilimin, teknolojinin ve refahın sadece birkaç ülke veya birkaç şirketin elinde asimetrik şekilde toplanması, insanlığın geleceği için bir tehdittir.”
Bizi güçlü kılan teknolojiler, milli teknolojiler
Haluk Bayraktar, konuşmasına savunma sanayiinde son 15 yılda gerçekleştirilen milli projelerle devam etti. “İşte bu anlayış sayesinde, 150 yıldır bu ülkede son dönem Osmanlı da dahil, yapılmayan yaptırılmayan piyade tüfeğimiz, bu dönemde tasarlandı ve üretildi” diyen Bayraktar, “Parasını ödemeye hazır olduğumuz halde bize SİHA vermediler, sattıkları İHA’ların bakım idamesinde sıkıntı yaşattılar. Şimdi artık %93 gibi yüksek bir yerlilik ile tasarladığımız İHA’larımız var. Geçtiğimiz günlerde 100. SİHA’mızı banttan çıkardık. Son dönem operasyonlarda kuvvet çarpanı olarak ülkemize destek verdik. Operasyonel sahada, 100 bin uçuş saatine ulaştık. Bu gelişmeler ile Türkiye savunma sanayinde “küresel güç” olma vizyonunu hayat geçirmiştir. Dünyanın İHA ve SİHA üretebilen sayılı ülkelerinden biridir” diye konuştu.
Türkiye’yi güçlü kılan teknolojilerin, milli teknolojiler olduğunu vurgulayan Haluk Bayraktar, Cumhuriyet tarihimizin tasarım ve üretimiyle ilk milli savaş gemisi olan MİLGEM’in bu dönemde gerçekleştiğini, seyir füzelerinden, radar sistemlerine, elektronik harp sistemlerinden zırhlı araçlara, helikopterlerden eğitim uçaklarına birçok ana platform projesinin bu dönemde başlatıldığını ifade etti.
“Milli Teknoloji Hamlesi’nden başka çözüm yolu yok. Bu yoldan asla dönmeyeceğiz”
Bayraktar, Türkiye’nin savunma sanayinde elde ettiği başarıyı anlatmayı şu sözlerle sürdürdü: “Biz artık akıllı bombalarımızı dedektörlerine kadar üreten, SİHA’larımızın uçuş kontrol yazılımlarından donanımlarına kadar geliştiren bir ülkeyiz. En öncelikli konumuz; projelerin sürdürülebilir, idame edilebilir olması için yerlileşmesini, adil rekabet şartları içerisinde en düşük maliyet etkin çözümler ile karşılanmasını sağlamak için çalışmak.”
Konuşmasına SAHA İstanbul’un savunma sanayine önemli katkılar sağlayan projeleriyle devam eden Bayraktar, “Adeta bir seferberlik anlayışı ile faaliyetlerimize yoğun bir şekilde devam ediyoruz. Bu yoldan asla dönmeyeceğiz” dedi.
İstanbul savunma sanayinin dışında bırakılamaz
Ankara’nın savunma sanayinin merkezi olması İstanbul ve çevresinin bunun dışında bırakılması anlamına gelmediğini ifade eden Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, “Savunma sanayinin merkezi Ankara desek bile yurt sathına yayılmayan savunma sanayinin bir anlamı olmayacaktır. Bu Türkiye’nin bütün yeteneklerinin yeterince kullanmadığımız anlamına gelir ki; Türkiye bence buna mecbur değildir” dedi.
SAHA İstanbul’un savunma sanayinde gerçekleştirdiği yapının diğer sektörlerde örnek model oluşturduğuna dikkat çeken Demir, “Ciromuz bir önceki yıla oranla yüzde 31 oranla artarak 8 milyar 161 milyon doları bulmuş. İhracatımız ise yüzde 20’lik bir artışla 2 milyar 188 milyon dolara ulaşmış. 2018 yılında savunma alanında 1 milyar 448 milyon dolar AR-GE için harcanmış ve savunma sanayimizin gelişmesinde önemli bir katkı oluşturmuştur” şeklinde konuştu.
