Pilotlar ile hava trafik kontrolörleri uçuş güvenliğini tehdit eden lazerlerden şikayetçi. TALPA Başkan Yardımcısı Gündoğan, son yıllarda lazerin açık havada kullanımının arttığını bildirdi. TATCA Başkanı Lak ise, “İstanbul Havalimanı’nda eskiye nazaran lazer ışığı olaylarında belirgin bir azalma oldu” dedi.
Havalimanları çevresinden uçaklar ile kontrol kulelerine tutulan lazer ışınları, yüksek miktarda para cezaları ve uyarılara rağmen uçuş güvenliğini aksatmaya devam ediyor.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün (SHGM) ilgili yönetmeliğinde, “uçuş emniyetini riske edecek şekilde hava araçlarına lazer tutma, uçak haberleşmesine müdahale etme veya benzer ihlallerde bulunma” başlığı altındaki eylemlere 17 bin 361 lira, “izinsiz lazer veya hava fişek gösterisi” gerçekleştirenlere 2 bin 603 para cezası uygulanıyor.
Bazı ülkelerde sefer güvenliğini etkileyebilecek düzeydeki lazerler yaralayıcı silah kapsamında değerlendirilirken, kullananlar ciddi yaptırımlarla karşılaşabiliyor.
Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA) Başkan Yardımcısı Kaptan Pilot Muharrem Gündoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda gösteri ve testler gibi nedenlerle lazerin açık havada kullanımının arttığını belirtti.
Lazer kalemlerinin uçak ile bazı hava trafik kontrolü tesislerini aydınlatmak için kullanımında artış olduğunu kaydeden Gündoğan, “Lazer cihazları ve cihazların kullanımının özellikle seyrüsefere elverişli hava sahalarında, uçuşun kalkış, yaklaşma, inme gibi kritik aşamalarında pilotlara verdikleri tehlikenin potansiyeli bilinmektedir.” diye konuştu.
Gündoğan, gözün karanlığa adapte olduğu durumlarda birden bir ışığın göze vurmasıyla kişinin adaptasyonunu kaybedeceğini anlatarak, yapılan bilimsel çalışmalara göre gözün parlak ışığa alışmasının birkaç saniye aldığını söyledi.
Flaş körlüğü tehlikesi
Bu adaptasyon sürecinde görüşün bozulabileceğini dile getiren Gündoğan, şöyle devam etti:
“Kısa süreli veya anlık lazere maruz kalan bir kişi rahatsızlık ve geçici görmede bozulma, irkilme etkisi, mekansal yönelim bozukluğu veya durumsal farkındalık kaybı yaşayabilir. Parıltının görsel etkileri genelde uyarıcı etken ortadan kalktığında geçebilir. Ancak mekansal yönelim bozukluğu ve durumsal farkındalık gibi artık etkiler devam edebilir. Flaş körlüğünden sonraki görsel bozukluk birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar sürebilir. Ardıl denen, ilgili fiziksel uyaran ortadan kalktıktan sonra algılanan kalıcı duygu veya görüntü oluşabilir. Geçici de olsa, görsel bozulma ve buna bağlı artık etkiler, lazere maruz bırakılanlar için özellikle de o kişi uçak uçurma gibi görsel açıdan kritik bir aktivite içinde ise tehlikeli olabilir. Işığa maruz bırakılma pilotların inişten vazgeçmesine, uçuş performanslarının düşmesine ve kokpit prosedürlerinin, ekip koordinasyonunun ve hava trafik kontrolü iletişiminin bozulmasına neden olabilir.”
Lazerlerin tehlike potansiyelinin genelde gece süresince görüldüğünü ifade eden Gündoğan, hava trafik kontrolü kulelerinin lazere maruz kalmasının havalimanları veya yakınındaki güvenli hava trafik servisi sağlanmasını sekteye uğratabileceğini kaydetti.
Kulenin lazere maruz kalmasının ve bu sürecin uzamasının operasyonları aksatıp durdurabileceğini vurgulayan Gündoğan, “ABD’de belirli durumlar karşısında lazerlerin gücünün azaltılması veya durdurulması için otomatik tespit etme ve sakınma sistemleri kullanılıyor. Aynı zamanda pilotlara, lazere maruz kalmadan korunmak için gerekli teknikler konusunda eğitim verilmesi gerekir. Pilotlar da uçuş planı rotalarındaki bildirilmiş lazer aktivitesi için NOTAM’ları kontrol etmelidir. Son olarak, pilotlar bütün maruz kalınan lazer ışımalarını hava trafik kontrolörlerine rapor etmelidir ve şirket ile ülke politikalarına uygun olarak hava güvenliği raporlarını doldurmalıdır.” değerlendirmesini yaptı.
Gündoğan, lazer güvenlik gözlüklerinin giyilmesinin de alınabilecek önlemlerin içinde yer aldığını sözlerine ekledi.
“İstanbul Havalimanı’nda eskiye nazaran lazer ışığı olaylarında belirgin bir azalma oldu”
Türkiye Hava Trafik Kontrolörleri Derneği (TATCA) Başkanı Selim Ergun Lak ise uçaklara lazer tutulması halinde, pilotun raporu doğrultusunda SHGM tarafından düzenlenen detaylı bir form kağıdı doldurulduğunu belirtti.
Pilotun bildirdiği noktanın koordinatlarının tespitinin önemine değinen Lak, “Rapor, olayın saati, lazer ışığının rengi ve şiddeti kokpite hangi açıyla yansıdığı, lazer ışığının herhangi bir kokpit içi aksaklığa neden olup olmadığı gibi birçok detayı içeriyor. Doldurulan rapor SHGM’ye iletildiği gibi lazer tutma olayı gerçekleştiği anda ilgili emniyet güçlerine haber verilir. Onlar da gerekeni yapar.” bilgisini verdi.
Lak, Atatürk Havalimanı’na lazer tutma olaylarının Çınarcık sahili, Avcılar, Beylikdüzü ve Boğaz civarlarında görüldüğünü, Sabiha Gökçen Havalimanı’na inen trafikte ise Pendik, Maltepe, Tuzla ve civarından uçakların sürekli taciz edildiğini kaydederek, şunları söyledi:
“Yeni açılan İstanbul Havalimanı’nda eskiye nazaran lazer ışığı olaylarında belirgin bir azalma oldu. Bunun başlıca sebebi İstanbul Havalimanı’nın yerleşim yerlerinden biraz uzak olması. Bana göre diğer sebebi ise insanların bu konuda biraz daha bilinçli hale gelmesi ve cezai işlemlerin caydırıcılığı diyebiliriz. Lazer tutma olayı yaz sezonunda daha sık yaşadığımız bir olay, istatistikler de bunu kanıtlıyor. Fakat bu konuda daha ciddi yaptırımların oldukça etkili olacağını düşünüyorum. Ayrıca caydırıcılık için cezai işlemlerin yanında bilinçlendirme çok önemli. İnsanlara işlediği suçun çok elim ve üzücü sonuçlar doğurabileceği gerçeği anlatılmalı.”
(AA)
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.