“Dışa bağımlı iseniz tehdide maruz kalırsınız”
Milli teknoloji hamlesinin çok ciddiye alınıp sürekli peşinden koşulması gereken konular olduğunu belirten Demir şöyle devam etti: “Bugünlerdeki tartışmaları duyuyorsunuz, F-35 ve S-400 tartışmaları vesaire… Bugün F-35’in verilmemesiyle tehdit edilirken, biz 4 sene önce Patriot almaya karar verseydik, Amerika politikasıyla çelişen bir politikamız olsaydı rahip krizinde olduğu gibi, bu sefer de Patriotların verilmemesi tehdidiyle karşı karşıya kalacaktık. Yani meselenin özeti şu; dışarıya bağlı olduğunuz herhangi bir konuda tehdide parmak sallamaya maruz kalabilirsiniz”
Savunma sanayi göz bebeğimiz
Genel kurula katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, konuşmasına SAHA İstanbul’un milletimizin istikbalini ve istiklalini korumak adına yapmış olduğu çalışmalarından dolayı tebrik ederek başladı.
Türkiye’nin hem bölgesinde hem de dünya ölçeğinde gücünü ve ehemmiyetini her geçen gün artıran bir ülke olduğunu belirten Varank, “Siyaset sahnesinde ülkemizi güçlü kılan en önemli enstrümanlardan birisi de hiç şüphesiz savunma sanayinde ortaya koyduğumuz başarılardır. Bunun için savunma sanayi, bir devlet politikası olarak üzerine titrediğimiz, stratejik sektörlerin başında gelmektedir; deyim yerindeyse, göz bebeğimizdir. Türkiye bugün; kendi uydusunu, insansız hava aracını, eğitim uçağını, helikopterini, piyade tüfeğini, zırhlı araçlarını, füze ve roket sistemlerini, muharebe gemisini üretecek seviyelere gelmiştir. Türk savunma sanayinin ürettiği üstün nitelikli ürünlerin, uluslararası fuar ve projelerde büyük ilgi görüyor olması bizleri gururlandırmaktadır” dedi.
Büyüme hızımız 9.4…
Türkiye’nin, 206 üniversite, 1400’ün üzerinde AR-GE ve tasarım merkezi, 83 Teknopark, 153 bin AR-GE personeli, 112 bin araştırmacı ile güçlü bir altyapıya sahip olduğunun altını çizen Mustafa Varank, şöyle konuştu:
“2023 hedeflerimiz doğrultusunda, savunma sanayinde satış gelirlerimiz 2018 yılında, bir önceki yıla göre, iç pazarda %20, dış pazarda ise %31 oranında güçlü bir artış göstermiştir. 2013-2018 yılları arasındaki 5 yıllık periyoda baktığımızdaysa yıllık büyüme hızımız %9,4’tür. Dünya savunma harcamaları ile karşılaştırıldığında, bu bile başlı başına bir başarı hikayesidir.”
SAHA İstanbul’un öncülük ettiği üniversite-sanayi iş birliğinin Türkiye açısından büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden Bakan Varank, “TÜBİTAK SAYEM Programı’nın 1. Faz çağrısında kabul edilen, lazer hava savunma sistemleri, hava araçları için iklimlendirme sistemleri, havacılık uygulamaları için katmanlı imalatta kullanılabilecek nikel metal toz geliştirilmesi, uydu haberleşme terminal sistemleri ve nano partikül takviyeli kompozit malzeme üretimi projeleri bu iş birliğinin ilk meyvelerindendir” dedi.
‘Uçtan uca yerlileştirme’
Bakanlığın ‘uçtan uca yerlileştirme programı’nın yakın zamanda açıklanacağını anlatan Varank, bu programla ülkemizdeki cari açık sorununa kalıcı bir çözüm getirip, Türkiye’nin dışa bağımlı olduğumuz birçok kritik üründe yerli üretime geçmesinin planlandığını anlattı.
AR-GE’yi sanayinin kaldıracı olarak tanımlayan Bakan Varank, “AR-GE’ye yatırım geleceğe yatırımdır. Savunma ve havacılık sanayi, cirosunun önemli bir kısmını AR-GE’ye ayırmaktadır. Yapılan AR-GE yatırımlarında özel sektörün payının payı 2002 yılında %29 iken, bugün iki katına çıkmış ve %58’lere ulaşmıştır” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, geçmiş yılın faaliyet raporunu ve çalışma planını sundu. Gelecek döneme ait bütçe tasarısı üyelerin onayına sunuldu. Tüzük değişikliği önergelerinin görüşülmesinin ardından Genel Kurul tamamlandı.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.